Kayıt Ol

Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar // 9.Bölüm

Çevrimdışı Arlinon

  • ***
  • 456
  • Rom: 14
  • Savaş ve Ateş
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #45 : 14 Haziran 2009, 21:24:22 »
Güzelmiş,
Alıntı
"Lloth'a bu derece itaatsizlik ederek her dişiye hakaret etmişti olan ablaya, yani Valerrny'e pörtlemiş kırmızı gözlerle yoğunlaştılar."
Burada koptum favori cümlem. ;D

Bunlar zaten güçsüz bir ev fazla kaşınıyorlar gibi geldi bana, bu işin gidişi iyi değil acaba ne olacak. :P

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #46 : 14 Haziran 2009, 22:46:59 »
Doğru tespit, fazla kaşınıyolar :D. Özellikle aileyi satan biri kendini çok üstün görmeye başladı. Anneyide öldürdü meydan ona kaldı.

Bakalım :). Saol yorumun için. Heyecan kattıysam ne mutlu bana ;)

Çevrimdışı Nefertari

  • ****
  • 1517
  • Rom: 6
  • Bla bla böö
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #47 : 15 Haziran 2009, 16:10:43 »
Toplantıyı çok sevdim :D Çok iyi yansıtmışsın. Hikayenin akıcılığıda mükemmel.. Bu bölümü çok bekledim :D Diğeride umarım bu kadar uzun sürmez.. Ellerine sağlık. Yalnız kolundaki o simgeyi ben anlatırsın diye bekledim ama anlatmamışsın.. Sanırım pek önemli bir şey değil =)

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #48 : 15 Haziran 2009, 18:18:07 »
Güzel yorumun için teşekkür edrim. Artık okul bitti ya rahatım. Bölümler daha seri gelicek. He eğer gelmezse istediğin an" hani yeni bölüm?" diye bana pm atarak başıma ekşi :). hiç rahatsız olmam.

O bileğindeki simgeye gelince, sakat kızımızı yaratan gücün simgesini tam göremedim internette. Aslında gördümde böyle pek sembolik bir şey değil. Bu nedenle detaya girmedim. Şöyle diyim, iblisin etkisini yaratabilmesi için bir sembol o. Detaya gerek avrsa onu da ilerki bölümde belirtirim :D. Bi flashback yaparız ;)

Çevrimdışı magicalbronze

  • *
  • 4075
  • Rom: 1
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #49 : 16 Haziran 2009, 12:08:18 »
Eğer bölümler arası hala uzun bir zaman alıyorsa anlayınki suç Hazal'da değil bende. :D Bu yaz çok işimiz var çook! :P

"Bir nefeste okudum." tabirini burada kullanabilirim sanırım. Oldukça sürükleyici bir bölüm olmuştu. Geçen bölümde Do'urden evine pek girmeyeceğinden bahsetmiş ve biz de bu kararından dolayı üzüntü duymuştuk ki sol gösterip sağ vurma yöntemin ile, hikaye akışında onlar ile tekrar karşılaşmamız sevindirici oldu.

Simge olayı benim de dikkatimi çekti, hani bir anda acısının dinmesi ile kayıp mı oldu yoksa ömür boyu taşıyacağı bir iz olarak mı kalacak?

Başka bir şey söylemeye gerek yok sanırım, herkes söylemiş söylenecekleri. :D

Drizzt ile karşılaşacak bu kız, tahmin ediyorum ben. :P
"Her neyse sahip olunan, doğar ve ölür.
Bu nefsi müziğin içinde sıkışmış herkes
İhmal eder ölümsüz aklın harikalarını."
- William Butler Yeats, "Sailing to Byzantium "

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #50 : 16 Haziran 2009, 12:48:11 »
Simge yok oldu. "Güle güle simge, yine gel ^^."
Do'Urden'lere olan ilgi artınca onları hikayeye sokmak kaçınılmaz oldu :). Ama hala daha ana konuya tam olarak almayı düşünmüyorum. Bu son görüşünüz olacak şu anlık. Kafamdaki konuda sıçramalar olmazsa tabii, ki bilirsin bendekiler hiç yerinde duyrmaz.

Drizzt ile karşılaşmıycak :). Çünkü Drizzt'İn doğmadığı zamanlarda geçiyo bu olanlar. He ama Drizzt'i de bir ara görebiliriz. Nasıl mı? Ona daha var :D. Ama Drizzt şu an protein xD. Malice ona hamile bile değilkenki zamanlarda yaşanıyor bunlar.

Çevrimdışı estarriol

  • **
  • 163
  • Rom: 10
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #51 : 16 Haziran 2009, 20:09:13 »
etrafta drow gibi düşünen insanlar görmeye alıştım bu yazılarla. hatta tam nefret ve kıskançlık alışıldık hale gelmeye başlamıştı yazılarda ki aksiyonun dozu arttı. iyi zamanlama. ayrıca bu bölümü sanki 10 yıl yazı yazıp zaman yolcuğuyla geri gelmiş biri yazmış. gelişmeyi ağzım ayrık bir biçimde izliorum :D tebrik ederim.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #52 : 16 Haziran 2009, 20:24:28 »
Yorum yazdığın için saol ;). Bir drowda başında olunca yazmamk elde değil tabii :D.
Demek kıskançlık ve nefret alışılmış hale gelmeye başladı? Hımm... Bunu söylediğin iyi oldu, aklıma not ettim. Ama kardeşelr arası nefrette oynama yapmak olmaz sanırım. Mücadele o sayede yürüyor.

Aksiyonu ayarlamışım buna çok sevindim xD. Bu bölüme dair olumsuz eleştirilere hazırlamıştım kendimi ama gayet güzel tepkiler aldım(seninkiyle birlikte).
Zaman yolculuğu olayı için ise hayli güldürdün beni :D. Yok ya kendimi bildim bileli burdayım. "Ordaydık ve şmdi buradayız!"olmadı böyle bir durum :)

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #53 : 16 Ağustos 2009, 18:48:50 »
Unutulduk mu şimdi? :(

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #54 : 16 Ağustos 2009, 18:57:10 »
Unutulmadık da benim kendime ayıracak vaktim yok şu ara :(. Özür diliyorum okuyqan herkesten çok uzun bir ara oldu. Bu hafta i.çinde yeni bir bölüm yazacağım

Çevrimdışı Nefertari

  • ****
  • 1517
  • Rom: 6
  • Bla bla böö
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//4.Bölüm
« Yanıtla #55 : 17 Ağustos 2009, 10:41:08 »
Unutulmadık da benim kendime ayıracak vaktim yok şu ara :(. Özür diliyorum okuyqan herkesten çok uzun bir ara oldu. Bu hafta i.çinde yeni bir bölüm yazacağım

sabırsızlıkla bekliyoruz =)

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//5.Bölüm
« Yanıtla #56 : 22 Ağustos 2009, 14:06:59 »


Keraunzaalar’da işler çığırından çıkmıştı. Toplantıya giderken evin diğer üç kızından biri olan İralde, eve döndüğünde ise yeni matrondu. Annesini tam anlamıyla temizleyen drow kızının önünde artık tek engel iki kız kardeşiydi. Çok uzun zamandır onları ortadan kaldırmak ve özellikle Elinnya’nın ölümünü izlemek istiyorduysa da bunu yapmanın ne kadar büyük bir aptallık olduğunu fark etmişti. Evin matronu olarak o ikisini hemen oracıkta öldürebilirdi. Peki ya sonra? Evde ondan başka bir rahibe olmayacaktı. Henüz evlenmemiş ve ona destek olup ailesini ilerilere taşıyacak kızlarını doğurmamıştı. Bu durumları göz önüne aldığında, kendi hırsına yenik düşüp iki kız kardeşini öldürürse ne kadar büyük bir hata yapacağını anlamış oldu. İralde zeki bir rahibeydi. Ablasının aksine hatalarını gerçekleştirmeden önce fark eder ve buna göre hareket ederdi. Ailenin tek zeki dişisi olduğunu düşünmekle oldukça haklıydı. Ancak, sakat kardeşi Elinnya’nın birden nasıl olduğu anlaşılmaz bir biçimde ortaya çıkışı onu mahvetmişti.  Bir bakıma, planlarında değişikliğe gitmesine neden olan olayda buydu. Valerrny belki çabuk sinirlenen bir aptal olabilirdi, ancak o sakat fahişenin neden yaşamasına izin verdiğini yaşayarak anlamıştı. Aynı zamanda Valerrny’nin planını da kavramıştı, bu onun için çocuk oyuncağıydı. Eğer bu kız böyle güçlere sahipse, onun güvenini kazanarak matronluğa ulaşmak en kolayı olurdu. “Hah!” dedi içinden, “ Aptal ablamdan da ancak bu kadar basit bir plan beklenirdi!”.

İralde yeni durumdan oldukça rahatsız ancak yapacak hiçbir şeyi yoktu. Artık Valerrny gibi İralde de Elinnya’nın gücüne muhtaçtı. Valerrny’nin sağladığı gibi onu kendi köpeği yapamazdı ancak onların güvencesini temin ederek uslu durmalarını sağlayabilirdi. Tabii bunların hepsi kendi kızları doğup, birer rahibe oluncaya kadardı. Sonra teyzelere elveda demek oldukça büyük bir zevk olacaktı.
 İşte yolda giderken bunları kurdu kafasında ve artık bir matron olarak kendine bir eş bulması gerektiğini de kafasına not etti. Ayrıca, evleri uzun zamandır bir savaşçıdan yoksundu. Arnkra bir büyücüydü ve evde bulunması gereken savaşçı öleli çok olmuştu. İralde’nin babası olan savaşçı öldüğünden beri de yerine birini getirememişlerdi. Eh, o sıra Elinnya’nın doğumu gerçekleşmiş ve ev uzun süre karmaşada kalmıştı.
Eve vardığında hisleri onu uyardı, izleniyordu. Ancak kılını bile kıpırdatmadı. Onun için gelmediklerini biliyordu. Elinnya’yı izlemeye alacaklarını tahmin etmişti ve bu tahmininin gerçekleşmesine sevinmesi uzun sürmedi. Kıza ihtiyacı vardı artık. Yine de onu korumak için fazla bir şey yapmaya gerek yoktu. Nasıl olsa Valerrny kendini öne atardı.

Eve girdiğinde haber çoktan duyulmuştu. Annesini cesedini oradan alması için birkaç hizmetçi yolladı ve artık ona ait olan matron tahtına doğru yol aldı. O, kasıla kasıla yürürken Valerrny sinir krizleri geçiriyordu. Ancak Elinnya akıllılık edip onu ayakaltından çıkarmıştı. Haberin eve ulaşması oldukça kolay olmuştu. Evden bir kişi bile buna şaşırmamış, aksine sevinmişlerdi. Ev halkının İralde’ye inancı tamdı. Artık yükselmek için doğru an gelmişti. Valerrny bile kız kardeşini başarılı olacağından adı gibi emindi. Onun çekemediği ise o tahta oturan kişi olamamasıydı. Elinnya onu odasına götürmüşken sakat kız kardeşini azarlayarak odadan kovdu. Eğer bu kız onu en tepeye çıkaramadıysa ne işe yaracaktı ki? İralde güçlenmeden onu alaşağı etme vakti beklediğinden erken gelmişti. Ama bunu bir önemi yoktu, madem o matron olmuştu, o ünvanı elinden almak yerine ayaklarının altından çekecekti. Bunları kafasında kurarken hizmetkârlardan biri odaya girdi.

“Ne var! Rahatsız edilmek istemediğimi söylemiştim hepinize! Defol!”

“Efendim, Matron İralde sizi çağırıyor.”

İralde’ye matron diye hitap edilmesiyle kan beynine sıçrayan Valerrny yine de kendini tuttu. Yüce Anne’ye bağlılık yemini etme vakti gelmişti ve o bunu yapmalıydı. Yoksa her şeyini kaybedecekti.
Aşağıya inerken Elinnya yanına geldi. Doğuştan içer dönük ayağıyla Valerrny’e yetişmekte çok zorlansa da acınacak bir çabası vardı. Ablası ona tiksinerek baktı fakat kız bunu umursamadı. Nasıl ki İralde o toplantıdan sonra hayatından yeni bir başlangıç yaptıysa aynı şey Elinnya’ya da olmuştu. Kendine bir özgüven gelmiş, attığı her zoraki adımda sarsılmaz gibi duruyordu. Valerrny duruma lanet etti. Bu işten herkes karlı çıkmıştı, o hariç. Elinnya’nın şu an onu satacağını düşünüyordu ve kız kardeşinin o sıradaki konuşmalarına en ufak bir cevap vermiyordu.
Duruma daha fazla dayanamayan Elinnya Valerrny’i kolundan yakaladı ve sıktı.

“Eğer artık matron oysa her şeyi kazanmak daha kolay!”

“Ne saçmalıyorsun!”

“Ne anlatıyorsun demeliydin!” Elinnya’nın ona ilk bağırışı o an gerçekleşmişti.
Valerrny ksıa süreli bir şok yaşadı. Bu kıza neler olmuştu böyle? İpleri elinden düşürme korkusu sardı içini. Stratejik davranmalıydı.

“Ne anlatıyorsun o zaman?”

“İralde ikimizin baş düşmanı olabilir ancak bize ihtiyacı var!”

“Ona bağlılık yemini ettikten sonra ikimizi uykumuza öldürtecek salak!”

“Diyelim ki bunu yaptı, o zaman evi tek rahibe olarak mı yönetecek? Bu biçimde nasıl yükselecek?”
Valerrny bunu bir an düşündü. Kardeşi haklıydı. Evin artık 3 dişisi kalmıştı ve ikisi giderse…geriye kalırdı 1. Tek başına hiçbir şey yapamazdı. En azından kendi ailesini kurana kadar onlara ve tecrübelerine muhtaçtı. Ancak birden bir gerçekle yüz yüze geldi.

“Bu o kadar da basit değil! Sen henüz bir rahibe bile değilsin!”
Bu soru üzerine Elinnya afallamalıydı ama bunu yerine en ufak bir duygu kırıntısı bile oluşmadı yüzünde.

“Evet.”kısa ve dümdüz bir evetti bu.

“O zaman onun ihtiyacı olan tek şey benim, sen değil. İralde’nin de beni ne kadar sevdiğini herkes bilir.” Dedi çarpık bir gülümsemeyle. “Eee, bu durumu nasıl açıklayacaksın?”

“Eminim ki kardeşimiz bunu da göz önünde bulundurmuştur. Sana yardım eden yaratığa neden hiç güvenmiyorsun?”

Kısa bir sessizlik ve ardından Elinnya’nın tereddütsüz bir biçimde odaya girişi… Valerrny afallamıştı. Sakat kızın bunu nereden bildiğini bilmiyordu ancak soracak zamanı da yoktu. Aceleyle salona girdi. Tabii kafası karma karışık bir biçimde.

Büyük salonun, loş ışıkları altında gölgeler birer canavar gibiydi. Belli ki, az da olsa odayı aydınlatan ışık, odadaki drowların gerçeklerini yansıtıyordu. Işık sayesinde uzayan gölgeler duvarlara boylu boyunca uzanıyor, parmaklar ve kollar uzamış şekilleriyle duvarda korkunç görüntüler oluşturuyordu. Tıpkı avına uzanan eller ve pençeler gibi. Zaten birazdan İralde de ilk avlarını onlara açıklayacaktı.

Odaya son giren Valerrny olmuştu ve buna kimse şaşırmamıştı.

“Geç kaldın.” Dedi yeni matron hesap soran bir biçimde. Valerrny sadece sustu.
Salona ilk giren ve tahtın hemen altında bekleyen ilk kişi Arnkra olmuştu. Evin yeni düzeninden oldukça memnun bir biçimde kız kardeşlerini bekliyordu. Artık başsız bir koyun gibi oradan oraya savrulmak yerine gücü tadacaklarına inancı tamdı.
Ardından odaya sakat ayağını sürüye sürüye, ancak her nasıl olduysa kendinden emin adımlarla Elinnya girmişti. Ve en son da Valerrny.

“Artık herkes buradaysa yemin töreni başlasın.” Dedi Yüce Anne İralde.
Herkesi şaşırtan bir biçimde Elinnya öne çıktı. Boyunun 3 katı yukarısında bulunan tahta baktı. İralde sanki tanrılaşmıştı. Hiçbir duygu taşımadan kız kardeşinin önünde eğildi ve onun emri altında bulunacağına yemin ederek, bir yemin sembolü yaptı parmaklarıyla. Bu anın provasını yapmış gibiydi ama İralde sadece iki saatliğine yanlarında değilken nasıl bu kadar değişmiş ve güvenle hareket eder olmuştu?
Ardından Valerrny geldi. Ona kalsa Arnkra’yı tekmeleyerek öne atar, sırasını savardı ancak kural kuraldı. Aynı Elinnya’nın yaptığı hareketleri yaparak eğildi ve sözleri söyledi.

“Varlığım ve Lloth’un adıyla, evimiz ve ailemiz için senin emrin altında bulunacağıma yemin ederim… Yü…yüce… An-ne!” Son sözler boğazına takılmış ve boğulur gibi zorla ve boğuk bir şekilde çıkmıştı.
Valerrny’in her kelimesinden oldukça memnun olan ve yüzünde giderek yayılan hoşnut bir gülümsemeyle onu izledi İralde. Oturduğu yerde bacak bacak üstüne atmıştı ve yaşadığı andan oldukça büyük bir zevk alıyordu.
Son olarak, evin tek erkeği Arnkra yeminin etti ve böylece ev halkı tarafından yeni matron kabullenilmiş oldu, en azından bir süreliğine. İralde arkasından dönecek dolapların çok iyi farkındaydı ama yine de Elinnya’nın öne çıkıp ilk olarak yemin etmesi de onu oldukça mutlu etmişti. Yeni hâkimiyet alanından ve emellerine ulaşmaktan duyduğu hazzı, yeni zaferiyle süslemek istiyordu ve bu konuya ailesine de açtı.

“Artık her şey hallolduğuna göre, evimizin mutlak yükselişi için zaman harcamamalıyız. “
Bu kadar yeniyken her şey, bir anda böyle bir planla karşılarına çıkması onları şaşırttıysa da kimse hiçbir şey demedi. Sonra Valerrny işini ciddiye alan bir edayla kurbanlarını sordu.

“Peki kime saldıracağız?”

“Cevap sizi oldukça şaşırtacak ama” bu sözleri söylerken Elinnya ve Valerrny’e iğneleyen bir bakış atmıştı, “Benim aklımdaki ev Harrdelinler!” dedi zaferle.

“Harrdelinler mi! Bizi şikâyet eden hainler mi Yüce Anne!” Elinnya şaşırmış bir biçimde matrona baktı. Bu sırada “yüce anne” demeye ne de çabuk alıştığını düşünerek, Valerrny hain ilan ettiği kardeşini kısılmış gözlerle süzdü.

“Evet, o hainler! Evimizin adını iki paralık ettiler! Ancak, onarla direk saldırmayacağız. İlk saldırımızın onlara olması bütün şüpheleri üstümüze çeker. Bu da başımızı daha çok belaya sokar. Onlar bizim ana hedefimiz ancak, öncelikle 18.evi yıkmalıyız. Böylece başarımız takdir toplarken Harrdelinleri yıkıp intikamımızı almamız o kadar da göze batmayacaktır.”

Aslında Elinnya bir nebze olsun şaşırmamıştı. İralde’den bu planı bekliyordu. Onların güvenini kazanmak ve kendi zaferini yaymak için hızlı davranacağından adı gibi emindi. Ne de olsa bilgi sağlam yerden gelmişti, yine de kimseye bir şey belli etmeyerek rolünü güzel oynamıştı.

Kendisinden beklenmeyecek kadar sakin ve mantıklı bir biçimde lafa Valerrny girdi bu arada.
“Peki neden onlar? Bizi daha birkaç saat önce o aileyle iş birliği yapıp yüzüstü bırakan bir matron neden onları seçer ki?”. Bu sorunun ondan geleceğini beklemeyen İralde yüzünü ekşitti. Görünüşe göre ablasını fazla hafife almıştı. Oysa o, bu haberle bütün evin coşkuyla plana uyup ona güvenmesini beklemişti. Demek ki hızlı davranmıştı. Bir şeyler söyleyemedi bir an ve dudağını ısırdı. Sonra aklına gelen fikirlerle durumu toplardı.

“Artık evin Yüce Annesi ve matronu olarak bazı şeyleri kenara bırakıp, evin salt başarısı için birlikte çalışmalıyız. Doğru, eğer annemiz burada olsaydı Harrdelinler’e dokunmayı önermezdim bile ancak işler değişti. Biz bir aileyiz ve bu ailenin kızları olarak evimizin geleceği bizlere bağlı.”

Valerrny cevap olarak hiçbir şey söylemedi. Belki de onun cevap vermemesi şu an İralde’yi bu kadar rahatsız ediyordu. Ablası sadece anlaşılmaz gözlerle ona bir süre baktı, o kadar.

“Planım için başka fikirleriniz var mı evin rahibeleri?”

“Hangi rahibeler? Elinnya henüz Lloth tarafından kabul görmedi, göremeyecekte.” Valerrny bunu tükürürcesine söylemişti ancak yine şüpheli bir biçimde sinirlerine hâkim oluyordu.

“Doğru, ama ayağını bu biçimde gizlediğine göre onu bizimle paylabileceği bir sırrı vardır belki.” Dedi bakışlarını tatlı tatlı Elinnya’ya çevirerek. Ama Elinnya sade sustu.

“Tamam öyleyse, ısrarcı olmak benim huyum değildir.” Dedi omuz silkerek. Bu lafıyla bile Valerrny’e laf sokuyordu. “Ben onun gücüne inanıyorum.”

“Bu yaptığımızın sonucu olarak Lloth bizi cezalandırabilir.”

“Bu kızın yaşamasına izin vermemizle bile cezalandırabilirdi ama imkânsızlar yaşayan bir aileyiz biz.”

“Lloth beni kabul edecektir, en azından bir süreliğine.” Konuşan Elinnya olmuştu. Bu sözler üzerine salonda bulunan iç kişi de bakışlarını kuşkucu bir biçimde ona çevirdi.

“Bu nasıl olabilir?” dedi Arnkra. Onun bu sorusunu sıkı bir azarla susturabilirlerdi ancak kimse itiraz etmedi.

“Benim yüzümden evimizin erkekleri öldü. Bu artık önemli değil, bu eksikler kapanacak ve başka erkek feda edilmeyecek. Lloth böyle dedi.”
Şok üstüne şok yaşayan Keraunzaalar ağızları bir karış açık sakat kıza baktılar.

“Bundan nasıl olabiliyorsun!” İralde’nin bağırışı duvarları titretti. Tanrıçasına bir hakaret olarak kabul ettiği sözler karşısında kız kardeşini cezalandırmamak için çok az bir zaman vardı.

“Bu kadar sinirlenme Yüce Anne İralde. Lloth’un seni sevdiğini bugün gördük. Senin tarafında yer aldı değil mi? O zaman senin yükselişine de izin verecektir, ben sonumu biliyorum.” dedi itaatkâr bir biçimde başını eğerek. İralde buna tam olarak inanmasa da bir inandırıcılık payı bulduğunu inkar edemiyordu. Valerrny ve Arnkra onu kuşkuyla süzemeye devam ettiyse de sessiz kaldılar.

“Eksiklerimizi en kısa zamanda kapatıp saldırıya konsantre olmanızı istiyorum sizlerden. Artık ailemizin adını daha yukarılara çıkarma vakti bizim için geldi!” Bu sözleri duymak hepsini mutlu etmişti. Yüzlerde hoşnut gülümsemeler oluştu. Ve salondan ayrıldılar…

“Arnkra, sen kal.” dedi yüce anne.
Herkes gittikten sonra Arnkra konuştu, “Ne istemiştin Yüce Anne?”

“Biliyorsun ki evimizin bir savaşçısı yok. Elinnya yüzünden bütün erkeklerimizi kurban ettik. Senden, ailemize iyi bir savaşçı ve bana iyi bir eş olabilecek güçlü bir erkek bulmanı istiyorum.”
Arnkra bu emre memnuniyetle uydu. Yüzünde giderek yayınlan bir sırıtmayla,” Bu emri yerine getirmekten büyük mutluluk duyacağım.” dedi.

***

Bu sırada, koridorda:

“Elinnya! Sen nasıl olup da bu kadar şey biliyorsun!”

“Abla, artık gerçeği kabul etmeliyiz. O iblis bana da geldi ve her şeyi anlattı. Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun. Bugün o ettiğim yeminin hiçbir önemi yok! Benim sadakatim tamamen sana. Ama şu da bir gerçek ki, Lloth İralde’den şu anlık çok memnun. Yaşamama izin verecek ve İralde bir gün kendi kızlarını doğurduğunda işimi bitirecek… Ama o zamana kadar sen matron olamazsan tabii. Böyle bir şey asla olmayacak. Çünkü sen, benim yardımımla en tepeye çıkacaksın!”
Valerrny değişmiş kız kardeşini baştan aşağıya süzdü. Bu gün bütün gün bunu yapmıştı zaten.

“Sana güvenmiyorum Elinnya. Sen de değişik bir şeyler var. Örümcek Kraliçe’nin hiç merhameti yoktur, gözdeleri için bile. Bu söylediklerin akla yatkın değil.

“O zaman izle ve güvenine yeniden layık olayım abla. Eğer Örümcek Kraliçe beni yok edecekse, en azından senin güvenliğini sağlayabilirim.” İşte bu sözlere inandı Valerrny, Yine de Lloth’un Elinnya’ya zarar vermeyeceğine hiç inanmıyordu.

Ondan izin isteyip ayrılan Elinnya’yı izledi bakışlarıyla. Koridorda, önünde yürüyen drow dişisi kesinlikle bir Lloth rahibesi değildi. Valerrny bilmiyordu ama kardeşi o an çoktan bir Eilistraee rahibesi olmuştu.

İralde’nin evi gelişi sırasında geçen o iki saatte, Elinnya tam 1 hafta geçirmişti.

İralde eve gelirken ve Valerrny Elinnya tarafından bin bir türlü dil dökülerek odasına götürülmüşken:

“Elinnya! Bana gel!”
Yatağında uzanmış ve uykuya dalmış Elinnya, karşısında gördüğü kadınla şoka uğramış ve ne yağacağını bilemenden olduğu yerde kalmıştı. Karşısında duran, tıpkı kendisi gibi bir drow dişisi olan kadının üzerine hiçbir şey yoktu. Bileklerine kadar uzun, beyaz saçları savrularak mahrem yerlerini örtüyordu. Saçları durmadan dans ediyor, kadının elinde bulunan tek silah olan, uzun kılıçta bu dansa eşlik ediyordu.
Elinnya’nın içinde büyüyen korku aynı zamanda dayanılmaz bir tapınma gücüyle çakışıyordu. En sonunda buna karşı duramayıp kendini dizlerinin üstünde buldu. “Tanrıçam!”
Neden böyle demişti?
 
Bu tanrısal varlık nasıl olup da onun tanrıçası oluyordu?
“Bir tanem, beni unutmamışsın demek”. Kadının yüzünden tatlı bir gülümseme oluştu.

“Seni en son daha yeni doğmuş bir bebekken ziyaret etmiştim. Ama hiç şüphen olmasın, seni her zaman uzaktan gözledim ve korudum. Hatta bu koruyuculuğu ablan Valerrny’e verdim, o bunu bilmese de.” Dedi gözlerini devirerek.

“Tabii o seni kendi çıkarları için kullanmak istiyor ama artık gerçeklerle yüzleşmelisin.”
Bu sözlerle kafası zaten karışmış olan Elinnya’nın kalbine iğneler battı. Ablası onu hiç sevmemiş, sadece kendi amaçları için kullanmak istemişti. Ağladı, hıçkıra hıçkıra ağladı. Kendini o an ne kadar güvende ve rahat hissetse de kırılan duygularına hakim olamıyordu.

“Ağlama drow kızı.” dedi derinlerden bir erkeğin sesini andıran başka bir ses.
Kız kafasını kaldırdığında, görüntüsü oldukça korkunç ve karanlıkta alev alev yanan kırmızı gözleriyle bir iblis buldu karşısında. Kısa bir çığlık attı ancak hiçbir şey olmadı. İblis, Tanrıça’nın ayakları dibinde durmaya devam etti.

“Korkma Elinnya, o senin gerçek koruyucun. Ablasını bunu yapmaya ikna eden kişi. Görünüşünün altında gerçekten iyi bir kalbi vardı. Sadece drowlarla biraz problemleri var.”dedi aynı tatlı kıkırdamayla.

“Tanrıçam! Beni yaratan güç sizsiniz! Nasıl bilmiyorum ama bu gerçeği şu an varlığımın her damlasında hissediyorum. Benden ne istiyorsunuz! Neden benim gibi bir sakatı seçtiniz!”dedi hıçkırıkları boğazından düğümlenerek.

“Evet, seni ben yarattım! Ama güçlü, başın dik dursun diye! Sen sakat bir drow kızı olabilirsin Elinnya Keraunzaa, ama şunu da bil ki o evin matronluğu senin kaderinde var. Bırak kardeşlerin seni kullanmaya çalışsın.”dedi ve İralde’nin geri döndüğünde evin matronu olacağını ve aklında planların hepsini anlattı.

“Sakatsın, çünkü o sol ayağın sana bir hatırlatma. İçindeki kötülüğü yen ve benim rahibem, aynı zamanda seçilmişim olarak yüksel! Annem Lloth’ karşı olan savaşımda yanımda yer al bir tanem!”

“Ama nasıl?”

“Seni böylece onların önüne atacak değilim. Şimdi gel. Eğitimin başlıyor. Çok acılar ve zorluklar çekeceksin. Ama her şey bittiğinde Eilistraee rahibesi olarak yerini alacak ve gücünle evini yukarılara taşıyacaksın.

İşte bu sözlerle başka bir boyutta bir hafta geçirdi Elinnya ve geri geldiğinde sadece iki saat geçmişti. Ablalarının her şeylerine hazırdı ve yüreğine batan iğneleri de bu bir hafta içinde sindirmişti. Güçlüydü, belki sakattı ama yine de seçilen o olmuştu. Saklayamadığı bir gururu vardı içinde. İşte bu şekilde ailenin en tepesindeki yerini almak için hazırlanmıştı. Ve sırası gelince Lloth’a karşı duracaktı.

Bugün söylediği çoğu şey yalandı. Çok güzel planlar yamıştı. Valerrny bu gün bütün aileyi şaşırtan kişi olsa da onun da güvenini kazanacağını biliyordu. Ne de olsa o sadakatiyla aciz, sakatlığıyla bir pislikti. Kendi kendine güldü ve odasına girdi.

***
“Keraunzaalar’ın yeni matronu bir eş arıyormuş.” Dedi evi gözetlemekle görevli olan drow dişisi savaşçılarının lideri. Şimdi raporlarını iletiyordu.

“Hımm bu oldukça ilgi çekici. Onları dışarıdan izleyerek elde edeceğimiz bilgiyi, evin içine bir casus yollayarak daha rahat elde edebiliriz.”dedi biri.

“O zaman, yeni matrone eşi biz bulalım.”dedi öteki.

“İçeriden bir casus, kesinlikle en mantıklı olanı.” dedi bir başkası.

Çevrimdışı Arlinon

  • ***
  • 456
  • Rom: 14
  • Savaş ve Ateş
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//5.Bölüm
« Yanıtla #57 : 22 Ağustos 2009, 19:36:39 »
Heyecanlı gidiyor, merak ettim kim izleyenler. Devam! :D

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//5.Bölüm
« Yanıtla #58 : 22 Ağustos 2009, 19:40:35 »
Zaten devam etmezsem saldırıya uğrayacağım :D. Haklılar ama çooook uzun bir ara oldu bu defaki :(

Teşekkür ederim yorumun için ^^

Çevrimdışı mit

  • *
  • 5536
  • Rom: 96
  • Kronik Anakronik
    • Profili Görüntüle
    • Yorgun Savaşçı'nın Günlüğü
Ynt: Sakat Rahibe-Unutulmuş Diyarlar//5.Bölüm
« Yanıtla #59 : 31 Ağustos 2009, 11:51:07 »
Yok canım saldırmayız. Yılan başlı kamçılarımızı kullanırız sadece :)
Jackal knows who you are,
Jackal knows where you are.
Try to hide if you dare.
Do your best, i don't care.