Bu yazdığım satırları kaç kişi sonuna kadar tahammül edip okuyacak bilmiyorum. Ben içimdeki nefreti akıtayım da. Belki de nefretim Kafka'nın kendisinden çok, onu sevenleredir.
Her insan aynı türü, aynı yazarı veya aynı kitabı sevmek zorunda değil. Ve pek çok aklı başında insan, kendisinin çok sevdiği bir eseri, bir başkasının beğenmediğini duyduğunda buna saygı duyar. Belki beğenmeyen kişiyle tartışır, ama saygıyı elden bırakmaz. Mesela ben bilimkurgu edebiyatını severim, John Scalzi'yi severim, onun özellikle Yaşlı Adamın Savaşı serisine bayılırım. Fakat biri bana bunları beğenmediğini söylerse buna saygı duyarım. O kişi benimle aynı beğeniye sahip olmak zorunda değil. Bunu anlarım.
Ben herhangi bir yazarı veya kitabı sevmediğimi söylediğimde insanlar bunu kabul ediyorlar. Tartışan olsa da bunu, saygıyı elden bırakmadan yapıyor. Kafka'yı sevenler hariç. Onlarda bir gariplik var.
Ben bu adamın kitaplarını beğenmedim. Çünkü o üslubu bana boğucu geliyor. Olaylardaki absürtlüğün karakterler tarafından doğal karşılanması bana saçma geliyor. Hatta onun karakterleri de bana absürt geliyor. Mesela Dava'da Bay K'ya dava açılır ama suçlamanın ne olduğu söylenmez. Tamam, bu olabilir. Hatta Türkiye'de bu oldu da. Fakat Bay K, bir kez olsun da çıktığı duruşmada "hangi suçtan yargılanıyorum" diye sormadı. Dönüşüm'ü ele alalım. Gregor Samsa örümceğe dönüşüyor ama ondan daha ilginç olan şey şu ki bunu garipsemiyor. Böceğe dönüşen ve bunun farkında olan bir insanın tepkisi bu mu olur?
Bazıları bunun sanat olduğunu düşünebilir, metaforları anlamadığımı söyleyebilir. Bakın, ben bunun ne kadar sanatsal olup olmadığını tartışmıyorum, mesele metaforlar da değil. Sadece beğenmediğimi, bu tarzın bana hitap etmediğini söylüyorum. Peki ne tepki aldım bunu söylediğimde?
Bir kişi "sakın bunu kimseye söyleme, sana deli derler" dedi. Bunu ciddi ciddi dedi. Sırf Kafka'yı sevmediğim için akıl sağlığımdan şüphe edileceğini düşündü. Çünkü bana bu cevabı veren kişi, kendi sevdiği yazarı sevmeyen herkesin deli olduğunu düşünecek kadar ruh sağlığı bozuk biri.
Başka biri "sen o eserleri anlamamışsın, senin kafan basmamıştır" dedi. Hakarete bakın. Altı üstü onun sevdiği yazarı sevmiyorum diye zekama hakaret etti.
Sonuncusu ibretlikti: Kafka hakkında ateşli bir tartışmaya girdiğim bu kişiye en sonunda "sen bu adamın hangi kitaplarını okudun" diye sordum. Aldığım cevap: "Okuma listemde var." Yuh yani! "Ben bir tane bile kitabını okumadığım bir yazarı fanatikçe savunmaktan çekinmeyecek kadar saçma sapan biriyim" diyemedi de okuma listesinde olduğunu söyleyerek kıvırdı.
Bu sonuncusu bana şunu düşündürtüyor: Kafka, entelektüel olmadığı halde entelektüel görünmek isteyen bazılarının tutunduğu bir yazar müsveddesidir. Kitabını okumanız önemli değil, Kafka'yı sevdiğinizi söyleyin de sizi bir şey sansınlar.
"Sana öyle denk gelmiş, bütün Kafka okurları böyle arıza değil" diyenler olacaktır. Farklı olanları tenzih ederim zaten ama çoğunluğun böyle olduğunu düşünüyorum. İçimdeki Kafka nefretinin başlıca sebebi de Kafka okurlarıdır. Yoksa beğenmedim deyip geçecektim ve hiç büyütmeyecektim. Kafka'nın yazdığı bütün eserlere, başka yazarların isminde Kafka bulunan eserlerine, Kafka hakkındaki eserlere karşı önyargılıyım. Hatta en son İstanbul'a geldiğimde Cafe Kafka diye bir yer görmüştüm. Arkadaşım "burada oturalım mı" diye sormuştu da "ölürüm de girmem içeri" demiştim. Elimde olsa bu adamın yazdığı bütün kitapların dünya üzerindeki bütün nüshalarını yakarım. Evet, kitapları seven ben, kitap yakmayı aklımdan geçiriyorum. Çünkü o derece nefret ediyorum.
Böylece bütün nefretimi dökmüş oldum. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Şimdi varsa Kafka hayranlarının hakaretlerini alalım.