Sonunda bitirdim kitabı. Aynı zamanda bir Türk yazardan okuduğum ilk fantastik kitap olma özelliği de taşıyor. Tasvirler gerçekten çok iyiydi. Bir paragrafta Karanlık izciden bahsederken beş altı tane farklı tasvir kullanılmıştı. Okurken bir de bunun yazanın Türk olduğunu düşününce göğsüm az kabarmadı hani.
Kitabın konusu hiç klişe değildi. Gayet özgün ve mükemmel bir konuya sahip kitap. Ayrıca okurken buram buram Türkiye kokusu aldım. Bizim topraklarımızda geçmesi de kitabın artılarından biriydi. Kitabın ilk yüz- yüz elli sayfasında bir bölüm Osmanlı'da bir bölüm günümüzde geçiyor. Osmanlı'daki bölümlerden biri çok sıkıcıydı ama şu an hatırlayamıyorum hangi bölüm olduğunu.
Karakterlerden bahsetmek gerekirse; Fransız ve Tilki'nin arasındaki güçlü bağ, ihanetler, aşklar, korku ve benzeri duygular okuyucuda yaşıyordu resmen.
Tilki'nin ihanetini(!) öğrendikten sonra Fransız'ın onunla konuşmasını görmek isterdim kitabın sonuna doğru. Bence öyle bir konuşma olsa "Teşekkürler dostum" falan derdi Fransız. Nadage'ı yeniden bulması, A.B.T'deki yeri vb. şeyler Tilki sayesinde oldu. O kadar büyük bir nankörlük yapmazdı.
Bazı bölümler insanı geren cinstendi, özellikle Sulakyurt kasabasında geçen olaylarda kendimi amatör bir Stephen King okuyor gibi hissettim. Okuyucuyu olayların akışına kaptırmayı ve tüylerini diken diken etmeyi bilmiş Göktuğ Canbaba. Bu yüzden de tebriği hak ediyor.
Dediğim gibi okuduğum ilk Türk yazarın elinden çıkan fantastik roman olduğu için bende önemli bir yeri var. Ayrıca bundan sonra yabancı okuduğum kadar Türk yazar da okuyacağım. Çünkü insana verdiği haz bir başka oluyor, İstanbul'da geçen bölümlerde kendimi İstanbul sokaklarında dolaşır gibi hissettim.
Kitabı okumayı düşünen varsa hiç beklemesin derim.
Edit: Şu şiiri yazmadan olmaz:
Uğultuların arasında bir ses duydum,
Öte diyardan bir haykırış.
Araladım bin zincirli kapıyı ardına dek,
Korkuyla kavrulan birini buldum.
Kıl gibi ince bir ipin üzerinde yürüdüm,
Kanım yere damlarken insan tohumlarını gördüm,
Bedenim alevin korudur, yalanın özü,
Ateşten toprağa, hiçlikten varlığa döndüm.