Ölümsüzlük Küresi - Kürenin Sırları - Sayfa 3
Angorath Tepelerine geldiklerinde çevreye hakim olan rüzgarın hafif esintisinin sesi, geride ve aşağı da kalan şehrin sesleri kulakları meşgul ediyordu. Esienthes bir anda şaşkınlıkla: '
'Yerdeki ayak izlerine bakacak olursak, buraya bizden önce gelen biri olmuş ! Yalnız değiliz. At-Ejderhalarını hatırlıyorsunuzdur, on beş kişilik grubumuzdan dördümüzü yok ettiler,bu sefer bizler değil, onlar yok olacak.'' dedi ve şöyle devam etti
''Biraz daha ilerleyip uygun bir yerde bekleyeceğiz.'' Tam o sırada arkalarından bir ses gelmişti, kral muhafızı ve diğer muhafızlar hızla cüsseli ağaçların arkasına saklandılar, ortam o kadar sessizleşmeye başlamıştı ki, artık neredeyse kendi nefeslerini duyacaklardı, diğer ses iyice yaklaşırken, Esienthes muhafızlara beklemelerini işaret etti ve sonunda Esienthes'in yanına kadar gelmişti,Kral Muhafızı bir anda korkuyla irkildi, sağına baktı lâkin kimseyi göremiyordu,ayak seslerinin kaynağı yoktu.
''Bu şeyde ne böyle.''diye düşünmeye başladı.Elini yavaşça Limfye işlenmiş oklarından bir tanesine götürdü.
''At-Ejderhaları sessizdirler ama bu kadar değil ayrıca görünmezde değiller.''İster istemez içini bir an da korku kaplamıştı.
''Na dîshe aer rannu,rime li aer nahn ? Mi Esienthes ? Nan de nerri feruf. Lindef na rimeli unraf aerdan yarud, rumadan rannu dîshe aerdan,na aer.''(*)Ses çok derinden geliyordu, üstelik yabancının konuştuğu lisanı daha önce hiç duymamıştı. Başı ağrımaya başladı. Düşüncelerini toparlayıp, artık bu oyundan sıkıldığını fark etti, sesin sahibini görmek istiyordu. ''Ortaya çık, eğer o kadar cesaretliysen, dediklerinden hiçbir şey anlamıyorum.'' dedi bir hışımla. Yabancı ses tekrar cevap verdi, bu sefer kendi lisanlarında konuşmaya başladı.
''Anlayacaksınız, çok uzak olmayan bir zamanda anlayacaksınız. O vakit şimdikinden daha fazla korku taşıyor olacaksınız Esienthes. At-Ejderhaları ve binicileri ile karşılaşmaya hazır olun. Bir kısmı burada, diğer birlik ise az sonra buraya gelecek. Ağaçları kullanın çünkü gecenin efendileri ile karşılaşmak sizin için kolay olmayacak. Şimdilik hoşçakalın.''Güneyden esen yel, geceye boyun eğmiş yaprakları okşuyordu. Kral Muhafızı sesin büyüsüne kapılmış gibiydi. Askerler ne olduğunu anlamamışlardı, sadece çevreyi izliyorlardı. Esienthes yabancının bir şeyler daha demesini bekliyor ama ses gelmiyordu.
''Kim olduğunu söyle !'' diye bağırdı lâkin cevabı rüzgarın etkisiyle dallar ve yapraklar verdi.
Esienthes yaslandığı ağaçtan kurtulup, kendisini izleyen askerlerine yürümeye devam etmelerini söyledi. İçlerinden Aldon onun yanına gelip ne olduğunu sordu, bir ses duyduğunu ama bilmediği bir lisanda konuştuğunu söyledi. Askerlerden duyan olup olmadığını sordu ama kimse duymamıştı.
En tepeye vardıklarında biraz dinlendiler, Aldon'un kardeşi Adro bir şeyler duyuyordu ve doğuya yöneldi, artık ağaçların sık olduğu yerleri geçmişlerdi, taşların üstünden atikçe zıplayarak aşağıya baktı, birileri ateş yakmıştı.
''Leydi Esienthes, bunu görmek istersiniz. Şuraya bakın efendim.'' Hızla Adro'nun yanına geldi, aşağıya baktı.
''Bunlar onlar Leydim, ama neyi bekliyorlar ? Neden şehire saldırmak için ilerlemiyorlar ? Kendi ayaklarıyla gelmedikleri aşikâr.'' dedi gülerek, parmağıyla biraz daha aşağıdaki, ağaçların sık olduğu yeri işaret etti, kalın cüsseli ağaçların gövdelerine bağlamışlardı At-Ejderhalarını.Esienthes
''Demek haklıymış...Ralklar...Pislikler...Bekliyorlar Adro çünkü ikinci bir grup gelecek. Hızlı olmalıyız, ikinci grup gelmeden.'' Diğer askerlerde yanlarına gelmişti artık.
''Şimdi 5 bölüme ayrılıyoruz, ikişerli grup halinde. Ne kadar az ses olursa o kadar işimize yarar, At-Ejderhalarını önceliğe alıyoruz. İkinci birlik gelmeden önce hepsini öldürmeliyiz. Oturup hepsinin toplanmasını beklersek hata yaparız. Ağaçları kullanın, At-Ejderhalarından sonra gözcüleri, en sona da çadırlardakileri öldürüyoruz. Gruplar; Adro ve Aldon, Ben ve Argina, Essis ve Ode, Udred ve Elanga, Temras ve Daros. Unutmayın her grup bir At-Ejderhası alacak. Herkes nasıl başlayacağını gayet iyi biliyor, her zamanki gibi. Onlara kendimizi hatırlatalım.''Gruplar yerlerine dağılmaya başladı, göreve uyacaklardı.At-Ejderhaları, gözcüler ve kamp çadırlarının içindekiler, sıra böyle koyulmuştu.
Temras ve Daros son taştan da aşağıya atlayıp, etrafı gözetlemeye başladılar, birkaç dakika yürümeye devam ettiler. İkisi de çok sessiz ilerliyordu. At-Ejderhasının sesi duyulma başlamıştı. Temras ileriyi işaret etti.
''Orada, bak.'' Daros başıyla onayladı ve biraz daha hızlı ilerlemeye başladılar. Daros, Limfye işlenmiş okundan bir tanesini çıkardı ve uygun bir yere geçti, Temras herhangi ani bir saldırıya karşı, etrafı kolaçan etmeye başladı.Mümkün olduğu kadar bir sessizlikle Daros'un yanına yaklaştı.
''Tek bir isabetli atış, şayet olmazsa, şu an yediği etlerin yanında tuz oluruz. İkinci atışa şansımız yok dostum, başaracaksın.''Daros derin bir nefes aldı. Yayını gerdi. Bekledi, bekledi, bekledi. At-Ejderhası önündeki yemeğiyle oynuyor gibiydi, et parçasını ağzıyla havaya fırlattı ve yakalamak için kafasını yukarı kaldırdı, tam o sırada Daros
''Mükemmel bir yer.'' diyerek yayını saldı. Ok yaratığın boğazına saplanmıştı, kafası öylece havada kaldı. Birkaç saniye içinde yere yığılan At-Ejderhasının yemeği havadan kafasına düştü. Limfye o kadar etkili bir bitkiydi ki, vücuda saplandığı an da etkisini gösteriyordu. Yaratık öldükten sonra ikisi çevredeki gözcüleri aramaya başladılar.
Not: (Üzerinde çalıştığım kendi dilim*)
''Gerçek korku yaklaşırken, içinizdeki korku niçin ? Leydi Esienthes ? Bunu sizlerde biliyorsunuz. Öyleyse içinizdeki sahte korkudan değil, dışarıdaki gerçek korkudan korkun.''Aşağıda ise hikayelerin geçtiği harita yer almaktadır;
Buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.