Annesiyle birlikte ahşaptan bir kulübede yaşıyordu Hasan. Babası, annesini terk edip üçüncü karıyı almış ve şehre taşınmıştı. Babasından nefret ediyordu bu yüzden. Yıllar sonra kocaman bir adam olup babasıyla bir aile toplantısında tartışınca şunları söyleyecekti babasına, “Ben veled-i zinayım. Babam yok benim, piçim ben…”
Hasan, on dört yaşına gelmiş, ilkokuldan çıktığı zamanlarda çay ocağında çalışıp anasına veriyordu haftalığını. Yazlarıysa şehirdeki kahvehanelerde garsonluk yapıyor üç kuruş haftalığıyla yiyecek alamadığı zamanlar, dayak yeme pahasına bahçelerden meyve çalıyordu.
Bir gün, ağabeyi, çarşıdan bir kot pantolon alıp Hasan’a vermişti çünkü okula yırtık pırtık kumaş bir pantolonla gidiyordu. Hasan yeni kot pantolonuyla arkadaşlarına caka satarken bir gün ağaçtan yaptığı sapanla karatavuk avına çıkmış ve otuz tane kuş vurup, eve kadar kucağında getirmişti onları. Anası, Hasan’ı bu halde görünce çok mutlu oldu aslında çünkü uzun zamandır ilk defa et yiyeceklerdi. Bahçeye çalı çırpıyla bir ateş yaktı ve kara tencerede kaynayan suda pişirdi. Hasan, kuşların tüyünü yolup anasına veriyor, anası da temizlenen kuşları suda haşlıyordu. Tam bu sırada yanlarına Hasan’ın ağabeyi geldi ve Hasan’ın dizleri çamurlanmış kot pantolonunu görünce deliye döndü. Tırnaklarıyla kazımaya çalışmıştı çamurları ama tamamen temizleyememişti hepsini Hasan. Murat, Hasan’a yaklaştı ve tam suratının ortasına okkalı bir tokat patlattı. Hasan daha ağlamaya fırsat bulamadan gür sesle bağırdı ağabeyi, “Sana kim aldı bu pantolonu lan, it!” Hasibe Kadın, Murat’a yapma etme dediyse de dinletememişti ve bu yüzden iyi bir dayak yemişti o gün, pantolon yüzünden Hasan. Hiçbir şey söylemedi. Sustu öylece. Çok kızdı abisine ama bir şey demedi. Çıkarıp yüzüne çarpmak istedi kot pantolonu ama okula da çıplak gidemezdi. Ağabeyinin bütün küfürlerini yuttu Hasan…
O olaydan sonra eve üç gün gitmedi. Çay ocağında yattı üç gün. Üçüncü gün okulda tarih sınavı vardı. Hasan, dersine hiç çalışamamış, sokak lambası altında okudukları yeterli olmamıştı ama gene de bütün sınıfta en yüksek notu almıştı Hasan. Herkes üç ila altı arasında not alırken Hasan dokuz almıştı. Hocaları, Hasan’ın notunu okuduktan sonra hızla Hasan’ın üzerine yürüdü ve omuzlarından tutup silkelemeye başladı Hasan’ı. Hasan o an, dayak yiyeceğini düşünmüş ve hocası onu döverse öğretmenine ana avrat küfredip okuldan kaçmayı düşünüyordu. Ama Bekir Hoca, Hasan’ı silkelemeyi bırakınca, “Gururumsun lan sen benim. Ne yapıp edip okutacam seni. Göreceksin.”
Üçüncü gün Hasan, eve gitmiş anasıyla hiç konuşmadan bütün gün dışarıda bir şeylerle uğraşmıştı. Akşamüstü eve Bekir Hoca gelmiş ve Hasibe Kadın’la konuşacağını söylemişti Hasan’a. Anası, hocayı içeri buyur etti. Bekir Hoca, lafı hiç dolandırmadan hemen lafa girdi, “Hasibe Bacım, Hasan’ı ne yapıp edip okutmamız lazım. Senin gücün yetmeyecekse, Hasan’ı bana evlatlık ver, okutayım onu.” Hasibe Kadın hiç düşünmeye gerek bile duymadı, “Al götür ne yaparsan yap, besleyemiyom ben.” Bekir Hoca, beklemediği bu cevapla karşılaşınca, kadına, kendisiyle ilgili bir sürü belge göstermişti; kafa kağıdı, diploma, anasının babasını adı… Bekir Hoca sözünü bitirince Hasan, “Hocam, ben anamdan ayrılmam, sana söz veriyom okuyacam.” Bunun üzerine Hoca, daha fazla üstelemeden ayrıldı oradan…
Aradan aylar geçmiş, Hasan ilkokuldan mezun olmuştu. Bütün notları ya dokuz ya ondu. Diplomasını da almış şehre, Sanat Okuluna kayıt yaptırmaya gitmişti. Üzerinde hala o çamurlu kot vardı… Yol parasını zar zor toparlayıp okula geldi. Kaydını yaptırmak için okul müdürünün odasına vardı. Durumu anlatıp diplomasını müdüre verince, “Sen git önce götündeki pantolonu düzelt piç.” dedi sadece müdür. Çünkü Hasan’da ne kayıt parası vardı ne de müdüre rakı ısmarlayabilirdi… Kan beynine sıçrayan Hasan, müdürün anasına sövüp koşarak kaçmaya başladı okuldan. Müdür de Hasan’ın arkasından koşmaya başlamış tazı gibi koşan piçe yetişemeyince giriş kapısını süpüren insan azmanı müstahdeme çocuğu yakalaması için bağırdı. Dev gibi herif kollarını iki yana açmış, koridoru kaplamıştı. Hasan “Boku yedik!” dedi içinden ve bismillah deyip camdan attı kendini.
Yazan: Adil Öztürk ( FreshBlood )