Tanıtım:Saunders’tan modern bir Hayvan Çiftliği hikâyesi
“Küçük ülke olmak bir şeydir, ama İç Horner ülkesi o kadar küçüktü ki, aynı anda yalnızca tek bir İç Hornerlı içine sığabiliyordu ve diğer altı İç Hornerlının, ülkelerinde yaşamak için İç Horner’ı çepeçevre kuşatan Dış Horner’da süklüm püklüm sıralarını beklemeleri gerekiyordu.”
Phil’in Dehşet Verici Kısa Saltanatı, tuhaf yaratıkların yaşadığı iki komşu ülkenin, Phil adlı savaş çığırtkanı bir tiran yönetiminde yaptıklarını konu alıyor. Politik göndermelerle dolu olan hikâye, hem insan doğasındaki açgözlülüğü absürt biçimde veriyor hem de devletlerin iç ve dış politikada sergiledikleri yaklaşımları alaya alıyor.
Dünyanın yaşayan en iyi öykücülerinden sayılan George Saunders’tan ülkeler, sınırlar, gücün sömürüsü ve birlikte yaşamı konu alan sivri ve eğlenceli bir novella.
“Bu bir hiciv mi? Tam olarak değil. Bilim kurgu mu? Sayılabilir. Ama şu var ki, aynı anda karanlık, endişeli, şaşkın ve güldürücü olabiliyor… Saunders’ın tüm diğer zekice ve çılgınca eserleri gibi Phil de hem yaşadığımız dönemle alakalı hem değil.”
-The Times-
Yorum:Başlarken: Hayvan Çiftliği kısmına pek katılmıyorum.
George Saunders için çok iddialı konuşuluyor. "
Yaşayan en büyük öykücülerden" deniyor. Bu çok büyük bir söz. Ben de bu söze pek de
inanmayarak kitaba başladım.
Açıkçası Saunders'ın halen daha "en büyük öykücülerden biri" olup olmadığını sorguluyorum, fakat Phil'in Dehşet Verici Kısa Saltanatı zekice bir kitap. 3 tanecik ülkeyle koskoca dünya nasıl bir mikro analizle anlatılırı biliyor bu adam.
Resimle uğraşanlar özellikle daha iyi bilir ki, büyük nesneleri kağıda aktarmak zordur. Çünkü o gözünüzde kocamandır. Oysa kağıt küçücüktür. Oraya nasıl sığacak ki? Saunders'ın yazıda böyle bir sorunu yok gibi görünüyor.
Tabii bir de unutmamak gerek, bu bir öykü kitabı değil. Kendisinin öykülerinin bu kitaptan çok daha iyi olduğunu söylüyorlar. Bu nedenle aynı yayınevinden çıkan Aralığın Onu adlı derlemesine bakmak istiyorum.
Kitaba dönelim.
Okurken kah eğlendim, kah "o kadar da etkilenmedim" dedim. Sonra 41. sayfada (zaten toplamı 80 sayfa) bir şeyler değişti. Çok ama çok tanıdık sözler duymaya başladım. Evet, kitabın başında da bu
fazla tanıdık sözler etrafta serseri kurşunlar gibi uçuşuyordu. Derken işler iyice tanıdık bir hale geldi. Canım sıkıldı. Bir büyüteçle aynı anda hem dünyaya hem de kendi ülkeme bakar gibi oldum. Saunders da zaten mesajlarını ya da nereden model aldığını hiç gizlemiyor. Her şey açık seçik ortada. Gözümüze sokuyor.
Daha diyecek çok sözüm var, ama onları zaten
şurada dediğim için kısa kesiyorum. Kara mizah tadında bir distopya bu. Absürd ve alaycı. Alaycılığının bir kısmı da o sade mi sade dilinde yatıyor. Bir de çizgi film benzeri karakterlerinde.
Delidolu Kitap son zamanlarda atağa kalktı, gözünü bu yayınevinin üstünde olsun. Biliyorsunuz, TUDEM'in alt yayınevlerinden biri kendisi ve çocuk-gençlik türlerinin dışına çıkan eserleri basıyorlar. Ya da öyle görünüp hiç de öyle olmayan eserler mi desem? Bu kitap da Delidolu Kitap ve TUDEM kalitesine yakışır bir çeviri ve editörlüğe sahip. O konuda içiniz tamamıyla rahat olsun.
Yayınevi
Saunders'ın daha önce iki kitabını daha basmış: bir roman olan
İkna Ulusu ve öykü kitabı
Aralığın Onu. Bu iki kitaba da birer şans vermek istiyorum, ama en çok öykücülüğünün övüldüğü Aralığın Onu'nu okumak istiyorum.
Belki 1 günde okuyacağınız minicik bir kitap bu. Sıra dışı bir distopya isteyenlere tavsiye ederim.