Kayıt Ol

Person of Interest

Çevrimdışı Laughing Madcap

  • ****
  • 960
  • Rom: 51
  • The Oncoming Storm
    • Profili Görüntüle
Person of Interest
« : 06 Mayıs 2015, 23:36:27 »

CBS’in 2011 yılından beri devam eden Jonathan Nolan tarafından yaratılmış bilim-kurgu/suç/drama dizisi Person of Interest; geçmişi bilinmeyen multi-milyarder bir dahi olan Harold Finch (Michael Emerson) ve eski CIA ajanı John Reese (Jim Caviezel)’in New York’taki suç dünyasına “ilgili üçüncü parti” olarak tanımlayabileceğimiz bir şekilde müdahele etmesini konu alıyor. Nolan ve suç dünyasına dışarıdan müdahele denince akla Batman gelmiyor değil hani ama bu noktada bilim-kurgu öğesi devreye giriyor.

Harold Finch ve arkadaşı Nathan Ingram, özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra alarma geçen Amerikan Hükümeti için bir bilgisayar programı tasarlıyorlar. Dijital ortamdaki her türlü hareketinizi gözleyen bu yapay zeka hükümete karşı işlenecek bir terör suçunu önceden tespit edip hükümete haber veriyor. Fakat Harold dizi boyunca “Makine” olarak adlandırılan bu yapay zekanın günlük suçları da engelleyebilecek potansiyelinin farkına varıyor ve gizlice, hükümetin “alakasız” olarak gördüğü bu günlük suçları kendi başına engellemeye çalışıyor. Dizi de başlangıç itibariyle bu temelden yola çıkıyor. Sonrası, olaylar olaylar.
 
“İzleniyorsunuz. Hükümetin gizli bir sistemi var; her gün her saat sizi gözleyen bir makine. Biliyorum, çünkü ben yarattım. Makineyi terör eylemlerini saptaması için dizayn ettim ama o her şeyi görüyor. Sizin gibi sıradan insanları içeren vahşi suçları bile. Hükümetin alakasız olarak nitelendirdiği bu suçları bile. Onlar harekete geçmeyeceklerdi, o yüzden ben harekete geçtim. Ama müdahele edecek yeteneklere sahip bir ortağa ihtiyacım vardı. Otoriteler tarafından aranarak, gizlice çalışıyoruz. Bizi asla bulamazsınız ama kurban ya da fail, eğer numaranız çıkarsa... biz sizi buluruz.”
~Bölüm açılışında geçen konuşma, Harold Finch tarafından seslendirilmekte

Öncelikle Makine’nin işleyişi hakkında bir şeyler söylemek istiyorum. Bugün Facebook’ta doğum günü partilerimizi paylaşarak, twitter’da az önce tuvalete bıraktığımız şeylerden bahsederek, instagram’da yediğimiz yemeğin resmini paylaşarak internete kendimiz hakkında bir hayli bilgi yüklüyoruz. Buna telefon konuşmaları ve mesajlaşmaları da eklersek Makine’nin yaptığı şey kulağa pek imkansız gelmiyor. Kaldı ki yakın zamanda Amerika’da çıkan NSA krizi, Snowden itirafları ya da bizi de ilgilendiren tele-kulak mevzuları ile bu kurgu gerçeğe oldukça yakın geliyor. Zaten senaristler de bu iki odak noktasından yola çıkmışlar; o zamanlar bir söylenti olan hükümetin herkesi dinlediği/izlediği düşüncesi ve özellikle 11 Eylül’den sonra Amerikan Hükümetinin güvenlik konusundaki tutumu.

Bence dizinin vurucu noktasının bu işleyişle ya da kendi vatandaşlarını gizlice izleme etiğiyle bir alakası yok. Teşbihte hata olmaz; her şeyi gören, duyan ve bilen bir yapay zekadan bahsediyoruz. Harold Finch’in etik ya da fazilet gibi bir makine ile bağdaşlaşmayan olgulara sahip olması için, çocuk yetiştirir gibi özenle kodladığı, buna rağmen yaratıcısının bile tam anlamıyla güvenmediği bir yapay zekadan bahsediyoruz. Çünkü kabul edelim zekası ve öğrenme hızı bizi fazlasıyla aşan, her şeyi gören, duyan, bilen ve insan olmayan bir şeyden bahsediyoruz. İnsanoğlu bilinmeyenden, anlayamadığı şeylerden her zaman korkmuştur.

Harold Finch, Makine’sinin bir gün tüm insan ırkını alakasız görmesinden hatta daha kötüsü, değersiz görmesinden korkuyor. Buradan sonrası spoiler;
Spoiler: Göster
Yapılan flashbacklerde Makine’nin ilk günlerinde, Harold’ı gelişimine bir engel olarak gördüğü için defalarca öldürmeye çalıştığını görüyoruz. Ya da gizli işler çevirip yalan söylediğine, Harold’ın öğrettiklerine karşı çıktığına tanık oluyoruz. Yine zaman zaman izlediğimiz flashbacklerde bu eğitim sürecinden kesitler görüyoruz. Her türlü olasılığı olabilecek en hızlı şekilde düşünebilmesi için satranç oynamayı öğreten Harold, sadece bir kaç saat içinde oyunun üstadı olan Makine’ye oyunun sonunda asıl dersini veriyor;

“Satranç oynamayı sevmiyorum. Neden mi? Çünkü bu oyun hayatın değersiz görüldüğü vahşi bir dönemde ortaya çıktı. Herkes birilerinin diğerlerinden daha değerli olduğuna inanırdı. Şahlar. Piyonlar. Bence kimsenin hayatı başkasından daha değerli değil. Satranç sadece bir oyun. Gerçek insanlar basit birer satranç taşı değiller. Bazılarını, başkalarından daha değerli göremezsin. Beni daha değerli göremezsin. Kimseyi daha değerli göremezsin. İnsanlar kurban edebileceğin şeyler değiller. Çıkarman gereken ders şu; dünyayı bir satranç oyunu olarak gören herkes, kaybetmeyi hak eder.”


Oldukça ufuk genişletici, ders çıkartılabilecek konulara ve kurgulara sahip bir dizi olmasının yanında, drama-polisiye ve bilimkurgu dengesini de güzel bir şekilde sağlıyor. Sadece Harold’dan bahsettim ama diğer karakterlerin de kurguya katkıları ya da kendi hikayeleri oldukça kaliteli bir şekilde işlenmiş. Fakat onlardan bahsederek sizi spoilera boğmak istemiyorum.

Diziye yeni başlayan ya da başlayacaklar için söylüyorum; devam edin. İlk sezonlarda siyaset, bilimkurgu ya da dramla süslenmiş basit bir polisiye izliyormuş gibi gelebilir size ancak ilerleyen sezonlarda işin rengi değişiyor. Resim biraz daha büyüyor ve dizi gittikçe karanlık bir hale dönüşüyor.

Özetle; distopyaya ilerleyen kurgu, tik. Bilim kurgu, tik. Polisiye, tik. Karakter gelişimi, tik. İzleyin, izlettirin.

Not: Dizi bugün itibariyle 4. sezon finalini yaptı ve henüz resmi bir açıklama yapılmasa da 5. Sezonu olacak gibi duruyor.
Attention all planets of the solar federation
We have assumed control.

Çevrimdışı kargasiz

  • ***
  • 428
  • Rom: 7
    • Profili Görüntüle
Ynt: Person of Interest
« Yanıtla #1 : 17 Mayıs 2015, 21:15:18 »
Dizinin 5. sezonu 13 bölüm olarak sipariş edildi, son 4-5 aydır birçok defa karşıma "kendini çok geliştirdi" denilerek çıktığı için tekrar şans vererek başlamış ve 1. sezonun 7. bölümden 4. sezon 19. bölüme kadar olan kısmı 5 günde hatmetmiş biri olarak kesinlikle ve kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum.

Olağanüstü dizilerden biri olarak, Fringe ve Breaking Bad gibi dizilerle aynı seviyeye çıkmıştır benim gözümde.

Nasıl olduysa tam da olayların patlak vermeye başladığı noktada diziyi bırakmışım seneler önce. Zira 7. bölüme kadar her bölüm bir olay çözmekle devam ediyordu. Aslında olaylar yine de benim için 1. sezonun sonunda başladı diyebilirim. Özellikle her sezon sonu, sezon ortası ve her sezon başındaki 3-4 bölüm çok iyi yazılmış.

İzlemeye başladıktan sonra Laughing Madcap'e bu konuyu açtığı için teşekkür edeceksiniz :) Ayrıca ilginçtir ki bu diziden bahsedip de müziklerini tanıtımına katmayan ilk kişidir kendisi. Normalde dinlemeyeceğim tarzlara sahip insanların müziklerini çok büyük keyif alarak dinlememi ve arşivime eklememi sağlamıştır bu dizi. Müziklerin kullanıldığı noktalar falan harika, özellikle 4. sezonun sonunda çalan Pink Floyd - Welcome to the Machine.

Imdb'de bu kadar yüksek oy alan bölümlere sahip başka da dizi yok zannedersem?

Diziyi tekrar izlemeyi düşünüyorum ama bu sefer öyle bir anda saldırmayacağım, bölüm bölüm canım sıkıldıkça arada bir tane açıp izleyeceğim umarım :)