Ben yazayım bari, çok kolay ama:
Gördüğü ilk ağaç, bir ağaçtan çok, gür ve dağınık sakallı, çalı saçlı bir adama benziyordu. Korkmuyordu çünkü daha önce de böyle şeyler görmüştü. Yeniden baktı. Hareket ediyor, ama sonuçta sadece bir ağaç, diye düşündü. Ayakları ya da kökleri olup olmadığı görülmüyordu, çünkü ağaçlar hareket ettiklerinde köklerini dışarı çıkarıp yürümezler. Onların yürüyüşleri, tıpkı bizim suda yürümemize benzer. Baktığı her ağaçta aynı şeyler oldu. Ağaç topluluğu, sanki bir büyü etkisiyle canlanıp sevimli şekillere bürünüyor, sonra bir anda yeniden eski haline dönüyordu. İnsansı bir halleri vardı. Şekil değiştirdiklerinde, dalları ve yaprakları olan insanlara benziyorlardı. Ve alçalıp yükselen o tuhaf hışırtılar, o huzur verici mutlu sesler sürüp gidiyordu.