Yanılsamalar Kenti

yanilsamalar kenti top

Yanılsamalar Kenti, sade bir okuma vaat ediyor; sanki öğleden sonrayı sakin bir bisiklet turuyla geçirmek gibi. Yorulmadan okunacak, üzerine düşünülürken hikâyenin de tadına varılacak bir kitap. Ursula K. Le Guin gibi bir ustanın elinden çıkmış olması kitabı bir parça daha değerli kılan bir etmen.

Türkçe çevirisi İmge Kitabevi tarafından basılan eserin çevirmeni Meltem Tayga. Kitap basım ve çeviri açısından epey özenli olmuş, bu durum okuma kalitesini arttırıyor, okurun keyif katsayısını epey yukarılara çekiyor.

yanilsamalar kenti
Künye bilgisi için tıklayın!

Bilimkurgu ve fantastiğin iç içe geçtiği, felsefenin edebi duygularla harmanlandığı romanda, bir “yabancı”nın kimlik arayışı ele alınıyor. İnsanoğlu nesneleri tanımladığı gibi kişileri de tanımlamak gibi bir huy edinmiş. Peki kişi kendini tanımlama lüksüne sahip mi? Kendi yolunu, kendi adını seçebilir mi? Karakterimiz Falk’ın yaptığı yolculuk, bu bağlamda bir kendini tanımlama süreci olarak ele alınabilir.

Kitabın ikinci cümlesi asıl tartışmayı açık ediyor aslında: “Korkunç bir kargaşanın içinde düzenin ne demek olduğu hakkında bir fikri yoktu.” Etrafta olanlara anlam veremiyorsak uzayın neresinde doğduğumuz yahut hangi gezegenin oksijenini tükettiğimiz bir anlam ifade eder mi? Evreni tanımlayamadığımız bu denli aşikarken kendimize kimlik biçme çabamız beyhude bir kuruntu mudur?

[stextbox id=”black”]Başka Gerçeğin Şarkısı

Romanda ormanın ve doğanın tekdüze huzuru ve kentin ışıklı yanılsamaları arasında bir mukayese yapılarak, doğu felsefelerine göz kırpan bir duruş ortaya konuluyor. Yol teması üzerinden sürdürülen arayış, durakların betimlenişiyle çözülmeye çabalanıyor. Konuşan hayvanlar ortaya sürülerek başka bir gerçeğin şarkısı; sessiz bir dünyanın sakin çığlığı okuyucuya sunuluyor. Bunu yapan da bir usta olunca tadından yenmiyor tabii ki.

Yolculuğun sonunda vardığı kentte Falk, yalanın ve gerçeğin uçurumlarında gezinir. Güvenmek ihtiyacıyla yanıp tutuşan ruhu yine de gerçeği aramaktan vazgeçmek niyetinde değildir. Gerçeğin peşindedir o, kim olduğunun ve nereden geldiğinin.

Falk’ın kendisine sorduğu soruyu yaşam denilen yolculuk için herkes kendisine uyarlayıp sorabilir: “Evinden ayrılıyor muydu, yoksa evine mi gidiyordu?”