Kayıt Ol

Okul Çalışanları ve Öğretmenler:

Çevrimdışı Arminas

  • **
  • 104
  • Rom: 0
  • Çoğunluğun İyiliği İçin..!
    • Profili Görüntüle
Okul Çalışanları ve Öğretmenler:
« : 23 Temmuz 2008, 10:01:24 »
  
Hogwarts Profesörleri:

Albus Percival Wulfric Brian Dumbledore

Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu Müdürü olan Dumbledore 1840 yılında doğmuştur. Uzun gri saçlı, yarım ay çerçeveli gözlük takan çok akıllı bir adamdır. Aberfort adında bir kardeşi vardır. Sol dizinde Londra Metrosunun kusursuz bir haritası bulunur, 1945'te kara büyücü Grindelwald'ı yenmesiyle, ejderha kanının on iki ayrı konuda kullanışını bulmasıyla ve Nicholas Flamel ile yaptığı çalışmalar ile tanınır. Oda müziği ve on lobutlu bowlingden hoşlanmaktadır. Denizdili gibi birçok dili rahatlıkla konuşabilmektedir.

Aile ilişkilerinde çok fazla rol üstlenememiş, genelde kendi çalışmaları hep daha ön sırada yer almıştır. Altı yaşında Muggle çocukların saldırısına uğrayarak kişiliğinde yara açılan kız kardeşinin, anne ve diğer erkek kardeşi Aberforth tarafından bakılması sırasında kendisi bu olaylardan hep uzak durmuştur. Taa ki annesi kızkardeşi tarafından kazara öldürülünceye kadar...

Ondan sonra aileye katılarak idareyı ele almaya çalışsa da erkek kardeşi ile aralarında derin fikir ayrılıkları patlak verir. Birbirlerini çok sevseler de birinin hırs ve azmi, diğerinin aileye dönük yaşam isteği ile çakışır. Aberfort'un abisinin yüzüne haykırdığı gerçekler Albus'un asla duymak istemediği şeylerdir. Albus o dönemde Grindelwald ile birlikte yeni bir büyücülük düzeni için çalışmaktadır. Aynı zamanda Ölüm Yadigarları'nı bulup kendini ölümsüzleştirmek gibi bir heyecana da kapılmıştır. Grindelwald ile aynı amacı paylaştıklarından araştırmaları daha kolaylaşmıştır. Birlikte geçirdikleri iki ay boyunca yoğun olarak buna çalışırlar. Ölümün yenilmez efendileri; Grindelwald ve Dumbledore..
Diğer bir amaç ise  Muggle'ların büyücü dünyasından silinmeleridir. Gerçek büyücülerin dünyasında Muggle'ların yeri olamaz. bunda kızkardeşe yapılan Muggle saldırısının da etkisi olmuş olabilir elbette. Kardeşler arasındaki bu gerilim kavgaya kadar gider. Aralarında Grindelwald'da olduğu halde üçünün karşılıklı başlattığı savaş, kızkardeşlerinin masumca yardım etme isteğiyle araya girmesinin hemen ardından Grindelwald'ın kontrolünü kaybetmesiyle daha çapraşık bir hal alır. Büyüler havada uçuşurken hangisinin yaptığı belli olmayan bir büyünün Ariana'yı vurmasıyla hazin bir şekilde son bulur. Ariana'nın cenaze töreninde Aberforth ile kavga ederler ve burnuna bir yumruk darbesi alsa da hiç bir şey söylemez. Acısı, utancı ve suçuyla yüzyüze kalmıştır. Bir daha Grindelwald ile karşılaşmak istemez, çünkü bu olaydaki gerçeği duymaktan her zaman korkar. Ama Grindelwald o kadar güçlenmiştir ki, yaptıklarını durdurmaya bir tek onun gücü yetecektir. bu yüzden onunla düelloya girer ve kazanır. sonuçta Mürver Asa'da artık Dumbledore'un olmuştur.



1851 yılında Hogwarts'ta Gryffindor öğrencisi olarak okumuştur. Hogwarts’ın müdürü olmadan önce Biçim Değiştirme öğretmenidir (1940). Uzun yıllardan beri okulun eğitimcilerinden biridir. Bu tarih, Hagrid’in öğrencilik yıllarına dek uzanır. Bütün bu yıllarda bir çok başarıya imza atmıştır:
-Öğrenciler başkanı,
-Sınıf Başkanı,
-Olağanüstü Büyü Yapma için verilen Barnabus Finkley Ödülü Sahibi,
-Büyücesura İngiliz Gençlik Temsilcisi,
-Kahire'deki Uluslararası Simya Konferansı'nda Çığır Açıcı Katkı için Altın Madalya Sahibi.

Dumbledore, Harry’yi çok sever çünkü ondaki potansiyelin farkındadır. 1970 yılından beri Hogwarts'ın müdürlüğünü yapmaktadır. Hogwarts’ın belki de en iyi müdürüdür. İnsanlara güvenen Dumbledore, her zaman ikinci bir şansın verilmesinden yanadır. Onu diğer büyücü okul müdürlerinden bu özelliği ayırmaktadır.

Harry’yi Basilisk’den kurtaran Fawkes adlı bir Anka kuşu vardır. Patronusu da Anka'dır.

Kendisine Sihir Bakanlığı önerilmiş fakat meslek olarak kendisine çekici gelmemesinden dolayı red ederek okulda bilgilerini aktarmak ve öğretmek için öğretmen ve müdür olarak kalmıştır. Grindelwald ile yaşadıkları hırs dolu günlere baktığında kendisine iktidar emanet edilemeyeceğini öğrenmişti. Onun yerine Bakan olan Fudge, Dumbledore'a her gün baykuş yollar ve tavsiyeler alır. Dumbledore, yaklaşık 150 yaşındadır.

 Birinci Sınıf Merlin Nişanı'nın sahibidir. Büyüceşura'da Başsihirbaz rütbesindedir. Ancak 1995 yılında Voldemort'un geri döndüğünü açıklaması Sihir Bakanlığı'nı rahatsız edince, Dumbledore'u safdışı etmeye çalışmışlar ve Başsihirbaz rütbesini indirmişlerdir.

Tom Riddle'yi yetimhanede bularak okula getirdi. Yetimhanede Mrs. Cole'un anlattıklarını asla kimseye söylemedi ama gözünü Tom Riddle'nin üzerinden de ayırmadı. Tom ile ilgili anıları toplamak için sık sık okul dışında vakit geçiririr bulduğu anıları saklardı. Çünkü tüm bunlar ile onun zayıf noktasını bulabileceğini düşünürdü. Okuldan ayrıldıktan 10-12 yıl sonra Tom Riddle oldukça değişmiş olarak onun karşısına geldiğin de hiç şaşırmamıştı. Çünkü Tom kendi döneminde okul müdürü olan Profesör Dippet'e yaptığı teklifi Ona da yapmaya gelmişti. Hogwarts'ta Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeni olmak istiyordu. Fakat Dumbledore bunu kabul etmedi ve o günden beri Hogwarts'ta Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi öğretmenleri bir yıldan fazla kalamadı.

Dumbledore, Voldemort'un ruhunu 7 parçaya bölüp sonsuza kadar güçlü kalmayı hedeflediğini öğrendikten sonra Hortkuluk'ları bulmak için mücadeleye başladı. Voldemort'u yok etmenin en güzel yolu buydu. Voldemort'un geçmişine döndüğünde dedesinin ilk yaşadığı yerde bir yüzüğe rastlamıştı. Ona göre o yüzük bir Hortkuluk'tu. Gerçekten de üzerinde çok güçlü efsunlar olmasına rağmen yüzüğü alıp Gryffindor'un kılıcıyla parçalamayı başarınca Hortkuluk'lardan birini yoketmiş oldu. Ancak bu arada yüzüğün üzerindeki olağanüstü güçteki lanetin etkisine girmişti. Hala yaşıyor olması bile bir mucizeydi. Snape bunu gördüğünde inanamamış ve böyle birşeyi yapmanın Dumbledore'un hayatını nasıl sona erdireceğini bilerek laneti tek elde kıstırmaya çalışmıştır. Artık Dumbledore'un sağ eli yanmış ve kararmış bir görünüşteydi.



Ama aldığı bu lanet Dumbledore'u yavaş yavaş öldürecekti. Bundan kurtuluşu olamayacaktı. Böyle bir laneti sonsuza dek durdurmanın bir yolu yoktu. Bir süre sonra tekrar yayılmaya başlayarak güçlenecekti. Snape bu olanlarda yüzüğün bir Hortkuluk olduğundan habersiz Dumbledore'un yüzüğü sadece bu laneti yoketmek üzere parçaladığını düşünmekteydi.

Gelecek hakkında bütün olacakları öngörebilen yapısıyla kendi ölümü, okulun geleceği ve Harry'nin geleceği hakkındaki bir çok konuda Snape'den destek almıştı. Snape'in ona Voldemort hakkında anlattıklarıyla gelecek için stratejiler belirledi. Yine çok güvendiği Snape'e eğer okul, Voldemort'un eline geçerse öğrencileri Voldemort'a karşı korumasını rica etti. Draco'nun kendisini öldürmek üzere planlar yaptığını Voldemort'un bunu hem çocuğa hem aileye bir ceza gibi vermiş olduğunu eğer başarısız olursa çocuğun bu işten kurtulmasının imkanının olmadığını bilmekteydi. Aldığı güçlü lanet yüzünden zaten pek zamanı da kalmamıştı. Ama kendisini de bir çocuğun öldürmesini istememekteydi. Bu yüzden bu görevi de Snape'e verdi. Sonu acısız ve zahmetsiz gelmeliydi.

Snape ile arasında ne kadar güçlü bir bağ olursa olsun Voldemort'a bu kadar yakın duran birine bütün sırlarını vermek çok mantıksız görünmekteydi. Bu yüzden Snape, Dumbledore ile Harry arasındaki ilişkiyi bir türlü çözememiş ve öğrenenemişti.

Aslında Snape, Dumbledore için çok değerliydi. Çünkü Voldemort'a değerliymiş gibi görünen bilgiler verirken hayati konuları saklamak, tehlikeli, küçümsenmeyecek ve güvenilir olmayan birine verilmeyecek bir görevdi. Ölümünden sonra da portredeki yerinden sürekli snape ile irtibata geçerek olanlar ve olacaklar hakkında konuşuyorlardı. Dumbledore aslında öldükten sonra da Harry üzerinden korumasını çekmemişti.

Alecto Carrow:
  
Voldemort'un sadık Ölüm Yiyen'lerinden birisidir. Hogwarts'a saldırıldığı zaman kardeşi Amycus ile birlikteydi. Kamburdur.
7.senede Muggle Araştırmaları hocası olmuştur. Öğrencilere; Muggle'ların nasıl hayvanlara benzediklerini, aptal ve pis olduklarını, büyücülere kötü davrandıklarını ve bu yüzden büyücülerin saklanmak zorunda kaldıklarını,ama şimdi yeniden doğal dengenin kurulmakta olduğunu anlatır. [/color]

Amycus Carrow:
 
1997 de Hogwarts’ ı istila eden Ölüm Yiyenler grubunun parçasıdır.  Kambur görünüşlü, soluk hamur gibi bir yüzü ve minik gözleri vardır.

Hogwarts'a saldırıldığı zaman kardeşi Alecto ile birlikteydi. Topluca görünüşlüdür. Orantısız alaycı bakışları olan ve hırıltıya benzer gülüşlü bir erkektir. İnanılmaz kötü ve ağır disiplin cezaları vardır. Hiç bir öğrenci memnun olmadığı gibi öğretmenler de memnun değildir.

7. senede Hogwarts'da Karanlık Sanatlar hocalığını devralmıştır.

Alastor 'Deli-Göz' Moddy:

İnsan yüzünün nasıl olması gerektiği konusunda çok az fikri bulunan, keski kullanmakta da pek usta olmayan biri tarafından, aşınmış tahtadan yapılmış gibidir. Derisinin her santimi yara izleriyle kaplıdır, sanki. Bu yaralı yüz, gülünce daha da çarpılıp kasılır. Ağzı çapraz bir kesiğe benzer, burnunun ise hatırı sayılır bir parçası eksiktir. Ama Moody'e asıl korkusuz kılan gözleridir.

Bir tanesi küçük, karanlık ve boncuk gibidir. Diğeriyse iri, madeni para kadar yuvarlak ve canlı bir elektrik mavisidir. Mavi göz durmadan, hiç kırpılmadan hareket eder, normal gözden tamamen bağımsız bir şekilde yukarı, aşağı ve yanlara doğru yuvarlanır. Bu göz sihirlidir ve her şeyi görebilir. Harry Görünmezlik Pelerinin içindeyken onu görebilen bu gözden bir şeyin kaçması mümkün değildir.

Yele misali kır düşmüş, uzun koyu gri saçları vardır.

Eskiden bakanlıkta çalışan Deli-Göz Moody bakanlığın en iyi Seherbaz'ı yani Karanlık Büyücü Avcısı'dır. Azkaban'daki hücrelerin yarısını o doldurmuştur. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'yı ciddiye alır. Kimseye güvenmeyen Moody, sert biri olmasına rağmen mecbur kalmadıkça asla kimseyi öldürmemiş ve her zaman suçluları sağ olarak teslim etmiştir. Kimseyi öldürmemesi de onu Ölüm Yiyen'lerden farklı kılar.



Bu yüzden de yakaladığı kişilerin ailelerinden oluşan geniş bir düşmanı vardır. Yaşlandıkça paranoyaklaştığı ve her yerde karanlık büyücüler görür hale geldiği söylenir. Kimseye güvenmeyen Moody sadece cebinde taşıdığı şişeden içkisini içer.

4.yılında Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeni olarak Dumblodere'nin isteği üzerine okula gelmiştir. Fakat yıl sonunda onun gerçek Moody olmadığı, Barty Crouch Jr. 'ın Harry'yi Lord Voldemort'a götürmek için tuzak kurup Moody kılığına büründüğü anlaşılmıştır. Gerçek Deli-Göz, Karanlık Sanatlara Karşı Savuma öğretmenliği yapanlardaki uğursuzluğa en güzel örnek olmaktadır.

Gerçek Moody, Dumbledore ve Weasley’lerin dostudur.

Yoldaşlık üyesi olan Deli-Göz, Harry'nin kaçışı sırasında uğradıkları Ölüm Yiyen'lerin saldırısı sonucu Öldüren Lanet ile öldürülmüştür. Ancak cenazesi ne yazık ki bulunamamıştır.

Dolores Jane Umbridge
  
Sihir Bakanlığı'nda Bakanlık Müşteşarı olarak görev yapan Umbridge; solgun bir kurbağaya benzer.  Tıknaz, geniş, sarkık bir yüzü ve çok geniş, gevşek bir ağzı vardır. Boynu hemen hemen yok gibidir. Yuvalarından fırlayacakmış gibi görünen iri ve yuvarlak gözleri vardır. Kısa ve kıvırcık saçlıdır. Bazen saçına kadife fiyonklar takar. Titrek ve tiz bir sesi olan Umbridge her zaman çok renkli giyisiler giyer.

Umbridge yarı insanlardan nefret eder. 1993 yılında Bakanlıkta 'Kurt-adam Karşıtı Yasa Taslağı' hazırlamıştır. Bu taslak; Remus Lupin'in bir dönem iş bulmasını imkansız hale getirmişti.

1995 yılında Albus Dumbledore'un Bakanlık tarafından Hogwarts müdürlüğünden uzaklaştırılması ile Hogwarts'a müdür olarak atandı. Aynı zamanda da Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersine girmektedir. Her şeye yasak getiren Umbridge'yi okulun öğrencilerinin büyük bir çoğunluğunun yanısıra birçok öğretmen de sevmez.

 1994 yılında daha okul başlamadan Harry teyzesinin evindeyken, Ruh Emicileri Harry'nin üzerine saldırtmıştı. Çünkü Bakanlıktaki herkes Potter'in artık gözden düşmesi ve susturulması gerektiğini düşünüyor ama kimse bu konuda bir şey yapmıyordu. Prof. Umbridge'in bu çabasından Sihir Bakanı'nın haberi olmadı.

Hogwars'da öğretmenlik yaptığı sene At-adamlara 'Pis Melezler' diye bağırınca, at- adamlar tarafından sldırıya uğramıştır.

Gilderoy Lockhart

Lockhart, gözlerinin rengine tamı tamına uyan unutmabeni mavisi veya renkli giysiler giyen, ucu sivri büyücü şapkası kullanan, dalgalı saçlı, kibirli biridir. Konuşmazken bile o parlak dişlerini tek tek göstermeyi becerebilir. Bu gülümsemesiyle 'Cadı Gündemi' nin ''En büyüleyici Tebessüm Ödülü'' ni 5 kere kazanmıştır.

İkinci yılın Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmenidir. Maceralarını kitaplara yazar fakat bu maceralar başkalarının yaşadıklarıdır. Gilderoy, bu insanlara Hafıza Büyüsü yaparak onların hiçbir şey hatırlamamalarını sağlar. Maceralar da onun olur. Harry’nin akıl hocası olmak istemişse de Harry kabul etmemiştir.

Bir gün Sırlar Odası'nı bulmak için Lockhart'dan yardım istemişler O da Ron ve Harry’ye numara yaptığını itiraf ettikten sonra hafızalarını temizlemek istemiş, bunun için Ron'un büyücü asasını kullanmış ve yanlışlıkla kendi hafızasını temizlemiştir.

Horace Slughorn:

Gençken gür ve ışıl ışıl saman rengi saçlara sahip olmasına rağmen şuan keldir. Son derece şişman bir adamdır. Fırlak bektaşi üzümü gözleri, gençken kızıl-sarı olan fokunkilere benzeyen gümüşi renkte kocaman bıyığı vardır. Bacakları o kadar kısadırki koltuğa oturduğu zaman ayakları yere değmez. Ölüm Yiyenlerden saklanmak için seyehate gitmiş olan Muggle'ların evlerini kullanır. Bu evlere Taşınırken Dondurma Büyüsünü kullanarak alarmları etkisiz hale getirir ve kendi eşyalarını rahatlıkla taşır. Bunların başında piyanosu gelir. Muazzam büyüklükte kürk­lü bir şapka ile ona uyan kürk yakalı bir paltosu vardır. Bazen de püsküllü kadife bir şapka takar.

Bir yerlerde tanıdığı olan veya yetenekli büyücüleri sever. Lily Evans gibi Muggle olanları ayırmaz ve onlara olan hayranlığını dile getirmekten de çekinmez. Slyterin binasının başkanıydı ve Lily Evans'ın öğretmenliğini yapmıştı.

Konforuna meraklıdır. Ayrıca ünlülerle, başarılarla ve güçlülerle çevrili olmaya da meraklıdır. Bu insanlar üzerinde bir etkisi olduğu hissinden hoşlanır. Hiçbir zaman tahta kendisi çıkmak istemez arka koltuğu tercih eder. Hogwarts'ta daha önceki senelerde de yaptığı öğretmenliği sırasında da gözdelerini birer birer seçer, bazen hırsları ya da zekaları için, bazen cazibeleri ya da yetenekleri için. Alanlarında çok başarılı olacak kişileri seçmekte esrarengiz bir beceriye sahiptir. Horace gözdelerinden oluşan bir kulüp kurmuş, merkezde de kendisi yer almıştır. İnsanları tanıştırır, üyeler arasında faydalı bağlantılar oluşturur ve her zaman bunlardan kendine bir çıkar sağlar. Bu; ister bir kutu en sevdiği şeker kaplanmış ananaslardan olsun, ister Cincüce İrtibat Bürosu'nun yeni kıdemsiz üyesi konusunda bir öneride bulunma şansı. Gözdelerini dikkatle seçen Slughorn, Ölüm Yiyenleri ve Ölüm Yiyenler ile akrabalığı olanları kulübüne almamaya dikkat eder. Tabii bunu bildiği sürece. Fakat Ölüm Yiyenlerin harekete geçmiş olmasından dolayı, kendisi gibi iyi bir büyücüyü kendi taraflarına çekmek isteyecekleri korkusuyla saklanmış ve tüm tanıdıkları ile ilişkilerini kesmiştir.

Hogwarts'a gelmeden önce bir yıl Voldemort'tan saklanmıştır. Çünkü Voldemort onun gibi büyük bir büyücüyü kendi tarafına istemektedir.

Snape, Lily, Molly ve Arthur ve daha birçoklarına hocalık etmiştir. Dumbledore ile aynı zamanda Hogwarts'a başlamıştır. Bakanlık Slughorn'un gözdeleriyle doludur her zaman insanlara destek çıkmayı iyi bilmiştir. Arthur Wesley'e ayıracak zaman bulmamıştır. Onun yeterince gelecek vaat etmediği düşünmüştür.



Ron'un, doğum gününde yanlışlıkla yediği ve aslında Harry'ye yemesi için gönderilen aşk iksirli çukulataların yarattığı aşkın etkisinden kurtulmak üzere Harry tarafından kendisine getirildiğinde, acele bir paznehir yaparak bu etkiden kurtulmasını sağlamıştı. Sonra hem doğum gününü kutlamak hem de biraz neşelendirmek üzere aslında da Noel de Dumbledore'a vermeyi planladığı meşede dinlenmiş şekerli içkiyi ikram etmek istemişti. Ancak Dumbledore'u öldürmek için içine zehir katılan bu içkiden içen Ron'un neredeyse istemeden ölmesine neden olacaktı. Bu içki Dubmledore'un çok sevdiği bir içkiydi ama Slughorn'u tanıyan biri böle bir içkiyi kendisine saklayacağını bilirdi.

Hogwarts’ta 6.sınıfta İksir öğretmenliği görevine getirilmiştir. Nedense Eldred Worple, Harry Potter Biyografisinin yazmasını beklediğini söylemiştir.


Binns:

Okulun hayalet olan tek öğretmenidir. Bir gün hayalet olarak uyanmış ve ders vermeye devam etmiştir. Hayalet olmaya aldırmaz. Sesinin uyku getiren bir özelliği olduğu için birçok öğrenci onun tarih dersinde uyur. Öğrenciler ne kadar uyuklarsa uyuklasın dersinin biçimini asla değiştirmez, ara vermeden anlatır. İkinci yıl derste Hermione’nin ısrarla sorması üzerine Sırlar Odası’nın hikayesini anlatır. Öğrencilerine hep uzun denemeler yazdırır.


Charity Burbage:

Hogwarts'ta Muggle Araştırmaları hocasıdır. Cadılarla büyücülerin çocuklarına Muggle'lar hakkında ders verir. Gelecek Postası'nda da bulanıklar hakkında tutkulu bir yazı yazmıştı. Bulanıkların cadı vebüyücüler tarafından kabul görmesi gerektiğini savunur. Mugglelara olan sempatisi ve büyücülerden çok da farkları olmadıklarını savunması nedeniyle Voldemort tarafından yakalanmış ve öldürülmüştür. Ama büyü dünyasında herkes bu olayı Hogwarts'tan istifa etti şeklinde bilmektedir.



Filius Flitwick:

Muska öğretmeni. Öğrencilerine öğrettiği şeylerden biri de neşelenme büyüsüdür. Flitwick, kısa boyludur ve masasının üzeri öğrencileri görebilmek için hep kitapla doludur. Yoklamada ilk kez Harry’nin adını okuduğunda ciyaklayıp kaybolmuştur. Gençliğinde düello şampiyonu olan Flitwick, duygusal ve ince ruhlu bir adamdır. Ginny Weasley, Sırlar Odası’na götürüldüğü zaman gözyaşlarına boğulmuştur. Neville,bir büyüyü yanlış yapıp onu zor durumda bırakınca bile sinirlenmemiştir. Tiz bir sesi vardır. Duygusal yapısına rağmen saygı görme konusunda buyurgandır. Felsefe Taşı için yarattığı koruma yöntemi; büyülü anahtarlardır.



Minerva McGonagall

 1946'dan beri görev başındadır. Hogwarts'ın müdür yardımcısı, aynı zamanda Biçim Değiştirme Öğretmeni ve Gryffindor’un Bina Sorumlusudur. Çok disiplinli ve acımasızdır fakat yine de çok sevimlidir. Neville’in Hatırlatmacasını kurtarınca Quidditch takımında Harry’ye yer ayarlamış ve ayrıca bir Nimbus 2000 vermiştir. Snape’in aksine, sınıfındaki Gryffindor öğrencilerini kayırmaz. Tek sevdiği öğrenci Hermione’dir, çünkü o çok çalışkandır. Aynı zamanda bir Animagus'tur ve dönüştüğü hayvan tekir kedidir. Felsefe Taşı'na karşı yarattığı koruma yöntemi; dev bir satranç oyunu olup oynayanın kazanması gerekir.

Dumbledore'un öldürülmesinden sonra artık okulun yeni Müdiresi Profesör Minerva McGonagall'dır.



Çevrimdışı Arminas

  • **
  • 104
  • Rom: 0
  • Çoğunluğun İyiliği İçin..!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okul Çalışanları ve Öğretmenler:
« Yanıtla #1 : 23 Temmuz 2008, 10:09:17 »
Pomona Sprout

Bitkibilim dersi verir. Tıknaz, kısa boylu bir cadıdır. Uçuşan saçlarının üstüne yamalı bir şapka takar. Giysilerinde genellikle bol miktarda toprak bulunur. İlk yıllarında Harry ve sınıf arkadaşlarına çığlığı öldürebilecek bir Akdeniz bitkisi olan Adam-otu’nu anlatmıştı. Felsefe Taşı için yarattığı koruma yöntemi "Şeytan Kapanı" olup, kıvrılıp havasız bırakan ve öldüren bir tür sarmaşıktır. Karanlık ve nemden çok hoşlanan bu sarmaşıktan Harry, Ron ve Hermione ateş yakarak kurtulmuşlardır.


Severus Snape

Cadı olan Eileen Prens ile Muggle olan Tobias Snape'in evliliğinden dünyaya gelen Severus Snape 1959 veya 1960 doğumludur. Slytherin de okuyan ve safkanlığa inanan Snape için bu durumun ne kadar kötü olduğunu tahmin etmek hiç de zor değildir. Safkan bir anne ile Muggle bir babadan doğmasından, Voldemort gibi o da utanç duymaktadır. Karanlık Sanatlar vasıtasıyla kendini korkulan biri haline getirmeye çalışmıştır, bu nedenle kendine etkileyici yeni bir isim vermiştir: Melez Prens...

Sıska, soluk yüzlü, kanca burunlu, omuzlarına kadar inen yağlı saçları olan biridir.

Patronusu: Gümüş Maraldır.

Snape ile ilgili en eski bilgilerin başına dönersek, Hogwarts’a geldiğinde kara büyü konusunda öğretmenlerden bile fazla bilgisi olduğunu ve çok istediği Slytherin’e seçildiğini belirtmemiz gerekir.



Zaten Slytherin'in bu özelliğinden dolayı okul döneminde kurulan çetenin hemen hemen bütün üyeleri sonunda Ölüm Yiyen olmuşt ur. Fakat Voldemort'un düşüşünden sonra saf değiştirerek bakanlık için casusluk yapmıştır. Okuldan sonraki yaşamıyla ilgili ayrıntılar ise bilinmiyor.

Snape, okula başlamadan önceden Lily'yi görmüş, izlemiş ve büyü yeteneğini farketmiştir. Daha sonra tanışırlar ve arkadaş olurlar. Bu arkadaşlıkları okul döneminde ayrı binalara düşselerde, hep devam eder. Snape, James, Lily, Sirius, Lupin ve Pettigrew’la aynı dönemdendir. Her ikisininde arkadaş gurubu ayrı olmasına ve kimse de birbirleriyle neden konuştuklarını çözemese de dostlukları Snape'in James'e kızdığı bir dönem Lily'ye Bulanık demesiyle sekteye uğrar. Snape, Lily'nin James ile yakınlaşmasını kıskanır ve bir türlü hazmedemez.

Çapulcular olarak anılan bu grupla olan düşmanlığı nedeniyle onlara hep tuzaklar hazırlamış, fakat bu tuzaklardan sıkılan Sirius, O'nu (eğer James Potter son anda yetişmeseydi) yok etmek istemiştir. Bu olaydan sonra James ve Sirius’a daha fazla diş bilemeye başlamıştır. Hele ki James Lily ile evlenince kıskançlık ve düşmanlığı daha da artmıştı.

Profesör Trelawney'in Domuz kafasında Dumbledore'a anlattıklarını kapı arkasından dinleyerek duyduklarını Voldemort'a aktarır. Ancak anlattığı hikayenin ayrıntılarını kendisi de bilmediği için Voldemort daha sonra Harry'nin ailesini öldürünce pişman olup Dumbledore'un yanında yer alır.  Özellikle Lily'nin ölümü büyük bir pişmanlık duymasına neden olmuştur.
Dumbledore ise bu pişmanlığını biraz hafifletmenin bir yolu olarak Harry'yi Voldemort'a karşı korumada kendisine yardım etmesini ister. Snape bunu tek şartla kabul eder; Harry bu olanları asla bilmemelidir.

Harry’yi korumayı kabul etse de onun hep babasına benzediğini; onun kadar kibirli, ukala, küstah ve kuralları çiğnemekte kararlı olduğunu söylemektedir. Ayrıca Neville’i de sevmez. Çünkü Neville’in ailesi de bir dönem Voldemort yanlılarının peşindedir. Sadece Slytherin öğrencilerini sever ve destekler.

Dumbledore'un kendisine sonsuz bir güveni vardır. 1991 yılında Hogwarts’a dönüp İksir Uzmanı ve Slytherin’in Bina Sorumlusu olmuştur. Aslında gözü Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersindedir. 1997 yılında Hogwarts Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin öğretmeni olarak uzun zamandır beklediği fırsatı yakaladı. Bu dersin öğretmeni olan Remus J.Lupin’le çocukluktan beri rekabet içindedir.

Okulun ilk yılında Profesör Quirrell’in Lord Voldemort için çalıştığını ilk kez o gündeme getirmiştir. Ayrıca Harry süpürgeden düşmek üzereyken hayatını kurtarmıştır. Dördüncü yılın sonunda ise, Dumbledore hariç hiç kimse, Harry’nin Voldemort’un geri döndüğü iddialarına inanmazken, o Harry’ye arka çıkmıştır. Seneler önce Dumbledore'a verdiği sözü bu şekilde yerine getirmeye devam etmektedir.

6 sene başlarken Snape, Spinner’s End'deki evine konuşmaya gelen Draco'nun annesinin verdirdiği Bozulmaz Yemin nedeniyle bütün bir yıl boyunca Draco'nun arkasını kollar. Anne, Voldemort'un oğluna yüklediği Dumbledore'u öldürme görevi sırasında onun da yardımcı olmasını istemektedir. Ne de olsa oğlunun bunu başaracağından veya başına bir iş gelmesinden endişe duymaktadır.

Kendisine oldukça güvendiği için yüzük olayından sonra fazla vakti kalmayan Dumbledore, ölümünü planlayan Draco'ya yardım ve rehberlik yapmasını istemektedir. Çünkü çocuğun korkmuş bir yeniyetme olarak kendisine ve diğerlerine zarar verebileceğini düşünmektedir. Snape'in önderliği bu tehlikeleri yokedebilir. Ama yine de kendi ölümü Snape'in elinden olmalıdır.

Ölüm Yiyen'ler Hogwarts'a saldırdığı zaman Snape'in, McGonagall'ın yardım etmesi için Profesör Filius Flitwick'i zindana yollayıp, okula Ölüm Yiyen'lerin saldırdığını ve yardım etmesi gerektiğini söyleyene kadar hiç birşeyden haberi yoktu. Profesör Flitwick'i odasında baygın olarak bırakarak hızla odasından çıktı. Koşarak, kulenin bir çeşit lanetle perdelenmiş olan merdivenlerine yönelen Snape, bir şekilde bildiği bir büyü ile perdeyi geçmeyi başararak merdivenleri tırmanmaya başladı. Harry'e göre ise bu perdeden geçebilmek için kolunda Karanlık İşaret'in olması gerekiyordu. O sırada Ölüm Yiyen'ler ile çarpışan diğerleri onun kulede olan Ölüm Yiyen'ler ile çarpışmaya gittiğini düşündü. Çünkü Dumbledore ona güveniyordu ve herkesten de Snape'e güvenmelerini istemişti. Bu yüzden kimse Snape'i durdurmaya kalkışmadı. Çatışma esnasında yapılan lanetlerden dolayı tavanın yarısı yıkıldı ve böylece perdenin laneti de kalkmış oldu. Hızla yukarıya koşan Lupin, McGonagall ve diğerleri tozlar arasından gelen Draco ve Snape'i gördüler. Kulede olan diğer Ölüm Yiyenler tarafından kovalandıklarını düşünerek onlara saldırmadılar. Çünkü birisi Hogwarts'ın öğrencisi diğeri ise Dumbledore'un güvendiği kişi ve okulun öğretmeniydi.

Arkasından kulede bulunan diğer Ölüm Yiyenler geldiler. Snape onlara bağırdı fakat Lupin bunu ne olduğunu anlayamadı. Harry'e göre ise bu "Bitti" kelimesiydi. Bütün büyüleri atlatıp astronomi  kulesine çıktığında Ölüm Yiyenler ve Draco arasında Dumbledore'un yorgun bedeni ile karşılaştı. Draco'nun üstüne aldığı ama yapmaya bir türlü cesaret edemediği Dubmledore'u öldürme görevini Snape üstlendi. Zaten Dubmledore'da Snape 'e ilk defa yalvarıyordu.

Avada Kedavra......Snape’in asasının ucundan yeşil bir ışık fıskiyesi çıktı ve Dumbledore’u tam göğsünden vurdu.

Okul binasından Malfoy ile beraber hızla uzaklaşırlarken Harry de arkalarından yakalamaya çalışıyordu. Okulun bahçesinde büyüler havada uçuşuyor. Bu arada seslere kulübeden çıkan Hagrid şaşkınlık içinde olanları anlayama çalışırken kulübesinin yandığını farkedip köpeğini kurtarmak üzere son hızla kulübesine geri döndü. Bu arada ölüm yiyenler ve Snape, Harry'e yönelttikleri lanetler dolayısıyla onun güçsüz düşmesine neden oldular. Ancak içlerinden bir Ölüm yiyen bundan istifade edip de Harry'i öldürmeye kalktığında Snape onu kesin bir emirle durdurmuştu. Ama kendisi zarar vermeye çalışırken Şahgaga geldi. Ustura gibi keskin pençelerini Snape'e doğru savururken, Snape son hız okul sınırlarından çıkmak üzere kaçtı. Okul sınırlarından çıktıklarında ise Snape, cisimlenerek kaçmayı başardığı için Şahgaga yalnız döndü.

Aslında bütün bu olaylar Snape'in, Dumbledore'u gerçekten kendi emelleri ve Voldemort'un isteği üzerine öldürdüğü izlenimini bıraksa da gerçek çok daha farklıydı. Snape, Potter'ların ölümünden sonra her zaman Dumbledore'un yanında olmuş ve onun emriyle Voldemort'un safhına geçmiş gibi gözükerek ileriye dönük planlarını öğrenip Dumbledore'a bildirmekle görevlendirilmişti. Bunun tam aksi olarak Dumbledore bazen minik ipuçları verip Voldemort'a bunları bildirmesini böylece fazla dikkat çekmeyeceğini de söyleyerek aslında Snape'i de korumada tutmaya çalışmıştır. Dumbledore'un bütün planlarından bire bir haberi olmasa da genelde hep onun yanında yer almıştır. Tıpkı Dumbledore, Riddle evinden lanetli yüzüğü alıp parçaladığı zaman olduğu gibi....Olaydan bir an sonra haberi olmuş, olağanüstü güçlü efsunu yaptığı iksir ve büyülerle laneti ancak bir elde toplayabilmişti. Ancak iksirin bir süre sonra güçlenip yayılması içten bile değildi. Bu da Dumbledore'un fazla zamanı kalmadığını göstermekteydi. Snape o yüzüğün hiç bir zaman bir Hortkuluk olduğunu bilmemiş, bir panik anında Dumbledore'un yüzüğü o evden aldığını ve efsunlardan kurtulmak için yüzüğü parçaladığını sanmaktadır.

Snape geçen yazla birlikte Voldemort güçlenince okula geri döndü. Herkes zaten Dumbledore'u Harry Potter'ın öldürdüğünü sanıyor ve Ölüm yiyen'ler bu cinayet yüzünden Potter aranıyormuş görüntüsünü veriyorlardı. Snape okula döner dönmez Okulun müdürü oldu. Okulda bir dizi yeni kararlar alındı. Bu kararlar normal olarak Voldemort'dan alınen emirler ışığında gerçekleşiyordu. Müdür odasında bulunan Gryffindor Kılıcı'nı ise güvenlikte olmadığını düşünerek Bellatrix'in Gringotts'taki kasasına yollamıştı. Ancak tabii aslında bu kılıcın sahte olduğunu kendisi de bilmiyordu.

Okulda başlayan korkunç savaşın ilk kıvılcımları Snape ile Mc. Gonagall arasında yaşanırken Snape birden bire camdan atlayarak yok olmuştu. Herkes onun tabanları yağladığını düşünse de aslında Voldemort onu yanına çağırmıştı. Bağıran Baraka da Voldemort'un karşısında oturmuş Harry'yi oraya onun karşısına getirebileceğini defalarca tekrarlasa da ikisi arasındaki asıl konu bu değildi. Voldemort, Mürver Asa'nın neden kendi elinde etkisiz kaldığını, kendinden beklenen gücü gösteremediği gibi diğer asalarından hiç de bir farkı olmadığını sorgularken bir gerçeği anlamış ve o yüzden Snape'i çağırmıştır.

Bu teoriye göre; Voldemort, Mürver Asa'nın son efendisi değildir. Mürver Asa'nın görevini yapabilmesi için son sahibinin elinden alınması gerekir. Son sahibini öldüren büyücü Mürver Asa'nın yeni sahibi olacaktır. Buna göre ise; Asa'nın son sahibiyken Snape tarafından öldürülen Dumbledore'dan sonra asanın Snape'e geçtiğini düşünmek gerekir. Dolayısıyla da Voldemort'un elinde beklenen gücü göstermemesi doğaldır. Ama aslında büyük bir yanılgı içindedir. Snape aslında isteyerek Voldemort'u öldürmemiş yapılan anlaşmaya sadık kalarak ölümünü sağlamıştır. Esas Dumbledore'u öldürecek olan Draco ise asanın gerçek sahibi olarak gözükmektedir.

Yine de Voldemort'un düşücesine göre Mürver Asa'nın son sahibi olup, Asa'nın gereğini yapmasını istiyorsa tek yol vardır. Snape'in ölmesi...

Bu işi Nagini'ye bırakır. Bağıran Baraka'da yılan Nagini, havada yuvarlanan kafesiyle Snape'in başı ve omuzlarını kaplar.

Voldemort çataldiliyle konuşur: ÖLDÜR

Bu sahneyi Harry ve arkadaşları gizlendikleri yerden izlerken soluksuz kalmışlardı. Voldemort'un arkasına bakmadan oradan ayrılmasından sonra onun yanına gittiler.

Snape'in ağzından, kulaklarından, gözlerinde gümüşi mavi ne gaz, ne sıvı birşeyler çıkıyordu. Hermione acele bir şişe varederek Harry'nin eline tutuşturunca, o da asasıyla bu gümüşi maddeyi kaldırıp şişenin içine doldurur. Bu Snape'in Harry'ye verdiği son şey oldu: Düşünseli.......


Remus John Lupin:

Lupin çocukken Fenrir Greyback tarafından ısırıldığı için Kurtadam olmuştu. Ailesi herşeyi denedi ama o zamanla bunun çaresi yoktu. Prof. Snape'in yaptığı Kurtboğan İksiri ile güvenli bir hale gelebiliyordu. Fakat bu yeni bir buluştur.
 
Bu buluştan önce Lupin her dolunayda canavarlaşıyordu. Dumbledore gerekli önemleri alarak Lupin'in Hogwarts'ta okuyabilmesini sağladı. O geldiği yıl Şamarcı Söğüt dikildi ve onun Hogsmeade'deki Bağıran Baraka'ya ulaşabilmesi için Söğüt yanından girişi olan gizli geçit yapıldı. Her dolunayda Lupin okuldan bu geçit ile Bağıran Baraka'ya getirilir ve dönüşümünü tamamlaması sağlanırdı. Hogwarts'ta ders verdiği zamanlarda Böcürt'ler konusunu anlatırken karşısındaki kişinin en çok korktuğu şeye bürünen bu yaratıklar Lupin'i gördükleri zaman dolunay şekline dönüşürlerdi. Şamarcı Söğüt, dönüşümde Kurtadam ile kimsenin karşılaşmamasını sağlardı.
 
Kurtadama dönüşmek çok acı verir ve bu dönüşümde insanları ısırmak ister. Bağıran Baraka'da kimseyi ısıramayan Lupin (Kurtadam) kendini ve eşyaları ısırır, tırmalardı. Bundan dolayı çıkan sesleri, gürültüyü ve çığlıkları köylüler vahşi ruhlardan ötürü duyduklarını sanıyorlardı. Lupin'in en çok korktuğu şey en iyi arkadaşlarını Animagus olduğu için kaybetmekti. Kurtadamlar sadece insanlar için tehlikelidir. Bu yüzden en çok sevdiği arkadaşları uzun uğraşlar sonucunda animagus oldular.


Hogwarts'ta Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin üçüncü öğretmenidir. Hogwarts Ekspresi'nde Harry ile aynı kompartmandaydı ve Harry’yi Ruh Emici’lere karşı korudu. James Potter’ın en iyi arkadaşlarından ve Çapulcu Haritası’nın dört yaratıcısından biridir. Kendi dönemlerinde; 5. sınıfta sınıf başkanlığı da yapmıştır. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma eğitiminde babadan oğula geçen sisteme inanır. Yıl sonunda ailelerden gelecek baskılardan korktuğu için istifa etmiştir.
 
 Severus Snape kazayla ağzından kurtadam olduğunu kaçırmasıyla birlikte okuldan istifa etmesine rağmen Lupin Severus'a karşı hiç bir şey hissetmez. Fakat yinede okulda ders verdiği dönemlerde yapmış olduğu Kurtboğan İksiri sayesinde de dolunay dönemlerini acısız geçirdiğini de unutmaz.

Okuldaki döneminden sonra Dumbledore'un Kurtadamlar arasında bir casusa ihtiyacı olması üzerine yeraltında onlarla birlikte yaşamaya başladı. Çünkü Kurtadamlar, Voldemort tarafında yer alıyorlardı.

Önceleri kurtadamların büyücüler arasında yaşamasından dolayı taşıdığı izler yüzünden Lupin'i kabul etmeleri oldukça zor oldu. Çünkü kurtadamlar sadece yiyecek için normal insanların yanlarına yaklaşıyorlardı. Voldemort yönetiminde daha iyi bir hayatlarının olacağını düşündükleri için de destekliyorlar.

1997 nin başlangıcında Tonks ile evlenmişlerdi ve bir bebek beklemektedirler. Ancak Lupin bu olaydan son derece rahatsızdır. Doğacak bebeğin de bir kurt adam olacağı fikri onu rahatsız etmektedir. Bu yüzden de evliliğine pişmanlık olarak bakmaktadır. Kendi türündekilerin genellikle üremediğini söyler, doğacak çocuğunun onu bu özelliğini almasından veya almazsa da babasından utanmasından kaygılanır. Ancak Harry'nin bu düşüncesinden dolayı kendisine yönelik suçlamalarından etkilenen Lupin olayı kabullenmeyi ve mutlu olmayı başarmıştır. Doğan çocuk erkektir ve adı Ted olmuştur. Bu, Nymphadora Tonks'un babasının adıdır. Vaftiz babasının Harry Potter olmasını ister.

Remus Lupin ne yazık ki, okuldaki savaşta hayatını kaybetmiştir. Karısı Tonks ile birlikte.......
 



Rubeus Hagrid:

 Hogwarts’ın bekçisi olan Hagrid sıradan bir adamın yaklaşık iki katı kadar uzun, en az beş katı kadar da şişmandır. Dudak uçuklatacak kadar iri ve yabanidir. Çalıya benzer siyah uzun saçlarıyla sakalı yüzünün büyük bölümünü örter, çöp bidonu kapakları büyüklüğünde elleri vardır, deri çizmeli ayakları yunus yavruları kadar büyüktür. Uçsuz bucaksız, kaslı kolları vardır.

Hagrid anne tarafından yarı devdir. İngiltere'de en son kalanlardan biridir. Hagrid onu fazla hatırlamaz çünkü üç yaşındayken onu bırakıp gitmişti. Çünkü devlerin doğalarında anaçlık yoktur. Çünkü dişi devlerin önem verdiği şey, iri çocuklar yapmaktır. Babası ise kısa boylu bir büyücüydü. Annesi gittikten sonra kalbi çok kırılmıştı. Hagrid kırışmış, siyah gözlerini babasından almıştır. Babası, o Hogwarts'a girdiği yıl ölmüştü. On yüç yaşından beri Hogwarts'ta yaşamaktadır. Hagrid on bir yaşındayken bile iki buçuk metre boyundaydı. Hagrid'in annesi babasından ayrıldıktan sonra başka bir devle birlikte olmuş ve bu birliktelikten de Kardeşi Grawp doğmuştur.

Yasak Orman'ın hemen kenarındaki küçük ahşap bir evde oturur. Tek bir odadan oluşan evinde tavandan jambolar, sülünler sakar. Ocakta bakır bir ibrik vardır ve köşedeki kocaman yatak yamalardan oluşturulmuş bir yorganla örtülüdür.

Harry, Ron ve Hermione’nin iyi dostudur. Hagrid, her çeşit canavarı özellikle de ejderhaları sever. Bir dönem Norbert adını verdiği bir ejderha büyütmeye karar vermiş fakat daha sonra çocuklar ejderhayı Hagrid'in başı derde girmesin diye Ron'un ağabeyi Charlie'nin yanına yollamışlardır. Fang adlı kızgın görünen fakat çok şirin bir köpeği vardır. Hayvanları seven Hagrid'in kedilere karşı alerjisi vardır.

Öğrencilik döneminde Hogwarts’dan kovulmuştu çünkü Basilisk’in onu Sırlar Odası’ndan yönettiği düşünülüyordu. İşin aslı; Voldemort, Sırlar Odasını açmış ve suçu Hagrid’e yıkmıştı. Dumledore az çok onun masum olduğunu bildiği için okulda bekçi olarak kalmasına izin vermişti. Önceki okul yöneticisi Profesör Dippet, onun büyücü asasını kırmıştı fakat aslında asa pembe bir şemsiyede saklıydı.

Harry’nin okuldaki üçüncü yılında Hagrid Sihirli Yaratıkların Bakımı dersi öğretmeni olmuştur. ancak 6. yılda artık bütün öğrenciler bu dersten pes etmişler ve kimse bu dersi almak istememişti. Çünkü Hagrid, Sihirli yaratıklar konusuna biraz abartılı dersler işlemekte ve öğrencilerin her zaman yürekleri ağzına gelmekteydi.

6. yılın sonunda okulda ölüm yiyenler ile okuldakiler arasında çıkan ve Dubmledore'un öldürülmesiyle sonuçlanan savaştan Hagrid'in son dakikada haberi olmuştu. Duyduğu gürültüler sonucunda kulübesinden çıkan Hagrid, Harry ile ölüm yiyenler ve Snape arasında meydana gelen savaşta büyüler havada uçuşurken ölüm yiyenleri yakalamaya çalışmıştı. Bu kovalamaca sırasında sarışın dev gibi olan ölüm yiyen Hagrid'e sürekli lanetler göndermesine karşın Hagrid'in muazzam kuvveti ve dev annesinden miras kalan keçeleşmiş derisi nedeniyle lanetler vücudunda pek başarılı olamıyordu.

Devasa Ölüm Yiyen yaptığı bir büyüyle Hagrid'in kulübesini ateşe verdi. Bu arada herkes turuncu bir ışık demetiyle yıkanmıştı. Hagrid, köpeği Fang'in kulübede kaldığını hatırlayarak panik oldu. Koşarak kulübesine gitti ve döndüğünde Snape ile yaptığı büyü savaşından dolayı hayli güçsüz ve yorgun olarak yere yığılmış olan Harry'yi gördü. Yanında korkusundan dolayı hala titreyen Fang vardı. Harry'i kucaklayarak yerden kaldırdı. Oradan ayrılmadan kulübedeki yangını söndürmek üzere "Aquamenti" büyüsü yaparak asanın ucunda oluşan su fıskiyesinden gelen suyla son alev de sönene kadar eve su sıktılar.

Harry, her ne kadar Hagrid'e Dumbledore'un öldüğünü anlatmaya çalışsa da Astronomi kulesinin altında yatan cansız bedeni görene kadar inanmak istemedi.

Son senede Harry ve arkadaşları Ölüm yiyen'lerden saklanmak ve Hortkuluk'ları bulmak için okula devam etmeseler de Hagrid ve diğer kalan öğrenciler okulda sürekli Harry Potter'ı destekleyici hareketlerde bulunuyorlardı. bunlardan birini de Hagrid gerçekleştirdi. Evinde Harry Potter'ı Destekleyin partisi yapınca Ölüm yiyen'ler tarafından yakalanmanın eşiğine gelmiş ancak Dev kardeşinin de etkisiyle son anda kurtarmıştı. Bu yüzden de bir süre Grawp ile birlikte bir mağarada saklanmaktaydı.



Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okul Çalışanları ve Öğretmenler:
« Yanıtla #2 : 23 Temmuz 2008, 10:13:23 »
Kahverengi, lacivert gibi renkleri değişik bir tonlama yapsan iyi olur, okunmuyor.. :)
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Arminas

  • **
  • 104
  • Rom: 0
  • Çoğunluğun İyiliği İçin..!
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okul Çalışanları ve Öğretmenler:
« Yanıtla #3 : 23 Temmuz 2008, 10:16:18 »
Halledildi...=]



Çevrimdışı Ira Arel

  • **
  • 198
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Okul Çalışanları ve Öğretmenler:
« Yanıtla #4 : 25 Temmuz 2008, 14:44:45 »
çok ayrıntılı olmuş ki bu benim için süper
ama tüm çalışanlar yok
"Bize aslında kim olduğumuzu göstren şey yeteneklerimizden çok SEÇİMLERİMİZ'dir."