Ömrümde sonuna kadar takip etmiş olduğum ilk anime "Full Metal Alchemist" tir herhalde. (Bunun internet erişimine geç kavuşmuş olmamla bir bağlantısı var tabi ama o ayrı.)
Ağlattığı doğrudur, yukarılarda anılmıştı, ben de tasdik ederim. Ama öyle çok şey anlatıyor ki, ağlatması işten bile değil diyor insan durup düşününce. Kardeşliğe, anneye, adanmışlığa, karalılığa, devlete, başkaldırıya, apartheide[*]devlet bazında uygulanan ırkçı ayrımcılık[/*], feragate, açlığa, gözü dönmüşlüğe ve daha bir sürü şeye ilişkin öyle çok şey anlatılıyordu ki, dizi bittiğinde ben bir başka benim gibi hissetmiştim.
Hala birkaç Japonca kelimeyi, bölümlerin neredeyse hepsini ve sarışın subayımızın "Alex Luis Armsutrongu!" demesini hatırlıyorsam, bu benim hafızamdan çok, yapıtın kalitesindendir diyorum.
Taraf olunan çok şey var bu dizinin senaryosu yazılırken. Gariptir, hemen hemen hiçbirine karşı bulamadım kendimi. Sanki ailemden birileri yazmış gibiydi. Tek kötü yani bir daha bu hisleri alabileceğim bir anime bulamayacak olma düşüncesini uyandırması bende.
Bir ara hafıza kaybına uğrayıp FMA yı tekrar izlemezsem aynı keyfi tekrar yaşayabileceğimi sanmıyorum.