Anime nedir?

Nefertari · « : 04 Mart 2008, 16:37:53 »

Tarihçe

Osamu Tezuka, Japonya'da çağdaş animenin öncüsü olarak kabul edilir. Genç yaşta 8 mm'lik kamerasıyla küçük animasyonlar çekmeye başlamış ve bu animasyonlarında Walt Disney ve Max Fleischer'ın eserlerinden ilham almıştır. Onun izinden yürüyen sanatçıların yapıtlarıyla anime adı verilen yeni bir stil ortaya çıkmıştır.

Anime tarihi 20'inci yüzyıl başlarında Japon film yapımcılarının Fransa, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'daki animasyon tekniklerini keşfetmesiyle başlamıştır.

Bu dönemde Japonya'da filmlere alternatif bir hikaye anlatımı sunabilen animasyon oldukça popüler olmuştur. Amerika'da filmler ve şovlar için oldukça büyük bütçeler mevcut iken, Japonya'da küçük bir piyasayı ve bütçe, yer, ve aktörlük eksikliklerini de taşıyordu. Batılı aktörlere benzeyen aktörlerin bulunmaması Avrupa, Amerika ve fantezi dünyalarında Asyalı oyuncuların varolmasını imkansız kılıyordu. Animasyonun değişik kullanımları Japonlar'a benzemeyen karakterler ve yerlerin yaratılmasına sebep vermiştir.

1970'li yıllarda manga çizimleri büyük bir ilgi çekmiştir. Bu çizimlerin büyük bir çoğunluğu da animasyonlarda kullanılmıştır; özellikle Osamu Tezuka bir efsane ve "Manga'nın Tanrısı" haline gelmiştir. Eserlerinin ve diğer tasarımcıların da etkisiyle, anime günümüzdeki sanatın mutlak karakteristiklerini ve türlerini yaratmıştır. Mecha tarzı Tezuka tarafından şekil almış, Go Nagai ve diğerleri de geliştirmiştir. Yoşiyuki Tomino'nun katkısıyla da bir devrim gerçekleşmiştir. Gundam ve Macross gibi mecha animeleri 80ler'in klasikleri arasına girmiştir ve mecha türü anime günümüzde hala Japonya'da ve dünyada popülerdir. 1980ler'de anime Japonya'da ana görüş haline gelmiştir ve büyük bir üretime geçmiştir. Bununla beraber manga da popülaritesini Japonya'da ve dünyada zirveye taşımıştır. 1990lar'ın ortasında ve sonunda, ayrıca 2000ler'de anime tüm ülkelerde popüler olmuştur.

Diğer çizgi filmlerden farkı

Animeler normalde insanların anladığı şekilde çizgi filmler değillerdir. Çizgi film denilince insanların ilk aklına gelen Bugs Bunny, Tweety, Scooby Doo gibi çocuk zekasındaki animasyonlardır. Halbuki animeler her yaştan insan için yapılır ve gerçek hayatta olan veya olmayan hemen her şey onun konusu olabilir. Çizimleri çok farklı ve etkileyicidir. Hatta Japonya'da Prime Time denilen izlenme aralığına konan milyonlarca kişinin izlediği animeler de bulunmaktadır. Bazı animenlerin içerisinde çeşitli derecelerde cinsellik öğeleri de bulunmaktadır. Küçük izleyicilerin anlamayacağı sadece yetişkinlerin sezebileceği yapımlardır.

Görsel özellikler
Büyük gözler ve uzun bacaklar: Animelerin karakteristik özelliğiBazı animelerde karakterlerin büyük gözleri, uzun bacakları vardır. Bunu Japonlar'ın kısa boylu ve çekik gözlü olmalarının yarattığı bir komplekse bağlayarak açıklayanlar vardır ancak bu açıklama çizimlerin kökeninde batlı örnekler olduğunun bilinmemesinden kaynaklanır. İlk Walt Disney çizgi filmlerindeki karakterlerin büyük gözleri ve uzun bacakları vardı (Bambi vb.). Bu çizim tarzı bugün bazı batı animasyonlarında hala kullanılmaktadır. Örnek olarak Show TV ve TRT'de yayınlanmış olan Genç Pocahontas'ı ve İngiltere'de yapılmış olan Genç Robin Hood'u gosterebiliriz. Bu çizgi filmlerde de büyük gözleri, uzun bacakları olan karakterler kullanılmıştır ama bunlar anime değildir.

Walt Disney'den etkilenen Osamu Tezuka'nın yapmış olduğu animeler Disney'in bu tür çizimlerini kullanmışlardır ve bu uygulama bazı animelerde bugün de sürmektedir. Yani bu çizimlerin kökeni Japonların kısa olması değil, Walt Disney'in etkisidir. Bütün animelerde uzun bacak ve büyük göz kullanılmaz. Türkiye'de genelde sadece bu tür de olan animeler yayınlandığı için bu konuda bilgisi olmayan insanlar böyle sanmaktadır.

Japonlar'ın boy-göz takıntıları nedeniyle böyle şeyler yaptıklarına dönük inanç tamamen bir Aristo Mantığı'nın bir çıkarımıdır. Yani "biber acıdır, hayat da acıdır, demek ki hayat biberdir" gibi bir önermedir. Bu konuda doğru ve gerçek yorumlar yapabilmek için derin bir tarih ve psikoloji bilgisine ihtiyaç vardır. Uzakdoğu insanında böyle bir takıntı olduğu yadsınamaz. Japonya'da çoğu genç kız uzun topuklu ayakkabı giyer. Ama unutulmaması gereken bir şey varsa bunun sadece uzakdoğuya özgü bir takıntı olmadığıdır. Bu takıntı az veya çok dünyadaki bütün ülkelerde, bütün ırklarda vardır. Ama animelerde sadece büyük gözler uzun bacaklar değildir göze çarpan, çoğunluğunda bizim normal hayata verdiğimiz tepkiler mimikler ve jestler daha fazla abartılı bir görsellikle ifade edilir.

Dünya animasyonundaki yeri

Türkiye'de bilinmemesine karşın birçok anime dünya çapında hayranlıkla izlenmekte ve değişik ülkelerdeki birçok saygın festivalde ödüller kazanmaktadır.

İlk renkli anime sinema filmi olan 1958 yapımı The White Snake Enchantress'ın Venedik, Meksika ve Berlin festivallerinde ödüller kazanmasının ardından dünya çapında söz sahibi olmaya başlayan animeler, uluslararası yarışmalardaki bu başarılarını her yıl daha da arttırarak sürdürmektedirler.

Anime'nin başarısına doğal olarak batılı animasyon şirketleri de kayıtsız kalmamaktadır. Uzun süredir batılı şirketlerle ortaklaşa birçok proje yapılmaktadır ve sonuçta ortaya mükemmel animeler çıkmaktadır. Buna Fransız-Japon ortak yapımı olan Mysterious Cities of Gold (Türkiye'de bilinen ismiyle Güneşin Oğlu Esteban) gibi birçok örnek sayılabilir. Ayrıca, batı animasyonun temsilciliğini yapan Disney de artık animelerin başarısını açıkca kabul etmektedir.

Bu nedenle, 1996 yılında yapılan Disney-Tokuma anlaşmasıyla Disney, Japon animasyonunun en büyük temsilcisi olan Studio Ghibli'nin anime filmlerinin dünya çapında dağıtımını ve pazarlanmasını üstlenmiştir. Ayrıca Disney, Studio Ghibli'nin hazırladığı anime filmlerinin üretim masraflarının bir kısmını karşılayarak bu filmlere yatırım yapmaya başlamıştır. Mesela Studio Ghibli'nin Tonari no Yamada-kun (My Neighbours the Yamadas) adlı filminin 2.4 milyar yen tutan üretim maliyetinin %10'u Disney tarafından ödenmiştir. Ayrıca Disney, anlaşma uyarınca dağıtımını üstlendiği Studio Ghibli filmlerinden olan Princess Mononoke'nin İngilizce dublajı için 2.4 milyon dolar harcayarak animelere vediği önemi bir kez daha vurgulamıştır.

Bazı popüler anime/manga serileri (liste buz dağının sadece üstü)

Spoiler: Göster

kaynak:vikipedi

lily evans potter · « **Yanıtla #1 :** 23 Mart 2008, 17:52:45 »

Animeleri çok severim ama bu kadar şey bilmiyordum..çok yararlı bir bilqi olmuş..paylaşım için saqol

magicalbronze · « **Yanıtla #2 :** 01 Nisan 2008, 23:45:41 »

Güzel ve açıklayıcı bir yazı olmuş çok teşekkürler.

pleasant^^ · « **Yanıtla #3 :** 01 Nisan 2008, 23:54:21 »

ANimeleri araştırmaya bayılırım Böyle bi zaafım vardır Bir keresinde resim ödevi olarak yugi-oh çizimleri falan yapıp vermiştim Animeler diğer çizgi filmlerden daha zekice oluyor bence.Mantıklı ayrıca kurgusal açıdan mükemmel Bazılarını kastediyorum canım...
Not:Şu Popüler animelere Avatar da eklense pek sevindirik olacağım

PhoenixMan · « **Yanıtla #4 :** 25 Mayıs 2008, 23:19:30 »

ahh işte benim favorilerimden shaman king...

sağol paylaşım için...

DarLy OpuS · « **Yanıtla #5 :** 26 Mayıs 2008, 20:29:56 »

Ayrıntılı noktalara değinilmiş, aydınlandım.

Teşekkürler!

PhoenixMan · « **Yanıtla #6 :** 04 Temmuz 2008, 17:35:33 »

bence animeler fantastik kitapları bize filmlerinden daha iyi yansıtabilirler, hem maliyeti daha az hem de oyunculardan kaynaklı hatalar yok...

bu yüzden de ben animeleri fantastik dünyanın önemli parçaları olarak görüyorum... bu bnm görüşüm tabi...

Khazidhea · « **Yanıtla #7 :** 29 Ağustos 2008, 23:37:44 »

bence anime dediğimiz şey bi yaşam tarzı

felsefe yapmıyım şimdi dimi ama gerçekten bazen filmlerden daha güzel olduklarını düşünüyorum

Nihbrin · « **Yanıtla #8 :** 26 Temmuz 2009, 03:13:20 »

4.2mb ölçeğinde şeker mi şeker, kocaman, ve yapanın peygamber sabrı taşıdığına emin olduğum; 1996 yılına kadar gelmiş tüm animelerdeki tüm karakterleri (alt personaları dahil) kullandıkları akılda kalmış taşıtları ile chibi olarak resmedilmiş olduğu mükemmel bir resime denk geldim. Açıklayıcı olacağını düşünüyorum ki burada görmekte olduğunuz kişi sayısının kaç katına ulaştığı konusunda hiç bir fikrim yok 2009a kadar yaratılmış olan anime karakterlerinin sayılarının

resime göre hiyerarşik olmamak üzere adı geçen animeler yorum yapan kimselerce aradan seçilebilmiş, listenin iki kat uzun olduğu kanısındayım ancak ne var ki pek çoğunu ayırt etmek gerçekten çok güç.

Not: Galaxyexpress 999 aradan seçince kendim tuaf hissettim.

Resmin Kendisi:

Spoiler: Göster

Liste:

Spoiler: Göster

p.s. Bu mesajı elli kere değiştirmişimdir herhalde, resim yok olup duruyor bende kendi blog arşivime uploadladım. Sıkıyorsa silinsin

Nihbrin · « **Yanıtla #9 :** 01 Ağustos 2009, 05:47:24 »

Şimdi size gerçek bir anime japonyada gösterildikten sonra TV-rip (televizyon yayınından alınmış seri bölümü / film) bir xxxx.ts dosyası halindeyken hangi aşamalardan hangi zahmetler ve ne kadar zamanlık bir prosedürden geçtiğini izah etmeye çalışacağım. Bunu yapma sebebim insanların animeler için alt yazı hazırlamanın kolay bir şey olduğunu sanması. Hoş hali hazırda encodelanmış* bir bölüme ingilizce çeviriden türkçeye çeviri yapmak ve bunu zamanlaması nispeten hatalı şekilde yedirmek gibi bir uygulamadan bahsetmiyorum (İzah edeceğim şemayı izleyen bir türk fansubber varsa ve şu anda bunu okuyorsa onu bu genellemeye katmadığımı bilmesini isterim) Bu terimleri ingilizce alt yazı taşıyan Fansub anime bölümlerinde açlış şarkılarında casting geçer gibi kişi adları ile birlikte anıldığına şahit olabilirsiniz.

1- Kayıtlama (capping) ve dosya çevirimi (encoding)
Bu ilk adımdır, sonu .ts şeklinde biten (transport stream) dosyası japonca P2P programları es geçilerek direk olarak raw (alt yazısız .avi .mpg .mkv... dosyaları - çiğ) haline dönüştürülür. Bu işlemi tercihen işlem hızı yüksek bir bilgisayarda uygun (toplam 25dolar harcayarak legal şekilde gerekli encode programlarına sahip olabilirsiniz) programlar ile kendi videonuzu oluşturmaktır. Kulağa geldiği kadar basit bir şey değil çünki bilgisayarınızın adam gibi bir 100mbps bağlantısı olması şart; net yayınını en mükemmel şekilde kaydetmek burada esas olan kısım. Raw dosyalar genelde 400-500mb büyüklüğünde olurlar ve encode işlemi bu büyüklükteki kaliteli bir .mkv için en iyi bilgisayar ile yaklaşık 12 saat sürer. Mevcut capperlar (evet sub grupların sırf bu işi yapan üyeleri olur genelde) hızlı yayın yapmak adına stream* anime siteleri için (youtube bir stream sitedir) düşük boyutlu kalitesiz kayıtlar da alırlar, her zaman kalitesi düşük olacak diye bir şey yok bu aşamada. Dattabeyo adındaki fansub grubu yıllar boyunca kendi rawları ile 170mb'lık SD(420p) Naruto bölümlerini 5-6 saatlik gecikme ile televizyondan hemen sonra gösterdi (geçtiğimiz şubat ayına kadar... artık yapmıyorlar) Özetle ilk olarak biten şey budur yani elimizde bu işlem bittiğinde bir alt yazısız taze Raw .mkv vb dosyamız olur. Ciddi gruplar kendi rawlarını kendileri caplarlar. SpeedSub dalında ün salmış birkaç grup ise bazı internetten yayın yapan anime sitelerinden direk olarak illegal yollar ile alırlar ve aşağıdaki 2. adımı mümkün olan en hızlı şekilde uygulayarak torrent/irc/megaupload vb sitelerce download'u mümkün kılarlar.

2-Çeviri (Translate - TL)
çeviri tüm aşamalar arasında ironik olarak en kısa sürenidir. Japonca bilgisi ortalamanın üstünde kişilerin işi olduğu gibi onların bazılarının bile çevirici programlardan yardım aldığını biliyorum. Bölümün zorluğuna göre değişkenlik gösterse de pek çok anime bölümü profesyonel çevirmenlerce 1 saatin altında çevirilebilir. Ağdalı dil kullanılmış zor bölümlerde bu süreç 3 güne kadar çıkıp 1. aşamayı devirebilir de.

3-Zamanlama (Timing) ve Yazıların Düzenlenmesi (Typesetting - TS)
Çevirisi yapılmış olan metin kağıtta bir senaryo gibi hazırlanmıştır 2. adımda. Bu 3. adımda yapılması gereken bunların uygun şekilde encodelanmış anime bölümüne uygun zamanlama ile kondurulmasıdır. Bu gerçekten en kritik aşama, encodeda bir takılma-hata varsa bu aşamaya yansır. Diğer bir kritik nokta arka plan yazılarına güvenen (işaretler-hızlı geçen yazı slaytları-yazımsal içerikli espriler vb) animelerde (sayanora zetsubou sensei - maria+holic vb gibi animeler) alt yazının tek başına yeterli olmamasıdır. Arka plan yazılarına da aynı renk düzeninde ve göze hitab edecek şekilde ekranda yerini alacak alt yazılar sunulmalıdır (bunu en iyi gg adındaki fansub grup yapıyor kişisel kanaatime göre) Tecrübesiz gruplar bu .ass dosyasını bir klasör içinde raw ile birlikte sunar. Bu işlem 2-3 saat arası bir zaman alır. Tembel ve dikkatsiz 4.* aşama olmaksızın haraket edemeyen gruplar için meşakatli bir süreç bu.

4-Düzenleme/TLC (translate check)/QC (quality check)
Bu işlem 3. işlemden önce ve sonra olmak üzere iki aşama halinde yapılır. Hazırlanan tercüme yazısındaki kelimelerin animedeki karakterlerin yaptığı espriler yada kültürel çevrelerine göre tekrar düzenlenmesi gerekebilir. Hayranların örneğin One Piece için Boa Hancock karakterine "Hebihime-sama" (yılanprenses) çeviri getirmesi istenmeyebilir ve bu tamamen çeviren grubun insiyatifine kalmıştır ki ona "Yılan kraliçe" de diyebilirler. 2. aşaması alt yazıların artık raw olmayan çeviri kazanmış video üzerinde denetlenmesidir. Baştan sona bölüm izlenir ve hatalar incelenir. Gramer hataları ve zamanlamadaki hataların üstünden son kez geçilir (bazı gruplar bu işlemi tamamen es geçer ve daha sonra .v2 - ikinci version bölümler çıkarmak zorunda kalırlar) Bu aşama aynı zamanda video rate'inin belirlendiği aşamadır. (400mb'lık rawımız örneğin Dattabeyo tarafından sublandıktan sonra 170mb lık zamanlaması yapılmış ve frame rate'i düşürülmüş bir bölüm haline gelecektir)

5-Bölümün duyurulması ve dağıtım (Release Candidate - RC)
Script tamamlandığında, her şey bir bütün haline getirildiğinde elle tutulur .mkv videosunu pek çok kişiye dağıtmak amaçlanır elbette. Üzerinde bir güne yakın zaman boyunca pek çok kişinin çalıştığı (tek kişilik funsublar var ve onları gerçekten taktir ediyorum) şahane bölümü dağıtmanın yolu tamamen gruba kalmış bir şeydir. Genelde Torrent hostları kullanılır. Bunlar paralı oldukları gibi ücretsiz olanlar daha yaygındır. Fansubların parasal yükü bu aşamada ortaya çıkar, hostlarını ayakta tutmak için donate (bağış) almaya mecbur kalanlar olur yüksek hız sağlamakta ısrarlıysalar. Diğer bir seçenek İRC kanallarından botlar yardımı ile upload/download sistemi oluşturmaktır (bunu anlatmayacağım!). Öteki yol ise bir direk download linki yaratmaktır (rapidshare-megaupload-hotfiles vs) ki bu en masraflısı hepsi arasında, öte yandan türkiye gibi bandwith çilesi eksik olmayan ülkelerdeki izleyiciler tarafından sıkça tercih edilmediği için direk indirme linklerini fansublardan ziyade fansubların yayınladıkları bölümleri yayınlayan (!) sitelerin işi bu.

6-Rahat bir nefes çekilip kaç kişinin o bölümü indirdiğini sayan sitesine mutlu mesut bakan otaku/fangirl'ün huzur anı.

Not: Bu prosedür sadece Fan-sublar için geçerlidir, yasal haklarını fan-subların dağıttığı ülkelerde satın almış olan firmaların animeler için telif savunma özgürlüğü kendilerinde saklıdır. Hiç bir izleyici bir fan-sub ürünü bulundurduğu için zan altında olamaz, ancak elinde bulundurduğu üründen kar elde etme amaçlı illegal dağıtım yapması yasaktır. Fan-sub gruplarının hakları x ülkesi için hak talep etmiş y firmasınca x ülkesinde dağıtımını durdurması istenebilir ve bu doğru olandır. Ne var ki yasal olan her şey mantıklı değildir, sağ duyulu her adem evladı 1. kişilerin eser(ler)ini 2. kişilerce 3. kişilere arada hiç bir emek olmaksızın satması dünyadaki tüm kötülüklerin anası olan haksız ticaretin bir çeşitidir. Animelerin ticari getirisini istismar ederek anime sever bir 3. dünya ülkesi izleyicisinin sırf hak talep eden kişi(firma-şirket) bir fan-sub grubunun yayınını durdurması için baskı uygulaması yüzünden kendi ülkesinde o Fi animesi yayınlanmamasına rağmen izleyememesi büyük haksızlıktır. İşte tüm bu haksızlıklar için bireyler farklı adlarda kendilerine ait sayısız fan-sub grubu yaratmıştır, çeşitliliğin başlıca sebebi budur (yaşasın anarşi) ve tüm bunları okumuş birisinin saygı duymasını bekleyerek saflık göstersem bile beklentim budur.

Kara Kedi · « **Yanıtla #10 :** 23 Ağustos 2010, 02:35:50 »

Benim bildiğim anime Japonya'da çizgifilmlere verilen isimdir. Ver her ne kadar animeseverler "anime=çizgifilm" lafına sinir olsalarda benim kadar kara bir gerçektir bu U_U "Çizgilmi çocuklar izler ama anime yetişkinler..." Oo yo, anime izleyen kitle içerisinde çocuklar çoğunluktadır bir kere. Elbette on sekiz yaş altına hitap etmeyen anime/manga var. Ama çizgifilm de var bir o kadar. Hani çizgifilmden çok örnek veremem ama bir dolu çizgiroman sayabilirim (Persepolis, Nathan Never, Dylan Dog, Eclipse, Blankets, Mause, Zagor vs vs ). Mesele eğer çizimlerdeki stilse, her ülkenin stili farklı; hepsine ayrı isim bulmak gerekir T_T Fransız (Asteriks, Red Kit, Titeuf, vs) İtalyan (Dylan Dog*-*, Julia, Ken Parker) Amerikan (Hulk, Wonderwoman/Power Puff Girls, Samurai Jack) bunların hepsinin ve daha nicesinin stili çok farklı XD.
Anime= Çizgifilm

Ehh bu kedi de miyavlamaya başladı mı susumuyor U_U Ne yapıyım ama içimde mi kalsaymış ha ha T_T Çok mu yalnış düşünüyorum

Kara Kedi · « **Yanıtla #11 :** 23 Ağustos 2010, 04:21:06 »

Teşekkür ederim açıklama için. ^_^ Kafama takılan bazı yerler var;

Betimlediğin üç kanuna X-men uyuyormuş, ama neden anime sayılmıyor? Bir de bir anime neden o kanunları sağlamak zorunda değil. Japon eli değmesiyle falan bir alakası mı var?

Ve son olarak cahilliğim affola XD Bu kanunlara, -nasıl desem de derdimi tam anlatsam- (bu konuda bir nokta kaçırmış olabilirim) kim karar verdi?

Edit 1:
Gene cahilliğim affola; megane-yandere/moe nedir bilmiyorum.

Ticari amaç konusunda da, ticari amaç gütmeyen anime de çok nadir.

edit2:
Ve de her kültürün çizgiromanı çok farklı hepsine ayrı bir isim de söz konusu değil. Anime diğerlerinden farklı evet, ama bir Fransanın çizgiromanları da geriye kalan tüm dünyanınkinden farklı mesela...

edit3:
Yani sonuç olarak ben hepsine animasyon yok çizgiroman diyip geçeceğim =)

Akuma_Blade · « **Yanıtla #12 :** 23 Ağustos 2010, 08:30:30 »

Bu tür tartışmaları sevmiyorum aslında. Üzülüyorum. Anime dışı animasyon yada ÇR'lerle büyümüş neslin sevdikleri yapımlara (lütfen bunu kişisel olarak algılama karakedi) kendi beğenilerini tatmin edebilmek için "anime" apoleti kazandırtma çabalarından bahsediyorum. Avatar: The Last Airbender için bunu çeşitli forumlarda çok kez yaşadık, hayatında Anime izlememiş 13-14 yaşındaki insanlar Avatar'ı izlediklerinde naçiz yazılar yazdığımız bloglara/forumlara aralıklarla yazdıkları "Siz ne derseniz deyin, Avatar anime bana göre" , "arkadaşımın arkadaşının arkadaşı söyledi, animatörleri içinde Asyalılar varmış" , "Arkadaşımın arkadaşının arkadaşı söyledi, yönetmeni Miyazaki'den etkilendiğini söylemiş" vs vs türü yığınla argümanla karşılaşıyorduk ve söylemem gerekir ki, bu sadece üzücü. Bu benzetme için lütfen kırılmayın ama elbette Shichinin no Samurai veya Yume de "sinemadır", American Pie bilmemkaç da "sinemadır", ama üzerinde 2 dk bile düşünürsek ikisini aynı kefeye koyamayız. Batman: Gotham Knight, Animatrix, Afro Samurai yada Final Fantasy: Spirits Within'in "Anime" olduğuna dair bir kuşkum yoktur. Ama tutup da polislerin lazer tabancası taşıyıp kimseyi öldüremedikleri, kendi çizerlerinin bile kaç "canon setting" denediklerini bilmedikleri bir X Men'i nerede başlayıp nerede bittiğine dair senaryo/karakter ilişkileri düzgün Anime'lerle nasıl bir sayabiliriz? Amerika'lılar Gundam'ın 10/1'i ayarında ayarında drama sahibi bir Mecha'yı 31 yıldır yapamıyorlarken nasıl oluyor da "Amerikalılar da Anime yapıyor!" diyebiliriz? Zeta Gundam'ın Japonya dışında hiçbir ülkede 25 yıl boyunca resmi olarak yayınlanamaması, Anime ve animasyonunun aynı kanalda yan yana görüldüğünde yaratacağı "uyandırma" korkusu dışında ne ile açıklanabilir? Gerek Amerika gerekse başka ülkenin TV animasyonlarında hiçbir zaman suya sabuna dokunmama kuralı ihlal edilmezken (Örnek vermek gerekirse PG Rated yayınlanan Clone Wars bölümlerinde bile tek bir kafa kol kopma sahnesi koyamazken) fakat 1980'in Ideon'unda bile 5 yaşındaki çocuğun sanal kameraya 3 metre mesafede kafasının kopması yeralırken, Amerika'lıların PG Rated dışında şeyler yayınladıkları normal saatler içinde bile TV'de Amerikalı'ların yayınlamayı hayal dahi edemeyeceği şeylerin yeralmasına (Bu sezonda yayınlananlardan High School of the Dead mesela) karşı nasıl olur da hayran hissiyatı dışında ne mantıkla açıklanamayacak şekilde animasyon = Anime diyebiliriz? Lütfen hassasiyet gösterelim ve benzerliklerden ziyade farkları anlamaya çalışalım. Saygılarımla.

Kara Kedi · « **Yanıtla #13 :** 23 Ağustos 2010, 15:08:54 »

Tamamdır U_U Bu arada ben anime izlemeyi çok olmasa da manga okumayı çok seven bir kediyim ^_^

Rhonin · « **Yanıtla #14 :** 10 Şubat 2012, 13:39:06 »

Alıntı yapılan: PhoenixMan - 04 Temmuz 2008, 17:35:33

bence animeler fantastik kitapları bize filmlerinden daha iyi yansıtabilirler, hem maliyeti daha az hem de oyunculardan kaynaklı hatalar yok... bu yüzden de ben animeleri fantastik dünyanın önemli parçaları olarak görüyorum... bu bnm görüşüm tabi...

1978 ve 1978 yapım yüzüklerin efendisi ve the hobbit izlememişsin sen o zaman anime değiller fakat animasyonlar senin de söylediğin gibi animasyon,anime(daha çok anime tarzı) daha iyi yansıtır 1978 yapım hobbit bunun çok güzel bir örneği bence

Anime nedir?

Nefertari

Anime nedir?

lily evans potter

Ynt: Anime nedir?

magicalbronze

Ynt: Anime nedir?

pleasant^^

Ynt: Anime nedir?

PhoenixMan

Ynt: Anime nedir?

DarLy OpuS

Ynt: Anime nedir?

PhoenixMan

Ynt: Anime nedir?

Khazidhea

Ynt: Anime nedir?

Nihbrin

1996 yılına kadar gelen animelerin derlemesi

Nihbrin

Animeler ve Alt Yazıları

Kara Kedi

Ynt: Anime nedir?

Kara Kedi

Ynt: Anime nedir?

Akuma_Blade

Ynt: Anime nedir?

Kara Kedi

Ynt: Anime nedir?

Rhonin

Ynt: Anime nedir?