IMDb Puanı: 8.0
Çelik Yumruklar (2011) ve Bourne'un Mirası (2012) gibi filmlerde imzası bulunan Dan Gilroy bu filmde yönetmen koltuğunda. Hatta yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olma özelliğini de taşımakta. Filmin başrolünde ise, gittikçe yükselen bir performans çizen Jake Gyllenhaal bulunmakta.
Geçtiğimiz yılın bana göre en iyi filmlerinden Nightcrawler. Fakat Akademi, tıpkı Interstellar gibi bu filmi de görmezden gelmiş ve yalnızca tek bir adaylık vermiş durumda: En İyi Özgün Senaryo. Açıkçası ödülü almasını bekliyorum ben çünkü senaryo gerçekten çok başarılı.
Geçen yıl törende Her filmindeki rolü ile haksızlığa uğrayan ve adaylık dahi elde edemeyen Joaquin Phoenix'e ne kadar üzüldüysem, Jake Gyllenhaal'a da en az onun kadar üzüldüm. Altın Küre'de adaylık elde etmişti fakat kaybetti Gyllenhaal, Oscar'da da en azından bir adaylık fena olmazdı. Zira rolü için kilo da verip bambaşka bir adam olmuş. Hayret, Akademi severdi rolü için fiziksel değişim geçirenleri, nedense bu yıl görmezden gelindi. Eğer yaratılan karakter Louis Bloom başarılıysa, bu senaristin olduğu kadar, Jake Gyllenhaal'in de başarısı sayesinde kesinlikle.
Senaryo polisiye, gerilim ve dram türlerini harmanlıyor ve ortaya izleyicisini daha ilk dakikadan içine çeken bir film çıkarıyor. Sabaha karşı filmi indirdim, altyazısını kontrol etmek için açıp kapatacaktım fakat o kadar ilgi çekici bir şekilde açıldı ki, o ilk beş dakika bende uyku falan bırakmadı ve bitirmeden de uyumamaya karar verdim. Bitirdiğimdeyse, son zamanlarda Interstellar'dan sonra izlediğim en iyi film olduğunu fark ettim.
Lou Bloom, iş güç sahibi olmayan, doğaçlama yaşayan bir tipken, günün birinde bir kazaya şahit olur ve olay yerine gelen kameramanın görüntü alabilmek için adeta kendini yırtmasını donuk ve sinsi bakışlara süzmesinin ardından da nadasa bıraktığı beynini çalıştırır ve para kazanmanın yöntemini tam o anda keşfeder: Bir kamera bulması ve çekim yaparak kanallara para karşılığı satması yeterlidir. Çünkü televizyon kanalları reyting peşinde koşan aç kurtlar misali kanlı haberleri dört gözle beklemektedir.
Bu ufak olay, onun geriye kalan hayatını kökünden değiştirecektir ve Bloom, geceleri Los Angeles'da kamerası ile oradan oraya gidecek ve başarı merdivenlerini hızla tırmanarak önce büyük bir tv kanalında iş sahibi olacak, sonra da o kanalda çalışan ve işini kaybetmek istemediği için her şeyi yapmaya hazır olan Nina adlı kadını elde edecektir.
Filmin kısaca konusu budur. Fakat bunun da ötesinde, Nightcrawler, tokmağını medyaya sert ve cesur bir şekilde indiren, eleştirel boyutuyla fark yaratan, son yılların en önemli filmlerinden biridir kanımca.
Kendi çapımda, sıradan bir sinemasever olarak, filmi çok sevdiğimi söyleyebilirim. Sizlere de gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.