''Yıldızlararası Bilimi'' isminde, Barış Gönülşen tarafından İngilizceden Türkçeye Hocam İngilizcesi vasıtasıyla çevrilmiş, Alfa'nın Bilim serisi tarafından çıkartılmış bir kitabı vardır. Dil olarak, ortaokul dördüncü sınıf öğrencilerine verdikleri okuma kitapları seviyesindeki bir kitap, ancak bu kadar kötü çevrilebilirdi. Hocam İngilizcesinin ne kadar yetersiz kaldığını biliyoruz, ama ne dersek diyelim bir ODTÜ mezunu İngilizcesinin, altı aylık RobCol Prep öğrencisi İngilizcesinden çoook daha kaliteli durumda olması gerekirdi.
Film için söyleyecek tek şey, çalışmanın arkasındaki beynin tüm engellemelerine karşın sosyal bilimci bakışıyla yazılıp sosyal bilimci bakışıyla çekildiği olur. MS, PhD, Postdoc geçmişi olan mühendis ve/veya fizikçi karakterlerin gezegenimizden bilmem kaç ışık yılı uzakta olmalarına rağmen serinkanlı olmaları gerekir. İzlediğimiz şartlar altında dahi olsa, alanlarındaki donanımları kuşkusuz insanların ölümler ve aşk acıları yüzünden gözyaşı dökmesi fantastique olaydır. Hollywood, yalnızlıktan dolayı akli melekeleleri kaybeden bir beyaza karşılık, yalnızlıktan dolayı akli melekelerini kaybetmeyen bir siyahla, siyahlara dönük pozitif ayrımcılığa göz kırpmıştır. Ben geçen hafta aralıksız ve iletişimsiz 27+ saat ders çalışma gafletine düşerek, senaryoya kıyasla minimum zaman ve minimum beyin gücüyle balataları sıyırıp hayal görme evresine eriştiysem, formüle uyku kabinlerini eklersek bile, senaryodaki o kısmın devamındaki abartılı dram sahnelerine temel olması gerektiği için geliştirildiği aşikardır.