“Eski Dünyanın Orduları” Yakında Yayında!

eskidunyaordulari

İki arkadaşın bir araya gelerek hiçbir sponsor ve maddi destek almadan bir kısa film yapmaya çalıştığını hayal edin. Bahsettiğimiz öyle küçük de bir şey değil hani. İçerisinde bilimkurgu, fantastik türüne ait konular ve buna özel efektler barındırsın. Bunun yanında tarihle sentezlensin. Gerek köstümleri, gerek görsel efektleri, gerekse konusu ile sizleri olağanüstü bir maceraya sürüklesin…

İşte bu hayal, sadece 2 öğrenci tarafından hiçbir sponsor ve prodüksiyon desteği olmadan gerçeğe dönüştürüldü! Geçtiğimiz günlerde Eski Dünyanın Orduları adıyla duyurulan bu kısa filmin ortaya çıkışındaki asıl iki isim İsmail Kemal Çiftçioğlu ve Tuncay Çakmanus.

Fragmanı, resmi sitesi www.eskidunyafilm.com ‘da yayınlanan filmin yönetmeni İsmail Kemal Çiftçioğlu, görüntü yönetmeni Cezmi Kardaş, oyuncuları ise Tuncay Çakmanus, Çilem Özel, İsmail Kemal Çiftçioğlu, Metin Yağlı ve Yavuz Sinan İleri. Haziranda tamamen internette yayınlanacak olan 30 dakikalık film için hikaye tartışmaları başladı bile. Tarihi ve geleceği bir arada harmanlayan filmin, içeriği ile bağlantılı sürpriz sonu sır gibi saklanıyor.

Filmin dünyasına giriş niteliğindeki konusu şu şekilde;

Sargon, ne zaman başladığını bile hatırlamadığı korkunç bir savaşın tam ortasında mücadele eden deneyimli bir askerdir… Zaman ve mekandan yoksun bu muazzam savaş alanında tek düşmanı “Cellat” diye tabir ettiği büyük bir savaşçıdır. Sınırsız silah ve akıl oyunlarıyla bezenmiş, orduların ve sayısız dünyaların önemsiz bir piyon gibi devrildiği bu korkunç dövüşte Sargon, bir türlü Cellat’a karşı üstünlük gösterememektedir. Cellat’ın zaman ve mekan üzerinde kavrayamadığı bir gücü vardır. Bu gücü kendisi de ele geçirebilirse oyunu sona erdirebilecektir…

Bizler de, kısa film çıkmadan önce yönetmeni İsmail Kemal Çiftçioğlu ile sizler için keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Filmin yapım sürecini ve böyle bir fikrin nasıl oluştuğunu anlatan Çiftçioğlu, bakın bu yapım için daha başka neler diyor:

  • Merhabalar Kemal Bey, dilerseniz öncelikle biraz sizin hakkınızda konuşalım. Yönetmenlikten senaristliğe, müzikten görsel efektlere ve oyunculuğa kadar filmin bel kemiğini oluşturuyorsunuz diyebiliriz. Peki, kimdir İsmail Kemal Çiftçioğlu? Ne yapar, ne eder?

Tasarım hayatıma ortaokulda Quake III haritaları yaparak başladım, ardından Türkiye’nin ilk level design portalı Temple of Arena’yı açtık Bahadır Karasulu abimle… Oyun haritaları yaparken animasyon ve illüstrasyon ile tanıştım. Şu anda 25 yaşındayım. 2006 yılında oyun endüstrisinden sinemanın post prodüksiyon alanına kaydım ve birçok görsel efekt firmasında çalıştım. Hala da serbest olarak birçok post prodüksiyon ve reklam şirketi ile çalışmaya devam ediyorum, aynı zamanda üniversite eğitimim de devam ediyor.

  • Böyle bir kısa film çekme fikri aklınıza nereden geldi? Özellikle fantastik ve bilimkurgunun harmanlandığı bu türden bir senaryonun özel bir sebebi var mıdır?

Ben hem tarihi hem fantastik hem de bilimkurgu türünü çok seven bir insanım. Ve bir türün içerisinde dengeli bir şekilde diğer türü görmek bana çok enteresan geliyor. Mesela “Stargate” izlerken bir yandan tanrılara tapan, kılıç mızrak kullanan ilkel insanları diğer yandan da yıldızlar arası yolculuk yapan uzay gemileri görmek benim için çok etkileyici. Filmi, aynı zamanda başrolü de oynayan Tuncay Çakmanus arkadaşımla düşünmeye başladık. Biz aslında ilk başta tamamen tarihi bir film çekmek istedik hatta çekimlerimize de başladık. Ama daha sonra bunun bizi doyurmadığını, içimizdeki çocuğu bir türlü uslandırmadığını gördük. Ve şu kaçınılmaz soruyu sorduk: “Bilimkurgu yapsak mı?” Zaten sanki uzun zamandır içimizde tutuyormuşçasına birdenbire fikirler saçıldı adeta. Normalde işimiz görsel efektlerle beraber en fazla 2 ay sürecekti. Ama o tek soruyla beraber 1 senelik bir süreci başlatmış olduk.

  • Film çekimlerine ne zaman başlandı? Fragmandaki sahnelerin çoğu gerçekten etkileyici. Yapımları ne kadar zaman aldı?

Filmin ilk çekimini 2010 Haziran ayında yaptık. Sponsorumuz olmadığından hem filme bütçe ayırmak hem de yaşamlarımızı devam ettirmek zorundaydık. O nedenle sadece boş zamanlarımda filmle ilgilenebildim. Ve neredeyse ilk çekim günümüzün yıldönümünde filmi nihayet yayınlayabileceğiz. Bu kadar uzun sürmesinin en büyük nedeni hiçbir maddi desteğimizin olmaması ve filmin içeriğinin çok dolu olması. Filmde Osmanlı’dan antik Roma’ya varana kadar birçok zaman dilimi bulunuyor. Bu sahnelerdeki kostümlerin, zırhların gerçeğe uygun olmasını, izlerken insanların sırıtmamasını istedik. O yüzden bütün ekipmanların toparlanması, çekimi, görsel efektler, sesler, müzikler derken iki kişinin tüm bunları ayarlaması bir seneyi bulabiliyor:) Tuncay arkadaşım da benimle beraber 1 sene boyunca oradan oraya sürüklendi eşyaları toparlayabilmek için ama önemli olan azmetmek ve pes etmemek. Eğer desteğimiz olsaydı ve tüm zamanımı bu projeye aktarabilseydim sanırım 4 ayda film rahatça bitebilirdi.

  • Bütçe konusunu nasıl hallettiniz? Facebook sayfanızda “prodüksiyon ve sponsor desteği olmadan çekilen bir film” diye belirtmişsiniz. Bu durum sizi zorladı mı?

Bütçe konusunu şöyle hallettik. Kiralarımız, faturalarımız ve sosyal yaşantımız için harcamamız gereken para haricinde ne kazandıysak filme yatırdık. Aslında film için 5000 TL civarında bir harcama yaptık. Yani aslında bir şey değil genel olarak düşünürsek. Ama sinema sektöründe çalışan bir insan olarak, yaptığım işlerin ödemelerini geç almam, İstanbul gibi pahalı bir şehirde yaşamam gibi birçok etmen insanın birden para ayıramamasına sebep olabiliyor. Tabi bu durum yapmak istediklerimizi de sınırladı. Profesyonel prodüksiyonlarda kullanılan kamera ekipmanlarını kullanmak, kamera hareketlerinde daha özgür olmak, görüntü yönetiminde daha profesyonel bir ışıklandırma kullanmak isterdim ama darısı uzun metraj projelere diyorum.

  • Kısa filmi şu ana kadar izleyen kimseler oldu mu? Eğer izleyenler varsa ne gibi tepkiler aldınız?

Filmin yapımı sırasındaki montajlarını çevremdeki birkaç kişiye gösterdim sadece. İzledikleri hem montajı hem görsel efektleri bitmemiş sonu olmayan bir versiyondu. Genelde tepkiler şu şekildeydi: Film bittikten sonra ekrana bakmaya devam ettiler ve “Ee, devamı nerede??!!” diye sordular heyecanlı bir şekilde. O yüzden doğru yolda olduğumuza inandım. Fragman olarak da 2 gün içerisinde 2500’e varan bir hit sayımız var video izlenmesinde. Yani sonuçtan oldukça memnun olduğumu söyleyebilirim.


  • Konuyla alakası olduğundan tür hakkındaki düşüncelerinizi de soralım. Fantastik edebiyat ve bilimkurguyla aranız nasıldır? Filmden dolayı ister istemez sıkı bir okuyucu gibi duruyorsunuz. Doğrusu da bu mu? Ayrıca bu film için size ilham veren bir yazar ya da kitap var mı?

Gerçekten de çok sıkı bir fantastik edebiyat ve bilimkurgu okuruyum. Fantastik edebiyat olarak ilk üç listemde Yüzüklerin Efendisi, Zaman Çarkı Serisi ve Ölüm Kapısı Serisi vardır. Ejderha Mızrağı’ndan Unutulmuş Diyarlar’a, Eddings’in Sparhawk kitaplarından Yerdeniz Serisi’ne varana kadar herhalde piyasadaki çoğu fantastik edebiyat kitabını okumuşumdur. Bilim kurgu olarak ise Asimov’un Vakıf Serisi ile Frank Herbert’ın Dune serisi en sevdiklerim. Genelde Arthur C. Clarke’ın kitapları ile Asimov’un kısa hikâyelerini çok severim. İlham olarak ise aslında okuduğum tüm kitaplardan kaptığım karışık duygular diyebilirim. Tolkien’ın muhteşem doğasından Asimov’un tek şehir-gezegen Trantor’una varana kadar birçok ilham aldığım yer var. Bana göre okuduğum kitaplar artık bir aroma oldu ve yaptığım & yapacağım tüm işlerde o aromanın çeşitli tatları olacak.

  • Peki, sizce yapmış olduğunuz bu film Türk bilimkurgu ve fantastik okurlarınca nasıl karşılanır? Yeni olan her şey bir eleştiri alır ama daha kesin ya da ağır eleştiriler bekliyor musunuz?

Yeni olan her şey eleştiri alır ve bu doğaldır. Ayrıca halk olarak eleştiri yapmasını da pek bir severiz. Ama şu ana kadar beklediğim negatif eleştirileri almamış olmak beni şaşırttı diyebilirim. Eleştiri konusunda en acımasız insanlar yine aynı sektörün insanı olurlar mesela. Ama hala beni sinirden titreten bir söz görmüş değilim. Bence insanlarda biraz şaşkınlık var. Bu kadar iddialı bir proje geliyor, hem de bunu yapan bir şirket bile değil. Bazı haklı eleştiriler de yok değil bu arada. Ve yapılan eleştirilere de katılıyorum. Mesela birisi demiş ki daha iyi bir görüntü yönetimi yapılabilirdi. Doğru. Ama elimizde bir tripot bir de video çekebilen Canon 7D fotoğraf makinası vardı. Hiçbir ışık ve stüdyo imkânımız yoktu. Doğru ışığı bulmak için hava durumu izlemekten sıkılmıştım artık. Güzel, kirasız, bekçisiz mekânlarda çekelim diye İstanbul’un altını üstüne getirdim. Nitekim Topkapı surlarındaki çekimlerimizde şarapçılar laf bile attı :)

  • Bu filminizden sonra, başka projelere de imza atmayı düşünüyor musunuz? Eğer böyle bir düşünceniz varsa yine aynı türden bir şeyler yapmayı mı planlıyorsunuz?

Evet, aslında aklımızda çok derin fikirli destansı hikâyeler var ve bunları yapamamak, üretememek insanı deli ediyor. Ama destek olmadan, sponsor, prodüksiyon olmadan büyük projelerin altından kalkamayız. O yüzden adım adım ilerliyoruz, umarım filmi yayınladıktan sonra profesyonel bir altyapı kurmak için daha iyi imkânlarımız olur ve aklımızdaki tarihi, fantastik ve bilimkurgu türündeki fikirleri hayata geçirebiliriz. Kendimizi anlatmamıza fırsat verdiği için Hakan Tunç ve tüm Kayıp Rıhtım ailesine çok ama çok teşekkür ediyorum…

Bu ay içerisinde internet üzerinden yayınlanacak olan kısa filmin önümüzdeki günlerde duvar kağıtları ve kısa bir fragmanı daha izleyici ile buluşacak. Her ne kadar yeni gelişmeleri aktaracak olsak da, siz yine de arada bir www.eskidunyafilm.com adresine ve resmi facebook sayfasına uğramayı unutmayın.

Son olarak filmin fragmanını da hemen altta paylaşalım.

Şimdiden hepinize iyi seyirler diliyoruz!