Kayıt Ol

Demiş Goethe

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Demiş Goethe
« : 06 Kasım 2012, 18:20:29 »
“Bir kitap okumak, bir kitap yazmak kadar zordur.” - Goethe


Hani forumda sık sık çevremizin bize gösterdiği tepkilerden ya da yine aynı çevrenin okuma eyleminden ne kadar uzak olduğundan şikayet ediyoruz ya, Goethe tüm bunlara cevap verircesine ne güzel de demiş. Demiş ama, onunla hemfikir olan şimdilik sadece benim. "Okumak" üzerine kurulu bu dev sitede sizlerin fikirlerini (hemfikirliğinizi ya da karşıt görüşlerinizi) bu sözden sonra epey merak eder oldum.

O zaman ilk görüş benden gelsin:

Yazmadan önce ciddi oranda okumanın gerektiğine inanan biri olarak zaten okumadan yazılabileceğine inanmıyorum. Bu noktada gerçek anlamda yazar olabilecek kişinin de önce o zorlu yolu tırmanmış ve yazma eyleminin tepelerine doğru yola çıkmış olması gerekir.

Farklı bir açıdan bakalım şimdi. Sadece harfler, kelimeler ve cümlelerden oluşan, üstelik kimisinin tuğla benzetmesi yaptığı bir yapıyı okuyarak bitermek gerçekten bu kadar zor mu? Çoğu insanın bakış açısı tam olarak bu. Yazı, yazı ve yazıdan oluşan sayfaları okumak dağları delmekle eşdeğer onlar için. Okumak zor zanaat. Kitaba ve kurguya sabır göstermek için ya cesaret ya da eğitim/alışkanlık gerek. En azından benim kendi yaşamım içinde gözlemdiğim bunlar. Bazense bir kitap hayatına girip gönlünü çalmalıdır ama yine o kapağı açıp sadece yazıdan oluşan sayfalarda gezinmek için belli bir cesaret gerekiyor.

Okumak zor zanaat, ama yazmak kadar zor olabilir mi? Neden olmasın?

Tabii bunların hepsi benim şahsi fikirlerim. Ne dersiniz? Okumak yazmak kadar zor olabilir mi?

Çevrimdışı cemaziyel

  • **
  • 100
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
Ynt: Demiş Goethe
« Yanıtla #1 : 06 Kasım 2012, 19:29:35 »
Ben bu sözü iki aşamada incelemek istiyorum:

Öncelikle ne okuduğumuza göre değişiyor. Kelimeleri gözlerinizle takip ederek arka arkaya geçiştirebilmek var. Ama okumak, yazarın anlattığını anlamaya çalışmak, olarak açıklanırsa eğer işte o aşamada öyle 'ben okudum' deyip geçemiyorsunuz. Bir kelimenin üzerinde bir kaç dakika kafa yorduğunuz oluyor. Bir yıl sonra aynı kitabı tekrar okuduğunuzda farklı noktalar gözünüze çarpıyor ve kitabın sizinle birlikte büyüdüğünü hissedebiliyorsunuz. Yazmak da bu şekilde ele alırsanız eğer, her yazdığınız şeyle birlikte tecrübe kazanıp evrim geçirdiğinizi yani, benzerlik gösterebilir.

İkinci olarak da birisinin size zorla Twilight serisi okuttuğunu düşünün bakalım hangisi daha zor. Yazmak mı, okumak mı? :D
Ne evvel ne de ahir...

Çevrimdışı Ryld Argith

  • ****
  • 879
  • Rom: 5
    • Profili Görüntüle
Ynt: Demiş Goethe
« Yanıtla #2 : 06 Kasım 2012, 19:41:42 »
Bence doğru demiş. Kitap okunurken sadece olay değil zihniyet ve yazarın hayatıda değerlendirilmeli. Mesela Tolkien eserlerinde cücelerin paraya değer veren cimri bir ırk olduğu üzerinde durmuş. Ben bunu avrupalıların gökkuşağının sonunda kazanla paraya sahip küçük cüceler var inancına bağlıyorum.
Ya da karabüyücü serisinde fakirlerin ezildiği, her fakirin hırsız ve dolandırıcı olarak görüldüğü bir ülkeyle tanışıyoruz. Aynı seri eşcinsellik konusuna da değiniyor: Bir ülke bu konuda kati kurallar uygular (idam) başka bir ülkede ise bu gibi şeyler sadece dedikodu malzemesidir. (hatta bir yerden sonra alışıldık olmuştur). Margeret Weis'in ünlü serisine baktığımızda 2. kitapta iyiliğin onurlu karakterlerinden birinin öldüğünü görüyoruz bu da bize Margeret Leydi'nin hayatta iyilerin her zaman kazanmadığı kannatinde olduğunu gösteriyor. Salvatore'a bakıldığında boksörlük hayatı olduğundan bunun eserleri üstündeki etkiside açıkça görülmekte. Ejderha Mızrağına bir kez daha baktığımızda ise kötülerin aslında pislikte sürünen bir topluluk değil sadece karanlığın tarafında olan onurlu insanlardan da oluşabildiğini görmekteyiz. Demek istediğim bir edebi eser okunurken (Özellikle fantastik kurgu ise) dikkat etmemiz gereken çok nokta var eğer bu noktalara dikkat edip kafa yormazsak. Bir süre sonra yazar tüm düşüncelerini bize kabul ettirmiş olur ve o yazarın bir kaç kitabını art arda okursak o yazardan farkımız kalmaz.

Bilinçli okuyucu olmazsak ilerde özgün yazarda olamayız :)
"Ben neysem oyum Regene. Sen nasıl ışığın bir parçasıysan, ben de karanlığın bir parçasıyım. Bence biri diğerinden daha iyi veya daha kötü değil"
Kara Dalamar

Çevrimdışı estelturin

  • **
  • 143
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Demiş Goethe
« Yanıtla #3 : 06 Kasım 2012, 19:59:16 »
Ben ilginç bir olaya tanık oldum. Goethe'ye katılan birisinin bu soruna kendince geliştirdiği bir çözüm:)
Kitap okumak zor gelen bu arkadaşımız kitabın başından belli bir miktar okuyor sonra hooop kitabın son sayfalarından bir bölüm okuyor.Sonrada aradaki olayları kendi hayal gücüne bırakıyor.Buda kendince bir çözüm işte o yüzden okumadığı kitap kalmamış öyle söylüyor :D :D :D
İnsan için önüne çıkan bütün yollar yürünebilir yollar ise, o insan artık kaybolmuştur.

Çevrimdışı Fırtınakıran

  • *
  • 8351
  • Rom: 1
  • Unique Ravenclaw
    • Profili Görüntüle
Ynt: Demiş Goethe
« Yanıtla #4 : 06 Kasım 2012, 20:03:47 »
Siz buna okumak diyor musunuz peki? Yani bence uzaktan yakından alakası yok da. Sonuçta kişisel fikirlerinizi soruyor bu konu :).

Çevrimdışı estelturin

  • **
  • 143
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Demiş Goethe
« Yanıtla #5 : 06 Kasım 2012, 20:05:40 »
Bence de uzaktan yakında alakası yok :) Hızlı tüketim çağı dedikleri bu olsa gerek :D
İnsan için önüne çıkan bütün yollar yürünebilir yollar ise, o insan artık kaybolmuştur.

Çevrimdışı estelturin

  • **
  • 143
  • Rom: 3
    • Profili Görüntüle
Ynt: Demiş Goethe
« Yanıtla #6 : 06 Kasım 2012, 20:18:57 »
Şunu da söylemek gerekirse önceleri yazmanın çok zor, okumanın çok kolay olduğunu düşünürdüm.Fakat şimdi hiç öyle düşünmüyorum.Bence ne kadar çok okursak o kadar kolay yazabiliyoruz.Tabi okumaktan kasıt epey bi kafa yorarak okumak.En azından rüyalara girmeli. Hatta günlük hayata odaklanmayı bile zorlaştırmalı :) Ayrıca şunu da ilave edeyim bir kitap okumak zordur ama 100 kitap okumak kolaydır.aynı durum yazmak için de geçerli tabi.
İnsan için önüne çıkan bütün yollar yürünebilir yollar ise, o insan artık kaybolmuştur.

Çevrimdışı Malkavian

  • *****
  • 2152
  • Rom: 57
  • I was lost in the pages of a book full of death..
    • Profili Görüntüle
Ynt: Demiş Goethe
« Yanıtla #7 : 06 Kasım 2012, 20:47:37 »
Okumak tabi ki yazmaktan çok daha kolay, gel gelelim sağlam ve dört dörtlük bir eser yazabilecek kadar kitap okuyabilmek zor zanaattır. Ayrıca okumaktan okumaya fark da var diye düşünüyorum. Çoğumuz mesela üstün körü okuyoruz. Yazar nerede hangi sanatı kullanmış, hangi benzetmeleri yapmış, nerelere göndermelerde bulunmuş tamı tamına anlayarak okumak ayrı bir zorluk.

Çevrimdışı Gilderoy

  • ***
  • 416
  • Rom: 6
    • Profili Görüntüle
    • Kuyutorman
Ynt: Demiş Goethe
« Yanıtla #8 : 06 Kasım 2012, 21:32:00 »
İkisi de zordur aslında. Daha doğrusu kendilerine has zorlukları vardır. Okumanın zor yanı, anlayarak okuyabilmektir. Bazen haberlere çıkar X yaşındaki çocuk dakikada şu kadar kelime okudu diye. Hatta bunun için açılmış hızlı okuma kursları bile var. Asıl sorun, bu insanlar bir kitap yahut bir dergi okurken zevk alabiliyor mu? Bence bu kurslar tamamen okul sınavlarına yönelik faaliyete geçirilmiş çalışmalardır. Lisedeki kimya öğretmenim her zaman kitap okumamızı ve okurken kitabın her boşluğuna notlar almamızı böylelikle kitaptan daha fazla verim sağlayacağımızı söylerdi. Denedim, ve başarısız oldum. Çünkü o kitabı okurken sağa sola bir iki kelime yazmak için hikayeden uzaklaşıyordum. Bariz bir şekilde belli değilse veya kişinin şahsi isteğiyle böyle bir girişime girmediği müddetçe metindeki söz sanatlarını, göndermeleri anlamaya çalışmak oldukça zahmetli bir iştir bence. Bu konuda Malkavian'a katılıyorum. Kesinlikle zor iş.

Yazmak ise okumaktan çok daha zordur ve oldukça sağlam bir alt yapı ve emek ister. Araştırmacılık, gözlemcilik, cesaret, yetenek ister. İyi bir yazar olmak için de cümle mühendisi olmak şarttır, potansiteli yüksek bir kelime dağarcığı gerekir. Bu yüzden birçok insan okuyabilir ama birçok insan yazamaz. En önemli fark budur.

Farklı bir durum da olabilir aslında. Şöyle ki; Goethe'nin yaşadığı dönemde halkın deli gibi kitap okuduğunu ve bu amaç uğruna kütüphaneleri istila ettiklerini hiç ama hiç sanmıyorum.

“Bir kitap okumak, bir kitap yazmak kadar zordur.” O dönemde ya insanlar kitap okumaya pek yanaşmıyor ya da okunacak kitap sayısı az olduğu için okumak zor. İlki daha mantıklı ve hala geçerli. Evet, ülkemizde de.
to see world in a grain of sand
and a heaven in a wild flower
hold infinity in the palm of your hand
and eternity in an hour
-William Blake

Çevrimdışı Kaze

  • **
  • 154
  • Rom: 2
    • Profili Görüntüle
Ynt: Demiş Goethe
« Yanıtla #9 : 06 Kasım 2012, 21:35:31 »
Konuyla ilgili Goethe'nin çağdaşı (bir ara) yakın dostu olan Arthur Schopenhauer'ın Okumak, Yazmak ve Yaşamak Üzerine kitabını okumanızı öneririm. Tabi Schopenhauer olaya aynı zamanda felsefi yönden yaklaşıyor, yalnız kendisini iyi bir okur olarak gören herkesin ilgisini çekebilecek, gayet anlaşılabilir ve en önemlisi de okuma konusunda fikirlerinize yön verebilecek bir eser.

Kitabın arkasındaki yazıdan bir cümle; "Bir yığın berbat kitap, gıdasını buğday başaklarından alan ve sonunda onu boğup kurutan edebiyatın istilacı yabani otları da öyle. İnsanların zamanını, parasını, dikkatini gasp etmektedirler." Esaslı filozoftur Arti, sözünü sakınmaz ^^.

Neyse, konuyla ilgili -Schopenhauer'ın da etkisiyle şekillenmiş olan- fikirlerime gelecek olursak, bana göre sırf zaman öldürmek için, okumuş olmak için okumak hiçbir şey yapmamakla eşdeğer. Bu şekilde yüzlerce kitap okumaktansa okuduğunu sindirerek, anlamaya çalışarak, kısacası üzerine düşünerek okunabilecek 3 5 kitap kişi için çok daha değerli olacaktır.

Yapılan eylem -okumak, yazmak, kritik yapmak- düşünme içermiyorsa içi boş, temelsiz kalacaktır. Yani "yazmak için çok okumak" önermesini eksik buluyorum. Bunun yerine "yazmak için okumanın yanında düşünmek, okurken de, okuduktan sonra da beynin pas tutmuş her bir hücresini derin uykularından uyandırarak aktif olarak kullanmak gerekli.
Spoiler: Göster

Çevrimdışı daifunka_vc

  • ***
  • 618
  • Rom: 20
  • Kronik Öğrenci
    • Profili Görüntüle
Ynt: Demiş Goethe
« Yanıtla #10 : 07 Kasım 2012, 01:01:12 »
Yukarıda yazılanların çoğuna katılmakla beraber aklımdakiler kaybolmadan ve tekrara kaçmadan bir kaç cümle de ben bir şeyler yazayım, içimde kalmasın. :D

Şimdi ben yazma eylemi ile pek bir alakam olmadığından onun zor olduğunu bilir, ama bu zorluğun derecesini pek de kestiremem. Gelelim, yerine göre, okumanın da gayet zahmetli bir uğraş olduğunu düşünmekteyim. Çok fazla karşılaşmasam da (bu benim okumada çok iyi olduğumdan değil, bu şekil çaba gerektiren kitapları fazlaca okumuyor olduğumdandır) bazen yazarın bir cümlesine, paragrafına takılır; tamı tamına ne söylemek istiyor olabileceğini, yazarken o anda aklından nelerin geçtiğini öğrenebilme isteğiyle yanıp tutuşurum. 'Yazar bir şeyler söylemiş mi daha sonra bu yazdığının hakkında?' diyerek önce bir bakarım, bulamam. Sonra 'Millet ne düşünmüş acaba?' diye de araştırır, birbirinden farklı bir sürü fikirle karşılaşınca 'Adam yapmış yapacağını.' der, ufak bir yenilgi duygusuyla okumaya devam ederim.

Çoğu yazarın (Hayır, darphanelerden bahsetmiyorum. :P) da insanlar yazdıklarımı anlasın, ders alsın, vesaire vasaire diye yazıyor olmaktan çok kendileri için yazıyor olduklarına inanıyorum. İçindekileri dışa vurmak, rahatlamak için güzel bir yöntem olsa gerek. 'Yok kardeşim öyle değil o işler.' diyenler de vardır aranızdan tabii, onlar da haklıdır muhtemelen, çünkü yazmayla pek alakam olmadığını daha önce de söylemiştim.   
There are two secrets to becoming great. One is never to reveal all that you know. - PS:T