Diziyi daha geçen sezon ilk tanıtımları çıktığından beri bekliyordum. Lost'un Penny'sini ve Charlie'sini böylesi bir yapımda görme isteği de heyecanı arttıyordu. Yayınlanan ilk on bölümünü her hafta çıkar çıkmaz takip ettim. Sonuç: Tam bir hayal kırıklığı.
Öncelikle karakterler kesinlikle yazıda bahsedildiği gibi derin değil. Her karakterin hikayesi tek yönlü. Hadi belki tek yönlü olsa da orjinal bir şey olsa yine izlersiniz ama hepsi klişe dolu. (Alkolik bir ajan, onu seven ama bu sorunundan kurtulmasını isteyen karısı, hasta olduğu için ölmek isteyen bir adam, karısından boşanıp bir çocukla kalakalmış bir baba, kızını Afganistan'a yollayıp ondan geriye kalanlar bir kutuyla yollanınca hayatı yıkılmış bir adam... daha neler neler)
Eleştirime devam etmeden önce yazıdaki birkaç yanlışı düzelteyim:
-Yapımcıların söylediklerine göre dizinin iki sezonluk hikayesi hazırmış. Yani eğer dizi tutarsa en az iki sezon sürecek. (
Kaynak -Bu sayfada yapımcılarla yapılmış bir röportajın Türkçe'sini bulacaksınız. İkinci soru bahsettiğim iki sezon meselesini açıklıyor.)
-Dizi mayısa kadar değil marta kadar yok ve bunun tek nedeni kanalın yoğun programı. Dizideki altı ay sonra meselesi ile bu mesele tamamen tesadüf. Zaten senaryo sezon başında büyük ölçüde hazırlanmıştı. Bu yüzden sezon içinde değişme gibi bir olasılığı pek yok. (
Kaynak - Burada da resmi olarak neden martta döneceğini okuyabilirsiniz.)
-İlk başta 4 Mart'ta dönecekti fakat şimdi iki hafta daha ertelenerek 18 Mart'a alındı. Bununla ilgili haber için:
Kaynak-Bu da belki önemsiz bir ayrıntı ama dizide bunun bir yere bağlanabileceği ihtimaliyle söylüyorum. Dizideki bilinç kaybı 2 dakika 14 saniye değil, 2 dakika 17 saniye sürdü. Bunun için kaynak göstermeme gerek yok zaten diziyi takip edenler biliyor.
Bunları kesinlikle 'gıcıklık' olsun diye belirtmedim. Diziyi bayağı araştırdığım için gözüme takılan şeyleri gösterdim. Neyse eğer eleştiriye devam edersek;
İlk bölüm oyunculuklar açısında içler acısı. Lost'un büyük şehir versiyonu. 'Adada geçeni Los Angeles'da yapalım, hem görsellik artsın hem de sanki orjinal bir şey yapmışız gibi olsun' mantığı bas bas bağırıyor. Pilot bölüm 'bakın bunlar da bütün karakterlerimiz' demek istercesine dizide rolü olan 'neredeyse' herkesi ilk bölümden hikayenin bir yerlerine sokmak için ellerinden geleni yapmışlar. Bunun acısı sonraki bölümlerde çıkıyor tabi ki (Nicole karakterinin hikayesinin ilk bölümlerde sınırlanarak az görünmeye başlaması, baba-asker kız hikayesinin üzerine çok düşünce klasik bir hükümetten kaçma hikayesine dönmesi vs. vs.)
Joseph Fiennes (Mark) gibi bir adamdan böyle kötü bir performans. 'Allah'ım nasıl olabilir?' dedirtti bana defalarca. Hele Sonya Walger'ın (Olivia) o Penny'den kopmaya çalışan ama başaramayan acıklı bakışları. Öyle ki Dominic Monaghan'ın (Simon) başarılı oyunculuğu bile diziyi kurtarmaya yetmemiş.
Dizi ana karakterlerin hikayesi yavaş yavaş sürdürülüp, her bölüm tanımadığımız bir karakter flashforward'ına ve onun geleceği değiştirmek için yaptıklarına yönlense en azından farklı hikayeler görmüş oluruz. Ama yok! Her şey ilk bölümlerde tüketildi. Kalan iki soru dizinin geri kalanının konusu olacak. Bayılmaya ne/kim neden oldu? Gelecek değişecek mi?
Amerikada 14 milyon kişi tarafından izlenen pilot bölümüyle yayınlanan son bölümü arasında dağlar kadar rating farkı var. Eğer bu durum toparlanmazsa ancak bu sezonu bitirir.
Bütün bunlara rağmen 'zaman' meselesi işlendiği için tarafımdan izlenmeye devam edecek. 'Bu kadar çok eleştiriyorsan niye izliyorsun, kardeşim?' diyebilirsiniz. Haklı da olursunuz. Ama içimi dökmek istedim =)
Yapımcılar 11. ve 12. bölümlerde çok fazla şeyi açıklayacaklarını ve hikayenin yeni bir boyut kazanacağını söylemişler. Umarım olur. Yoksa ben de umutla başlayıp sadece 'gelecek değişecek mi?' merakıyla izleyenlerden olacağım.
Çok konuştum. Kusura bakmayın artık =)