Künye:Adı: Pusova
Yazar: Galip Dursun
Türü: Gizem – Gerilim
Basım Yılı: 2016
Sayfa Sayısı: 168
Türkçe Basımı: İthaki Yayınları
Tanıtım: Anadolu Korku Öyküleri'nden tanıyacağımız, yazar Galip Dursun, gündelik hayatın akışından birer parçaymış gibi başlıyor hikayelerine. Ama o hikayeler, başladıkları sıradanlıkla gitmiyorlar elbet. Dağlarda, köylerde, şehirlerde, ara sokaklardaki küçük mekanlarda; kimi gözden düşmüş kimi ise başka dünyalardan başka tarihlerden gelme ruhlar; insan zihninin eseri, ister kişisel isterse kitlesel kıyametler bu öykülerin can damarı olunca sıradan olmaları düşünülemez. Bilinmezliğin, bilinirlik maskesine büründüğü metinlerde, okuyucusuna gizem basamakları bir bir tırmandırtılıyor. Sonlarında mı? Onlar, amaçları gereği, zihninizin beklediklerini vermeme gayesinde; insandan gelmiş ve insanlıktan ötürü unutulmuş dehşetlerin donduruldukları zamandan çıkıp sizi dürtmesi ile sonlanıyorlar.
Yorumum: Gerisi Hikaye Korku Konuşmaları podcastinin Galip Dursun, Işın Beril Tetik ve Demokan Atasoy'dan oluşmaktaki ekibi, üvey evlat muamelesi gören korku, fantastik ve bilimkurgu türlerinin ne derece eski kökenlere (Ta Sümerlere...) dayandığını ve nereden nereye evrildiklerini, düzenli olarak her programda, zihnimize yeni bilgiler eşliğinde zerk etmekteler.
Galip Beye özellikle gelirsek, bilgi birikiminden gelme ilginç bakış açıları öne sürdüğünde, önce zihninizde bir şaşkınlık ilen "Ha?"; dedikleri üstüne düşündükten sonra da bir "Hım!" dedirtir. (Galip Beyin, Moby Dick'in gösteremediği güzelliğine dair görüşü misal...) Bilmeyenler için uzun tuttuğum bu girişten anlayacağınız üzere, yazar Galip Dursun'un kimi zaman kılı kırk yararak elde ettiği bilgiylen doldurduğu heybesinde, anlatacak pek çok öykü mayalanmakta ve Pusova'da da, heybe ağzından süzülmesine izin verilmiş ışığın sıcaklığı ile kağıda dökülen hikayelerini okumaktayız.
Peki, bizi ikna edip, nasıl kendi gerçekliğine çekiyor bu öyküler diye soracaksınızdır. Teknik olarak onları irdelersem, sanırsam şu sayede oluyor:
Öykülere has, zaman, yer ve olgular, ilk başlarda, sıradan ve tanıdıkmış hissiyatı içerisinde. Hikayeye dair kavrayışımızı ve baştaki olağanlığın, anlatının kendi içindeki sıradanlığını kaybetmeksizin olağanüstüye dönüştüğü geçiş kısımları mevcut. Hikayelerin içerdiği gizem, gerilim ve az da olsa kendine yer bulan korkuyu içerisinde barındıran ana noktalar bunlar -ki hikayelerin temposunu ve merak unsurunu da canlı tutan, anlatının da bel kemiğini oluşturmaktalar.
Bu ana omurgaya ek ve ek olmayla birlikte kalmayıp, bilindik zaman kavramına dair olağanüstü konumlandırmalar yapan; kimi hikayenin "donmuş zamanda yer alan cehennem" temasına hizmet eden, kurgudan da bahsedilmeli. Şaşırtmaca ve bilgilendirmeden öte, zamanı çarpıtıp zamansızlık hissi yaşatmasına paralel olarak mekan algısındaki değişime rağmen, okur olarak hikaye takibini sekteye uğratmayan bir tempo söz konusu.
Zaman algısı haricinde, hikayede geçen zaman ve mekan da, aktarılmak istenen dehşet veya huzursuzluk duygusuna doğrudan hizmet etmekte. Hikayenin sonunda, olumlu veya olumsuz bir şeyler çözüme kavuşuyorsa, içerdiği huzursuzluk ilen beraber zaman akışı normal halinde akmaya devam etmekte. Bunun haricinde eğer ki hikayenin sonu, başlangıcına atıf ilen bitmekte ise, kendini tekrar eden "sonsuz ıstırap" fikri o anı sarmakta.
Saydıklarımın hepsini de, derlemeye adını da veren Pusova* hikayesi kendi içinde ihtiva etmekte. Geri kalan hikayeler de, saydıklarımın bir kısmını (Sıfır Filmler**) kullanarak içerdikleri gizem ve dehşetlerini bizlere aktarmaktalar.
Anlatım tarzında hoşuma gitmeyen tek şey, bir iki öyküdeki durumu tasvir etmek için kullanılan tanımların akıcılığı bozacakmış gibi yapan biraz havalı ifadeler olduğu, o kadar. Onun harici yer yer karşılaşılan yapayımsı ifadelerin ise, durumdaki tuhaflık ve tekinsizliği besleyip hissettirmek amacı ile kullanıldıkları kanaatindeyim.
Neyse, son söz olarak, Galip Dursun'un heybesinden çıkma yeni hikayeleri okuyabilme fırsatına tezelden erişebilmek dileğiyle, yazıyı burada sonlandırayım.
*Pusova: Gerisi Hikaye Podcast'inden edindiğim bilgilere dayanarak, bu hikaye, derlemedeki korku ve dehşeti aktarma yöntemleri haricinde, Galip Beyin bilgi birikimini nasıl başarıyla sentezleyebildiğini de göstermekte. Anadolu halk inançları ile Türk Mitolojisinden gelme varlıklardan beslenip (Söylemem... Podcastin takipçileri Galip Beyin fırsat buldukça kökenine vurgu yaptığı şu yaratık var ya hani?), daha batılı diyebileceğimiz kaynakların anlatıları ile modernize edilmesine rağmen yerelliğinden bir şeycik kaybetmemiş öykü. Sonunda da, gerilim-korku harici fantastik bir evrene göz kırpılmış ayrıca.
**Sıfır Filmler: Galip Bey, bilgi birikiminin kaynağı varlıklardan ayıkladığı korkunun özüyle yazdığı cyberpunk öyküsü. Baskı-İsyan ikileminin sonucunda, ne sebepler ne de alınan zaferler asil. Korkunun tek başına, insan varlığı için ne derece yönlendirici olduğu kısa ve öz şekilde belirtilmiş.