18.Bölüm: Felaket
Severus kartalın beyaz-siyah karışımı tüylerine yastık misali başını koymuştu. Kartalın hızıyla esen rüzgarla mayışmıştı, ama kartal hiç yorulmamış gibi havada süzülüyordu. Kulübelerinin olduğu düz yeşillik alana geldiklerinde kartalın bağırışıyla uyandı Severus. Aşağıdaki alana baktı, Kheiron ve Pobeme ormanın girişinde bekliyorlardı. Yüz metre yukarıdan bile endişeli oldukları görülüyordu.
Kartal kulübenin bahçesine hızlı ama narin bir şekilde iniş yaptı. Kheiron kartalı ve Severusu farkettiği anda yanlarına koştu. Severus Kheironu ilk defa böyle endişeli ve stresli görüyordu.
"Ne oldu Kheiron, labirentten kurtulduğuma sevinmedin mi yoksa?"
"Severus, ormana gizlice birisi girmiş. Onu görmedin değilmi?"
Pobeme kolundaki henüz taze yarayı göstererek:
"Ben ormana girdikten yarım saat sonra saldırdı, elinde iki tane korkunç hançer vardı, uzun ve kana susamış iki hançer..."
"Peki nasıl kurtuldun?"
"Artemisin biz avcılara verdiği özel bir bitki vardır, Nessea. O bitkiyi sıkınca fazla uzak olmamak şartıyla istediğin bir yere gidebiliyorsun, lazım olur diye ufak bir torba da almıştım. Lazım oldu da."
Kheiron eli çenesinde olan biteni tartıyordu. Bu işte üstüne yoktur, düşünür taşınır en iyi fikiri bulurdu.
"Ben ormana gideceğim, siz burada beni bekleyin."
On dakikalık bir sesizlikten sonra kesin ve net bir şekilde söylemişti bunları Kheiron. Severus hemen karşı çıktı:
"Hayır! Ben de geleceğim, bu kişi büyük ihtimalle Titanların adamı, onunla yüzleşmem gerek."
Pobeme Elindeki yayı daha da sıktı:
"Bana böyle saldıran bir kişiyle benim yüzleşmem gerek, o bana saldırdığında onu göremedim bile, çok hızlıydı."
Tam o sırada ormana bir şeyler oldu. Ormanın tam ortasından gelen bir rüzgarla üçününde tüyleri diken diken oldu, orman birden ıssızlaştı. Ölü gibiydi... Ağaçlar büyük bir uykuya dalmış gibiydi.
Kheiron gittikçe endişeli bir şekilde okunu ve yayını sırtına attı, zırhını giydi. Severus o sırada Kheirona dikkatli baktı, onda korku seziyordu. Kheironu bile korkutacak şey ne olabilirdi ki? Kheiron son bir bakış attı, Pobeme bir köşeye oturmuş, Kheirona karşı çıkmaktan vazgeçmişti. Ama Severus emindi, tıpkı babası gibi hırsla doldu. Gökyaranı çıkardı ve birbuçuk metre uzatmak için kabartmaya dokundu. Kheironun arkasından koşarak var gücüyle bağırdı:
"Kheiron, bekle!"
Kheiron tam ormana girecekken durdu, yavaşça döndü ve Severusa baktı, "Lütfen beni anla." der gibi bakıyordu meleze. Esen ürkütücü rüzgar Kheironun saçlarını havalandırıyordu. Bir süre bakıştılar, taki ormanda kopan o felakete kadar.
Önce ormanın ortasından çıkan bir ışıkla başladı, ışık üçünün de gözünü aldı.Sonra o yoğun ışık gittikçe yayıldı ölü ormanda. Nemflerin acı çığlıkları onların kulağına kadar geliyordu. Pobeme ayağa fırladı ve yunanca bir şeyler fısıldadı çaresizce. O ışığın bir alev patlaması olduğunu ilk Severus farketti. Farketmesiyle diğerlerini uyarması bir oldu:
"Kheiron! Kaç ordan, yere yatın!"
Bir ağacın arkasına saklandı Severus, Pobeme de biryerlere sığınmıştı. Ama Kheiron o kadar şanslı değildi, alev onların olduğu yere gelene kadar sadece başını siper edebilmişti Kheiron. Alevler, korkunç fırtına akşamlarında okyanuslardaki dalgalar gibi geliyordu onlara. Felaket geliyordu...
_______________________________________________________________________________________
Bu arada baş kahramanımız Severusun bazı özelliklerini paylaşma gereği duydum, ondan yeteri kadar bahsedemedim, işte genç melez:
Severus (soyadı yok çünkü o bir köleydi):
Yaş: 17
Babası: Tanrıların tanrısı, kibirli ve çapkın Zeus
Annesi: Söylemiyim sürprizi kaçar...
Eğitmeni: Sayılamayacak kadar çok kahraman yetiştirmiş sentor(yarı insan,yarı at) biçiminde,yılların tecrübesi Kheiron
Düşmanları: Titanlar
Fiziksel Özellikler:
Boy: 1.71
Kilo: 65
Göz Rengi: Siyah (kartalımsı )
Saç: Siyah, dağınık ve kalkık, ama onu havalı gösteriyor
Diğer Özellikleri: Doğum lekesi vardır, sırt kısmında ve minik şimşek biçiminde (o bilmiyor).
Ten rengi: Normal
Kişisel Özellikler:
İyi yanları: En zor durumda kaldığı anlarda bozuntuya vermemesi, mutlaka bir planı olan(akıllıca veya aptalca), çabuk arkadaşlık kurabilen, dik kafalı, önüne en korkunç kişiler çıksa bile cesurluğunu kaybetmemesi, eğitmenine olan güveni, silahını iyi kullanması, havayı ve rüzgarı kontrol edebilmesi...
Kötü yanları: Ailesizliğin verdiği üzüntüsü, anne özlemi, biraz kibirli olması(babadan çekmiş), yersiz yerde güzel espriler yapması, öfkesine hakim olamaması, sabırsız olması...
Silahları:
Gökyaran: İlahi bronzdan yapılmış şimşek biçiminde 1.50 metrelik silah. Kimin ona verdiği belli değil.
Ok ve yay: Bunu ona Apollon hediye etmişti.Ok atmada iyi değil ama Zeusun oğlu olduğu için rüzgar yardımıyla oku istediği yere atabiliyor.