Kayıt Ol

Zaman Makinesi - H. G. Wells

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Zaman Makinesi - H. G. Wells
« : 03 Şubat 2011, 10:37:00 »
Gerekli künye bilgilerine buradan ulaşabilirsiniz.

Kitabı kısaca özetlemek gerekirse, neşenizi kaçırabilecek cinsten diyebiliriz. Bilimkurguyu farklı şekilde yorumlamayı becerebilen Wells, yine yapıyor yapacağını ve Zaman Gezgini olarak tanıdığımız karakterin ağzından bizlere sekiz yüz iki bin yedi yüz bir yılına gittiğini ve orada yaşadığı maceraları anlatıyor.

Gayet mantıklı ama bir o kadar da iç burkan ve canımızı sıkan şekilde bahsettiği bu gelecek dünyada, aslında insanların iki farklı tür olarak -tabiri caizse- mutasyona uğradığı ve yukarı dünyalılar ile aşağı dünyalılar adını verdiği torunlarımızın yaşam biçimlerinden bahsediyor.

Özellikle orada yaşadığı maceradan sonra iki-üç sayfalık atıldığı farklı bir macera daha var ki, orada distopyanın ne demek olduğunu bir kez daha görmüş oluyoruz bence.

H.G. Wells bilimkurguya getirdiği farklı tarzı ve yorumunu ve neden bu türün öncülerinden biri olduğunu bir kez daha göstermiş oluyor bizlere.

Özetle; klişe ismi var diye aldanılmaması gereken, hemen okumaya başlanarak bir solukta bitirilmesi icap eden ve yaşam boyu aklınızda yer edecek eserlerden biridir Zaman Makinesi. [*]The Time Machine[/*]

Kitap birçok yayınevinden farklı şekillerde piyasaya çıktı. Sizlere tavsiyem, ki zaten sahafçılarda arama yapmayacaksanız zorunlu olarak, İthaki Yayınları'nın bastığı kitabı almanızdır.

İyi okumalar,
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı kahlan amnell

  • ***
  • 786
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi
« Yanıtla #1 : 24 Şubat 2011, 16:37:26 »
Hakan, şimdi idefix'e bakınca senin koyduğun kapaktan farklı bir kapak gösteriyor. Seninkisi yeni basım mı?

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi
« Yanıtla #2 : 24 Şubat 2011, 16:41:35 »
Hakan, şimdi idefix'e bakınca senin koyduğun kapaktan farklı bir kapak gösteriyor. Seninkisi yeni basım mı?

Evet ablacım, bu benim koyduğum yeni basım kapağı ve şu anda halihazırda eski kapaktan kalmamış sanırım.
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi
« Yanıtla #3 : 31 Aralık 2011, 21:56:43 »
Zaman Makinesi, 1895'te (tarihe dikkat) yazılmış bir eser olmasına rağmen, 2011 yılında bile orjinal kalan fikirlere sahip gibi görünüyor. Her şeyden önce, zamanda yolculuk kavramını "zamanda ileri gidip o muhteşem teknolojiyi görmek!" gibi bir klişeyle yansıtmaması beni çok mutlu etti. Halen daha özgün kalan bu fikri ta 1895'te kaleme almış olmasıysa ayrı bir saygı uyandıran nokta.

Zamanda yolculuğa yaklaşımındaki farklılık ve gelecekte gösterdikleri de kolay kolay tahmin edilecek türden şeyler değil. Gerçi itiraf etmem lazım, magicalbronze'un yukarı bahsettiği o sonraki 2-3 sayfalık macerada ne ile karşılaşacağımızı tahmin etmiştim. Ancak bu sizi sarsmasına engel değil. Fikir güzel ve geçen onca yıla rağmen hala daha eser ağırlığını korumayı başarıyor.

Ancak ben Aldous Huxley'e[*]Cesur Yeni Dünya'nın yazarı[/*] de katılmadan edemiyorum. Wellsci yaklaşımı "iyimser" bulduğundan bahsetmiş sevgili Aldous Huxley, vakti zamanındaki bir söyleşisinde. Ben de kendisine aynen katılıyorum. Beni pek çok distopyada yerden yere vuran o hava yoktu. Evet, anlattıkları sizi sarsıyor, ama beni yeterince sarsmadı diyebilirim. Wells'in yaklaşımının daha sert olması hoşuma giderdi.

Yukarıda yaptığım eleştiri yanlış anlaşılmasın, yine magicalbronze'un dediği gibi H.G Wells bilimkurguya çok fazla şey katmıştır. Getirdiği farklı bakış açısı şu anda bile kendi farklılığını taşımaya devam ediyor. Eğer o olmasaydı onu eleştiren (aynı zamanda takdir de eden) Huxley de belki böyle yazamayacaktı. Hakkını yemek olmaz.

Toparlarsam, beklentim daha sert bir kitaptı. Ancak 1895'te düşündüğü şeylere de hayret etmedim değil. Ayrıca, kitaptaki anlatım tarzı da oldukça ilginçti. Diliyse, beklediğimin aksine, gayet sadeydi. Yazım tarihine bakarak ben ağır bir anlatım bekliyordum. Eh, öyle olmaması kitabı çok çabuk bitirmenize yol açıyor :).

Yormayan, çabuk biten ve bilimkurgu adına önemli bir eser olduğunu belli eden bir kitap. Tek isteğim, keşke daha sert olsaydı da, daha sonraki yıllarda yazılacak olan o distopyalardaki sertliği de verseydi bana.

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi
« Yanıtla #4 : 31 Aralık 2011, 22:04:44 »
Kitaba distopya diye bakarsak, tabi yumuşak gelebilir. Ancak bunda, Wells'in Aldous Huxley'nin dedesi ünlü biyolog Thomas Huxley'den aldığı biyoloji derslerinin etkisi var bolca. Hayalle bilimselliği birleştirerek, bir öykü üzerinden, gelecek öngörüsü yapan bir kitap sadece. Her şeyden seneler evvel, zamanında dördüncü boyut olduğu teorisini kullanan bildiğim kadarıyla ilk kitap ayrıca kendisi.

Daha çok evrimsel bir öngörü içeriyor, distopik bir bilim kurgu olarak görmemek, öyle eleştirmemek lazım. Zamanına göre fazla kaçabilecek bir konuyu, böylece anlatmış. Benim tahminim, teorilerin ortaya atıldığı, bilim çevrelerinin konuyu sıklıkla dile getirdiği bir dönemde aklına gelen şeyleri toparlamış.
try again fail again fail better

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi
« Yanıtla #5 : 31 Aralık 2011, 22:08:35 »
Kitaba distopya diye bakarsak, tabi yumuşak gelebilir. Ancak bunda, Wells'in Aldous Huxley'nin dedesi ünlü biyolog Thomas Huxley'den aldığı biyoloji derslerinin etkisi var bolca. Hayalle bilimselliği birleştirerek, bir öykü üzerinden, gelecek öngörüsü yapan bir kitap sadece. Her şeyden seneler evvel, zamanında dördüncü boyut olduğu teorisini kullanan bildiğim kadarıyla ilk kitap ayrıca kendisi.

Daha çok evrimsel bir öngörü içeriyor, distopik bir bilim kurgu olarak görmemek, öyle eleştirmemek lazım. Zamanına göre fazla kaçabilecek bir konuyu, böylece anlatmış. Benim tahminim, teorilerin ortaya atıldığı, bilim çevrelerinin konuyu sıklıkla dile getirdiği bir dönemde aklına gelen şeyleri toparlamış.

Distopya çerçevesinden bakma nedenim pek çok kaynakta sadece bilimkurgu olarak değil, aynı zamanda distopya kategorisinde de yer alıyor olmasıdır. Bu bakımdan kitabı o çerçeveye de dahil ederek eleştirinin bir kısmını bir de o çerçeveden yaptım.

Zamanına göre fazla kaçabilecek bir konuyu işlediğineyse zaten katılıyorum. Kendi yorumumda bir benzerini söylediğimi düşünüyorum. Yine de beklentim bu yöndeydi.

Çevrimdışı estarriol

  • **
  • 163
  • Rom: 10
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi
« Yanıtla #6 : 25 Şubat 2012, 00:02:41 »
Öncelikle bu kitabı bana özendirip son sipariş listeme almama sebep olan Fırtınakıran'a teşekkür ederim, onun da dediği gibi özentiyim, iyi ki böyleyim :). Teşekkür ederim, çünkü kitabı gerçekten beğendim. Genelinde beni sıkacak hiçbir kısım bulamadım diyebilirim.

Kitabın en çok beğendiğim yanı, benden önce de söylenildiği gibi konu bu kadar klişeyi kullanma imkanını vermişken Wells' in daha sofistike tarafı seçip zaman yolcusu olmanın ve yolculuğun beraberinde getirdiği maceraları anlatmak yerine "bugünün rüzgar eken toplumunu ileride nasıl bir fırtına bekliyor?" u irdelemesi oldu.

Bu açıdan bakıldığında kitabın bir bilim kurgu eseri olduğunu söylemek distopya olduğunu söylemekten daha zor geliyor bana. Bir olağanüstülük, bir gelecek hissi yaşatmadığından değil, kitabın zaman makinesini bir araç olarak kullanmış olmasından ötürü söylüyorum bunu.

Spoiler: Göster
Zaten Uzay-Zaman sıçramalarını, "Morlock"ları ve "Eloi"leri saymazsak bilim kurgusal öğeleri yok denecek kadar az kitapta.


Belki de gerçekte bu kitabı hayata geçirerek yapmak istediği şeyin başka olduğu fikrini getiriyor akıllara. Bu sebepten itiraf edeyim aslında yolculuğun "nasıl" ı değil de, "neden" i daha çok ilgimi çekti benim. Zaman makinesinden bahsetmek yerine Eloilerden, çiçeklerinden, giysilerinden ve yaşama biçimlerinden bahsetmesi "nasıl" probleminin etrafından dolaşmak için değil bana soracak olursanız. Wells gibi bir yazar uzun uzadıya, kendi içinde tutarlı bir zaman yolculuğu modeli de geliştirebilirdi ama bunu seçmedi. Sebebini biraz açacak olursak;

Bu sadece bir Bilimkurgu değildir, aynı zamanda sosyolojiye giriştir, felsefi derinliği vardır. ...

demişti Baal, Vakıf Serisi için, hatırlayanlar vardır. Bunu söylemesine sebep olan şeyi doğru tahmin ettiğimi farz ederek diyebilirim ki Aurora gezegeni nasıl modern Avrupa'ya bir eleştiri, bakın bu kadar bireycilik ve kurumsalcılığın sonu insanın hermafrodit termik santrallere dönüşmesidir gibi bir işaret vermişse, Wells de vahşi kapitalizmin sonunda sömürücüyü yaşamsal farkındalıktan tamamen ayırıp mutlak bir sarhoşluğa, sömürüleni de farkındalığın ve intikamın doruğuna, yani hayvana inkılab ettireceği yönünde bir uyarıda bulunuyor sanki. Bu yüzden bu yoruma katılıp, aynının zaman makinesi kitabı için de geçerli olduğunu düşünürüm. Asimov klasik avrupa düşüncesi karşısında ne kadar Amerikalı idiyse Wells de Adam Smith sonrası batıya karşı o kadar sosyalist kalıyor bu açıdan bakıldığında.

Kitabın içeriğinin bu yönden bakıldığında yeterince sert olduğu görüşündeyim. Kitabı yumuşak yapan konunun kendisi değildi bir bakıma, Zaman Yolcusunun bütün bu garabete karşı uzun bir süre takındığı kibar ve objektif tavır bu hale getiriyor kitabı aslında. Ne de olsa alelade bir maceracı değil bir bilimadamı gözüyle inceliyor geleceği kitap. Zaten hikayenin protagonistin ağzından anlatılması bu hissiyatın kitabın bütününe etkimesine neden olmuş diyebiliriz.

Bu halim selim tavrı Wells'in dünya görüşüyle ilişkilendirmenin doğru olacağı görüşündeyim. Zira kendisi iki ayrı dünya savaşı yaşamış, Nazileri, Mussolini'yi, Churchill'i ve Siyonistleri görmüş biri olmasına karşın bütün o siyasi dalgalanmalara karşı tutumunu kendisinin fikri olgunluğuna delalet eder sanıyorum. Onaylamasa da nefreti körüklemeyen karakteri, Morlocklardan tiksinirken bile bir yüzleşme sorumluluğu duyan Zaman Yolcusuna da yansımış gibi. Ne kadar iğrense de, olumlulamasa da, varlıklarını anlıyor ve tarih sahnesinde bir yere koyuyor.

Bu arada

Zamanına göre fazla kaçabilecek bir konuyu, böylece anlatmış.

Cümlesini eğer doğru anladıysam katılmadığımı belirtmek isterim, çünkü eğer burada söz edilen devamından endişe duyulan toplumsal gidişat ise Das Kapital 1867' de yazılmıştı. Adam Smith öleli 100 sene olmuş, 1895 in üzerinden çok uzun bir süre geçmeden Mein Kampf yazılacaktır. Yani sosyopolitik ortam çok daha fazlasını görmüştür, görecektir.

Yok bilim kurgu açısından bakılıyor ise Zaman Makinesi kitabının zamanda yolculuğu anlatan ilk kitap olmadığı bilinmelidir. Uzay-Zamanın bölünemezliği ilkesinin de yaklaşık 100 senelik bir geçmişinin olduğunu unutmayalım, kıtabın basıldığı dönemi baz alırsak. Ama Zamanda yolculuk yapacak bir makinenin daha önce kurgulandığını ben de duymadım görmedim. Bu açıdan bakıldığında

Benim tahminim, teorilerin ortaya atıldığı, bilim çevrelerinin konuyu sıklıkla dile getirdiği bir dönemde aklına gelen şeyleri toparlamış.

Ben de tahminde bulunup bu görüşe katılmamayı tercih ettiğimi söyleyecektim, sonra tahminin yeterli olmayacağını düşünüp vikipediye kısaca bir gözatmaya karar verdim. Yazımda kullandığım referansların bir kısmı bu kaynaktan alınmadır. Kendi tahminime gelince, kitabın ilk sayfasında yer alan bir ibare dikkatimi çekmişti fazlasıyla, sizinkileri de çekmiştir sanıyorum :

Alıntı
"Beni dikkatle dinlemelisiniz. Neredeyse tüm evrende kabul görmüş olan bir iki fikri yalanlamak zorunda kalacağım. Örneğin size okulda öğretmiş oldukları geometri, tamamen bir yanlış kavrama üzerine kuruludur."

Buradan sonra Öklidyen geometrinin eksiklerinden ve 0 kalınlıktaki bir çizginin imkansızlığından da bahsediyor. Dikkatinizi çekerim, rölativite teorisine ilk referansın verilmesine daha 11 sene var. Dikkatinizi çekerim çünkü Einstein ın yayınlayacağı 1920 tarihli Rölativite Teorisi adlı yapıtın varolmasına 25 sene var ki o yapıt "I.Physical Meaning of Geometrical Propositions" adlı başlığın hemen altında Öklidyen Geometri ile uğraşmaya ve yıkılmaz sanılanların altını kazmaya başlamıştı. İlk cümlesinde.

Bunlar sanırım Wells in sanılandan fazlasını ürettiğini biraz olsun anlatır. Son olarak Wells in bir çok eserinin bilim kurguyla uzaktan yakından alakası olmadığını, Atatürk'ün milliyetçilik sistemini etkileyecek derecede evrensel bir fikir adamı olduğunu belirtmek isterim.

Çevrimdışı LegalMc

  • ****
  • 1215
  • Rom: 33
  • Unimpressed was his default state.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi
« Yanıtla #7 : 31 Mart 2012, 15:30:38 »
En fazla 3-4 saat içinde bitirebileceğiniz ama anlamak ve hak verebilmek için biraz daha uzun süre okumanız gereken bir kitap Zaman Makinesi. Sindirildiğinde ve her yönüyle anlaşıldığında oldukça ince mesajlar taşıyor aslında. Birçok şeye değinmek isterdim ama estarriol sağolsun her şeyden bahsetmiş. Yalnız yorumunun son kısmı -öklidyen geometri ile alakalı kısım- beni şaşırttı. Einstein'ın I. PMoGP'inden önce böyle bir fikri ortaya atmak ve yorumlamak işi ilginç boyutlara taşımış. Kitabın üstüne çerez niyetine, zevki arttıran güzel bir bilgi oldu, teşekkür de edeyim bu arada.

1895'te zaman yolculuğu konusu pek klişe değildi -umarım yanlış değilimdir-, gittikçe klişeleşti ama Wells'in Zaman Makinesi hala klişe değil. 802701 yılında geçen bölümlerde distopik hava bence bilim kurgu kısmının biraz arkasında kalmıştı. Milyonlarda ise distopya tam anlamıyla zirve yaptı -ne kadar tahmin edilebilir olsa da- ve "keşke daha uzun olsaydı" dememe yol açtı. Wells keşke 802701 bölümlerinden biraz kısıp bu bölüme daha fazla sayfa ayırsaydı, bence çok hoş olurdu.

Gelecekte geçen, uçan arabalar, radyasyon fırlatan silahlar[*]demir yumruk alınmasın :P[/*], çok amaçlı saatler vb. unsurlar içeren bilim kurgulardan sıkılıp daha distopik bir şeyler arıyorsanız Zaman Makinesi emrinize amadedir.
Yaşasın!
Ne kadar da ideolojik yaklaşıyoruz birbirimize.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi
« Yanıtla #8 : 31 Mart 2012, 16:21:50 »
Ayrıca şöyle de bir filmi var. Senaryoyu kitabın yazarı yazdığı için orjinaline çok yakındır diye düşünüyorum. Kitabı okumadım ama film beni oldukça etkilemişti. Ayrıca imdb'nin verdiği düşük puana da hayretle bakakaldım şimdi. Çok sağlam bir konusu ve işlenişi vardı bence.


Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Zaman Makinesi
« Yanıtla #9 : 13 Aralık 2012, 19:38:54 »
Zaman Makinesi kısa sayılabilecek bir kitap olsa da, bitirmem biraz uzun sürdü. 53.sayfaya kadar azar azar okumuştum, devamını da dün gece bitirdim.

Kitaba başlamadan önce anlatım şeklinin nasıl olduğu hakkında bir fikrim dahi yoktu. Okumaya başladığımda 1.tekil şahıs kullanımına biraz şaşırmıştım çünkü beklemediğim bir şeydi. Olaylar Zaman Gezgini'nin gözünden anlatılıyordu ve okudukça benimseme oranım da doğru orantılı bir şekilde artış gösterdi. 1.tekil şahsa olan ön yargımın Joseph Delaney'le kırıldığını belirtmiştim birkaç yerde ve bu yüzden Wells'i okumam ve anlamam zor olmadı.

Fakat her ne kadar 1.tekil şahıs kullanılmış olsa da, üslubu biraz farklı Wells'in, bunu fark ettim. Zamanda yolculuk günümüzde klişe sayılabilecek bir bilimkurgu konusu olsa da, Zaman Makinesi'nin yazıldığı dönemde bu durum söz konusu değildi. Wells'in felsefik ve derin cümleleri oldukça etkileyici ve gerçekçi.

Baştan sona kadar kitapta bir gizem havası hakim. Kitabı bitirdiğimde birkaç dakika kendime gelemedim ve bu benim için nadir rastlanan bir duygu. Zaman Makinesi hakkında söylenebilecek birçok şey var aslında fakat önceki mesajlarda gereken her şey söylenmiş. Ben de kısaca fikirlerimi belirteyim dedim. Filmi de varmış, bunu yeni öğrendim. En kısa sürede izlemeye çalışacağım.

Spoiler: Göster
Ayrıca harika bir final yazmış Wells. Zaman Gezgini nereye gitti abi? Çok merak ediyorum ya!

Çevrimdışı Sayhh

  • **
  • 189
  • Rom: 15
  • Her şey başladığı yere döner.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi
« Yanıtla #10 : 14 Aralık 2013, 17:38:14 »
Kitabı okurken sürekli şüpheye kapılıp yazıldığı tarihi kontrol ettim. Yaklaşık yüz yirmi yıl önce yazıldığına inanmak çok güçtü. Trafik ve reklamlardan duyulan rahatsızlık, koruyucu tıp anlayışı, bugün artık batıda da popüler olan -yaşamın da aslında bir tür rüya olduğu- savı, dört boyut tartışmaları o dönem için erken olan şeylerdi bana göre.
 
Zaman yolculuğuna dair okuyucuların sorabileceği soruları kitaptaki karakterlere yöneltmek ve bu yöntemle cevaplar aramak kolaya kaçmak gibi görünse de, bu konunun atlanmamış olması oldukça iyiydi, keyifli bir sohbete tanıklık ediyoruz.  Kitapta iyi ki yer bulmuş dediğim bir başka detay ise yolculuk anıydı. Şimdi araca bindi, yolculuk etti ve böyle bir yere indi gibi işlenmiyor, yolculuk sırasında bire bir anlatıcının gördüklerini de hissettiklerini de eş zamanlı olarak öğrenebiliyoruz.

Spoiler: Göster
Benim açımdan umut kırıcı olan kısmı anlatıcının Morlocklar’dan bi’haber olduğu dönemde ilk izlenimleriyle yaptığı varsayımsal gelecek tasviriydi. Teknolojinin ve bilgeliğin bir araya geldiği, hiçbir tehdidin ya da acının bulunmadığı, kadının ve erkeğin eşit olduğu, sınıfsal mücadelelerin ortadan kalktığı, kimsenin kimseden fiziksel görünüş olarak bile üstün olmadığı, egonun tamamen yok olduğu, kısaca daha iyi bir dünya için bugün hayal edilen ne varsa gerçekleşmiş yeni bir düzen, Cennet Ütopyası ile karşılaşıyoruz bu tasvirde.  Acıdan kurtulmanın bedeli zekadan vazgeçmek olarak sunuluyor ve insanlık yüz binlerce yıl süren çabayı bugün evimizde beslediğimiz mutlu kediciklerle aynı konuma gelebilmek için vermiş oluyor. Yeryüzü Cenneti fikri kendi başına distopyaya dönüşüyor böylece, umut edilecek daha iyi bir dünya hayali elimizden alınıyor. (Kitap o kadar sade ki uzun uzun anlatılan bu bölümü sadece bir yanlış anlama olarak ele almamak gerekir diye düşünüyorum, bilinçli olarak alternatif bir gelecek distopyası önceden öneriliyor.)

Teselliyi dünya barışında değil de insanlığın sürekli ilerlemesinde arayanlar da unutulmamış tabi. İlk maceradan sonra yeryüzünde canlı yaşamının hemen hemen tükendiği zamanlara kadar gidiyoruz birlikte. Tek bir canlının bile sesinin bulunmadığı o yalnızlıkta geçmişte insanlarca önemli bulunmuş her şey anlamsızlaşıyor, insan gibi insana dair geri kalan şeyler çoktan tükenmiş, hiç olmamış gibi. Üstelik öyle bir zaman ki, sona yaklaşılmış, ne gökyüzü mavi, ne de denizler.
 
Son olarak gezginin döndükten sonra arzulu bir şekilde et yemek istemesi kafa karıştırıcıydı, yamyamlığa tanık olan birinin psikolojik olarak et yemeyi en azından bir süre reddetmesi beklenir. Bunun kitaba tesadüfen eklendiğini düşünmüyorum. Kendisi için tehdit oluşturmalarından dolayı Morlock’lar ile savaşmış olsa da Eloiler gibi mücadeleden vazgeçmedikleri için bir yandan onlara karşı saygı duyduğunu ve dehşete kapılsa da Eloi yemelerini  -pek çok kez sığır gibiler demişti onlara- onayladığını düşünüyorum. (Görünüşlerinin aksine tavır olarak  Morlocklar daha çok insana benzerken Eloiler  hayvanlaşmışlardı artık).


Çevrimdışı eroniki

  • **
  • 73
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi - H. G. Wells
« Yanıtla #11 : 27 Kasım 2014, 16:21:25 »
Arkadaşlar bu kitap ithakiden (beyaz kapak) olarak tekrar basılmıştır.

Çevrimdışı Denaro Forbin

  • *****
  • 2114
  • Rom: 54
    • Profili Görüntüle
    • Bilimkurgu Kulübü
Ynt: Zaman Makinesi - H. G. Wells
« Yanıtla #12 : 27 Kasım 2014, 17:19:54 »
Arkadaşlar bu kitap ithakiden (beyaz kapak) olarak tekrar basılmıştır.

Bir kapağın içine daha etmiş İthaki, eyvallah.

Ne anlıyorlar bilimkurgu havası veren güzelim kapakları değiştirip bembeyaz yapmaktan? Tamam sade falan ama, olmuyor, gitmiyor bu kitaplara böylesi bir sadelik.

Çevrimdışı Elendil_XX

  • ***
  • 504
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Zaman Makinesi - H. G. Wells
« Yanıtla #13 : 27 Kasım 2014, 17:38:31 »
Denaro'nun yorumuna katılmakla beraber kendi adıma bu beyaz kapak haberine sevindiğimi söyleyebilirim.
Kütüphanem de ki diğer beyaz kapaklı Wells kitaplarının yanında "Zaman Makinesi" boyutu ve kapağıyla çok sırıtıyordu, böyle daha iyi oldu şimdi. :P

Ama genel olarak bende Metis'in ve İthaki'nin eski bilimkurgu serileri tarzında "bilimkurgu" havası taşıyan kapakları daha çok seviyorum. :hömm: