Kayıt Ol

Yolcu

Çevrimdışı

  • **
  • 82
  • Rom: 4
    • Profili Görüntüle
Yolcu
« : 27 Ağustos 2016, 12:27:21 »
Alnına düşen çise tanelerine aldırmadan yürümeye devam etti. Hafif ama sert esen rüzgâr nedeniyle alnı buz gibiydi. Bu, muhtemelen akşamki baş ağrılarını körükleyecekti ama onun bunu düşünecek hali yoktu.

Sürekli ara sokaklarla kesilen kaldırımda bir inip bir çıkmak onu yormuştu. Belki bir gece önce yaşadıkları olmasa bunu umursamazdı bile, ancak o kadar yorgundu ki bir kaldırım taşını geçmek bile onun için dağ aşmak ile eş anlamlıydı.

Topallıyordu. Evet, resmen topallıyordu. Sol ayağı bu ıstıraba daha fazla dayanamayarak bütün yükünü sağ ayağa bırakmıştı. Ancak sağ ayağın durumu da pek iç açıcı değildi. Atılan yüzlerce adımdan sonra şişmiş ve tüm kasları gerilmişti.

Ayaklarının bu durumu, ıstırabını ikiye katlamıştı. Çünkü soğuk karşısında çaresiz kalan ceketi, akan burnu ve 3. kez duyulan hapşırığı, hastalığın ilk habercileriydi.

Sırtındaki çanta sanki daha bir ağırlaşmıştı. Ee, tabi, böyle bir durumda taşınmak için doldurulmamıştı. Çantanın dahi bu zoraki arkadaşlık ve zor yolculuktan yorulduğu söylenebilirdi. Üzeri tozla kaplanmıştı ama sahibi onu silkelemeyi bırakalı çok olmuştu.

Bütün bunlara rağmen o, yürümeye devam etti. Neredeyse sürünmeye başlayacaktı, durumu içler acısıydı ama aklında tek düşünce vardı: “Varmalıyım, sürünerek de olsa varmalıyım!”.

Süründü mü, sürünmedi mi, bilinmez. Ama vardığı kesin.


(2004)
"Demire şeklini veren demircinin iradesidir, çekicin darbesi değil." - Turram oğlu Kopram, Hakon'un demircisi