Kayıt Ol

Son Mektup

Çevrimdışı Canina

  • ****
  • 1460
  • Rom: 39
  • There ought to be a law against you
    • Profili Görüntüle
    • Canina's
Ynt: Son Mektup
« Yanıtla #15 : 16 Nisan 2012, 14:22:31 »
Bir yazı.

Bir yazar.

Yazıya ve yazara gereksiz yere burnunu sokan iki kişi.

Gidip Tolkien'e deseydik keşke "Hacı burası olmamış al biz senin için tamamladık."

Yazı, yazarı ne yazdıysa odur. Daha fazlası değil. Nasıl bir yazıyı yazarından başka kimse tamamen anlayamazsa, bir yazıyı yine yazarından başka kimse tamamlayamaz/değiştiremez.


Bu yazacağım da size anlamsız gelecektir. Yazının arka planını anlayabilecek bu forumda sadece 2 kişi vardı. O iki kişi de tepkilerini haklı olarak koydular.

Çok meşhur bir söz vardı Blade'de:

"Dava, sadece bizim anlayabileceğimiz bir davadır. Bu yüzden olsa gerek ki yalnız kaldık, anlaşılamadık."

Tam da oturdu bu sözcükler bu duruma.

Ama bir konuda haklısınız, yazıyı edebi olarak incelersek mükemmel bir yazıydı. Sadece gerçeklerle az biraz oynandı, ama edebi kalitesi tartışılmazdı.

Tabi çünkü gerçek olmayan bir şey yazılamaz.

Benim umursadığım kadarıyla yazı 8 yaşında üstüne basıp öldürdüğü bir kurbağa hakkında bir metefor olabilir. Bunu kimsenin anlamasına gerek yoktur.

Çevrimdışı Maleficum

  • **
  • 193
  • Rom: 11
  • I have the wisdom to see the dark as a light...
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Mektup
« Yanıtla #16 : 16 Nisan 2012, 16:32:30 »
Ben ne yorum yaptım, ne de yazıyı değiştirdim. Yazıya ekleme yaptım yazarın izniyle. Eğer izin vermediğini iddia ediyorsa benim sözlerimi kullanarak yazı oluşturmasına da açıklaması olsun. Eser hırsızlığını yada eser ortaklığını kabul etmelidir kendisi.
...weak pleasures, lost feelings, faded dreams, doubtful hopes...

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Mektup
« Yanıtla #17 : 16 Nisan 2012, 17:16:23 »
Ben ne yorum yaptım, ne de yazıyı değiştirdim. Yazıya ekleme yaptım yazarın izniyle. Eğer izin vermediğini iddia ediyorsa benim sözlerimi kullanarak yazı oluşturmasına da açıklaması olsun. Eser hırsızlığını yada eser ortaklığını kabul etmelidir kendisi.

Kelimelerini kullanmasına değil senin sıkkınlığın, bilirim. Okuduklarım her şeyin bir anda nefrete dönüştüğünü anlamama neden oldu, üzüldüm. Her şeyin saygıyla tenezzül etmesi gereken bir Dünya'da Edebiyat biz düşüncelerimizi başkalarına mantıklıca aksettirebilelim diye vardır. Edebiyatın amacının saptırılmasına gönlüm razı olmuyor. Israrla söylenen bazı şeyler var, kırın önyargılarınızı. Aslında hiçbir şey bu kadar karmaşık değildi, sadece böyle olmasını istediniz.

Nefret karşımızdakinin canını yakabilecek boyutlara ulaştığında en iyisi hiç konuşmamaktır. En azından geçmişin anılarıyla, saygıyı eksik etmeden karşımızdakini kırmama luksuna sahip olmalıyız.

"Olan olmuş" gibi basit iki kelime yerine, size son bir nasihatle bitireyim yazımı. Hiçbir zaman mutluluğu arama çabasına tenezzül edilmedi. Oysa Dünya mutlu olmanız için size çok büyük bir hediye vermiş idi. Bu hediyenin değerini bilememiş sizler, bu hediyeyi alamamış olan bizlerden daha kötü bir durumda olduğunuzu sanmayınız. Her mutluluk az biraz acı verebilir, örneğin dondurma yeyip de kilo almak dondurma zevkinin küçük bir bedelidir. Genelleme yapayım, tüm insanlar için bu böyledir, malesef dondurma yemenin verdiği zevkin, kilo alma endişesinden duyulan korkuya oranla daha kuvvetli olduğunu göremiyoruz. Şimdi dondurma yeme zamanıdır.

Hayatın basit anatomisini geride bırakıp aslında hiç olmamış hastalıkları kendimize yakıştırmak edebi bir eserde aksettirilmemesi gereken bir durumdur. "Öyle" olunmadığı halde "öyleyim" dediği için "öyle" olanlar olur. Örnek vermek gerekirse eğer bir anne çocuğuna sürekli "aptal" derse, çocuk buna zamanla alışır ve bir aptal olmamasına rağmen aptalmış gibi rol yapar. Anneler pek çok çocuğun katili oldular bu yüzden. Bir katil kurbanı öldürdükten sonra hapse atılması gereken katilin ebeveynleridir genellikle.

Komplike düşünmeyi bir kenara bırakıp mutlu olabilmeye yönelmek özeldir, önemlidir. Çıkın evinizden dışarıdaki çimlerin üzerinde oynayın, masumane çocukluğunuz aklınıza gelir. Çim yok derseniz gidin bir çiçekçiden tohum alın, bahçem yok derseniz pembe pancurlu bir ev satın alın.

Bunlar yazının devamı niteliğinde anlaşılmasın, yazının edebi kişiliği zaten mükemmeldir, kimse bir ekleme ya da çıkarma yapmadı, yapmaya da hakkı olamaz. Sadece yazının ardından derin bir anlam çıkarmış birileri, belki de öylesine yazılmış bir yazıydı aslında.

Bir suçlu hiç olmadı. Sadece karşınızdakinin suçlu olmaması gerektiğine olan inancınız, sizi kendinizi suçlamaya yöneltti.
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.

Çevrimdışı Madam Vio

  • **
  • 376
  • Rom: 16
  • "Each thing I show you is a piece of my death."
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Mektup
« Yanıtla #18 : 16 Nisan 2012, 19:12:47 »
'Karanlık' temalı paragraf Maleficum'dan alıntı sözlerin bir derlemesiydi evet. Ancak bu yazıyı çok önceden kendisine yollamıştım. Beğenmediği yerleri de değiştirmiştim hatta. Şimdi bana "Evet, haberim vardı ama tam olarak sormuş muydun 'Kullanabilir miyim?' diye?" gibi bir şey söylerse, ki bana göre oldukça komik olur, o da sorun değil. Silip, yerisine 3 sayfalık bir betimleme yazısı da yazabilirim hani. Fakat kendisinin devam niteliğindeki paylaşımı için böyle bir şey söz konusu değil. Yine de bu benim umurumda mıydı? Hayır. İsterseniz alın destan yapın hikâyeden; ben sadece benim için bir şey ifade etmez dedim.

Ancak asıl olay, yazarın 'yazının algılanış biçiminden rahatsız olduğunu söylemesi'ne rağmen, inatla aynı tutumun sürdürülmesi ve hatta düşüncelerin iddia seviyesine getirilmesi. Nasihatlar verilmesi filan -.-

Hayır, madem sizin söyleminizle bu olayı siz biliyorsunuz, ben biliyorum, diğerleri de dava dışı; o halde neden bu 'dava'yı alenî bir şekilde ortaya dökme gereği duyuyorsunuz? Burada sinir bozucu bir durum var cidden. Ya da artık art niyet mi aramak gerek bilemiyorum...

Lan her zamanki tema, her zamanki atmosfer, her zamanki uslüp... Yeniymiş gibi davranıp kıçınızdan anlamaya bahane arıyorsunuz resmen. Ancak şöyle de bir şey var ki, sizi ikna etmek zorunda değilim bro. Hayır değilim. Nokta.

Nefretle ilgili nutuklar, mutlulukla ilgili dersler verenler... Kalp kırıcı olacak ama;

Mutlu olmak söylediğin gibi bir şey ise ve bu kadar kolaysa mutlu olmak, neden mutlu değilsin? (Bkz. şahısa yönelik saldırı böyle de çirkin bir şey.)

Ve bunun yazımla ne ilgisi var? Hikâyeden gelen bir çıkarım olması saçma değil mi? Şizofren kıza mı makûl ol, mutlu ol diyorsun? Öldürülenlere mi? Neyse bir dahaki yazımda karakterler çimlerde yuvarlanıp mutlu olacaklar artık.

Başka da bir şey söylemeyeceğim size artık. Bu kadarının bile gereği yoktu aslında. Böyle bir şey için savunma niteliğinde bir mesaj yazmak bile gülünç ve gurur kırıcı gerçekten.

Spoiler: Göster
Tartışmayı devam ettirici herhangi bir mesaj daha gelirse, konunun silinmesini isteyeceğim.

Çevrimdışı Raisor

  • ***
  • 793
  • Rom: 15
    • Profili Görüntüle
Ynt: Son Mektup
« Yanıtla #19 : 16 Nisan 2012, 21:57:44 »
Sözler ve nasihatler sana hitaben değildi yahu :D

Mutlu olsan ya da olmasan da, günün 24 saati güldürülmeyi başarılabilen bir kişinin en azından gözümde yaşamak için bir değeri vardır. Hayır gerçekten, yukarda yazılanlardan tek bir kelimesi bile seninle ilgili değildi. Şu kısım haricinde:


Bunlar yazının devamı niteliğinde anlaşılmasın, yazının edebi kişiliği zaten mükemmeldir, kimse bir ekleme ya da çıkarma yapmadı, yapmaya da hakkı olamaz. Sadece yazının ardından derin bir anlam çıkarmış birileri, belki de öylesine yazılmış bir yazıydı aslında.


Kaldı ki ben birinden bir şey alıntılıyorsam yazdığım şey, ona hitabendir. Noktalar, virgüller, ünlemler, küfürler. Boş işler bunlar boş işler. Bir de hatam ikinci çoğul kişi kullanmaktı herhal?
Vahşet her yanda ulu orta sergilenirken,

Sevişmek için saklanmak zorunda kaldığımız bir Dünyada yaşıyoruz.

-John Lennon.