Mangada, canavarların yemek için insanlara saldırmasından açıkça bahsediliyordu. Bu durum animedeyse, -haliyle- görsel anlatıya kaydırılarak sunulmuş. Bence animenin -ve manganın- vardığı nokta, insan veya iblis fark etmez, hayatta kalma itkisi ve doğal süreçte herkes bir şekilde canavardır, sadece kullandıkları silahlar ve sebepleri farklıdır, iması çıkartılabilir. İnsanlar, suç işlemeye eğilimli varlıklara karşı dirlik ve düzenlerini koruma mücadelesine girişmiyorlar; evrimsel olarak insanlığı yeryüzüden silebilecek rakiplikte bir başka türe karşı var oluş mücadelesi veriyorlar. Hayvanlar, nasıl insanlar için besin kaynağıysa, insanlarda iblisler için besin kaynağı olabilecek türe indirgenebiliyor; iki tarafta birbirinin doğal düşmanı. Devilman'lık, bu çatışmaya vicdan ve mantığı katıyor. "Hayatta kalma ve bunun için yok etme içgüdülerimize karşı gelip, birlikte yaşayabilir miyiz?" gibi sorunsallar ekleniyor. İşin içinde üstün ırk olma ya da hangisi üstün ırk olacak mücadelesi de var. Hikaye ilerledikçe, ne olduğun değil, hangi safta yer alınacağı önem kazanıyor. Deviman olarak cinayet işleyen de var. Devilman'liğinin farkındalığıyla bir köşede, öylece yaşayıp gidenler de var (Tekerlekli sandalyedeki şu öğretmen gibi). Kim kazanırsa ondan tarafım diyerek tercihte bulunan da var. Arada gidip gelenler de var. Bir süre sonra iş, içgüdüleri kontrol edip edememenin ötesine geçip, kişisel tercihlerin ne olacağında düğümleniyor. İnsanlarda benzer durumları yaşayıp tercihlerde bulunuyor. Lakin insanları daha fazla olumsuz seçimler yaparken izlediğimizden ve hikaye ilerledikçe iblisler arasındaki meselelere daha fazla odaklandığından, seyir biraz biraz, iblislerin mücadelesinde hangi taraf galip geleceğe kayıyor. İnsanlığa bakış açısı baştan olumsuz; "İnsanın doğası bu. Aramızdan erdemliler çıkması bunu değiştirmez. Gerçekten canavarlara dönüşmesek de türümüzden hayır gelmez." iması taşınıyor. Bu imayı pek benimseyebildiğimi söyleyemeyeceğim. Ha tabii, insan doğasının böyle olduğu baştan kabul edilmiş bir yapımda, buna uygun söylemlere yer verilmesini hatalı bulmuyorum.
DC bir bakıma, Zootopia gibi Amerikan yapımlarında değinilen bir konuyu işliyor. Elbette oradakinin aksine, daha sert ve uyarıcı bir dil kullanılmış, daha kuşkuya düşürücü yönlere dikkat çekilmiş ve ne kadar hayat memak meselesi olduğunun altı kalınca çizerek konu edinilmiş. Manga, döneminin paronayalarını da yansıtarak, bir tür Üçüncü Dünya Savaşı korkusunu da hikayesine katmıştı. Animede de global çapta bir savaş var. Fakat zamanında endişe duyulan o savaşın ismiyle anılmıyor. Sizin ve benim dikkat çektiğimiz konular harmanında, animenin -ve manganın- daha girift bir yapıya sahip olduğu sonucu çıkartılabilir. Doğrusu, mangayı okuduğum zaman hiç bu kadar derinlemesine düşünmemiştim. Eh, o zamanlar bu konuları o kadar kafaya takmıyordum; belki o sebeplen şimdi böyle düşünüyorum.