Ali, gençliğini futbol oynayarak geçirmiş, son zamanlarda şoförlük yapmak isteyen orta yaşta bir vatandaştı. Yaşadığı ülke olan Katunya'da şoförleri patronlar seçmezdi, otobüse binen yolcular oylama yaparlar ve birinci çıkan kişi şoför olurdu. Katunya çok demokratik bir ülkeydi.
Ali, gerekli eğitimden geçmiş, gerekli belgeleri almış ve gururla şoförlük için başvurusunu yapmıştı. Otobüsün önceki şoförü zamanında çok çalışmış ama artık yaşlandığı için verimli olamayan bir eski topraktı. Katunyalı yolcular Ali'yi görünce çok sevmiş, karizmasından, söylemlerinden etkilenmiş ve şoför olarak seçmişlerdi. Ali de son derece büyük bir gururla direksiyonun başına geçmiş, emektar otobüsü sürmeye başlamıştı. Rotaları Space-xy103 gezegeniydi, otobüs havalandı ve yolculukları başladı.
Birkaç gün yolculuk devam ettikten sonra yolcular neler olduğunu merak etmeye başlamıştı, çünkü haritada gösterilen yol ile gittikleri yol aynı değildi. Ali yanlış yerden sapmıştı, yolcuların bir kısmı fısır fısır tartıştıktan sonra etrafı izlemeye devam ettiler. Aradan birkaç gün daha geçti, artık dayanamayacak seviyeye geldiler ve yolculardan biri "doğru yolda olduğumuza emin misin?" dedi, akabinde bir diğeri "haritayı kontrol et kaptan" diye bağırdı. Ali'ye oy verenler yolun doğruluğundan emindi, "adamın bir bildiği vardır, okumuş şoför olmuş, susun da uyuyalım canım" diyerek yolculuğa devam ediyorlardı. Ali kendisine verilen destekten memnun, gazı kökledi.
İlk başta kendisine bağıranların tostu artık tek kaşarlıydı, bu yolculuğun keyfini çıkaranlara ise her sabah çift kaşarlı gelmeye devam ediyordu. Osman, "benimki neden tek kaş.." derken muavin sopasını kafasına indiriverdi. Sesini yükselterek diğer yolcuların huzurunu bozmasına gerek yoktu! Arka dörtlüde oturan delikanlılar "yazık değil mi adama?" dedikten sonra ayağa kalktılar, muavin onlarla baş edemeyeceğini anlayınca gazzum bombalarını çıkardı, sıktı arka tarafa, sıktı arka tarafa. Gençler iki adım atamadan oturdular. Bir yolcu da gençlere kızıyordu, "ne keyfimizi kaçırıyorsunuz yahu, oturun gidin efendi efendi, şoförün dikkati dağılmasın".
Aradan birkaç gün daha geçti, yolcular baktılar ki olacak gibi değil, Ali otobüsü diğer araçların üzerine üzerine sürüyor, ya son anda sürtüyorlar ya da karşıdaki şoförün manevrasıyla kazadan kurtuluyorlardı. Otobüsün yarısı ayaklandı, "birader biz bu otobüsü bu hale getirene kadar neler çektik biliyor musun?" dediler. Ali kendinden emin, "beni siz seçmediniz mi lan, istediğim gibi kullanırım otur oturduğun yere çapulcu seni" diyerek muavini dürtükledi. Gazzum bombaları otobüsün her tarafını sarmış, nefes alacak yer kalmamıştı. Arkada oturan delikanlılardan biri o hengamede öldü. İnsanlar homurdanarak yerlerine oturdu. Çok değil, birkaç dakika sonra yapılan ani bir frenle yolcular yeniden "sarhoş musun be adam!" diyerek ayağa kalktı. Ali bu ani frenleri her gün yapardı ama bu defa nedense herkesi ayaklandırmıştı. Muavin gazzumu salladı, gazzumu salladı ama bu defa yolcuların oturmaya niyeti yoktu. Ali koltuk arkası televizyonlara penguen belgeseli koymuş, bir kısım yolcuya bunu izleterek sürmeye devam ediyordu. Yolcular muavinin üzerine yürüdükçe yürüdüler. Yedek şoför Ali'ye "insanları sakinleştir, bu işin önünü alamayız" dedi, Ali de "sus lan, ben seçildim ben bilirim" diyerek karşılık verdi. Penguen belgeseli izleyenlere "ne duruyorsunuz huzurunuzu bozanlara karşılık versenize" anlamına gelen cümleler kurmaya devam ediyor, bir yandan da sigarasını yakıyordu. O sırada bir cam kırıldı, daha sonra ikinci, üçüncü cam.. Otobüs sallanmaya devam ediyordu, yolcular gazzum bombalarını alıp muavine atıyor, onu iyice köşeye sıkıştırıyordu. Derken kırılan camlardan bir yolcu düştü ve insanlar iyice hırslandı. Ali bu arada "beni seçtiniz oğlum, haddinizi bilin" demeye devam ediyordu. Yolculardan biri artık bayılacak duruma gelmiş muavine kafa attı ve Ali'nin yanına geldi, kolundan tuttuğu gibi kırılan camların birinden aşağı fırlattı. Camlar kırılmış, koltuklar parçalanmıştı. Ali uzay boşluğuna bırakıldı ama ardında harap olmuş bir otobüs bıraktı. Bunun eski haline gelmesi yıllarını alacaktı. Yeni şoför seçildi ve yavaşça sürmeye başladı.
O kırılan ilk cama haylaz çocuk Mine pastel boyasıyla "Gezi Parkı-Taksim" yazmıştı.