Bu güzel kitabın altı böyle boş kalmasın. Başka bir internet sitesinde yazdığım yazıyı buraya da kopyalayarak insanların bu kitap hakkındaki farkındalığını artırmak istedim.
Teknoloji ile içice geçmiş bir toplum olan ve medeniyet olarak sürekli yükselmeler ve inişler yaşayan Sakularlar ile Konsent -manastır benzeri yapılar- içerisinde yaşayan ve 1, 10, 100 hatta 1000 yılda bir kapılarını dış dünyaya açan matlarda teoloji yerine felsefe, matematik, kozmoloji, geometri vs. uzun vadeli düşünceyi araştıran, inceleyen ayutların bir arada yaşamını sürdüğü bir gezegen olan Arbre'de geçiyor. Arbre bizim dünyamıza göre çok daha eski, sofistike ve yazılı tarihe sahip bir gezegen.
Ayutlar, matlarına göre kapılarını açtıklarında dışarıda bulunan sekular toplumu gözleme şansına sahip oluyorlar. Sekular toplum ise onları gözleme şansına sahip oluyor. Ayutların teknoloji ile olan bağları çok sınırlı ve seçici -kağıdı bile basmak yerine elle yapmayı tercih ediyorlar veya bilgisayar kullanmıyorlar- ve teknolojinin gerekli olduğu yerlerde bu durumlarla baş etmesi için Ita adını verdikleri bir grup insana bağlılar. Matlar arası bir iletişim yok. Bu tarz bir soyutlanma özellikle 100 ve 1000 yıl matı göz önüne alındığında düşüncenin ikincil etmenlerden uzak olması ile ne kadar ilerleyebiliceğini gözlemek adına önemliydi. Ayrıca insanların bu şekilde ellerinde en ölümcül silah olan bilgiyi tutan ayutlardan da ne kadar korktuğuna dair bir gözlem olarak da bakılabilir..
Stephenson, ilk 100-150 sayfa da dünyayı kurgulamış ve geri kalan kısımda ise ayutların üzerine yoğunlaşmış. Arbre'de ki bir toplumu -konstentte yaşayan ayutları- ritüellerinden ve geleneklerinden yola çıkarak anlatıyor. Tüm gezegeni yıkıma sürükleyebilecek katastropik bir olayda bir araya gelen iki toplumun tabularının yıkılması ile ortaya çıkan boşluğu anlatıyor. Eğer Arbre'in bulunduğu evreni bizim şu anda bilinçli olarak bulunduğumuz evren ile karşılaştırırsak onun daha yaşlı ve sofistike bir kültüre sahip olduğunu görüyoruz.
Stephenson, yeni kelimeler icat ederek etimolojik olarak da kitabını süslemiş. Kitabın okumak için ağır veya sıkıcı gelmesinin bir numaralı sebebi budur. Ayrıca Arbre'nin devasa geçmişi ve yazarın bu tarihi olabildiğince anlatmak istemesi de bir diğer neden sayılabilir. İcat edilen kelimeler kısmına tekrar dönersem, kelimelerin anlam bakımından okundukça anlaşılmasının yanı sıra ilk okuyuşta çağrıştırdıkları anlamlarla da kolayca benimsenebildiklerini söylemeliyim. Ayrıca kitabın arkasında bir sözlük var. Bu bazen kitaplarında farklı bir dil oluşturduğunu düşünmesine rağmen ortaya herhangi bir anlam çağrışımında bulunmayan harflerin yan yana dizen yazarlara nazaran çok daha verimli bir uğraş olmuş.
Kitabın asıl vurucu kısmı ise felsefeydi. Kendi evrenimizde bulunan veya ortaya atılmış bir çok bilimsel gerçekliğin ve felsefik düşüncenin, yaklaşımın, açılımın veya sembolün Anathem'in evreninde de farklı isimler ve yollarla geliştirilse bile var olduğunu görüyoruz. Örneğin Ockham'ın Usturası'na Azuz Gardan'ın Kantarı olmuştu vs. Bu sıradan bir kopyalamanın ötesine geçmişti. Çünkü bir kişinin Arbre'de düşündüğünü başka bir evrende, başka bir gezegende, başka bir düşünürün de aklına gelebileceğini anlatan ve tüm kitaptaki en heyecan verici alt metin olan "Hylea Teorik Dünya"sı kavramı vardı. Bunun nedeni ise bazı bilgilerin değişmez olarak HTD'de var olmasıydı. Mesela geometrik kurallar veya pi sayısı gibi. Yine de evrenlerin oluşması için gerekli olan bazı şartlarda ki küçük değişimler sayesinde birbirine yakın ama ayna yansıması olmayacak biçimde bir çoklu evrenler teorisi düşünülebilir. Bu sayede kitabın ilk temas metni de felsefe ile açıklanabilir hale geliyor. Özellikle bu konuların tartışıldığı kitabın Mesa adlı bölümü okumak ve kitabı anlamak adına çok yoğun bir bölümdü.
Kitabın dem vurmam gereken kısmı ise kadın karakterler ile erkek karakterler arası etkileşimiydi. Her ne kadar odaklanan nokta burası olmasa da eğer bu karakterleri iletişime ve etkileşime sokacaksanız bunu yaparken biraz daha arka plan ve mantıklı seçimler beklemek okuyucunun hakkıdır diye düşünüyorum. Daha fazla spoiler vermemek adına bu kısmı yazmayı kesiyorum.
Anathem, kafanız yorgun olduğunda değil en dinlenmiş hali ile okumanız gereken bir roman olmuş. Çok fazla bilginin, çok geniş bir hikayenin "coming of age" standardında sunulmasına razıysanız, karakter gelişimi biraz zayıf olan kitaplara tahammül edebiliyorsanız okumanızı tavsiye ederim. Fakat kuantum, çoklu evren, idealar kuramı, nominalism, bilinç üzerine yazımlardan hoşlanmıyor, felsefeden nefret ediyor, matematik veya fiziği sevmiyorsanız Anathem size göre değil.