7.Bölüm ‘’Gri Pelerinli Adam’’
Penceredeki panjurların arasından sızan güneş ışınları, oda’nın mavi renkteki duvarına vurmaya başladı. Güneş dışarıdaki kar’ı alıp götürmüştü, artık ilkbahar belirtileri kendini göstermeye başlamıştı. Dışarıdaki hava her zamankinden farklıydı.
Her sabah On’da otomatik olarak çalışan radyo’nun sesi uyuyan genç’i uyandırdı. Radyo’daki ince sesli kız, hava durumunu sunmaktaydı. ‘’Doğu’dan gelen soğuk hava dalgası bugün’den itibaren yurdu terk ediyor.’’
Joel huysuzca radyo’ya elini uzattı ve radyo’yu kapatırken ‘’Bir hafta sonra okullar başlar, al başına belayı’’ diye mırıldandı. Tembelce üstündeki yorgan’ı atıp ayağa kalktı. Ayağa kalkar, kalkmaz ilk işi cam’ı açmak oldu. Dışarıdaki farklı havayı o’da hissedebiliyordu.
Cam’ı kapattığında, üstündekileri ancak fark edebildi. Kazağını ve pantolonunu çıkartmayı unutmuştu, şaşkın bir şekilde ‘’ Ucuz atlattık’’ dedi. ‘’Üstümdekilerle uyurken biri beni görseydi, nasıl açıklardım’’ diye düşündü ve sessiz bir kahkaha attı. Hemen üstünü değişti. Günlük kıyafetlerini giyindi ve mutfağa indi.
Kahvaltıda herkes çok sessizdi, kimse konuşmuyordu. Joel ilk defa kahvaltıda azar işitmemişti ve bunun farkında değildi, farkında olsa bu anın bozulmasını asla istemezdi. Dakikalar süren sessizliği Barnie bozdu.
- ‘’Joel biz bugün annen ile alışverişe çıkacağız.’’
- ‘’Güzel.’’
- ‘’Anlamadım, neresi güzelmiş bunun?’’
- ‘’Evin ihtiyaçları için, bilirsin işte.’’
- ‘’Peki o zaman, biz gelene kadar uslu bir çocuk ol ve etrafı dağıtma.’’
- ‘’Tamam. Zaten ne zaman etrafı dağıttım ki?’’
Joel en son söylediği lafı bilerek söylemişti, dikkat çekmemek için ve başarılıda oldu. Barnie gülerek, Julia ile beraber yukarı çıktı.
Yarım saat sonra evde tek başına kaldı ve hemen odasına çıktı. Gece yatağın altına koyduğu, kitap ve şişeyi dikkatlice çıkardı. Kitabı açtığında karşısına uyuyan bir yüz çıkmıştı. Joel, yüz’ün uyuduğunu görünce, uyandırmamaya karar verdi, fakat zaman yoktu, hemen vazgeçti.
Yüz uyandığında, kısık gözlerle Joel’e bakarak ‘’Sonunda gelebildin, bir an başaramadın sanmıştım’’ dedi ve sonra ekledi ‘’Dorin’in sana verdiği şişe nerede, hadi Joel göster onu bana.’’ Joel şişeyi havaya kaldırarak gülümsedi ve ‘’Şimdi ne yapıyoruz’’ dedi.
- ‘’ilk önce şişedeki sıvıyı bana içir Joel hadi.’’
- ‘’Sahiden onu içecek misin?’’
- ‘’Tabi ki, eğer onu içersem bu lanet kitap dan kurtulabilirim’’
- ‘’Peki o zaman çürükleri görelim’’
- ‘’Hiç komik değil Joel.’’
- ‘’Tamam, tamam.’’
Bay Diams ağzını açtı ve mavi şişenin içindekini içti. Odadaki hava birden değişti, etraf karanlığa büründü, Joel kitap tan çıkan hortumu bir an için fark edebildi, biraz geriledi ve kitap tan uzaklaştı.
Etraf aydınlandığında Joel karşında, Gri pelerinli, siyah pantolonlu bir adam gördü, hayretler içerisinde birbirlerine bakıyorlardı. Bay Diams’ın siyah gözleri, kumral saçlarının ardında kaybolmuşlardı. Joel ‘’İlk aşama başarılı sonuçlandı’’ diyerek gülerken, kitap sert bir şekilde kapandı.
Joel ve Bay Diams birbirlerine sarılırken Joel ‘’Senelerdir berarber kaldığım üvey annem Julia’dan nefret ederken, tanımadığım bir adama severek sarılıyorum, çok tuhaf’’ diye düşündü ve odayı birden mutluluk boğdu.
Artık sıra Magicians’ı kurtarmaya gelmişti…