Öncelikle merhabalar. Forumda yeniyim. Evde çok sıkıldım ve bir şeyler karaladım. Ne yazacağımı bilemedim. Doğru mu ettim yanlış bilmiyorum ama yayınlamaya karar verdim. Umarım beğenirsiniz. Devamını getirmeyi düşünüyorum. Uzun süredir yazı yazmadım hatalarımı söylerseniz sevinirim.
Bordum Katı
Elimde babamın tenis raketiyle evimizin bodrum katına indim.
Mutluyum.
Sabırsızım.
Heyecanlıyım.
Hiç vakit kaybetmeden bodrum katının lambasını yaktım. Köşedeki masanın üstünde duran radyoyu son sesine kadar açtım. Radyoda en sevdiğim grup olan Pearl Jam çalıyordu. Tenis raketini elektro gitar olarak hayal ettim. Elekto gitar tutar gibi tuttum raketi. Bir an için her şeyi unutmaya karar verdim. Annemin ve babamın kavgalarını, okul arkadaşlarımın benimle geçtikleri dalgaları...
Hepsini unuttum.
Mutluydum.
Ve hep öyle kalmak istiyordum.
Evet, şimdi ilk kez kendimi bir rockstarı olarak hayal ettim. Önümde binlerce insan, bana bağırıyor, beni öpmek istiyorlardı. Ama ben onlara yüz vermiyorum. Hatta biraz öfkeliyim. Parmaklarımı, sanki elektro gitar çalar gibi tenis raketinin üstünde haraket ettiriyorum. Bu şarkıyı Pearl Jam söylemiyor.
Ben söylüyorum.
İnsanlar beni dinliyor, bana saygı duyuyorlar.
Benim için çığlık atıyorlar ama ben onları önemsemiyorum.
Çığlık atıyor, bağırıyorum.
Tüm öfkemle.
İnsanlar benimle beraber dans ediyorlar. Artık elimde elektro gitar var. Ben evimizin bodrum katında değilim. Ben büyük bir konserdeyim.
Saçlarım dağınık ve pis.
Ama önemli değil.
İnsanlar ilk kez benimle birlikteyken eğleniyorlar.
Şimdi gerçekten rockstarıyım. Elekto gitarımla havalara uçuyor ve çığlık atıyorum.
Hayranlarım öyle delicesine bağırıyorlar ki müziğin sesi az geliyor. Gidip sesini açıyorum.
Şarkının sözlerini içimde hissediyorum.
Annemle babam yine kavga ediyorlar. Ama ilk kez umurumda değiller.
Konserin en heyecanlı anında bir terslik oluyor. Kimse beni dinlemiyor. Müziğin sesi kesiliyor. Mikrofona haykırıyorum, bağırıyorum ama sesim çıkmıyor. Bir şey yolundan değil.
Ah hayır!
En büyük konserimi berbat ettim.
Şimdi insanlar bana üzüm atıyorlar.
Burada bir hiçbir şey yolunda değil.
Bana yumurta atmaları gerekirdi. Üzüm ne anlama geliyor?
Suratıma aldığım bir üzüm darbesiyle hayaller dünyasından, sefil dünyama geri döndüm. Ağabeyim duvara dayanmış kahkahalar atarak gülüyordu. Müziğin sesini kesen oydu, biliyordum.
Eğleniyordu.
Beni küçümsüyordu.
Benden nefret ediyordu.
Kendini gülmemek için zorladı. Ama elinde değildi. Onun için fazlasıyla komiktim. Bana doğru yaklaştı. Şimdi sert görünüyordu. Elimdeki tenis raketini aldı. Bir köşeye fırlattı. Başımı öne eğdim. Onun yüzünü görmek istemiyordum.
''Sen kendini rock yıldızı felan mı sanıyorsun? Sakın böyle hayallere kapılma, çünkü sen pisliğin önde gidenisin!
İşte bu çok sertti. İçimde bir şey eksilmişti. Sanırım bu kendime olan güvendi.
Ağabeyim, fırlattığı rakete baktı ve gülmeye başladı.
"Sen tenis raketini elektro gitar sanan ilk sefilsin! Şunu kafana sok! Sen asla bir rock yıldızı olamazsın! Kimse seni sevmez, kimse senin o iğrenç suratına bakmaz. Anladın mı?
Gözümden akan yaşları sildim. Kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Anladın mı sersem? diye sordu bir kez daha.
"Ben bir rock yıldızı olamam," dedim.
"Tekrar et.
"Ben bir rock yıldızı olamam.
Artık ağlıyordum. Ağabeyimi iterek, bodrum katının merdivenlerini tırmandım. Koşarak odama çıktım. Ağabeyim hala arkamdan gülüyordu.
İğrençti.
Hiçlik.
Kendimi odama kapadım. Yatağımın altına uzandım. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Hem ağabeyimden hem de kendimden nefret ediyordum.
Sonra tanrıya döndüm ve şunu sordum.
"Benim burada ne işim var?
''Beni neden bu dünyaya yolladın ki?