Babalar ve Oğullar - İvan Turgenyev
Arkadiy: '' Herneyse'' dedi, '' kendisi öyle bahtsızlık içinde ki, inan bana, ondan nefret etmek günah olur.''
Bazarov: '' Canım, kim nefret ediyor ondan!'' diye dikleşti. '' Yalnız, ben gene şunu söylerim ki, bütün hayatını bir kadınının aşkı üzerine oynayan, bu kozu da elinden aldıklarında kendini bırakan, artık hiç bir işe yaramıyacak derecede düşen bir erkek, erkek değildir! Onun çok acı çektiğini söylüyorsun; sen, onu daha iyi bilirsin elbette ama, bence daha kafasındaki saçmalıkları tam olarak atmış değil. Şuna inanıyorum ki, '' Galignani'' okuduğu, ayda da bir kez bir köylüyü kırbaçtan kurtardığı için gerçekten kendisini önemli bir iş adamı sayıyor.''
Arkadiy: '' Canım, onun yetiştiği zamanı, gördüğü eğitimi bir düşünsene!'' dedi.
Bazarov, Arkadiy'in sözünü tamamlar gibi: '' Eğitim mi?'' dedi. '' Her insan kendini eğitmeli. Beni al ele. İnsanın yetiştiği zamana gelince... ne diye zamana bağlı kalayım? Zaman bana ayak uydursun, daha iyi. Hayır, kardeşim, bütün bunlar kendini bırakmışlık, saçmalık! Hem, bir erkekle bir kadın arasında o ne gizemli ilişkiler öyle! Biz fizyologlar bu ilişkilerin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Hele gözün anatomisini bir incele bakayım, orada gizemli bir bakış bulacak mısın? Bütün bunlar romantiklik, saçmalık, küf kokan laflar, sanatçılık iyisi mi, gel gidip böceğe bakalım.''
Bunun üzerine, iki arkadaş Bazarov'un içeride hekimlik, cerrahlık konusunda birtakım işler yapıldığını belli eden garip kokuyla dolu odasına gittiler.
İşte bu bölüm tamda benim düşüncelerimi yansıtmış olan bir bölüm.
Bazarov'un söylediklerinin hepsine katılıyorum.