Aynen katılıyorum. Belirttiğiniz noktalar tam da o romanın can damarını oluşturuyor. Romanın yazılış amaçlarından bir kısmını oluşturuyorlar -diğer kısmı tabii ki bir erin hayat tecrübeleri. "Kainlik"ten kastım, yazarın "gelecekte kesin şu icat veya gelişme olacak" itkisiyle bilimkurgusal öğeler yerleştirmediğiydi. Altını çizdiğiniz esasları da dile getirecek bir uyumda öğeleri icat edip bir biriyle ilişkilendirmiş.
Bu arada aklıma Yıldız Gemisi Askerleri'nin "olması gerekeni anlatması"nın bu açıdan neden önemli olabileceği geldi. Aslında Heinlein'da Haldeman gibi hikaye öğelerini anlatmak istediğine göre biçimlemdirmiş. Derdi "Askerlik ve savaş nedir ne değildir?"i anlatmak. Bunu öğretmen-öğrenci edasıyla aktarıyor. Ordu ve askerlik, sivil ve ekonomik etkilerinden bağımsız olarak kendi temel prensiplerini, teoriyi ve idealleri çerçevesinde anlatılıyor. Haliyle öykü ve içerdiği evren ister istemez askeri idealleştiriliyormuş gibi bir intiba oluşuyor. Eh, romana militarist propagandası yorumlarının gelmesinin sebebi de bu.
Şimdi geleyim kendi fantastik projeme
Savaşın ve askerliğin ne olup ne olmadığını öğretmek için Yıldız Gemisi Askerleri'ni okuturdum. Sonra üstüne, askerin tecrübelerini ve savaşın dönüp dolaşıp neye varacağını idrak ettirmek için Bitmeyen Savaş'ı okuttururdum