Kayıt Ol

Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı Geçiş Bölümleri...

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Hani LOTR gibi düşünün, ilk 50sf ağzında gevelemiş gibi geliyor mesela değil mi? Konuya girene kadar bin dereden su getirmiş sanki yazar. Çoğu kitapta olduğu gibi bir çoğumuz o girişte de sıkılmıştı, sabretmek gerekliydi. 

Nasıl desem, her kitapta konuya girene kadar bir sürü dolanıyoruz fark ettiyseniz, çoğu öyküde de böyle oluyor. Fakat esas konuya girdikten sonra gerisi su gibi geliyor nedense...

Burada tartışmak istediğim şeyse şu, okuyucu, giriş bölümlerini okurken sıkılıp pıkılırken, esas olaya geldiğinde su gibi hızla okuyor ya.... Sizce yazarken de olay böyle mi oluyor? Yani giriş bölümünü yazarken yazarlar da sıkılıyor mudur? Ne dersiniz, fikirlerinizi bekliyorum...
May the force, be with you.

Çevrimdışı Nihbrin

  • ****
  • 1243
  • Rom: 43
  • [Infornography]
    • Profili Görüntüle
    • nihbr.in
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı geçiş bölümleri...
« Yanıtla #1 : 16 Ağustos 2010, 15:16:53 »
Bir hikayenin başlangıcı yazar için en müthiş eğlence kaynağıdır. Yeni bir evrene kapı açarken nasıl mutluluk duymaz da sıkılır. Senin takıldığın bu sorunun kaynağı yazarların büyük kısmının hikayelerini çocukları gibi görmesi olabilir. Onlar ile başka kimsenin anlayamayacağı bir vakit geçirmek isterler. Yazar için o başlangıç cennet gibi, vaha gibi, saf olmalı. Varsın okurlar anlamasın. Kişisel olarak sürekli aynı hikayede kendimi sabitleme uğraşımın kaynağı, yeni bir hikayenin ilk sayfasını yazmaktan katıksız bir keyif almamdır.

Ayrıca kimi egosu sağlam kişi okuyucu eler. "Bunu beğenmezsen bizden değilsin çek git" der gibi olur yani. Benim görüşlerim bunlar.

Çevrimdışı Hurin

  • ****
  • 1478
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı geçiş bölümleri...
« Yanıtla #2 : 16 Ağustos 2010, 15:24:38 »
Ben açıkcası sıkıcı bulmuyorum çünkü betimlemeleri bir yazar ne kadar güzel yapabiliyorsa o kadar yeteneklidir bana göre. Pelennor kırlarını hayal edebilmek, ayrıkvadiyi sanki varolmuşçasına hissedebilmek daha sonra filmi çekildiğinde de "aynısını düşünmüştüm" diyebiliyorsak bunu yazarın betimlemelerine borçlu sayılırız. Bir kitap o bunu kesti, bu bunu biçti, edwırd beni ısırdı gibi basit ve betimlemelerden uzak olmamalı. Okuyucuyu düşünmeye zorlamalı, hayal gücünü kullanmalı insan.
Lacho Calad!, Drego Morn!
Flame Light! Flee Night!

Çevrimdışı Amras Ringeril

  • ******
  • 2483
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı geçiş bölümleri...
« Yanıtla #3 : 16 Ağustos 2010, 15:28:45 »
Bir hikayenin başlangıcı yazar için en müthiş eğlence kaynağıdır. Yeni bir evrene kapı açarken nasıl mutluluk duymaz da sıkılır. Senin takıldığın bu sorunun kaynağı yazarların büyük kısmının hikayelerini çocukları gibi görmesi olabilir. Onlar ile başka kimsenin anlayamayacağı bir vakit geçirmek isterler. Yazar için o başlangıç cennet gibi, vaha gibi, saf olmalı. Varsın okurlar anlamasın. Kişisel olarak sürekli aynı hikayede kendimi sabitleme uğraşımın kaynağı, yeni bir hikayenin ilk sayfasını yazmaktan katıksız bir keyif almamdır.

Ayrıca kimi egosu sağlam kişi okuyucu eler. "Bunu beğenmezsen bizden değilsin çek git" der gibi olur yani. Benim görüşlerim bunlar.

Başlangıçta alınan o keyifin sebebi yazarın yeni yarattığı dünyada istediğini yapabilecek özgürlüğe sahip olması da olabilir. Henüz hiçbir şey belli değilken ve sınırlar henüz çizilmemişken özgürce her şeyi yazabilir, her yeni şeyi hayal edip eserine ekleyebilir. Sonuçta hikayenin devamı başlangıca göre şekillenecek.
try again fail again fail better

Çevrimdışı KoyuBeyaz

  • ********
  • 2753
  • Rom: 59
  • Rasyonalist dominant.
    • Profili Görüntüle
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı geçiş bölümleri...
« Yanıtla #4 : 16 Ağustos 2010, 15:29:17 »
Aslında ben bunun sebebini yazar ve okuyucu arasındaki temel fark olarak görüyorum. Yazarın kafasında birçok şey bellidir, varmak istediği bir nokta vardır ve bununla birlikte başlar yazmaya. İlk bölümlerde altyapıyı vermeye çalışır, nasıl bir yer, nasıl kişiler, nasıl bir olay gelecek gibi gibi. En azından olayların geçtiği yer ile ilgili birşeyler kapar okuyucu, yani sıkılsak bile aslında anlamak için gerekli temeli atıyoruzdur giriş bölümünü okurken. Yazar ise bunu nasıl yapacağını düşünür, elinden geldiğince açıklayıcı bir şekilde bu temeli vermek ister ki ileride daha sağlam bir kurgu oluşabilsin. Bu yüzdendir ki o bölümler uzun ve sıkıcı olabilir okuyucu için.

Gelişme bölümleri asıl heyecanın başladığı yerdir genel olarak. Olaylar belli bir şekil almaya başlamıştır, nereye gideceği belki belli olmuştur, okuyucunun kafasında soru işaretleri veya heyecan uyandırıcı ünlemler parlamaya başlamıştır. Eh, eğer bu bölüm yeterince iyi yazıldıysa sonuç bölümünde de dünyadan kopmamak işten değildir.

Yazar eğer kafasında birşey oluşturup yazmaya başlamışsa, her bölümden zevk almayı bilir diye düşünüyorum ben. Giriş bölümünde, adı üstünde 'giriş' yapma çabası olduğundan böyle hissedebilir okuyucu. Benim fikirlerim tabi bunlar.
Uzay elbisemle kavgaya hazırım.

Çevrimdışı Hurin

  • ****
  • 1478
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı geçiş bölümleri...
« Yanıtla #5 : 16 Ağustos 2010, 15:42:47 »
Herkeste bir temkinlilik var bu benim fikrim diyor, birşey olduda benim mi haberim yok ?
Lacho Calad!, Drego Morn!
Flame Light! Flee Night!

Çevrimdışı Wanderer

  • ****
  • 1501
  • Rom: 28
  • Uzun günler ve hoş geceler dilerim.
    • Profili Görüntüle
    • Blog Sayfam - Yolsuz Yolcu
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı geçiş bölümleri...
« Yanıtla #6 : 16 Ağustos 2010, 15:44:55 »
Şimdiye kadar girişini okurken sıkılmadığım tek kitap Zülfikarın Hükmü'ydü. Adam akıcı takır takır yazmıştı yani...

Oysa Yüzüklerin Efendisi'nin ilk sayfalarında boğulacak gibi olmuştum, artık gir konuya yüzüğü alsınlar kaçsınlar gitsinler filan diye... Fakat kitabı bitirince şunu fark ettim ki, aslında sıkıldığımı düşündüğüm yerler, karakterler hakkında bilgi sahibi olabildiğim ve karakterleri tanıyabildiğim yerlerdi aslında....

Nihbrin demiş ki, "Varsın okuyucu anlamasın..." böyle yazarlar da var, kendisi için yazanlar. Örneğin Eragon'un yazarı şöyle diyor "Sadece bitirince keyifle okuyacağım bir kurgu yapmak istedim, yayınlamak gibi bir niyetim yoktu."

Bu çeşit yazarlar evet, sıkılmazlar. Peki mesela Da Vinci Şifresi, Dan BROWN, sıkılmış mıdır ki acaba yazarken? Okuyucu için yazıyor sonuçta değil mi?
May the force, be with you.

Çevrimdışı DarLy OpuS

  • ********
  • 2766
  • Rom: 35
  • Dansımız Marşandiz
    • Profili Görüntüle
    • Uykusuzluk Kulesi
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı geçiş bölümleri...
« Yanıtla #7 : 16 Ağustos 2010, 17:37:43 »
Buna en büyük örnek olarak King'i gösterebiliriz sanırım. Pek çok kitabında yüzlerce sayfa "günlük yaşamdan, sıradan olaylara" yer verir. King okumaya yeni başlayan birisi, "E bunlardan bize ne!" demesi hayli olasıdır.

Oysa sayfalar boyunca o karakterleri tanımasak, sevmesek, nefret etmesek kısacası benimsemesek; olaylar gelişmeye başladığında onların hissettiği duyguları hissedemeyiz ki. Bir süre sonra o karakterlerin kapı komşunuz olduğuna inanmaya başlarken; birden (karakterin) boğazının kesilip öldüğünü duyduğunuzda, komşunuz için endişelenmeniz kadar zevkli bir şey olabilir mi?

Okuyucu psikolojisini etkilemenin en iyi yolunun, okuyucuya karakterleri benimsetmek olduğunu düşünüyorum. Ve bu bölümler genelde "girişlere" denk geldiğinden; çarçabuk sıkılıp bırakmanız olasıdır kitabı.

Ki benim öyle sıkıldığım ender olur. Dediğim gibi, müthiş bir zevktir bu. :)

Çevrimdışı Arlinon

  • ***
  • 456
  • Rom: 14
  • Savaş ve Ateş
    • Profili Görüntüle
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı geçiş bölümleri...
« Yanıtla #8 : 16 Ağustos 2010, 18:06:33 »

Bir edebi eseri hazmede hazmede okumak ile vakit gecirmek icin film izlemek cok farkli seyler. Tavsiyem bunlarin birbirine karistirilmamasi. Boylece beklenti cikmazina dusulmez.

Çevrimdışı cankutpotter

  • ****
  • 1233
  • Rom: 14
    • Profili Görüntüle
    • Büyülü Kale, Hayallerinizin adresi.
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı Geçiş Bölümleri...
« Yanıtla #9 : 07 Eylül 2010, 19:16:45 »
Açıkçası ben lotr ve ölüüm kapısı serilerinin başlagıçlarını okurken sıkılmıştım. Ama ölüm kapısının ilk kitabını bitirdim. Hatta hatırlıyorum, okurken uyuyaklamıştım :P Neyse bence yazarlarlar pek sıkılmıyordur. Çünkü biz ne geleceğini bilmeden okuyoruz; fakat onlar ne geleceğini, ne olacağını bildiklerinde heyecanla yazıyorlardır.
İnsan, hayalleriyle vardır.

Çevrimdışı Erymnys

  • ***
  • 496
  • Rom: 8
  • PKBL
    • Profili Görüntüle
    • Erymnys
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı Geçiş Bölümleri...
« Yanıtla #10 : 08 Şubat 2011, 00:11:46 »
okumaktan değil de yazmaktan bahsetmek isterim biraz. şahsen yazarken benim en zorlandığım dolayısıyla da en sıkıldığım yerler giriş bölümleri. çünkü girişte sizin de dediğiniz gibi yaratılan dünyayı çok iyi betimlemek gerekiyor. kelimleri öyle dikkatli seçmeli ve yerleştimelisiniz ki okuyan ne sıkılsın ne de aklında soru işareti kalsın. bir nevi eğlenmek için yazıyorum diyebiliriz ama giriş bölümlerinde eğlenmek bir yana sinir stres yapıyorum. bir de en önemli şey karakterlerin okuyucuya tanıtımı sizin de söylediğiniz gibi. girişte ruh analizlerini o kadar doğru yapmalı, konuşmalarada öyle cümleler kullanmalısınız ki okuyan da tamam ben bu adamı tanıyorum, kırk yıllık dostum diyebilsin. o yüzden on belki on beş giriş yazarım uzun soluklu bir şeye başladığımda ki bunların aralarına da epey vakit koyarım ki diğerinde kulllandığım kelimeleri tekrar etmeyeyim. sonrası biraz patchwork gibi oluyor.
Elleri kalem tutanlara bu kadar düşman varken biz çok acı çekeriz daha, çok ölürüz kan kaybından!..

Çocuk Yetiştirme Sanatı Üzerine Bir Deneme --->Erymnys

Beklerim efendim...

Çevrimdışı Captain of Iron Hills

  • *
  • 7
  • Rom: 0
  • Aurë entuluva!
    • Profili Görüntüle
    • The White Tree
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı Geçiş Bölümleri...
« Yanıtla #11 : 06 Mart 2011, 15:27:48 »
Öncelikle giriş bölümlerini yazarken yaşadıklarımdan bahsetmek istiyorum. Çok tecrübeli bir yazar değilim amatörce ilgileniyorum fakat yeni başlamışta değilim. Neyse lafı dolandırmayayım, giriş bölümlerini yazmak bir kaç arkadaşın da söylediği gibi gerçekten müthiş zevkli bir şey. Ancak ben hikayelerime yapılan yorumlardan şunu anladım ki; yazdığım giriş bölümleri hiçte sıkıcı değil ve okuyucuyu bağlamaya yetecek kadar sürükleyici fakat sonrasında hikaye yavaşlıyor sanki ve hem benim için yazarken sıkıcı oluyor hemde okuyucu için sürükleyici gelmiyor. Bu kanıya ulaşmamın sebebi ise başlangıçta hikayeye yorum yapılması ama ilerleyen bölümlerde kimseden bir ses çıkmaması oldu. :D
Yüzüklerin Efendisi gerçekten sıkıcı başlıyor, evet ama yukarıda da söylenildiği gibi sonradan okuyucu o sıkıcılığın sebebini anlıyor ve kitap bittiğinde: 'Vay be nasıl sıkıcı başlamıştı, uykum geliyordu şimdi ise ikinci kitabı okumak için can atıyorum." diye düşünüyor. Bence bunda yazarın stilinin de büyük katkısı var. Tolkien'in Silmarillion'ununu altıncı sınıfta okumaya başladığımda bitirememiştim. İlk elli sayfadan sonra 30 TL verdiğim kitabı uzun süre görmeyeceğim bir yerlere sokuşturmuştum. Ancak aradan iki yıl geçtikten sonra kitabı elime aldım. Odamı temizlerden yatağımın altından çıkmıştı sanırım. :D Kitaba bir daha başladım ve bir hafta içerisinde, sular seller gibi okudum kitabı ve inanılmaz bir şekilde 'Böyle bir kitap olabilir mi ya?' dedim. İlk okuduğumda ansiklopedi gibi gelmişti. :D Sonradan iki defa tekrardan okudum kitabı canım sıkıldığı için. :D
Ama Dan Brown'un girişleri genellikle hoşuma gitmiştir, sürükleyici etkiyi yaratıyor doğrusu.

Çevrimdışı melek

  • *
  • 19
  • Rom: 0
    • Profili Görüntüle
Ynt: Girişler, Başlangıçlar, Sıkıcı Geçiş Bölümleri...
« Yanıtla #12 : 08 Mart 2011, 16:39:55 »
Benim okuduğum bütün kitaplarda girişler biraz sıkıcıydı.Bana göre hiç bir kitap direk olarak konuya girmiyor.Belkide bu yazarlar için de bir kural gibi olabilir.O yüzden sıkıldıklarını zannetmiyorum.Sonuçta kendileri üretiyorla yazacakları şeyleri.Ben onların yerinde olsam bırak sıkılmayı aksine zevk alırdım... ;)
Çocuk olsam yeniden...bir tek düştüğüm için acısa içim..
Ve kalbim,çok koştuğum için çarpsa sadece...