Miyazaki'den Spirit Away ve Howl's Moving Castle dışında bir şey izlemedim fakat o iki filmle beni kendine hayran bıraktı. Hatta, sinemaya giderken büyük önyargıları olan annemi bile kendine hayran etti(evet artık favorilerinden biri oldu kendisi).
Geçen haftalarda annemle izleyeceğimiz tuttu bu filmi. Bak anne, dedim, Ruhların Kaçışı'nın yönetmeni bu
. İzledik beraber.(Howl's Moving Castle'ı izlerken o yoktu
).
Her neyse, biz yine çok beğendik. Evet Nihbrin haklı. Benim izlediğim diğer iki filmden(diğer filmleriyle kıyasalayamıyorum malum bilmiyorum) daha sadeydi konu olarak. Onlar kadar da bir ağırlığı yoktu. Sabun köpüğü kıvamındaydı ama bence bir o kadar da tatlıydı.
İzlemeden önce buradaki yorumları okuduğum için konudan bir ağırlık beklemeden izlediğim için de fazla hayalkırıklığına uğramadım
.
Sonuç olarak, çok tatlı bir filmdi. Gerek karakterler olsun gerekse işlenişi. Sadeydi sade olmasına ama yüzümüzde hafifi bir tebessüm bıraktı.
İki çocuğun masumiyetini yansıtacak kadar sadeydi belki de.