Kitaplara yaş sınırı konması mantıksız değil. Bir engelleme şeklinde değil ama yetişkin içeriğe dair bir ibare olabilir
Yaş sınırlaması denilen olay da sonuçta yine bir sansür. Sadece, sınırlandırılmış versiyonu; her yaşa değil, belli bir yaşa sansür uygulanıyor.
Alıntı yapılan: Celebhol - 03 Nisan 2017, 02:12:09Yaş sınırlaması denilen olay da sonuçta yine bir sansür. Sadece, sınırlandırılmış versiyonu; her yaşa değil, belli bir yaşa sansür uygulanıyor. Arada ciddi bir fark var. Bu durumda mevzubahis içerikte herhangi bir değişiklik olmuyor, ya da yayınlanmasına kısıtlama getirilmiyor. Zaten yaş sınırının da pratikte çoğu zaman ebeveynlere bir uyarı olmaktan başka bir işlevi olmadığını düşünürseniz, şu anda uygulanan şey bahsettiğinizden pek farklı değil.Kitaplarda da aynı şekilde, kitapların özgürlüğüne bir halel getirmiyor bu. Ben de çok gerekli olduğu kanısında değilim ama içeriği kısıtlamadığı sürece pek sorun da görmüyorum. En sonda paylaştığınız söz bence tam da söylediğimiz şeyi destekler nitelikte aslında. Biftek satmayı yasaklamayalım, rahatsızlık yaratıyorsa sadece bebekler çiğneyemez diye uyarı koyalım diyoruz.Öte yandan dediğim gibi, çok gerekli ya da faydalı olduğunu düşünmüyorum zaten böyle bir sistemin. Örneğin filmlerde uygulanan şekli aile özel olarak kontrol etmiyorsa tamamen işlevsiz neredeyse. Ben istediği filmi yaşından dolayı izleyemeyen bir genç görmedim. Gerçi 18 yaş sınırına diğerlerinden biraz daha çok dikkat ediliyor, ama yine de isteyen ulaşır. Uyarı koysak da koymasak da buna engel olunamadığı için, aynı zamanda da engellemenin bir çözüm olacağına inanmadığım için çocuklara kendileri doğru kararı verebilecek bilincin kazandırılması gerekiyor. Ama yine de yetişkin içeriğe dair bir uyarıyı sansüre her zaman tercih ederim, pek zararı yok bence.
"Bir erkeği eğitirseniz bir adamı eğitirsiniz. Bir kadını eğitirseniz, bir kuşağı eğitirsiniz" - Brigham Young
Ne yaş sınırı, ne de sansür çözüm. Problemin kendisi muhakeme gücü elinden alınmış çocuklar ve buna hiç sahip olmamış yetişkinler.Siz insanlara sadece iyiyi göstererek onlara çok büyük kötülük edersiniz ancak. Çünkü gün gelip kötü olan karşılarına çıktığında onu iyiden ayırt edemeyeceklerdir. Zararlıyı zararsızdan ayırt etme kabiliyetine sahip olmayacaklardır.Tam da bu nedenlerle sansür ya da sınırlama daha çok sansür ya da sınırlama doğuracak ama problem hep orada kalacaktır. Düzelme olmayacak. Çocuklarımıza ve hatta toplumun çok büyük bir kısmına "muhakeme" yetisi kazandırılmalı. Güdük kalmış bu yönleri geliştirmeli.Şimdi bizler burada yazılan kitaplara/öykülere baktığımızda neyin yanlış olduğunu biz görüyoruz, ama onlar görmüyor, değil mi? Bu yanlışı görebilmeleri sağlanmalı. Bunun yolu yasak değil.Yetişkinler bu çocuklardan çok daha önce muhakeme gücüne geliştirilmeli ayrıca. Çünkü kaçı çocuklarının ne okuduğuna bakıyor? Kaçı kitap okuyor? Daha da vahimi (hadi gerçekçi olalım), kaçı çocukların bunu okuduğunu bilse bile umursuyor?Arkadaşlar, aileler sizin kadar endişelenmiyor. Yukarıda Recep İvedik örneği verilmiş, aileler çocuklarını o filme göndermede hiçbir sorun görmüyor.Türkiye'de çocuk sahibi olmak bir görev, toplumsal bir baskı. Gerçekten çocuk isteyerek sahip olan kişilerin sayısı ne kadardır? Dahası, çocuklarına tapan anne ve babaların da yukarıda saydığım konuda eksik olduğunu uzun zamandır gözlemliyorum.Son olarak,Özellikle ülkenin kadınları eğitimsiz kaldığı sürece biz bu çocuklar için endişe duymaya devam edeceğiz. Bu bir kısır döngü. Neden mi? Çok klişe olacak ama,Alıntı"Bir erkeği eğitirseniz bir adamı eğitirsiniz. Bir kadını eğitirseniz, bir kuşağı eğitirsiniz" - Brigham YoungBugün bu konuları konuşuyor olmamızın en büyük nedeni tam olarak bu. Kısır döngüden çıkabilmenin yolu da yasaklar değil. Bu çocukların maalesef anneleri de (ve babaları da) bu gibi yazılarda aslında çok ciddi bir sömürünün olduğunun farkında değil. Hatta yazarları da değil.Muhakeme kabiliyetini kazandırmak. (Bence) İşte bütün mesele bu.