Bence kişiliğine bakarak yazar ayrımı yapmak haksızlık olur. Her insanın hiç kimseye göstermediği, hiç bir ortamda paylaşmadığı karanlık bir tarafı vardır. İnsan doğasının gereği budur. Hele günümüzde, çok az insanın bozulmadan, saflığını yitirmeden var olabildiğine inanıyorum. Bu bakımdan sanatçıyı eseriyle değerlendirmek gerek diye düşünüyorum. Ancak bu meselede çekimser duran kişilerin çoğunlukla politik görüşlerden etkilenmemek için bu yolu seçtiğine inanıyorum. Bütün o "subliminal mesaj" ve "satır arası politik mesaj" tartışmalarını ben de takip ettim. Kaygılar tamamen haksız sayılmaz. Ama yine de bence her görüşten yazara bir şekilde şans vermek gerekir diye düşünüyorum. Bence, eğer yazarın görüşünü eserini okumadan önce bilirseniz subliminal tesir altında kalma riskiniz olmaz, örneğin Hitler'in Kavgam kitabını okuduğum için nazist olmadım, ona yaptıklarında hak da vermedim. Ama nasıl bir kafa yapısına, nasıl bir düşünce modeline, nasıl bir mantaliteye sahip olduğunu görmek bilgilendirici ve ufuk açıcı oldu. Her şeyin siyah-beyaz olmadığını, senelerce çektiği sıkıntılar ve içinde yaşadığı konjonktüre bakarak kendince haklı olduğu tarafları olduğunu görebildim. Bence bu yaklaşım bizim okuyucu olarak olgunlaşmamıza katkı sağlar. Aksi takdirde, kendimizce "karşı taraf" olarak gördüğümüz insanların ne dediğinden, nasıl hayatlar yaşadığından ve nasıl "kafalar" taşıdığından bihaber olmak bize bir şey katmaz.