Kayıt Ol

Psikosentez

Çevrimdışı Gilderoy

  • ***
  • 416
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
    • Kuyutorman
Psikosentez
« : 23 Mayıs 2011, 20:13:29 »
Psikosentez, kendi yaşamlarının sahibi olmak isteyen ve kendi içlerinde süregelen psikolojik güçlere pasif olarak boyun eğmeyi ve kendi iç hulyalarının ya da dış etkilerin esiri olmayı reddedenler için bir psikolojik gelişim ve kendini fark etme yöntemidir.

demiş bir uludağsözlük yazarı. Doğruda demiş. Bu kısımda düşüncelerimi yansıttığım her türlü yazıyı bulacaksınız. Gerek düşünsel isyanlar gerek spesifik taraflarımla karşılacaksınız. Hazır ve ayık olun!
to see world in a grain of sand
and a heaven in a wild flower
hold infinity in the palm of your hand
and eternity in an hour
-William Blake

Çevrimdışı Gilderoy

  • ***
  • 416
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
    • Kuyutorman
Ynt: Psikosentez I
« Yanıtla #1 : 27 Mayıs 2011, 18:12:48 »
Evren daha yaratılmadan karanlık ve yokluk vardı. Bir de mutlak yaratıcı. Bu tek yaratıcı yokluğun ve karanlığın içinde bir nur parçası gibi balkırdı. En yüksek dereceden güzellik ve bilgeliklerle donatılmıştı. Fakat onu insan aklının alacağı böyle niteliklerle tarif etmek olanaksızdı. Onun tek niteliği niteliksizlikti. O, görülmez, kavranmazdı. Zamanla ve mekanla da sınırlı değildi.

diye bir hikâyeye başlasam, adı kesinlikle Tanrıcıklar olurdu. Belki de başlarım her an.
to see world in a grain of sand
and a heaven in a wild flower
hold infinity in the palm of your hand
and eternity in an hour
-William Blake

Çevrimdışı Gilderoy

  • ***
  • 416
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
    • Kuyutorman
Ynt: Psikosentez II
« Yanıtla #2 : 22 Haziran 2011, 15:49:06 »
Ayaklarını zorla oturabildiği dar koltuğa uzattı. Sonra sırt üstü bıraktı kendini. Gıcırdayan yaylardan çıkan ses, her ne kadar kulaklarına tiksindirici gelse de buna katlanmaya çalıştı. Ellerini avuçları üst üste gelecek şekilde birleştirip kafasının arkasına koydu. Uzun süredir migren ağrısı çekiyordu ve acilen bir uzmana görünmeliydi. Aksi takdirde durumunun daha da vahim bir hâle geleceğini kendiside bilmekteydi. Yine de umursamadı.

Yere düşen sigara pakedine uzanarak son tekini çıkarttı. Bir süre parmakları arasında ustalıkla evirip çevirdi ince sigarayı. Sıkıcı bir hal almaya başlayınca vazgeçti oynamaktan ve yere dağılmış kibrit çöplerinden birkaç tanesini usulca eline aldı. Biliyordu, bir kibrit çöpüyle sigara yakmayı beceremediğini herkes gibi o da biliyordu. Tıpkı çocukken futbol oynadıklarında topa bir türlü vuramayışı gibi. Veya otobüse her bindiğinde manyetik kartı birkaç denemeden sonra okutabildiği gibi.

Sıkılıyordu. Hayattan, işten-canı cehenneme- ve dost maskeli arkadaşlarından sıkılıyordu. Sanki bomboş bir amaç uğruna gözlerini açmıştı bu dünyaya. Hiç bir amacı yoktu. Dört yıl önce geçirdiği bir trafik kazasının hayatını bu denli değiştirebileceğini bilse hiç o yoldan geçer miydi. Lanetler savurdu içinden. Ailesini kaybetmişti o gün. Minicik oğlu ve biricik eşi. Onlar, hayata bağlanmasının tek amacıydı. Bir zamanlar böyle bir insandı işte. Ailesi için çalışan, emek harcayan. Nereden nereye diye düşünmeden edemedi. Anılar, kötü anılar tozlu sayfalarda sararmaya mahkumdu fakat sararan sadece sayfalar olacaktı. Anılar her daim canlı kalacaktı ve sürekli ızdırap verecekti.

Bir an sonra, koltuktan aşağı sarkmış sol elinde bir yanma hissi duydu. Önemsizcesine gözlerini devirdi eline bakmak için. Sigaranın yarısını tüketmiş olan ateş, geride biçimsizce duran külleri serbest bırakıyordu. Onu, her gün lanetlediği bu hayatta rahatlatan tek varlık elini yakan sigaraydı ve şimdi o da acı veriyordu. Gözlerini yumdu ve acıyı hissetmemeye çabaladı. Ne kadar geçtiğini sayamadığı an bir takım sesler kulağına fısıldıyordu. Gürültülü bir kalabalık. İnce tiz bir ses duydu sonra. Kalabalığın kuru gürültüsünü yırtan, gitgide yükselen bir ses. Özlem ve hüzün yüklü bu ses, ona hayatının sonuna kadar acı verecek olan üç buçuk yaşındaki oğlunun çığlıydı.

~
to see world in a grain of sand
and a heaven in a wild flower
hold infinity in the palm of your hand
and eternity in an hour
-William Blake