Bölüm on = Evrenlerin Geçiti
Almira Lezginka’ya kötücül bir zevkle baktı.
“Beni yenebileceğini mi sanıyorsun? Sihirlerini verdim onlara.”
“Sanmıyorum, biliyorum Almira. Almira.. Aslında busun sen, değil mi? Zavallı bir insan. Onlara gerçeği anlatmadın değil mi Almira?”
Almira sabit bakışlarla ona baktı. yüzünden hiçbirşey okunmuyordu. Sessiz kaldı… Dakikalarca… Halktan biri çıkıp “Gerçeği bilme istiyorum!” diyene kadar.
Almira bu kez ona döndü. Ama yüzü asıktı.
“Gerçek… Seni memnun eder mi bilmiyorum…”
“Yine de duymak istiyorum.”
Almira dudağına acı dolu bir sırıtış kondurdu.
“Ne biliyor musunuz? Sizin kahraman sandığınız bu kız, aslında bir köle! Sizin köleniz! O evrenlerin geçiti!” dedi Lezginka ve kulak zarını yırtan bir kahkaha attı.
Sonra Almira gözlerinde vahşi bir pırıltıyla insanlara baktı. ne sanıyordunuz? Gökten zembille inmiş bie melek olduğumu mu? Sımsıkı bağlıyım sizlere! Hakikatin kitabı diyor ki:
‘Bir insan düşünceleri, vücudu ve en önemlisi sihirleriyle bir bütündür. Bu bütünlüğe evren denir. Evrenlerin toplandığı bir insanlar vardır ki, yüzyılda bir doğarlar. Evrenler onu kendilerine sıkı sıkıya bağlarlar ve ölene kadar bırakmazlar. O artık bir ‘geçit’tir ve evrenlerin tüm sihirlerinden sorumludur. Anladınız mı şimdi halimi?”
Kız yere çöküp ağlamaya başladı. Titreyerek, hıçkırarak ağlıyordu. Zaten ağlamak denen şey de böyle olurdu. Sonra omzunda hiç beklemediği sıcacık bir el hissetti.
“Ben seninleyim.” Dedi bir kadın.
“Ben de.”
“Ben de.”
Ve bir başkası ve başkası…
Ama sonra korktuğu şey oldu. Lezginka yine rezilliğini göstermişti. Çünkü yüksek dağların ardına saklanmış yüz binlerce asker birden ataa geçmişti. Kıran kırana bir savaş başlamıştı. Her yerde büyüler parlıyordu. Almira saçının ucunu yakan mavi bir alevden haykırarak kaçtı. Sonra karşıdan gelen iri yarı bir askerden de kaçmak zorunda kaldı, ancak arkasında kalan insanlar o kadar şanslı değildi…
İnsanlar ezilirken, Almira içinde bir şeylerin eğilip büküldüğünü hissetti. Acı değildi bu, sevinç hiç değildi. İçinden dışarı çıkmaya çalışan bir duygu vardı. Almira direnmeden onu serbest bıraktı.
İçindeki güçlü şeydi bu. Onunla konuşuyordu! “Geçite bak, Almira!” diye bir ses yakılandı kafasının içinde. Ürperdi.
Bu kendi sesiydi!.
‘Kendini’ dinleyerek içindeki geçite baktı. Evrenlerin Geçiti’ne. Nasıl bir duygu, yaşamadan bilemezsiniz. Hortum gibi bir şeylerdi, yüzlerce içi delik hortum. Normal hortumların çinden su falan akar, bilirsiniz, ama bu öyle değil. Bunlar Evrenlein Geçitleriydi ve içinden sihir akıyordu.
Almira ne yapacağını bilemeden dolandı geçitlerin arasında. Fazla sihirliydi bu iş, midesi bulanmıştı ve kusma gereği duyuyordu. Ancak o kusamadan, araması gereken şeyi bulması gereken yerde bulmuştu bile.
Hatırlarsanız, Pakesti’yi yıldızlar kurmuştu ve koruyordu. Almira’nın bulduğu şey de tamı tamına buydu işte :
Yıldızlar… Hızla gidip Geçite dokundu. Saniyesinde yıldızlar oradaydı. Hepsi. Yardım için hazır ve nazır.
Tina gözüne çarptı bir an. Onları görünce kaçmaya çalışan bir gurup askeri ezmekle meşguldü ve çok, çok, çok sinirliydi. Beş dakika sonra savaş falan kalmamıştı, yıldızlar çok güçlüydü. Lezginka’nın askerlerinden geriye sadece bir kül tabakası kalmıştı. Tina Lezginka’yı aleme ibret olsun diye ışıldayan bir dizi iplerle sarmıştı ve havada asılı tutuyordu.
Sonra Almira hiç hesaba katamadığı birinin geldiğini gördü. Sonrasıysa onun için bir muammaydı…
xxx
“Haydi ama Almira, sonsuza dek uyuyamazsın.”
Çok karanlık bir yerdi burası. Zemin ise sertti. Başka da hiçbirşey yoktu. Yalnızca boşluk. Almira şaşkınlıkla konuşan kişiye baktı. bu bir kızdı, ona tıpatıp benzeyen, hatta kendi sesiyle konuşan bir kız.
“Sen… O’sun değil mi? Bana güç veren.”
“Evet. Ben senim.”
Kısa bir an sustular.
“Her şey bitti mi? Evime dönebilir miyim? Babama ve diğerlerine-”
“Diğerleri kim Almira? Ya evin? Anlamadın mı artık, sen buraya aitsin. Sen bir geçitsin.”
“Geçit olmak benim seçimim değildi.”
“Hayat her zaman sana seçenekler sunmaz, prenses. Bazen kadere razı gelinmeli.”
“Öyleyse çıkmak istemiyorum. Sen git benim yerime dışarıya, sen güçlüsün, dayanırsın.”
“Hayır, prenses. Gitmesi gereken sensin. Onları sen kurtardın, yıllarca bu bedende sen yaşadın. Onlar beni değil, seni seviyor. Evet, sana güç verebilirim, ama ben yapamam Almira.”
“Sen Galeçyasın-”
“Galeçya sensin şimdi, anla artık! O dünya sana ait. İnan bana ki mutlu olacaksın. Savaş bittikten hemen sonra annen geldi, prenses. Madalyonu kırarken onun gücünü de vermiş oldun. Bunu herkes yapamaz, kendinle gurur duymalısın. Şimdi git.”
“Ya sen? Seni bir daha görebilecek miyim?”
Galeçya gülümsedi.
“Ben her zaman yanındaydım ve yanındayım prenses. Mutlu bir yaşamın var artık. Lezginka ne derse desin, sen bir köle değilsin. Konumundan onu duy.”
Almira ona son bir kez baktı. Sonra da gerçekten ait olduğu bu yerde, yepyeni bir yaşama başladı.
böyle ayrılmak zor.. artık hafta içi nete girmiyorum ve yorumlarınızı ancak haftaya okuyabileceğim. umarım fazla saçmalamamışımdır, hepiniz hoşçakalın.
sen de ilk fantastiğim Almira ~~ hepiniz hoşçakalın haftaya görüşmek üzere
