Kayıt Ol

Çufçuflayan Trenin Yansıyan Buğusu

Çevrimdışı Daarlan Gardan

  • ***
  • 722
  • Rom: -1
  • to hell with gatech
    • Profili Görüntüle
Çufçuflayan Trenin Yansıyan Buğusu
« : 24 Şubat 2013, 22:39:37 »
Araba Parasının Müellifi öyküsünü yazan Bahri Doğukan Şahin'e karakterlerinin adlarının geçmesine izin verdiği için teşekkür ederim.

Mesajlar saklanmıştır, kapabilenlere selam olsun!

Seyfi Teoman'a...

1-)''Hiç yoksa şu inkisarı kağıda geçir, sonuna kadar yaz''

  Ne kadar çufçuflayan tren ve çınlayan ray isek, bir o kadar da korna çalan arabayız, belki daha bile fazla.
 
  Meşhur sözlerin kalemimizle berbat olması...
 
  Gök gürlüyor. Ayaklarım beynimden aldığı sert emirlerle kitap fuarına gidiyor. Bir süre sonra yağmur başlıyor. Bulutlar yer yüzünü kararttıkları zamanlarda yeşermesini sağladıkları ağaçların kâğıt olduklarını duymuşlar. Ölmüş ağaçların şenlikleri var. Fuar var.
 
  Ama kızmayın!
 
  Yağmurlarınızla ıslanan ağaçlar iyi niyetli ağaçlar olsa gerek, birilerinin kendilerine dokunma ihtimali eksi sıfırlarda donabilecekken, şimdi dokunuyorlar. Okuyorlar.
 
  Okusunlar.
 
  Ben de öyle yapayım.
 
  Fuar mahşerin provası. Şöyle bir fark çarpıyor gözlere, mahşere benzetebilenlerin gözlerinde parıldar; kâğıt vererek kâğıt alıyoruz. Buraya isteyerek geliyoruz. Mahşerde durum dağların üstüne yağan karlar kadar göz alıcı değildir. Oraya itekleniyoruz.
 
  Son zamanlarda ünlenmiş, herkesin elinde gördüğüm kitabı alıyorum. Cem Balyoz imzasıyla Bizim Paralel Mutluluklarımız. İmzasıyla. Fuarda onlarca kişi çevrelemişken kendisini herkesi sabırla dinliyor ve o estetik harikası imzasını vuruyor kitabının giriş sayfalarına.
 
  Mekândan çıkıyorum.
 
  Sesler hâlen gelmeye devam ediyor. Binlerce ses Birleşmiş Milletler gibi birleşerek kulaklarımı sömürüyor.
 
  ''Merhaba Doğu? Burada ne işin var? Fotoğraf çekmek için mi uğradın?''
 
  Hoş bir ses. Yüceliyorum.
 
  Arkama bir bakış atıyorum. Yasemin dört beş saat önce görmüş olduğum görüntüsünden daha güzel geliyor bir an. Bağırışlar kuş seslerine, spotlar güneş huzmelerine dönüşüyor.
 
  ''Yok, hayır. Kitap aldım. Bizim Paralel Mutluluklarımız. Garip bir kitap sanırım. Adı da bir yerlerden kulak tırmalıyor. Çaresiz bir kitaba benziyor.''
 
  Yüzümde kitap yazmış bir adamın kitabını ısırdıktan sonra yaşadığı mutluluk doğuyor.
 
  Isırmak güzeldir.
 
  ''Ne kadar güzel ya. Okuyabilmiştim. Cem Balyoz'un imzasını üstünde taşıyan ayraçlarım vardı. Sonra suya düştüler. Yüzemediler.''
 
  Gülüşmeler.
 
  Yasemin veda ediyor. Ödüllü bir filmin şeridi gibi geçiyor ve gözlerimin menzilinden çıkıyor. Yönetmenini kaybetmiş çaresiz bir film oluyorum, kalıyorum.
 
  Kalp ilgi çekici bir şeyler arar. Bulunur. Kalp ister ve gözler süzer. Hoşlanılan kişi gidince kalbe sövülür ve gözlerin hiçbir suçu yoktur, habis düşünceler onda aranmaz. Kârlı çıkar. Beyin, kalp ve gözlerin saf ilişkisi.
Dünyada adalet vardır. Sadece bedenlerde.
 
  Işıklar birbirlerini vurur, açılar birbirlerine açılırken, mezile ummadık bir hedef düşüyor. Yarışma.
 
  ''1. Fırat Kuleli Resim ve Fotoğraf Yarışması''
 
  Usul usul adımlarla ilerliyorum edebiyata hoş ama insanlara ters. Duvara asılmış afişlerden birine tırnak geçirip duvarı rahatlatmak istiyorum. Yorulmaya gerek yok. Yerleri afişten ırmak yapmışlar. Birini alıyorum.
 
  Fırat Kuleli.
 Trafik canavarına rast gelmiş.
 
  Arabalar garip şeyler. Başarısız uğraş gibiler. Elma ağacında üzüm yeşermesi gibi bir şey bu. Konutların yükseldiği, çocukların her köşesinde bir anısı olan bir şehri delmek oysa. Gemilerin yurdu, uçakların kanatlarını gezdirdiği yerler belli. Araba, tren sevmeyen insanların topraklara düşürdüğü yaşlı bir toprak ağasıdır. Ağalar çabuk sinirlenir. Canavarlar.
 
2-) ''otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür''
 
  ''Şöyle çeksene ya!'' diyor iki gençten yemeklerle arası pek iyi olmadığı görünen.
 
  ''Tamam Alper. Arabanın üstüne kitap yerleştirip bunu fotoğraflamak niye?''
 
   Alper'in buğulu camlara uzun ve sessiz bakışı.
 
  ''Yarışmaya göndermek sebebiyle Kaan. Bu yüzdendir yüzünü bilmediğimiz birinin arabasının üstüne kitap yerleştirmek. Fırat Kuleli ve Cem Balyoz arkadaştılar. Bu yarışma Kuleli'nin anısına.''
 
  Trafik kazasıyla başka bir dünyaya yerleşmiş adamın yarışmasına arabalarla ilgili fotoğraf göndermeyi düşünmekten daha kötü bir durum da var.
 
  Telefonla fotoğraf çekiyorlar!
 
  Patavatsız espriler.
 
3-) ''genç bir adamdım / tren uğurlardım''
 
  Trenlerin biri geliyor biri gidiyor. Binlerce ray var. Keyiflerine baksınlar. Selametler olsun onlara! Gitmek fiilinin altını iki çizgiyle çizsinler. Başarıyorlar.
 
  ''Yasemin yerleştirdin mi?''
 
  ''Evet, harika oldu! Kamerada dünyanın bütün fotoğrafçılarının kıskandıkları için, elllerindeki tüm fotoğrafı yırtıp atabilecekleri bir görüntü oluşacak.''
 
  Oluşuyor.
 
  Görüntü gözlerimin önünde beliriyor. Arada geçici perdeler iniyor.
 
  Bizim Paralel Mutluluklarımız'ın üstünde ışıkla dans eden Cem Balyoz ismi, Yasemin'in emek ve bileğiyle birleşerek ortaya çıkan Fırat Kuleli mini tablosunu taçlandırıyor. Tam tersi de olabilir.
 
  ''Bizim Paralel Mutluluklarımız,'' diyor Yasemin.
 
  ''Başka bir dünyada, film kaçkını bir paralel evrende her şey yerindedir. Mutludurlar. Resimle fotoğrafın, edebiyatla resmin paralel olduğu gibi.''
 
  Kulakları döven nal sesleri demirleri öpüyor.
 
  Tren geliyor.


1-) İsmet Özel, Şivekar'ın Çıktığıdır.
2-) Ah Muhsin Ünlü, Hatırlat da Haziranın Sonlarında Çocukluğumu Yakalım.
3-) Cahit Zarifoğlu, Ve Çocuğun Uyanışı Böyle Başlamış.
''Civilizations have the morality and ethics they can afford.''

 — Larry Niven & Jerry Pournelle, ''Lucifer's Hammer''

''These colonies in nature can reach at least two million individuals at a time, last for decades, and occupy a hundred cubic meters of space. It was a wonderful achievement to see a fragment of this world captured all around you, so that you almost had the experience of being inside the ant colony when you were in that room.''

 — Robert Trivers, ''Natural Selection and Social Theory'', p. 162

''... Bu amaç doğrultusunda nükleer santraller hedeflenecekse, yapılması gereken şeyler vardır. Çünkü nükleer elektriğe geçiş bir hobi değil, bir akademik egzersiz hiç değil, temel bilimlerden yaygın endüstriyel alt yapıya açılacak bir uygulamadır.''

Ömer Faruk Ağa Yarman 1993