Kayıt Ol

ne güzeldi gelişin.. // alıntı.

Çevrimdışı Jejune

  • ***
  • 658
  • Rom: 1
  • *LucillaClarté'm. ~
    • Profili Görüntüle
ne güzeldi gelişin.. // alıntı.
« : 06 Nisan 2008, 19:38:48 »
ne güzeldi gelişin; kendinle birlikte dünyanın en muhteşem -ki ben muhteşemin bir eni boyu olduğunu da o zaman öğrendim- duygularını da getirmiştin. hoşgelmiştin. 'hayatın bu bölümü'nü, vaadedebildiğin kadarını seninle paylaşmaya vardım ben, dünden hazırdım. bir dün olmayı göze almıştım birkaç senli bugün için... çok güzeldi gelişin. ne çok masal ne de çok gerçek. kaderdin biraz, kaderimi kendim çizmiştim bir kurşun kalem siyahlığıyla. hoşgelmiştin...
çabuk alışıyor insan güzelliklere, bazı güzellikler alışılınca o kadar da güzel gelmez insana ama senin sihrin buradaydı işte. alıştıkça güzelleşen bir varlığın vardı. hırçın bir sevgiydi bizimki, yalındı. benim en başından beri başımı döndürüyor dediğim ve senin bir türlü inanmadığın aşk, seni de aldı. en başından beri biliyordum, tehlikeli bir oyundu başlattığımız. tüm oyunlar gibi oyunluğuyla kalacak, yani bitecekti. gözden kaçırdığımız tek ihtimal oyunun 0-0 bitmesiydi. şimdi sen bu sıfırlara aldanıp, kızma sakın! bunlar, yani elimizdekiler sadece oyunun sonunda sıfır oluyor, hiçleşiyor. (hatta kendi adıma eksilere düştüğünü bile iddia edebilirim) yoksa, o boktan sona kadar o kadar çok değer var ki adı anı olmaya mahkum. herneyse *
bugün, evet seninle yaşanan ve uğruna dünleşmeyi göze aldığım günlerden biri, bugün ben artık yarınsızlığın sancılarıyla boğulur oldum.
bugün, seninle çiçeklenen her bugün gibi çok mutluydum.
mutlu olduğum her anın senin benden kopup gidişini anımsatan kara bir bulut gibi üzerime yağdığını çoktandır biliyordun...
bugün kokunu daha yoğun duyumsuyorum.bugün, yarın daha da yakın. bugün yarının sensizliği bugündeki tüm senli imgeleri götürüyor. (işte tam burada ben eksiye düşüyorum)hep derim ya sensizlik senden daha çok içimde.
bugün ben sanki yarın öleceğini bilen en kanamalı hastayım, ve o en muhteşem duygulara açlığım,
bugün serumumun içine ne kadar sen katarlarsa katsınlar, bu virüse çare bulamayacaklar.
bugün, korkuyorum. ve korkmak fiili benim korkumu anlatmaya yetmiyor. bu yüzden korkmasam daha iyi diyorum. olmuyor...
bugün, ben artık kalksam bu yeşil örtülü masadan diyorum. kozum kalmadı, blöflerimi denize attım, ve şans her zamanki gibi arabesk bir cümle ile başka kapıları çalmakta. üstelik mucizelere inanmıyorum.

ne güzeldi gelişin ve kesinlikle hoşgelmiştin. ki bu kadar sevilen bir insana, kalmayacağını bile bile hoşgeldin demek ancak türkçemizdeki deli cesareti deyişiyle nitelenebilir ve öyle pek de nitelikli birşey değildir. yine de hoşgelmiştin. oysa gidişinin gelişin kadar hoşnutluk yaratmayacağını, açacağı yaraları, ve götüreceklerini * bilmeliydim. ama adı üstünde deli cesareti ya, ve ben her sızlayan yerimi iyileştirecek kadar güçlüyüm ya * hem seni, hem de burnumun dibindeki sensizliği birlikte yaşarım sandım. gözden kaçırdığımız birşey daha vardı, yaşlanıyordum. ve yaşlandıkça yaşlanmayı düşünür oldum. şimdiden öyle çok yaşlanmıştım ki seninle, hayallerim yoktu artık... oysa hayaller olmadan yaşanamazdı. çok kısa sürede hayallerin boşluğunu kabuslar sardı. ve her kabusta sensizlik konu ediliyordu kenarından köşesinden.ben, kabuslarım ve sen birlikte o kadar çok uyuduk ki...bu yüzden ben her uykumda, her uykumuzda seni o kadar çok özledim ki...zaman durdu.
zaman doldu. şimdi hayal kurmam lazım.
kabuslar çoktan yatağımın bir parçası oldu.
şimdi hayal kurmam lazım.
şimdi sensiz yaşlanmaya, sensiz başlamam lazım.
şimdi yeşil örtülü masadan kalkmam lazım, ve yeşil örtüyü sana bırakıyorum, beni hatırla.
şimdi seni özlemem lazım ve özlememin yanına en ufak bir mutlulukluk daha yer yok.