Aslında ben bunun sebebini yazar ve okuyucu arasındaki temel fark olarak görüyorum. Yazarın kafasında birçok şey bellidir, varmak istediği bir nokta vardır ve bununla birlikte başlar yazmaya. İlk bölümlerde altyapıyı vermeye çalışır, nasıl bir yer, nasıl kişiler, nasıl bir olay gelecek gibi gibi. En azından olayların geçtiği yer ile ilgili birşeyler kapar okuyucu, yani sıkılsak bile aslında anlamak için gerekli temeli atıyoruzdur giriş bölümünü okurken. Yazar ise bunu nasıl yapacağını düşünür, elinden geldiğince açıklayıcı bir şekilde bu temeli vermek ister ki ileride daha sağlam bir kurgu oluşabilsin. Bu yüzdendir ki o bölümler uzun ve sıkıcı olabilir okuyucu için.
Gelişme bölümleri asıl heyecanın başladığı yerdir genel olarak. Olaylar belli bir şekil almaya başlamıştır, nereye gideceği belki belli olmuştur, okuyucunun kafasında soru işaretleri veya heyecan uyandırıcı ünlemler parlamaya başlamıştır. Eh, eğer bu bölüm yeterince iyi yazıldıysa sonuç bölümünde de dünyadan kopmamak işten değildir.
Yazar eğer kafasında birşey oluşturup yazmaya başlamışsa, her bölümden zevk almayı bilir diye düşünüyorum ben. Giriş bölümünde, adı üstünde 'giriş' yapma çabası olduğundan böyle hissedebilir okuyucu. Benim fikirlerim tabi bunlar.