Kayıt Ol

Türk Fantastik Eserler?

Çevrimdışı Rang Baru

  • **
  • 168
  • Rom: 0
  • "Ningun mar en calma hizo experto a un marinero"
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #15 : 08 Ağustos 2016, 19:28:12 »
Burada bahsettiğimiz yüzeysel bir kompleks aslında. Benim babam senin babanı döver misali. Bu da türklerde var. Yok sen benim gibi top oynayabilir misin, ben şunu yaparım sen yapar mısın falan filan, genel bir sidik yarışması içine giriyoruz çoğu zaman.
Avrupalıların kompleksi daha farklıdır. Biraz daha derindir ama buna değinmek beni çekmez, çünkü komik ya da eğlenceli değil. Soğuk, kendini beğenmiş Avrupalı işte, niye üzerinde o kadar kafa yorayım ki?
Bir de kitabı yabancıların okuyup camış adamlar üzerinden Türk kültürüyle ilgileneceği ihtimalini göz önünde bulundurursak aslında en çok da sizin desteklemeniz gerekir bu durumu. Mesela Oltu taşı büyü enerjilerini çeken bir tanrısal taş benim kitabımda. Bunu okuyan bir Fransız, ya da koreli, sırf oltu taşı için Erzurum'a bile gelebilir.
Tabi bu bahsettiğim kolay bir olasılık değil, ama neden olmasın?
O yüzden küçük ayrıntılara takılmak yerine büyük resme bakmak gerekir kanımca.
Ufak tefek şeylerden nem kapanlar da zaten bu kadar ırk, kültür, yeni kelimeler içeren kitabı okumayacaktır. İlla ki bir tanesi ya da bir isim itici gelir.

Bu arada isimler için söylediğinize katılıyorum. Benim de İskender adı geçen bir karakterim vardı, yine Endonezya kökünden. Onu değiştirdim şimdi.
Gerçi kurgusal tarihte de İskender ismiyle bulunan x ırktan bir şahıs vardı diyerek işin içinden de sıyrılabilinir, orası ayrı.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Türk Fantastik Eserler?
« Yanıtla #16 : 17 Ağustos 2016, 15:05:13 »
Türk fantazyasının en büyük sorunu Türk edebiyatını okumamalarıdır. Bu da kendi dilini konuşamıyor olmaya karşılık geliyor. Sonra bakıyoruz betimlemeler çeviri kitaplardan alınma.

Fantastik edebiyat yazarı olmak demek birçok fantastik eser okumak değildir. Bugün camiada saygı gören Patrick Rothfuss'un kitaplığına bir bakın. Kendisi açık açık paylaşıyor. Saygı duyduğunuz yazarların okuduğu eserlere göz atın. Bu adamlar bu türe özel bir ilgi ve sevgi besliyor olabilirler, ama sadece bu türü okuyarak bu noktalara gelmediler.

Şimdi yerli yazarlara tekrar dönüyorum.

Anadilinizi kullanmayı bilmeden ortaya atacağınız şeylerdeki anlatım hep sakat kalacak. Çeviri eserler, ne kadar muazzam bir çeviri olursa olsun, "çeviridir". Eğer ki (atıyorum) İngilizce yazmıyorsanız önce kendi edebiyatınızda bu işlerin nasıl yürüdüğüne bakmak gerek.

Türkçe fantastik eserlerde beni en delirten şeylerin başında dil geliyor. Utanmasalar "lanet olsun adamım!" yazacaklar repliklere.

Çok sevdiğim Jim Butcher Amerikan argosunun dibine vurur kimi zaman, bir de o kültürü çok güzel kullanır. Hem yazdığı şey şehir fantazyası olduğu ve günümüzde geçtiği, hem de karakter zaten o kültüre ait olduğu için yapar bunu. Sırıtmaz. Sonuçta hepimiz Chicagolu Harry Dresden'ı okuyoruz. Ama Kılıç Bey'i anlatıyorsak Kılıç Bey konuşsun, dublajını izliyor gibi olmayalım.

Ha bir de, insanın içinde bulunduğu kültüre sırtını dönmemesi gerek. Bu ara şamanlarla ilgili güzel şeyler yapılıyor, çoğu üyemiz bunu biliyor. Türk mitolojisi yavaş yavaş hak ettiği ilgiyi görmeye başlıyor. Ama TV'den ya da internetten takip ettiğiniz (sadece bunlarla, araştırmalar buna dahil değildir) kültürler üzerine bir şeyler yazılıyorsa yine bir şeyler eksik kalacak.

Bir de kültürü falan boşverip daha global konulara odaklanmak var. Onun için de yine dili kişileştirmek gerek, "devşirmek" değil. Yine anadilini kullanmayı bilmeye geliyorum burada.

Yerli yazarlar çok okumalı, çok yazmalı. Ama hepsinden de önce, çakma gibi duran eserler yazmamak ve doğru düzgün betimlemeler yapabilmek için kendi ustalarına da dönüp bir bakmalı. Hem unutmayın, bugün türüne "fantastik" denmediği halde pekala "fantastik" olan birçok esere sahibiz.


(Saatleri Ayarlama Enstitüsü diyorum ve gidiyorum)


Bir diğer durumsa hikaye anlatmayı bilmiyor olmak. Çok ciddiyim. Bir hikaye nasıl anlatılır, yarattığım dünyayı okura nasıl sunarımın sunuş kısmında bir eksiklik var. Olayı anlatırken pat diye olayı bırakıp sayfalarca dünyalarını anlatmaya başlıyorlar.  Burada editörlerin de eksiği var çünkü bu en başta müdahale edilmesi gereken bir şey.

Şu an günümüzde bu dediğimi en iyi uygulayan kişi bence Brandon Sanderson. Adam dünyasını ve yarattığı kültürleri, düzeni kitabın her köşesine yedirir. Biz de okur olarak adım adım takip eder, kendimiz parçaları birleştiririz. Belki yolun başındaki bir yazar için bu zordur, fakat yukarıda kör göze parmak olayını gerçekleştirmek okur için itici olabiliyor. Daha ziyade, bu derece bir başarı beklememekle birlikte, her şeyi kitabın tek yerinde anlatıp sonra konuya kalındığı yerden devam edilmemesi gerek.