Kayıt Ol

Kırık Kılıç

Çevrimdışı Laughing Madcap

  • ****
  • 960
  • Rom: 51
  • The Oncoming Storm
    • Profili Görüntüle
Kırık Kılıç
« : 12 Ağustos 2010, 01:03:24 »
Giriş: On Gardiyan


Savaş her ülkenin ve o ülkede yaşayanların korkulu rüyasıydı. Bu savaşın efsanevi Ejderhakralları ve onların korkunç ejderhalarına karşı yapılıyor olması, tüm dünyada büyük bir umutsuzluk yaratmıştı. Önce doğunun sonra da batının bu durdurulamayan güç karşısında boyun eğmesiyle kuzeydeki ve güneydeki bir çok krallık savaşmadan teslim olmuştu. Ancak aralarından birkaçı, sonunda ölüm bile olsa karşı koyma taraftarıydılar.

Bunlardan birisi de Kuzey Krallıkları'ndan, Meiyo Krallığı'ydı. Meiyo Krallığı balıkçıları ve onurlu savaşçılarıyla tanınan, kuzeyin küçük krallıklarından birisiydi. Bir tarafı denize bakan ülkenin etrafı genellikle ormanlarla ve tepelerle kaplıydı. Ülkede yaşayan insanlar genellikle savaşçıl ve sert yapıdaydılar. Fakat beklenenin aksine sorunlarını diplomatik yollarla çözmeye çalışırlardı. Savaş yıllarında bu krallıkta ortaya atılmış bir fikir, her ne kadar o yıllarda oldukça mantıklı bir fikirmiş gibi görünse de, dünyayı değiştirecek olaylara sebep olmuştu. Fikir temel olarak kralların korunmasıyla ilgiliydi. Ordunun görevi ülkeyi korumaktı elbette ancak kralın aldığı herhangi bir yara, ülkenin de yara alması demekti. Bu yüzden ülkenin en önemli on savaşçısı krallarını korumaya yemin ettiler. Bu on savaşçı kendilerine On Gardiyan ismini takmıştı. Böylece efsanevi savaşçı Dante Odorin liderliğinde On Gardiyan, yıllarca sadece kralı ve ailesini korumakla kalmamış, ülkenin temelini oluşturan geleneklerin ve ideallerin korunmasını da üstlenmişlerdi.

On Gardiyan birimi yıllarca krallarına hizmet etmişler, savaş sırasında krallarını ortadan kaldırmak için yollanan kiralık katillere ve şehri kuşatan çapulcu ordusuna karşı başarıyla savaşmışlardı. On Gardiyan, günden güne krallık halkı tarafından efsaneleştiriliyorlardı. Özellikle Dante Odorin, bu övgüleri fazlasıyla hakediyordu.

Bu yüzdendir ki, savaşın en kızgın olduğu dönemlerde alınan ani bir karar halkı oldukça şaşırtmıştı. Kral'ın bizzat imzasını taşıyan fermana göre Dante Odorin ve "On Gardiyan"lardan 4 kişi, krala ihanet suçundan dolayı idam edileceklerdi. Kimse işin aslının ne olduğunu bilmiyordu ama alınan karar halkı oldukça şaşırtmıştı. Krallıkta bir isyan patlak verdi. Özellikle Dante Odorin'in idam edilecek olması halkı çileden çıkartmıştı ve bazı bölgelerde Dante kahraman ilan edilerek kral karşıtı eylemler boy göstermeye başladı. Alınan acil bir kararla Dante Odorin'in idamı durduruldu. Bunun yerine ünlü kılıcı "Vlon", bizzat Kral tarafından kırılacak ve Dante ülkeden sürgün edilecekti.

Bu karar halkı biraz olsun yatıştırmaya yetti. Ancak yine aynı karar Meiyo Krallığı'nın tarihinde almış olduğu en kötü karar olacaktı.
Attention all planets of the solar federation
We have assumed control.

Çevrimdışı Laughing Madcap

  • ****
  • 960
  • Rom: 51
  • The Oncoming Storm
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kırık Kılıç
« Yanıtla #1 : 23 Ocak 2011, 23:50:53 »
Bölüm 1: Kırılış

Gece sadece şehrin değil, kalenin de üzerine çökmüştü. Koridorlar boylu boyuna meşalelerle aydınlanıyor olsa da verdikleri ışık havadaki kasveti dağıtamıyordu. Kaledeki odalarda da durum aynıydı. Nöbet tutan askerler ya da bir kaç hizmetçi dışında ayakta kimse yoktu.

Bu sessiz ve karanlık odalardan birisi de, On Gardiyan'ın lideri Dante Odorin'in odasıydı.

Dante, henüz uyumamış olsa da oda tamamen karanlıktı. Adam üzerinde zırhı, efsanevi kılıcı masaya dayanmış bir şekilde öylece oturuyordu. Ellerini birleştirmiş önündeki kağıtlara gözünü dikmiş öylece bekleyen adam, bir ölüyü kıskandıracak şekilde kıpırdamadan duruyordu. Öyle ki, kapısı beklediği üzere çalındığında kafasını kaldırmadı bile.

İçeri, ellerinde birer mum olan dört adam girdi ve adamlardan birisi masadaki gaz lambasını yaktı. Adamlar da liderleri gibi tamamen zırhlıydılar ve göğüslerinde aynı amblemi taşıyorlardı; bir kılıç.

Adamlar pek ses çıkartmadan sandalyelerini Dante'nin karşısına çektiler. Suratları genel olarak ifadesizdi fakat gözleri, odanın karanlığından daha karanlıktı.

Sonunda kafasını kaldıran Dante, gözlerinin ışığa alışması için biraz bekledi.

"Dört?"

Masanın karşısına oturan adamlardan birisi raharsızca kıpırdandı. Diğerlerinden ses çıkmayınca, çatlak bir sesle yanıtladı.

"Evet efendim. Sadece dördümüz varız."

Dante iç çekti ve önündeki kağıtları düzeltti. Ne bekliyordu ki?

"Diğerleri?"

Bu sefer cevap veren, On Gardiyan'ın en genci Glabben'dı. Glabben, aslen basit bir demirci çırağıydı. Fakat küçük yaşından beri, ustasının yaptığı kılıçlarla oynaya oynaya bu işte ustalaşmış ve katıldığı bir turnuvayı kazanarak askeriyeye katılmıştı. Sadakati ve savaştaki soğukkanlılığıyla "Gardiyan"ların dikkatini çeken Glabben, çok geçmeden şu anda üzerinde olan zırhı taşımaya başlamıştı.
 
"Bilmiyorlar. Ama desteklemiyorlar da. Gördüğüm kadarıyla, onlar tamamen sadıklar."

Dante kafasını kaldırıp gözlerini konuşan adama dikti. Bir anlık oluşan sessizlik, Glabben için bir ömre bedeldi. Glabben, Dante'nin kahramanlıklarının hikayeleriyle büyümüştü. Büyüdüğünde, hikayelerin bir gerçek olduğunu görecek kadar Dante ile beraber savaşmıştı. Bu bakışın aynısını savaş sırasında binlerce kez gördüğü için nefesi kesilmişti.

"Biz değil miyiz, Glabben?"

Glabben terleyen ellerini zırhına silerek, rahatsızca oturduğu yerde kıpırdandı.

"Öyle demek istemedim efendim."

Dante kağıtlarla oynamayı bitirdi ve adamlarına döndü.

"Şunu iyice anlamanızı istiyorum. Biz ülkeyi, çocukları, geleceği ve gelenekleri korumak için yemin ettik."

Gardiyanların en yaşlısı Drake, korkunç bir kahkaha patlattı.

"Ve kralı."

Dante elini kaldırıp adamı susturdu. Sinirlenmişe benziyordu. Şu anda ihtiyacı olan son şey, Drake Usta'nın alaycılığıydı.

"Kraliyeti." diye düzeltti ve devam etti.

"Yemin ettik ve bu güne dek bu yeminimizi yerine getirdik. Ölümden başka bir beklentimiz olmadan, buna devam ettik. Devam da edeceğiz."

Elindeki kağıtları karıştırıp içinden katlanmış bir kağıt çıkarttı. Kağıdı yavaşça açarak masanın üstüne seren Dante, gaz lambasını kağıdın ortasına koydu. Işık kağıdı aydınlattığında, bunun kalenin planı olduğu anlaşıldı.

"Anlıyorsunuz değil mi? Yapmayı hedeflediğimiz şeyin büyüklüğünü, hayır zorluğunu değil, yüceliğini anlayabiliyorsunuz değil mi?"

Dört adam da kıpırdamadan kalenin planına bakıyordu. Hiç biri, cevap verme cesareti gösteremedi.

"Kardeşlerim... Sizi bu duruma soktuğum için özür dilerim ama bu... affedilemez."

Dört adam bir süre daha kıpırdamadan dursalar da, yavaşça ayağa kalktılar ve ellerini yumruk yaparak göğüslerindeki amblemin üstüne koydular.

"Emirleriniz nedir efendim?"

Dante yavaşça ayağa kalktı ve kılıcını dayandığı yerden alıp kınına soktu. Parmağıyla, haritada kralın odasını gösteren yeri gösterdi.

"İhanet edenlerin cezası, ölümdür."
Attention all planets of the solar federation
We have assumed control.

Çevrimdışı Laughing Madcap

  • ****
  • 960
  • Rom: 51
  • The Oncoming Storm
    • Profili Görüntüle
Ynt: Kırık Kılıç
« Yanıtla #2 : 30 Nisan 2011, 17:45:08 »

"Dante!"

Dante Odorin sıçrayarak uyandı. Bileklerinden zincirlenmiş bir şekilde duvara asılıydı, üzerinde sadece pantolonu vardı. Bilekleri, zincirlerinden dolayı ağrıyordu ama onun umrunda değildi. Başı çatlayacak gibiydi.

Kafasını kaldırıp etrafına baktı. Henüz güneş doğmamış olmalıydı, zindan zifiri karanlıktı. Beynindeki ses tekrar tekrar yankılanırken gözlerini kısıp etrafa tekrar bakındı. Kimse yoktu. Kimsenin olmasını da beklemiyordu zaten. Ona seslenen, kılıcı Vlon'dan başkası değildi.

Yalvarıyordu Vlon. Kendisini kurtarması için, tekrar Dante'nin elinde olmak için yalvarıyordu. Zincirlerini kır, kolunu kopart, beni bul diye haykırıyordu. Bu, Dante'yi delirtiyordu.

Gözlerini sıkıca kapattı ve bir kaç gün önce olanları düşündü. O ve adamları kralın odasına girdiklerinde, odada kimsenin olmadığını farkettikleri an anlamıştı şu duruma düşeceğini. Kralın yatak odasının balkonunun önündeki perdeden, diğer beş Gardiyan kardeşi çıktığında, yapacak bir şeyi yoktu. O gece, kardeş kanı dökülmüştü. Genç Glabben ilk düşenlerdendi. Saatlerce süren çatışma sonunda, Gardiyanlardan sadece beş kişi geriye kalmıştı. Birden oda kalenin muhafızları ve askerlerle dolmuştu. Kralı öldürmeye gelenlerden sağ kalan Dante ve Drake sessizce teslim olmuşlardı. İlginç bir şekilde, Kralı korumaya çalışan Gardiyanlardan sağ kalan üç kişi de yakalanıp zincirlendi. Dante muhafızlar odaya doluştuğu anda anlamıştı Kral'ın planını; On Gardiyan'dan tamamen kurtulmak.

"DANTE!"

Beynindeki ses bir kere daha yankılandı, bu sefer daha güçlüydü. Neden sonra ayak sesleri duymaya başladı Dante ve bir kere daha kafasını kaldırıp zindan koridorlarına baktı. Ellerinde meşalelerle üç muhafız ve önlerinde Kral, zindana girdiler. Dante'nin bulunduğu hücrenin kapısı açıldı ve Kral, belinde Dante'nin kılıcıyla beraber içeri girdi.

"Hain uyanıkmış demek."

Dante Kral'ını süzdü ve gülümsedi.

"Evet efendim, bu saatte uyanık olmanız ne şaşırtıcı."

Kral bir an için bozulsa da çabuk toparlandı.

"Demek bahanen buydu. Kralını öldürüp ülkeyi Ejderhakralları'na teslim etmeyi planlayan bir adam için ilginç bir bahane."

Dante kafasını salladı.

"Demek böyle söylediniz herkese. Gardiyanlar birer hain ve siz bir kurbansınız. Ne ironik, ben tam tersi olduğunu duymuştum. Meiyo'yu ve çocuklarını Ejderhakralları'na teslim etmeyi planlayan Kral ve On Gardiyan birer kurban."

"Saçmalık!" diye haykırdı Kral. Oldukça sinirlenmiş gözüküyordu ve bu Dante'nin haklı olduğunu gösterirdi.

"Geçen hafta, Ejderhakralları'nın yolladığı elçiyle yaptığınız özel görüşmede neler konuşulduğunu biliyorum. Ama artık önemli değil. Kardeşlerim öldü. Sizi korumaya çalışanlar bile idam edildi. Ve sıra bende."

Kral hücrenin penceresine doğru yaklaştı ve ellerini arkasında bağlayarak gökyüzünü izledi. Bir kaç dakikalık sessizlikten sonra arkasını döndü ve Dante'yle yüzleşti.

"Birazdan kılıcın kırılacak ve bu ülkeden sürüleceksin. Kimseye görünmeden bu ülkeyi terkedeceksin. Görüldüğün yerde öldürülmen emredildi. Boynunda iple sallanmanı görmeyi çok isterdim ama..."

Duraksadı ve öne doğru eğilip fısıldadı.

"Nasıl öğrendin bilmiyorum ama bu ülke için en iyisi. Bu sırrın seninle beraber yok olmasını isterdim ama kimse bir haine inanmaz."

Dante'nin gözü öne eğilmiş Kral'ın belinde sallanan kılıcına kaydı ve birden beynine bir acı saplandı. Kılıç ona yaklaşmış olan Kral'a kafa atmasını emrediyordu. Boynunu ısır, damarlarını parçala, zincirlerini kır!

Dante bakışlarını tekrar Kral'a döndürdü. Gülümsüyordu.

"Size inanmıyorum."

***

Kral'la görüşmesinden bir süre sonra, daha güneş Korchon dağlarını aşıp da ışıklarını Meiyo'ya bahşetmeden onlarca muhafız, Kral ve Dante kraliyet demircisinin ocağının önünde toplandılar. Bileklerinden zincirlenmiş Dante, diz çökmüş bir şekilde büyük örsün önünde duruyordu. Kılıcı Vlon, tüm ihtişamıyla örsün üstüne yatırılmıştı. Ocaktaki ateşin parıltısını yansıtarak tüm odaya yayıyordu. Örsün diğer tarafında ise Kral, elinde bir çekiçle duruyordu.

Kafasını kaldıran Kral odaya şöyle bir göz gezdirdi.

"Bunu hatırlayın."

Çekici öfkeyle kılıcın üstüne indirdi ve kılıç kırılana kadar devam etti. Bu görüntüyü Dante hariç herkes izlemişti. Dante ise, kılıca inen ilk darbeyle beraber kafasında yankılanan acı çığlığı yüzünden bayılmıştı.

Attention all planets of the solar federation
We have assumed control.