Kayıt Ol

Hoşçakal...

Çevrimdışı vampireLLa

  • ****
  • 1273
  • Rom: 11
    • Profili Görüntüle
Hoşçakal...
« : 24 Nisan 2008, 22:07:15 »
efem öncelikle bir konu açmıştım biliyorsunuz (site içi aşklarla alakalı)sakın aşağıdaki yazımı onunla bağdaşlaştırmayın. sadece apo. - adam gontier ve şebo dinlerken çıkmış birşey bu...


~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ o ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Acı çektirmeye çalışıyorsun bana değil mi? Tebrik ederim seni sonunda, onca yıldan sonra bana ilk defa biri bu kadar çok acı çektirdi… Bedenen değil canım, asla bedenen acı çektiremezsin, ruhen çekiyorum acıyı sayende… Yok yere her şey… Ne kadar salağım diyorum bazen. Saçma sapan şeylere anlam yüklüyor bu kalp kırıntıları. Niye? Beklide kalp denen o boşu boşuna duran organın aç olması yüzündendir. Ne demiş “ustaca sevmek”in yazarı “siz insanlar düşününki her şeyin var olduğu bir mutfağa sahipsiniz istediğiniz bütün malzemeler elinizin altında istediğiniz, aklınızdan geçirdiğiniz yemek anında karşınızda. Bir gün bir adam geliyor çalıyor kapınız ve diyor ki ‘bana bunları verirsen sana her gün pizza getiririm’ saçmalamış değil mi, elinizin altında her şey varken neden her gün pizza yiyeyim ki diyorsunuz, haklısınız… Peki, hiçbir imkâna sahip olmayan aç yaşayan insanlar o kişiyle karşılaştıklarında ne yapar. O pizzayı alabilmek için adama kul köle olur. İşte kalbinizde böyledir sizin. O kocaman sevginizi almak için bir gün biri gelir kul köle olursunuz ama ona gerekenleri alınca sizi kırıntılarla bırakır gider”. Benimkide bu misal sanırım. İstediğin her şeyi yaptım… Her zaman ben vardım senle, olacağımda… Ama.. ama olmuyor işte… Bıktım acıdan hor görülmekten saldırılardan. Korunmuştum belki seninle ama dayanmıyor ki bu kalan son parçacıklar. Onları da yanında götürmek, yok etmek istiyorsan zaten başardın daha niye uğraşıyorsun. Hadi durma, durma çek git. Bırak beni sende diğerleri gibi… Alıştık biz. Ne fark edecek ki her şeyim gittiğinde sen gittiğinde? Hiçbir şey, çünkü bende gitmiş, yok olmuş olacağım. Ağlayacak kimsem olmayacak. Belki bir iki “vah”lar “tüh”ler “iyi kızdı ya”lar olacak sonra bende, yaşadıklarımda yaşattıklarında sönecek yukardan yağdırdığım damlalarla… Bilerek yağdıracağım o yağmurları sana. Ne de olsa yukarıdayken güç bende olacak… Biliyorum kıyamayacağım gene sana. Koruyacağım, kızdıracağım, ürküteceğim, yanında olacağım, korkutacağım. Ama hissedeceksin hep beni. Deliriyorum diyeceksin belki. Delir, sıyır istersen tımarhanelik ol. Sayende ben öyle oldum. Ama diyorum ya istersen delir, ister akıllan, ister başkasına kör kütük aşık ol (günler boyu bana söylediğin o sözleri başkasına da söyle) ben gene salak gibi seni seveceğim…

Aptal sevgilim benim… Son kez yüzünü okşuyorum şuan da senin, dediklerimin tek bir kelimesini bile duymadın biliyorum, ama ben yinede söylüyorum usulca “seni seviyorum”. Ş.F ne demişti : söylenecek söz yok, gidiyorum ben… Bak işte bende gidiyorum sonsuzluğa…

Hoşça kal…

[not: sevmeye yeteneksizim belki... belkide duygusuzum bunun nedeni kan hücrelerimin yerinde buz kütleleri yerleştirmeye başlamış olmamdan da kaynaklanabilir..ama ben buyum işte...tüm eksikliklerime, hatalarıma rağmen hiç değilse çıkıpta "ben buyum" diyebiliyorum]
she's back!!