Uzun bir aradan sonra Ejderhaların Dansı ile seriye devam etmek çok iyi geldi açıkçası. Bazen serinin tüm kitapları yayınlanmış olsaydı da sonra hepsini oturup peş peşe okusaydık diyor insan ama bazen de beklemek tatlı geliyor. Her ikisinin de farklı güzel yanları var. Epsilon bizleri olması gerektiğinden daha fazla bekletti tabii, orası ayrı.
Her neyse, demem o ki, Martin'in dilini ve bu hayali evreni epey özlemişim. Durgun geçen 4.kitaptan sonra 5.kitapta heyecan kaldığı yerden devam ediyor. Entrikalarla dolu bir 550 sayfayı geride bıraktım. Bu da demek oluyor ki ilk kısım bitti. Ve biraz ara verip başka kitaplar okumaya karar verdim. Bunun sebebi kitabın iki kısımdan oluşması değil elbette. Her zaman iki kısma ayrılmasının gereksiz ve saçma olduğunu savunmuşumdur zaten. Asıl neden tabii ki 6.kitabın (Kış Rüzgarları) çıkış tarihine daha uzun bir sürenin olması.
Aslında 4. ve 5.kitapları bir bütün olarak ele almamız çok daha doğru olacaktır. Aynı zamanda diliminde geçiyorlar. Hatta 4.kitapta Samwell bölümünde okuduğumuz bir sahneyi bu sefer Jon'un gözünden tekrar okuduk.
Martin hayranı daha fazla olan, önem teşkil eden karakterleri 5.kitaba itmiş ve bence çok da iyi düşünmüş. Jon, Daenerys, Tyrion, Davos gibi karakterlerin bölümlerinin çoğunlukta olması okuma zevkimizi kat be kat artırıyor, bu bir gerçek.
İlk kısımda önemli sayılabilecek olay sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor fakat Martin gene okuruna saç baş yoldurmayı başarıyor. Ama suç bizde, adamın tarzı bu, alışmamız gerek.
Her ne kadar 2.kısmı bir an önce okumak istesem de, biraz daha bekleyeceğim sanırım. Şunu da ekleyeyim son olarak, 3.kitap serinin en hareketli ve benim de en sevdiğim kitabıydı ancak Ejderhaların Dansı da Kılıçların Fırtınası'yla aynı seviyede olduğunu daha ilk kısımdan belli etti bizlere.
2.kısımdan çok şey bekliyorum... Umarım aklımdaki teori gerçekleşir.