Geç Kalmış Bir Teşekkür Yazısı
Gerek sınavlarım, gerek yoğun oluşum sebebiyle bir türlü yazamadığım ama hep aklımda olan yazıyı bir anda içimden gelen bir dürtüyle yazıyorum. Öncelikle size hikayemin bendeki öneminden bahsetmek ve aslında sadece bir hikaye olmayabileceği detayını söylemek istiyorum. Belki bazılarınız anladı belki de anlamadı. Her bölümün altında bir sonraki ve bir önceki bölüme ait küçük sırlar verdim. Kendi hayatımdan bir şeyler kattım, en sevdiğimi en nefret ettiğimi, en hayran olduğumu ve en ulaşılmazımı ekledim. Ama ellbette bunları tamamen anlamanızı beklemiyorum çünkü çoğunuz beni tanımıyorsunuz ve siz "bir hikaye" diye okuyorsunuz ve inanın bu beni çok mutlu ediyor çünkü siz bilseniz de bilmeseniz de ben sizinle bir şeyleri paylaşıyorum, bir şeyleri anlatıyorum. Gelelim hikayenin ana fikrinin nasıl ortaya çıktığına, nasıl yazmaya başladım?
Aslında belki bunu hiç merak etmiyorsunuz ama yazmak istiyorum. Hayatımda hiç yapmadığım bir şey yaptım bu hikayede, önce ismini ortaya çıkardım. Aslında ismi oldukça sevdiğim bir televizyon programının bir bölümünden çeviriydi (Nightmares and Daydreams). O kadar hoşuma gitmişti ki bir köşeye yazdım bunu kullanırım diye. Bir kaç gün, bir kaç hafta sonra ufak ufak şekillendi hikaye ve yazmaya başladım. Başlarda hikayeyi oluşturuyorum sanıyordum ama hikaye kafamda çoktan oluşmuştu ve bitmişti. Hızla ayrıntıları yazdım sadece ben. Aslında hikaye kendi kendini de yazdı diyebiliriz. Bölüm sayılarını, bölüm uzunluklarını asla ayarlayan ben olmadım, hikaye yaptı bunu benim yerime. O seçti sonu, o seçti başlangıcı. Ama finali ben seçtim =) Nasıl bitmesi gerektiği konusunda çok düşündüm, ne derler dedim yapmalı mıyım dedim... Pek çok şey daha söyledim ama sonra bunları düşünmenin bir faydası olmayacağına istediğimi yapacağıma karar verdim. Sonu olmayan bir son yazdım. Okuyucunun hayal gücüne bıraktım her şeyi. Varsın onlar nasıl düşünüyorsa öyle olsundu. Peki gerçek son bu muydu? Bir bakıma evet ama eksik bir son diyebiliriz. Hikayenin asıl sonunu ben ve bir kaç kişi biliyor. =)
Bu yazdığım ilk çok bölümlü hikayeydi diyemem ama ilk çok bölümlü uzun hikayemdi ve inanılmaz olumlu eleştiriler aldım gerek buradan gerek okuldaki öğretmenlerimden. Bu gerçekten çok önemliydi benim için çünkü bu hikaye çok önemli benim için. Hala ne zaman bahsetsem gözlerim ışıl ışıl oluyor ve içimi bir heyecan kaplıyor. Ve aslında açıklamak istediğim bir şey daha var. Hikayelerimi takip edenler daha önceki bir kaç hikayemde de Loren Summers karakterini kullandığımı bilirler. Okuyucuya en uygun hikayede kalsın istemiştim Loren ama bu hikayeyi yazdıktan sonra anladım ki Loren'in gerçek hikayesi buymuş. Daha sonraki hiçbir hikayemde Loren'i bir daha kullanmayı düşünmüyorum. Bilmiyorum buna üzülür müsünüz ya da sevinir misiniz... Ben üzüldüm çünkü Loren benim yarattığım bir karakter. Ben kendi duygularımla besledim onu, kendi benliğimi kattım içine, kahverengi saçlarını benden aldı, ufak tefek sakarlıklarını benden aldı, o soluk benizli halini ve pek çok şeyi benden aldı. Tek farkımız onun o büyüleyici kırmızı gözleri sanırım. =) Onu bırakmak çok güç ama bir yandan da gerçek hikayesini bulduğum için mutluyum. O artık ait olduğu yerde sanırım. =) Teşekkür faslına geçmeden önce söylemek istediğim son bir şey daha, hani hep söylüyordum ya hikayeyi küçük bir defter şeklinde bastıracağım diye, bastırdım. Çok mutluyum.

Ve sanırım teşekkür kısmına geldik. Aslında yazı bir teşekkür yazısı ama açıklamak istediğim şeyler vardı va yazmak zorundaydım. Beni, bu yazıyı, sıkılmadan, bıkmadan takip eden, yorumlayan herkese teşekkür ederim. Darly ve Weli ikinizde çok destek oldunuz size ayrıca teşekkür ederim. =)