Kayıt Ol

İlham Patilerimin Arasında

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
İlham Patilerimin Arasında
« : 13 Ekim 2015, 20:26:04 »
“Bak,” diyorum miskince tek elini duvara yaslarken, diğerini mama kabımın içine daldırmış olan periye, “her gelişinizde mamalarımı bitirecekseniz, bu iş böyle yürümez.”

Hırlıyorum ona. Kulaklarımı dikip vücudumu bir yay gibi gererek dişlerimi gösteriyorum. Periyse miskin miskin kaptan kuru mamaları ağzına atmaya devam ediyor. Zibidi.

“Onloşmo,” diyor dolu ağzıyla, “bööle. Unuttun mu kuçu?”

Kendimi tutamayıp havlıyorum bir kez. Anlaşmada her gelişlerinde beni aç bırakmaları yoktu. Ama ben havlar havlamaz içeriden İnsan da bağırıyor.


“Bağırma gece gece be hayvan! Şurada iki satır bir şey yazmaya çalışıyorum!”

E iyi ya, ben de sana ilham toplamaya çalışıyorum!

Kendisi yapınca iyi, ben yapınca kötü. Senin için girdiğim onca zahmete karşı verdiğin cevap bu mu? Ama bağırması da hiç iyi değil. Böyle devam ederse mutfağa seğirtip bizi görebilir.

Diktiğim kuyruğumu gönülsüzce indirip teslim olmuş şekilde patilerimin üstüne yatıyorum. Hala sıkılı dişlerim arasından, pişkin pişkin boyu kadar mama tanelerini yiyen periye diyorum ki,

“Geçen defakinin etki etmesi uzun sürdü. Bu defaki için ne kadar beklemek gerek?”

Tek harekette yutuyor boyu kadar mama tanesini. O ağız nasıl o kadar açılıyor, anlamak mümkün değil. Sonra da elinin tersiyle ağzını silip bana dönüyor,

“Etki süresi standart aslında. Sorun diğer etmenler. Kediden gözünü ayırma yeter.”

Ellerini birbirine vurup üstündeki artıkları silkeliyor ve havalanıp gidiyor. Arkasından bağırıyorum,

“Az yiyip çok iş yapsanız bunlar olmaz!”

Oralı bile değil. Neyse, ben şu dökülen artıkları yalayayım da İnsan sonra benden bilmesin.

***

Salona doğru seğirtiyorum. Kedi yine translarından birine girmiş. Günün 14 saatinde bedenini uykuya terk edip bazen evin içinde, bazen dışarıda, fıldır fıldır geziniyor. Yine uykuya yatmış. Alındığı gün el koyduğu o tek kişilik, ahşap kollu koltuğa kurulmuş. İnsan o kadar merhametli ki, kendine aldığı koltuğu Kedi ele geçirdiğinden beri bir kere bile oraya oturmadı. Daha doğrusu oturamadı. Söylenmeleri hep boşa. O da bunu biliyor.
Koridordan şöyle bir bakıyorum. İçeriden klavye sesleri geliyor. Hmm, görünüşe göre yazış hızı artmış. Güzel. Periler iş başında demek.

Tam da bunu deyip Kediye döndüğüm an... düşünmez olaydım!

“Sen yine eve birilerini mi getirdin?”

Yattığı yerde iyice gerinip tırnaklarını harap olmuş koltuk oturağına geçirerek çekiştiriyor. Kendi tırnaklarının açtığı söküklere yenilerini ekliyor. Ardından şöyle bir silkinip tek patisini yalayarak beni süzmeye başlıyor.

“Evde yabancı birileri var, fark ettin değil mi? Köpek değil misin sen? Niye içeri yabancıları alıyorsun?”

Şüphe dolu gözlerinden kaçırıyorum gözlerimi. Evde birilerinin olduğunu hissetti. Ama hazır uyku mahmuruyken ne kadar oyalasam kârdır.

“Ben bir şey duymadım. Haşerelerdir belki. Onlar senin uzmanlık alanın değil mi? Gidip yakalasana. İnsana bir faydan dokunsun.”

Kedi bu sözüm üzerine koltuğa yeniden uzanıp tek patisini aşağı sarkıtıyor. Bir yandan da kuyruğunu ritmik biçimde sallayarak beni izliyor.

“Ev benim. Ne istersem yaparım. Sen kendi işine bak.”

“Ev İnsanın. Biz de onun ailesiyiz.”

Kedi gözlerini deviriyor. “Ancak senin kadar şapşal biri kendinden daha aptal bir başkasını efendi olarak kabul eder. Ev benim. Sizin de yaşamanıza izin veriyorum.”

Bir şeyler oluyor. Arkama bakmamaya çalışıyorum. Anlaşılan uyku mahmuru Kedi henüz hissetmedi, ama az sonra gerçekten büyük bir şey olacak. Onu oylamaya devam etmeliyim.

“Senden izin almam gerektiğini bilmiyordum. Bundan sonra istediğim marka mamayı da bana sen alsana.”

Çevik biçimde aşağıya atlıyor Kedi. “Daha kaç kez söyleme-“  

Eyvah! Eyvah! Eyvah! Eyvah!

Kedi hissetti! Kedi hissetti, çünkü ben de hissettim! Az önce İnsanın odasından salona uzanan koridor müthiş bir ilhamla parıldadı! İkimiz de aynı anda gözlerimizi kıstık. Tüylerimiz aynı yaratıcı enerjinin elektriğiyle diken diken oldu! İnsanın aklına harika bir fikir geldi!

Kedi sırtını kamburlaştırıp kulaklarını yatırarak tıslıyor.

“Onları getirdin!”

Ardından vakit kaybetmeden İnsanın odasına doğru koşuyor. Bu iyi değil. Hiç iyi değil! Peşinden koşuyorum. Ona durması için havlıyorum. Bu defa karışmaması için yalvarıyorum. Nafile. Kedi odaya daldığı gibi İnsanın zihnine boşaltılan ilham yakıtının son zerrelerini görüyor. Elinde yaldızlı bidonlarla onun şakaklarının iki yanından yakıtı boşaltan perilerle göz göze geliyor. Zavallı periler çığlığı basıyorlar, fakat faydasız. Avcı Kedi arka ayaklarından aldığı güçle sıçrıyor. İnsanın paçalarına pençelerini geçirip çevik bir hareketle, son hız omuzlarına kadar tırmanıyor. İnsan bu arada tırnakların gazabıyla inliyor. Kedi omuzlara vardığında gözleri iki çift yarığa dönüşmüş halde atlıyor İnsanın kafasının iki yanına. Yapıştırıyor patileri.

“TARÇIIIIIIIIIIIIIIN”

İnsan acıyla Kediyi yana iterken yaldızlı bidonlardaki son yakıt maalesef halıya dökülüyor. İnsan devriliyor. Böylece boşa giden ilham, döküldüğü gibi buharlaşıp yok oluyor.

Koşuyorum. Öne atılıp Kediyi poposundan kaparak sandalyeden devrilmiş İnsandan uzaklaştırıyorum. Böylece periler de onun altında ezilmekten kurtuluyorlar. Kan ter içinde, küfürler ede ede bana doğru bağırıyorlar:

“Bu sana daha fazla mamaya mal olacak Köpek! Ücreti almaya geleceğiz!”

Harika! Harika-harika-harika! Artık tamamen aç kalacağım.

Ancak Kedi bu sırada burnuma bir pençe atıyor. Böyle yapınca çok canım acır. O da bunu iyi biliyor.
Ben acıyla bağırıp geri kaçarken İnsan da doğrulmuş halde Kediyi odadan kovuyor. Kedi önce bana bakıp tıslıyor, ancak perilerin yok olduğunu görünce kuyruğunu zaferle dikip, ağır adımlarla odanın bir köşesine gidiyor. Odadan çıkmıyor. Niye? Çünkü kimse onu evinin bir yerinden kovamaz. Sorsanız öyle der.

“Yine şeytan kaçtı bu kedinin içine! Siz beni katil mi edeceksiniz!” diye gürlüyor İnsan.

Şeytan. O da evimizin bir başka üyesi. İnsanın söylediğine göre arada bir Kedinin içine kaçmak gibi bir huyu var. Onu çok oyuncu buluyorum. Birkaç kez Kedi esnerken açık ağzının içine havlayıp orayı terk etmesi için onu tehdit ettim. Ama Kedi, Şeytan’ı bir hayli seviyor olacak ki, cevabı burnuma (yine) pençe atarak verdi.

“İki gram huzurum var, onu da sizin delirmelerinizle mi geçireceğim!” Olduğu yerde tepiniyor İnsan. Düşmüş sandalyesine bir tekme atıyor hırsla. “Ulan tam aklıma bir fikir geliyor, içim ilhamla doluyor, sonra ikinizden biri gelip her şeyin içine ediyor!”

Kulaklarımı eğmiş, boynumu bükmüş onu dinliyorum. Ama bir yandan da yan yan Kediye bakıyorum. Asıl suçlu o. Ben senin için bunca didinirken sorunlara neden olan o! Bakışlarım böyle diyor, ama odada öfkeli voltalar atan İnsanın bana baktığı yok. Baksa suçluyu işaret ettiğimi görecek.

Kedi mi? Kazandığı zaferi pekiştirmek için İnsanın beyaz çarşafının üstüne bırakılmış siyah tişörtüne iyice kurulup sarı, temiz tüylerini oraya dökmekle meşgul.

En sonunda beni de, Kediyi de odadan kovuyor. Kedinin poposuna bir şaplak, benim tasmama yapılan güçlü bir çekişle atıyor bizi koridora. Kapıyı da kapatıyor. Kedi kapı önünde mutlulukla sırtını yalıyor.

“Eve yabancıları alırsan böyle olur.” diyor pişkin pişkin.

“Ne zararı var sana şu İnsanın? Bırak, yazsın işte. O kadar bakıyor, ilgileniyor bizimle. Niye izin vermiyorsun?”

Kedi tek patisini yalancı bir dostlukla boynuma atıyor. Arka ayakları üstüne kalkıp diğer patisiyle pat pat çeneme vuruyor.

“O zaman bize hizmet edemez. Hep yazar, yazar, yazar. Senin köpek aklın bunları almıyor. Merak etme, ben ikimizin iyiliği için yapıyorum bunu.”

Ama bir şey daha var, onu da ben biliyorum. Uçan şeylere karşı da bir zaafı var sonuçta. Perileri görünce müdahale etmeden duramıyor.

İtiyorum patisini. Gülüyor. Kurum kurum kuruluyor kapının önüne. Hızlıca uykuya dalıyor. Biliyorum, yine transa girip bedeninden ayrılacak ve İnsanın odasına girip onu gözleyecek. Engel olmalıyım. En azından kaybettiğim mamaların hatrına bunu yapmalıyım!

Öf. Şu an yapılacak en iyi şey onu yalnız bırakmak. İnsana perileri kaçırttı yine Kedi, ama olsun. Bak aklıma ne geldi! İlham yakıtı döküldüğünde bitti bitecekti, değil mi? Demek ki, eğer bir süre beklersem İnsan yeniden yakıtı yakmaya başlayabilir ve aşkla yazıya dönebi-

Koridor bir ışık patlamasıyla aydınlanıyor ansızın. Bu defaki diğerinden de güçlü! Gözlerimi tamamen yumuyorum. Tüylerim yine o yaratıcı enerjiyle diken diken oluyor. Birdenbire kendimi çok enerjik hissediyorum. Ama kapının önünde yatan Kedi kuyruğuna basılmış gibi bir feryat koparıyor. Ansızın infilak eden yaratıcı düşünce, onu transından koparıp bedenine dönmeye zorlamış olmalı. Hem de en şoke edici biçimde.

Salonun girişine saklanıp koridor sonundaki odaya bakıyorum. Kedi söylene söylene volta atıyor. Bu sırada bir parlama daha oluyor. Bu defaki daha sönük, fakat hepsi iyiye işaret. İnsan yazıyor! Mamalar boşa gitmedi!
Fakat o da ne? Kedi kapı önüne oturmuş, acıklı sesler çıkartıyor. Patisiyle kapıya vurarak adeta yalvarıyor.

“Tarçın git başımdan!” diye bağırıyor İnsan. Ama Kedi pes eder mi hiç? Ne yapmaya çalıştığını anlamak için onu izliyorum.

Uzun süre ne İnsan, ne de o pes ediyor. Biri yalvarır gibi miyavlıyor, diğeri inatla onu duymazdan geliyor. Ama... Ah İnsan, ah!

Kapı açıldı, Kedi içeri girdi! Demek başından beri planı buymuş. Koşuyorum. Kapı açık. Hemen içeri kafamı sokuyorum, o da ne! Kedi, en büyük silahını devreye sokmuş. İnsanın masasının üstüne çıkmış kah klavyenin üstüne yatıyor, kah ekrandaki fareyi yakalamaya çalışıyor. İnsansa kıkır kıkır gülüyor. Kediyle barışmışlar. Boyuna okşuyor bu mendeburu.

İş başa düştü! Aynı günde ikinci kez hem de. Kedinin aptala yatan hareketleri ve sevimlilikleri bir kez daha oyunu kazanacak gibi. Oysa ben daha pes etmedim! Muhtemelen içindeki Şeytan ile işbirliği halinde şu anda; yoksa böylesine kötücül, böylesine etkili bir silahı kısa sürede düşünemezdi.
Mutfağa koşuyorum. Artık dişe diş, göze göz. Şimdi orman kanunları geçerli! Şimdi doğamızdaki en vahşi yanı salma vakti. En büyük silahı ortaya koyma sırası bende.

Mutfaktan alacağımı alıp bir koşu İnsanın odasına dönüyorum. Odanın ortasına atıyorum ağzımdakini. Kedinni dikkatini çekmek için kuyruğumu ve kulaklarımı dikip bir kez havlıyorum. Bu sırada o, İnsanın fareyi tutan elinin üstüne yatıp türlü şirinlikler yapmakla meşgul. Fakat havladığımı duyunca aniden toparlanıyor. Önce bana, sonra da yerdekine bakıyor. Böylece tuzağıma düşüyor.

Yerdeki dev alışveriş poşetini görünce kendinden geçen Kedi, İnsanı unutup yere atlıyor. Hemen poşetin ucunu kapıp koşuyorum odadan dışarı. Kedi de peşimde. Koridorda ikimiz de son hız giderken poşeti ileri doğru savuruyorum ve o da koridor parkesinde kayıp poşetin içine giriveriyor. Sonrası mutlu mutlu debelenen patiler, hışırdayan torba ve aşkla kendinden geçmiş Kediden başka şey değil.

İnsanın yanına dönüyorum. Yüzünde bizim halimize olduğunu tahmin ettiğim bir gülücükle yazıya odaklanmış. Önce beni fark etmiyor. Yanına gidip başımı onun dizine koyuyorum. Başımı kaşıyor.

“Hanimiş benim oğlum?” diyor sevecen bir sesle.

Bu da ailemizin son üyesi: Hanimiş Oğlum. Gerçek adını bilmediğim için arada bir evde onu böyle arıyorum. İnsan da adını unutmuş olacak ki onu böyle çağırıyor. Bana benziyor herhalde, beni bazen onunla karıştırıyor. Olsun. Hiç bozmuyorum onu. Beni biraz okşadıktan sonra gözleri dalıp gidiyor. Yazıyor. Bambaşka bir dünyaya geçiyor zihni. Odada ışık çakmaları oluyor. Tüm ev sadece ben ve Kedinin görebildiği yaratım patlamalarıyla inliyor. Gözlerimi kapatıp başımı ayaklarının ucuna yaslıyorum. Koridordan Kedinin poşetle olan dansının hışırtıları geliyor.

İşte bu bizim ailemiz. Ben, Kedi, İnsan, Şeytan ve Hanimiş Oğlum ile biz mutlu, ama bol aksiyonlu bir aileyiz.

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: İlham Patilerimin Arasında
« Yanıtla #1 : 13 Ekim 2015, 20:52:33 »
Yumuşak içimli şarap gibi.

En son ne zaman öykünü okudum hatırlamıyorum ama görünen o ki çok şey değişmiş. İyi yönde. Eline sağlık.

Çevrimdışı Kitap Adam

  • **
  • 141
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: İlham Patilerimin Arasında
« Yanıtla #2 : 13 Ekim 2015, 21:19:32 »
Okuması çok keyifliydi. İlham perisine yeni bir boyut gelmiş :) Çok yaratıcı ve eğlenceli buldum hikayenizi. Ayrıca en çok Hanimiş Oğlum'u sevdim :) Tebrikler, elinize sağlık...   
"Zekâ, zulümle baş ettiği kadar kurnazlıkla baş edemez; kurnazlık vasatın zekâsıdır."

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: İlham Patilerimin Arasında
« Yanıtla #3 : 13 Ekim 2015, 21:56:05 »
Şu ara hepimizin etrafında olan, insanın içini karartan, üzücü günlerde biraz olsun kendimi güldürmek için yazdığım bir öyküydü bu. Çünkü hayvanların insanlar üzerinde tuhaf bir etkisi var. En kötü anınızda, hiç olmayacak zamanda içinizi müthiş bir pozitiff enerjiyle doldurabiliyorlar.
Bir de bu ara yoğun kitaplara kendimi vermiş, ağır kurguların altına girmiştim. Bu bakımdan bu hikaye bana bir oyun alanı, bir mola olacaktı. Öyle de oldu. Sonrasında yazarken fazlasıyla eğlendiğim bu öyküyü sizlerle de paylaşmak istedim.

Yorumlarınızı eksik etmediğiniz için çok teşekkür ederim :). Yüzünüzde bir tanecik tebessüm dahi oluştuysa ne mutlu bana.

Çevrimdışı Elodin

  • **
  • 64
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: İlham Patilerimin Arasında
« Yanıtla #4 : 13 Ekim 2015, 22:20:38 »
"Ev benim. Sizin de yaşamanıza izin veriyorum.”

Hoşuma en çok giden kısım burası oldu :)

Elinize sağlık..

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: İlham Patilerimin Arasında
« Yanıtla #5 : 13 Ekim 2015, 22:57:24 »
Ben de çok beğendim :) Gayet keyifli ve yer yer güldüren bir hikaye olmuş. Köpek ile kedinin betimlemelerini ve davranışlarını özellikle başarılı buldum. Kedi sinsi ve hesapçı, köpek saf ve sadık; tam olması gerektiği gibi.

Köpeğin sahibi için ilham toplama çabaları, ilhamın koridorlarda bir ışık demeti gibi zonklayışı ve bunu sadece hayvanların görebilmesi çok hoştu. O ışık patlamaları duvarlarda gökkuşağı renginde desenler bırakıyormuş gibi canlandı gözümde. ama favorim kesinlikle Şeytan ve Hanimiş Oğlum oldu. Bu ikisinde yüksek sesle kahkaha attım :D Ve en önemlisi okurken cidden keyif aldım.

Kalemine sağlık...
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.

Çevrimdışı

  • **
  • 106
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
    • Emrecan Doğan
Ynt: İlham Patilerimin Arasında
« Yanıtla #6 : 14 Ekim 2015, 18:33:20 »
'' Bana benziyor herhalde, beni bazen onunla karıştırıyor'' Bu kısımda benim favorim :) Çok yaratıcı ve bir o kadar da mizahi olmuş. İş yapmak için köpek mamasını rüşvet olarak alan ilham perilerine çok güldüm :)   

Ellerinize,aklınıza,klavyenize ve kaleminize sağlık

Çevrimdışı Black Helen

  • ***
  • 782
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: İlham Patilerimin Arasında
« Yanıtla #7 : 14 Ekim 2015, 19:19:45 »
Ah o kediler yok mu!
Aslında bu öyküyü dün akşam okumuştum ama o mahmurlukla doğru düzgün yorum yapamam diye bugüne bırakmıştım. Aradan geçen zaman zarfında ara ara hatırıma gelen ve beni gülümseten bir öykü oldu. Ellerine sağlık Hazal Abla. Böyle masum, iç açan öykülere ihtiyacımız vardı şu sıralar.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: İlham Patilerimin Arasında
« Yanıtla #8 : 14 Ekim 2015, 19:43:37 »
Çok teşekkür ederim hepinize :). Hem okuduğunuz, hem de okuduğunuz kadar yorumunuzu esirgemediğiniz için. Şu karanlık günlerde yüzlerinizi güldürebildiğim için gerçekten ama gerçekten mutluyum.

Ah o kediler yok mu!
Aslında bu öyküyü dün akşam okumuştum ama o mahmurlukla doğru düzgün yorum yapamam diye bugüne bırakmıştım. Aradan geçen zaman zarfında ara ara hatırıma gelen ve beni gülümseten bir öykü oldu. Ellerine sağlık Hazal Abla. Böyle masum, iç açan öykülere ihtiyacımız vardı şu sıralar.

Beyzacım, yorumuna bakarak diyorum ki öyküm hem akılda kalıcı olmuş, hem de içimden geçtiği gibi iç açıcı bir etki yaratmış. Öyküye dair bazı şüphelerim vardı. Bahsettiğin bu iki durumla birlikte benim de içim rahatladı :D.

Çevrimdışı Khentis

  • **
  • 100
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: İlham Patilerimin Arasında
« Yanıtla #9 : 14 Ekim 2015, 22:34:17 »
Çok hoş, çok sevimli bir hikaye olmuş, tebrik ederim. Şeytan ve Hanimiş Oğlum detaylarını özellikle beğendim. İlham perilerinin bu kadar çıkarcı olduklarını hiç tahmin etmezdim bu arada :D Kedinin patronluk taslamaları ister istemez aklıma şunu getirdi. :P

Spoiler: Göster

The wizard's crown I'll take on Halloween.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: İlham Patilerimin Arasında
« Yanıtla #10 : 15 Ekim 2015, 10:19:01 »
Bu görseli biliyorum :D. Ayrıca fena halde de doğru buluyorum. Şimdi tekrar görünce yine istemeden güldüm. Özellikle görseldeki kedinin yüz ifadesine :D.

Zaman ayırıp okuduğunuz ve yorumladığınız için çok teşekkür ederim :).