Öncelikle Merhaba,
Türk Fantastik Edebiyatının gelişme çağında olduğu açık bir gerçek. Elbette kurumsal bazda hiç kimse riskli bir yatırıma girmek istememektedir. Fakat Türk yazarlara olan eksi derecede desteği görünce sorası geliyor insanın. Kaç yıl daha çeviri ile iş yapacaksınız? Biz Türklerden adam akıllı bir eser çıkmamasının tek sebebi yayın evlerinin yabancılara olan hayranlığıdır. Elbette elimizde bir Ejderha Mızrağı gibi eser yoktur fakat bu olmayacağı anlamına gelmez. Size özetle sorum şu:
Ne zaman Türk gençlerine yol gösterici bir yayın evi çıkacak ve onların gelişimlerini destekleyecek ne gibi kararlar alacaksınız? Bu uğurda bir yerlere gelmeyi amaçlayan gençlere hangi gözle bakıyorsunuz? Türk Fantastik yazarlarının yurt dışına açılma planları ile ne düşünüyorsunuz? Bu konuda herhangi bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkürler.
Pırıltı Perisi ve Quad
Şu soruyu gördüm ve bam telime bastı açıkçası. Sadece Epsilon değil aslında bütün yayınevleri için geçerli çoğu söylediğiniz şey. Hele İstanbul'da değilseniz ve yazdığınız bir kitap varsa sakın uğraşmayın diyorlar neredeyse. İlla kapı kapı gezmeli ve yalvarmalısınız neredeyse okuyun, inceleyin diye. Yani onlar bize değil biz onlara bağlıyız gibi bir terslik oluşmuş.
E-mail'lere dönen yayınevi sayısı çok çok az sayıda bir kere. Cevap verip inceleyenler ise eğer geçmişinizde bir başarınız veya kitabınız yoksa, kısaca sizi yüceltip okuyucuya satacak bir değeriniz yoksa sizden ilk baskı ücretini istiyorlar. Anlayacağınız şu anda "ben fantastik kitap yazdım" hatta ve hatta "ben kitap yazdım" diye geçinen, usta yazar sandığımız kişilerin çoğu ya parası sayesinde, ya da tanışları sayesinde kitaplarını bastırmışlar.
Neden bu şekilde konuşuyorum diye sorarsanız eğer, neredeyse 1.5 yıldır yazmış olduğum kitabı yayımlatmak adına uğraşıyorum. Otuzun üstünde yayınevine mail attım. Dönenler de dediğim gibi "kitabınız güzel ama ilk basım ücretini ödemeniz gerekiyor" diyorlar. İstedikleri fiyatlar ise uçuk miktarda bana göre. Yinede hala umudumu kaybetmedim, gönderiyorum yayınevlerine kitabımı.
Türk gençlerine yol gösterici diye bir durum yok yani. Hatta isim vermeyeyim, bir yayınevi bir öykü yarışması düzenlemişti. Öykü dediği de 30 bin kelime üzeri miydi neydi ki en az 100 sayfa eder. Koşullarını okuduğunuzda ise, ilk üçe giren öykülerin ödüllerinin aslında 5 yıllık yayınlama ücreti olarak verileceği belirtilmiş. Yani sizin öykünüzü 5 yıl boyunca satıp size telif ödemeyecek. Siz ise aldığınız 3 bin lira ile kalacaksınız. (ki gelir vergisi de kesilecek ondan)
Anlayacağınız Türkiye'de insanlara birşeyler ulaştırmak veya kültürel faliyetlerde bulunmak için paranız olması lazım. Yazarlık, ressamlık ve benzeri şeyler kültürel öğeler ve meslek olarak değil, hava atmak için kullanılan değerler olarak görünüyor........