Marty Amca’nın Yolculuğu
– Martin Mystère & Nathan Never: Gelecek Mahkumu –
Zamanda yolculuk teması yıllardır işlenen bir tema, bu açıdan kabul edilebilir ki bu konu artık sıradanlaşma yoluna girdi… Ancak Antonio Serra ve Alfredo Castelli, birbirinden zaman olarak da mekan olarak da tamamen “ayrı dünyaların kahramanları” olan Nathan Never ve Martin Mystère’i inanılmaz bir şekilde orta paydada buluşturmuşlar.
Macera, 1996 yılında “Başka Bir Yer”de başlıyor. Marty Amca’nın sadık okuyucuları bu “başka yer”i bilir yine de belirtelim: Her türlü olayla ilgisi ve bilgisi olan, bilhassa fantastik konularda her çeşit çalışanı ve her yerde kolu olan dünyada olduğu halde dünyadan başka bir yer…
![]()

Evet, macera Martin Mystère’in zamanında başlıyor. Joyeuse isimli kılıcı Trevor’a teslim eden Martin’in depoyu ilk defa gördüğü ana şahit oluyoruz… Sonrasında Nathan Never’ın zamanına zıplıyoruz ve Martin Mystère’in o zamana kaçırılışına tanık oluyoruz… Sonrasında macera bir hayli hız kazanıyor ve biz bu esnada macera içinde macera yaşıyor ve Joyeuse’un hikayesini öğreniyoruz. Yani, bir macera içinde bambaşka; daha önce hiç işitilmemiş bir Martin Mystère macerası var!
Peki onu kaçıranlar Marty Amca’dan ne istiyorlar? Efsanevi silahı Muchadna’nın nasıl kullanılacağını anlatmasını… Dolayısıyla bu fantastik silah, seri üretimle çoğaltılıp dünya ele geçirilebilir.
Nathan Never’in Marty Amca’ya saygı duruşuyla geçen birkaç sayfadan sonra Nathan Never’in bilindik hikayesini tekrar okuyoruz. Karısını kaybedişi ve emniyetteki görevine dönüşü… Ardından Martin Mystère’in, yüzyıllar evvel yazdığı kitaplarını okuduğu anlar geliyor; o kitapların varolmasınınsa tek bir açıklaması oluyor tabii ki… Kaçırıldığı binanın patlamasıyla zaman makinesinin de yok olmuş olma ihtimali ortadan kalkıyor: Kendi zamanına dönecek ve o kitapları yazacak…
Netice olarak, patlayan binaya geri dönen ikili zaman makinesini ararken Martin Mystère’in yanında olan emniyet istihbaratçısı kadını kaçıran adamlarla Joyeuse yardımıyla çatışıyorlar… Joyeuse’ın tükendiği anlara da tanık oluyoruz bu sayede!
Ardından, Martin Mystère’in yüzyıllar önce – maceramızın başında – girdiği fakat o an hatırlamadığı (daha doğrusu tanımadığı) “Başka Bir Yer”in deposuna giriyorlar. Ancak kapıdan geçmeye çalışırken Martin Mystère’in yaralanması ekibi yavaşlatıyor…
(…)
Buraya kadar olanca fantastikliğiyle giden öykü, bir anda mantık çerçevesine oturtuluyor. Hızlandırılıyor, ara satırlar açıklanıyor, sır perdesi kalkıyor ve en nihayetinde emektar Marty Amca evine dönüyor… Ama ne dönüş!
Kendi adıma konuşmam gerekirse, Nathan Never’in hayranı değilim; okuyucusu bile sayılmam. Sadece tüm çizgi romanlardan bir buse tadarken onu da okumuşluğum vardır arada… Ancak bu maceradaki rolü, inanılmaz derecede harika ve her şey “cuk” oturuyor. Daha önce okuduğum Martin Mystère & Dylan Dog macerasında tam tersi şekilde çok sevdiğim bir karakter olan Dylan Dog’un rolünü beğenmemiştim. Tabii bu kadar bahsetmişken, ilginç bir noktaya da değinmek istiyorum; nereden çıkartıyorlar, nasıl bu kadar ortak paydada buluşturuyorlar anlamıyorum ancak Mister No, Dylan Dog ve Nathan Never’la Martin Mystère’in ortak maceraları gerçekten çok keyif veriyor!
Üstelik çok yakın zamanda Gelecek Mahkumu’nun yayıncısı 1001 Roman, başka bir Martin Mystère & Nathan Never çizgi romanı yayınlayacak: “Başka Bir Yer’in Sırrı” Heyecanla bekliyoruz efendim…

