Ruhun Gözleri / Bar Taburesi
Tanıtım
Bar taburesinin üzerinde oturmaktaydım ve çevrede sinek gibi dolaşmakta olan kızları kesmekle meşguldum. Her zaman takıldığım bir yer olduğundan barmeni ve diğer çalışanları tanıyordum. Aramızda çok da olmasa belli bir muhabbet vardı. Başka mekanlara takıldığım da olurdu. Fakat belirli noktalara çok odaklığımda o bölgede yaşanan olaylar bir daha oralara uğramama neden olmuştu.
''
Nasıl olaylar?'' diye sorar gibi olduğunuzu duyuyum, evet, soruyorsunuz, kafamın içinde hissedebiliyorum.
Mavi gözlerimle odaklandığım, donuk bakışla izlediğim yerlerde yaşanan olaylar işte. Bir keresinde bir kodamanın oturduğu masadaki mumlara takılmıştı gözlerim. Her şey bir kaç saniye içersinde yaşandı ve mum alev aldı. Alevlerin tavana kadar yükseldiğini hatırlıyorum. Yanan masayı söndürmek için gözlerimle su bardaklarını oynattım ve dökmeye çalıştım. Ama nafileydi. Kodamanın kendisine hiç yakışmayan turuncu kravatı alev almıştı, eşek dili kadar büyük alevler yakılıyordu kıyafetini. Neyse ki Cenk adındaki çalışan yardımına yetişti, yangın söndürme tüpüyle hem adamı hem de masayı yıkadı. Oraya bir daha takılmamaya karar verdim, çünkü bu yaşanmış olan ilk olay değildi.
Biramı yudumlarken tanıdık bir ses duydum ve her zaman olduğu gibi sırtıma vuran bir şaplak. ''Vay kanka,'' dedi samimiyetsizce. ''Kurmuşsun yine masayı. Bu aralar işler çok iyi herhalde.''
''
Ulan yine nereye düşeceğiz?'' diye meraklandım. ''Kurduk kurmasına da, sana haber vermeyi unutmuşum yahu.''
''
Yok öyle bir şey, yine ne oldu da geldin lan?''
''Bugün ofise bir hanımefendi geldi. Kızına cin mi girmiş ney girmişse artık, yardım istiyor.''
''Ben bile bu kadar girmiyorum arkadaş, nereden giriyorlar bunlar?'' diye sordum Ufuk'a şakayla karışık olarak.
''Sen yine iyisin be, yurt dışındaki meslektaşların vampirle, zombiyle, kutulu ile uğraşıyormuş öyle duydum.''
''
Kutulu ne lan gerizekalı. Nasıl çalışıyorum Allah'ım ben bu adamla?''
''Cthulhu lan o. Hem nerede görülmüş Cthulhu? Kitap okuma alışkanlığın olsaydı, çok fazla kitap okuyorsun derdim,'' dedim yüzüme yerleşen donuk ifadeyle.
Kendisine bir şişe bira istedi. Birasını yudumlarken tekrar konuya dönmeye çalışmaktaydı.
''Ne diyorsun? Çok iyi para teklif ediyor.''
''Biranı bitir o zaman, kalkıp bir gidelim bakalım,'' dedim. ''
Ay o astral seyahat yaptığım güne lanet olsun. Yemişim büyü gücünü. Bir de gittik bu işten ekmek yiyoruz. Hadi bakalım. Şimdi başımıza neler gelecek?''