Benim bir köyüm var çok uzaklarda. Uzakta ama sıcacık bir yerde. Bir babam var benim,elftir kendisi. Tanıştınız mı onunla? Öz babam olmasa da,kaybettiği ailesi yerine koydu beni… Bir yetimim ben,ama bir babaya sahip yetim… Belki soğuk biri ama,sıcak bir ocağım var burada. Sıcak bir kucağı var bana açacak. Benim bir gücüm var… Öyle bir güç ki,henüz kendimin bile sınırlarını bilmediğim! Benim bir adım daha var! Düşmanlarımın Klaha-cha dedikleri ve anlamını henüz öğrenmediğim! Bir destan var önümde… Işığın kudretiyle kutsanacak ya da karanlığın takdisiyle yok olacak… Bir destan var önümde… Tarafımdan yazılmayı bekleyen!
Bir oyun düşünün, gerçek hayat gibi “yaşanan”. Bir oyun düşünün ki, bazen birini kurtarmak kılıcınızın ucunda olmak yerine, iki dudağınızın arasında olsun… Seçimlerinizin pek çok şeyi etkilediğini varsayın. Cümlelerinizi seçerken dikkatli olun! Bu bir avantaj olsa da, riski çok büyük! İşte böyle bir oyun Neverwinter Nights 2. Yarattığınız karakterin havada kalmak yerine, ete kemiğe bürünüp, dahası sizinle özdeşleştiği oyundur. Diyaloglar önemli bir yer tutar bu oyunda. Öyle ki, seçeceğiniz cümleler sizi vezir de yapabilir rezil de. Hatta, birilerinin hayatına bile mahal olabilir. Ama her şey bir kelime oyunu mudur? Tabii ki hayır. Ama, kaderinizi elinizde taşımanın ve yönlendirmenin tadı damağınızda kalır. Benden söylemesi . Oyun severler dışında, FRP severler için de oldukça doyurucu bir oyun. Oyunun, FRP’de kullanılan “karakter yaratma” özelliklerini içinde barındırması, oyuncu için bir avantaj. Şöyle ki, içinize sinen bir karakter yaratıyorsunuz ağız tadıyla. Hatta, detaylara verilen önem karşısında, ilk bakışta şaşırmanız çok muhtemel. Detaylara birazdan gireceğim. Konuya baktığımızda, her şey çok klasik görünüyor başta. 1. oyunda yendiğimiz şeytanımız, geri dönme çabasındadır. Eh, onu durdurmak için bir kahramana gerek vardır. Tahmin edin kim geliyor onu durdurmak için? Çok zor soru değil mi? En üst paragrafta değindiğim gibi, biz bir Ay elfi tarafından büyütülen bir yetimiz. Köyümüzün saldırıya uğramasıyla, ilk defa bize “Klaha-cha” denildiğini duyuyoruz ve tabii ki bu ne demektir hiçbir bilgimiz yok. Ben de açıklayarak oyunun tadını kaçıracak değilim. Her şey böyle basit görünse de, oyun size bu basitliği kesinlikle yaşatmıyor! Görev yapmaktan parmaklarınız ağrıyor. Yetmiyor, bir o kadar da yan görev veriyor size. Görevlerden örnek vermek gerekirse, benim çok severek yaptığım bir görevi anlatmak istiyorum size. Bu görevde “teğmenlik” yapmıştım. Bana rütbemi belirten pelerinim verildiğinde çok heyecanlanmıştım. Göğsümü gere gere Nevewinter’ın asil sokaklarında gezdim. Yok, aslında gezmedim. Görevimi yaptım. Neverwinter’a gelmeden bir önceki bir görev de tanıştığım biri, beni görev için tavsiye ediyor bu bölümde. Benden ve tecrübelerimden yardım istediler. “Eh madem öyle getirin bakıyım tanıdık sayılırsınız. Bak herkese yapmam bunu kıymetini bil!”, demedim tabii ki; direk atladım göreve! Göreve gelince, yolsuzluğa karışan ve rıhtımdaki kaçakçılardan rüşvet alan diğer askerleri araştırmaktı. O askerlerden biri olup(kısa süreliğine de olsa), üzerimde bunu belirten pelerinimle bir takibe girdik. Askerlerle yaptığımız konuşmalarda kaç kişi olduklarını tespit ettik. Hatta, bazılarıyla konuşup bu işten vazgeçirdim. Onların iyi insanlar olduğu belliydi ve zorunluluktan bu işe girmişlerdi. Kimileri tehdit edilmiş bu iş için. Bir kısım ise beklediğimden zekiydi ve benim bir casus olduğumu anladılar. Hal böyle olunca onları öldürmek zorunda kaldım. Üzerime saldırınca savaşmaktan başka seçeneğim kalmamıştı. Elimi kılıcıma attım ve çeliğin metanetli ve güven veren soğuğunu bir kez daha hissederek, ileri atıldım. Ne kadar gerçekçi değil mi? Ben oynarken işte tam olarak böyle hissediyordum. Görev sadece araştırma değildi. Benden memnun kalınca, asıl suçluları araştırma ve dahası yakalama görevi de bana verildi. Bir kovalamaca sonunda ve uzun bir kapışmayla onları da yakalamış oldum. Görev sonunda teğmenliğim bitti ama pelerin ben de kaldı. Bir yan görevde, bir ailenin en büyük kızını “satanist” (şaka değil) gençlerin elinden kurtarmaya gittim. Bunlar göreceli görevler. Kabul etmek zorunda değilsiniz. Bu görevi iki kere yaptım ki, gerçekten seçimler etkiliyor mu diye. Sarf ettiğim cümleler gerçekten etkisini gösterdi. Kurtarılması gereken abla, liderleriydi ama onun yerine o görevde başka bir kızı kurtarıyorsunuz. Zaten kafası iyice karışık ve diğerleri tarafından “salak” yerine konan bu kızı: “Bak canım, yavrum sen böyle değilsin aslında.”diyerek kurtardım. Ama diğer oynayışımda ”Ya ne yapıyorsun kardeşim! Kendini heba ediyorsun manyak mısın!”gibi agresif bir tavırla girince olaya, kız hepten onlardan oldu. Yani, iki şekilde de aynı amacı taşıyordum. İkisinde de kızı kurtarmak istedim. Ama, adamına göre davranmak en iyisidir. Damardan girmek derler ya, tavsiyem budur. Ah… bir de bu görevde içime oturan bir olay vardı. Küçük bir kardeş geliyor size ablamı kurtar diye. İşte o küçük kardeşin ablası, satanistlerin liderleri. Ablayı sözlerle ikna edemiyoruz ama, yenilince mecbur sizinle geliyor. Esir düşüyor gibi bir şey. Kavga sonucunda(her şartta kavga çıkıyor)her zaman o ölmeden dışarı çıkartamayabiliyorsunuz. Yine birden fazla kere yaptım bu görevi ve birinde kızı çıkaramadan öldü.(yeraltında, ayin yaptıkları bir yerdeydik) Ben çıktığımda çocuk ablasını sordu. Ve ben ona: “Sen eve git. Ben konuştum ablan sonra gelecek” dedim… Yalan söylemiştim. Ama çocuk çok mutlu olmuştu… “Teşekkür ederim bayan! Size bunu ödemek isterim!”diyip küçük ellerini cebine atıp bana cebindeki tüm parayı uzattı. Ama kabul etmedim: Bir lawful iyi olarak, parayı kabul etmem etik değildi. Çocuk, hoplaya zıplaya uzaklaşırken, hiçbir zaman dönmeyecek ablası için vicdan azabı çekiyordum. Çocuğa gerçeği söylemeyi de denedim bir dahaki oynayışımda. Öldüğünü söyleyince olaydan sizi sorumlu tutarak ağlayarak uzaklaşıyor. “Bunlar senin suçun! Bana yalan söylüyorsun! Nefret ediyorum senden! O geri dönecek!” diye hıçkırıklarla bağırıyor size. Etkileyici bir yan görevdi. Görevlerde yardım ettiğiniz insanlar size karşılığında para teklif edebiliyor. Seçim sizin. Mesela; “Bu ne! Bu kadar mı para veriyorsun! Daha fazlası yok mu? Bir de o kadar yardım ettim size..!” şeklinde bir tepki verip daha fazlasını alabilirsiniz (kötü karakterlerin yöntemi). Oyunda item(envanter) çeşitleri oldukça bol. Orblar, sihirli taşlar, kurutulmuş kemikler, silahlar hatta içinde bir şeyler yazılı kitaplar. Wizardlar için bu sihirli taşlar bir avantaj. Çünkü onları kullanarak (birleştirmeyle) yeni ve güçlü silahlar elde edebiliyorlar. O kadar çok çeşit malzeme var ki say say bitmez. Aklıma gelmeyen daha niceleri var. Ama, hepsi wizarlara has değil. Bir kısmını herkes kullanabiliyor. Attığınızda patlayan itemları özellikle biriktirin derim. Ya silahlar? Silah çeşitleri de oldukça bol. Basit kılıçlar yerine, siz ilerledikçe vurduğunuzda ateş püskürten büyülü baltalar ya da bir insan boyunda bir topuz ve yine vurduğunuzda şimşek çıkarması gibi değişik silahlar mevcut. Okçular için de aynı şey geçerli. Hafif silah olarak ise, hançerler ve uzun sopalar mevcut. Hançerlerin en iyi özelliği 2 ele de bir tane düşmesi. Yani iki elinizde birer hançer ile ortalığı kesip biçebilirsiniz. Sopa ise, iki elle kullanılıyor. Büyücü ve hırsız sınıflarında mutlaka olmalı. Mana gücü bir yere kadar idare ediyor çünkü sizi, büyücüler için. Hırsızlar içinse, elleriniz değerli olduğu için, hafif silahlarla oldukça atak olabilirsiniz. Bu kadar laf ettikten sonra, gelin karakter yaratırken neler kullanıyoruz bakalım. [stextbox id=”black”]Karakter yaratırken kendimi kaybettim. Bulan, gören beni kendimden haberdar etsin! Oyunu açıyorsunuz ve mistik bir müzik çalınıyor kulağınıza. Tüyleriniz diken diken oluyor en başta… Sonra tumbaların sesleriyle içinizdeki kahramanı kamçılıyor… “Gel!” diyor sanki size. “Gel ve kurtar bizi savaşçı! Bu acıyı bitir sonsuz gücünle! Bu işkence bizi bizden alıp götürmeden gel!” Karakter yaratma esnasında bu mistik ve epik şarkı çalmaya devam ediyor. İçinizdeki kahramanı tetikleyen bir eşlikçi oluyor size.
[stextbox id=”black”]Irklar
1.Ay elfleri (Moon Elves)
1.Altın cüceleri(gold dwarfs): İnsanlarla uzun savaşlarda bulunmuşlardır. Bir ara büyüyle de ilgilenmelerine rağmen bunu savaşlarda kullanmamışlardır.
1.Lightfoot-Açıklama: Gezgin bir türdürler. Hemen her yerde, dünyayı keşfetmek için yola koyulmuş bir maceracı buçukluk görebilirsiniz. Nazik ve sevecen bir ırk olmakla birlikte, aynı yerde pak fazla kalmazlar. 2.Stronghear-Açıklama: Kuzenlerini aksine, gezmekle değil yaşadıkları korumakla meşguldürler. Bir buçukluğun nazik yüzüne oranla oldukça sert mizaçlı bir türler. Ana felsefeleri yaşadıkları ortamı korumadır.
1.Yer altı gnomeları(deep gonmes)-Açıklama: Bunlar yer altında yaşayan ve neredeyse görülmesi imkansız bir ırk. Gri tenleriyle kayalardaki kamuflajını arttıran bir özelliğe sahip. Saklanma ve kaçma konusunda eşsiz birer yetenekler. Öyle ki onları gören kişiler yok denecek kadar az. 2.Kaya gonemları(rock gnomes)-Açıklama: Bu tür gnomelar aslında hep “gnome” dediğimiz türdür. En çok görülen tür olduğu için gnome denilince akla gelen tek türdürler..
1.Tiefling(hırsızlık) Açıklama: Özel bir ırktır. Bazı özel güçlerle doğarlar. Bu ırkı seçtikten soran 2’ye ayrılırlar tiefling(hırsızlık) ve aasimer. Eğer tiefling’i seçerseniz, koyu derili ve minik 2 boynuzu olan, insana benzer bir canlı oluyor. Aasimeri seçerseniz, insana, göz rengi dışında, tıpa tıp benzeyen bir hal alıyor. Tieflingler, adından da anlaşıldığı üzere hırsızlıkta doğuştan gelen bir yetenekleri vardır. Eğer bir hırsız seçecekseniz bu ırkı seçmenizi tavsiye ederim. Aasimerler ise, yine özel güçlere sahiptir ve kötülerle savaşmaya yönelik eğilimleri vardır. Onları paladin olarak seçtiğinizde, iyiden başka bir seçenek seçmenize izin vermiyor oyun. Ama başka mesleklerde kötü ve tarafsızı da seçebiliyorsunuz. Tabii, kuralcı(lawful) sıfatıyla seçebiliyorsunuz. Diğerlerini seçmenize izin vermiyor. Ya hep ya hiç kuralı geçerli! [stextbox id=”black”]Fiziksel özellikler Irkı seçtikten sonra sıra buraya geliyor. Karakterimizin, tipini, saç, göz, tokası varsa toka, ve kaş rengini seçiyoruz. Ayrıca saç stilini de bu kısımda belirliyoruz. Renkler için oldukça geniş bir palete sahip Neverwinter Nights 2. Irksal özelliklere göre düzenlenmiş ama. Yani, mor derili bir insan yapamıyorsunuz; ancak siyah yerine esmer bir insana benzer tenli bir dorw yapabilirsiniz. Ay elfleri için mavi ten rengi bulunduğu gibi, normal insan ten rengi de seçenekler arasında. Güneş elfleri ve Ağaç elfleri için ise, bronza bakan sarımsa ten renkleri mevcut. Kaş rengini seçmek de iyi bir özellik. Oyuna bir faklılık katıyor. Uzun saçlı karakterler için(hem kadın hem erkekler de mevcut) saçlarındaki tokanın, hatta bazı kadın karakterlerin saçında bulunan çiçeğin rengini de belirlemek mümkün. Saç rengi kısmı ise daha eğlenceli. Bir ana renk bir de gölge rengi seçiyorsunuz. Yani, röfleli bir karakteriniz olabilir. Ya da rahatlıkla bir açık kumral saçlı karakter elde edebilirsiniz. Birbirleriyle uyumlu olacak diye bu kural yok. Kafanıza göre seçin siz. Siyah saçın arasına turuncu atarak değişik kişiler elde edebilirsiniz. Burada tek eksi diyebileceğim nokta, yüz çeşitleri beni yeterince tatmin etmedi. Daha fazlası olabilirdi. Sayı az değil ama daha çok çeşit bize daha farklı karakterler için imkân sağlayabilirdi. [stextbox id=”black”]Kriz zamanı iş bulmak Eh, madem hazırladık karakteri bir de meslek edindirelim. Kriz var kapımızda, böyle aç ve açıkta mı kalsın değil mi? Şimdi, meslek seçeneklerine baktığımızda, belki aramızdaki oyun kurtları için meslek seçenekleri az ve klasik gelebilir. Ama durun! Yahu bir durun! :D! Bir de “Prestij Sınıfları” var oyunda :D! Belirli bir seviyeye geldiğinizde, karakterinizi bu prestij sınıflarından biri üzerinde de uzmanlaştırabiliyorsunuz. Her prestij sınıfının bazı gereksinimleri var. Ama genele bakarsak, level 3-5 arası olmanızı istiyor sizde. Yani ilk başlangıçta hemen bu güzel sınıflara kavuşabilirsiniz. Eh, ama dediğim gibi, bazı özelliklere ayrıca yüklenmek gerekebilir.
Peki ya prestij sınıfları? [stextbox id=”black”]Prestij Sınıfları: *Arcane Archer: Sadece elf ve yarı-elflerin olabileceği bir sınıfıtr. Elf kanındaki muhteşem okçulukla, büyünü eşsiz uyumunu taşır. Büyüledikleri oklarıyla, asaletlerini saçarlar. Paladin, fighter, ranger ve barbar sınıfları bu prestij sınıfına ulaşabilirler. *Arcane Trickster: Wizard/rouge veya sorcerer/rouge ikili kombinasyonlarıyla açılır. Bu sınıfta oynamak için karakterinizin bu ikili sınıfların en azından ilk seviyelerini öğrenmiş olması gerekir. Zeka ve kurnazlığın, oyunbaz bir tavırla büyüyle buluştuğu noktadır. Bir şeyleri araklamak için büyülü bir yoldur. *Assassin: Sadece kötülüğün yolunda yürüyenlerin seçebileceği bir sınıftır. Adından da anlaşıldığı üzere sinsi suikastçılardır. Rouge, bard, monk sınıfları klasik suikastçı olurlarken; ranger, druid, barbar, fighter ve yozlaşmış paladinler ise savaşçı suikastçı(warrior assassin) adını alırlar. Ayrıca karanlık sanatlarla bağlantılı yetenekleri de mevcuttur. *Blackguard: Sadece kötü karakterler seçebilir. İblis türevi canlılara refakatçilik görevleri olsa da onlardan korktukları bir gerçektir. Şereften uza ve hain bir yolu benimsemişlerdir ve bu uğurda onları durdurmaya çalışacak, yani amaçları her neyse ona engel olacak her iyiye karşı bir nefret beslemektedirler. *Divine Champion: Kutsal gardiyanlardır. İyiliğin saf ışığıyla kutsanmış, ilahi yönü yüksek savaşçılardır. İmanlı yollarına karşı duran, her türlü kötülük dolu saldırı için hazırdırlar. Barbar, fighter, paladin ve ranger gibi savaş eğilimli ya da ordu disipliniyle eğitilmiş sınıflardan katılım çoktur. Az da olsa, monk, cleric ve druid sınıfları da bu savaşçılara katılabilir. *Duelist: Esnek, refleksleri güçlü ve rahat hareket için hafif giyinmeyi tercih ederler. Ağır zırhlar hareketlerini engellediği için onlara göre değildir. Hızlı saldırılarıyla zeki hamleler de bulunurlar. Rouge ve bard sınıfları bu tip için idealdir. Fighter ve ranger sınıfları ise bazen şaşırtıcı biçimde uyum sağlayabilir. *Drawen Defender: Cücelere özgü bir sınıftır. Savunma anlamında kendilerini geliştirmişlerdir. Ama bu,saldırı yönlerini zayıf olduğunu göstermez. Yıkılmaz ve dimdik gardiyanlardır. Fighter, paladin, ranger, cleric gibi sınıflar bunu için en iyi olanlardır. *Eldritch Knight: Büyü ve kılıcın muhteşem uyumunu barındırır. Büyücü sınıflarına karşı kılıcını çekerken, üzerine hucum edenler için ateşten saflar oluştururlar. Oldukça kullanışlı ve etkileyicidirler. Wizard, sorcerer ve warlock gibi büyücü sınıfları için biraz silah kullanma yeteneği gerektirirken; paladin, barbar, fighter ve ranger sınıfları içinde biraz büyü bilgisis gerekir. Zamanlarının çoğunu fiziksel aktivite ve yeni büyüler öğrenmeyle geçirirler. *Frenzied Berserker: Lawful(kuralcı) olmayan tüm karakterler için geçerlidir. Saldırgan ve acımasızdırlar. Bir amaç için değil, tam anlamıyla saldırganlık konusunda bir kaçık oldukları için böyle eğilimleri vardır. Barbar gibi yaradılışında saldırı ve savaşçı kanı taşıyan sınıflar için idealdir. Büyücü sınıfları bu sınıfı seçemezler. *Harper Agent: Kötü olmayan her karakter için geçerlidir. Özel bir ekiptir. Keşifler yapar, insanları savunur ve doğa ile insan arasındaki dengeyi korurlar. Paladin, fighter gibi sınıflarca tercih edilmez.Çünkü,bu iş için incelik esastır. Ranger, bard, rouge, wizard ve sorcerer sınıfları için uygundur. Ama özellikle bardlar için idealdir. *Neverwinter Nine: Neverwinter lordu, Lord Nasher’in şahsi korumalığını yapan özel bir ekiptir. Sadece korumalıkla kalmayıp, insanların huzuru ve halkın sorunlarıyla da ilgilenirler. Saygı gören bir ekiptir ve bunu için özel eğitilirler. Fighter, ranger, paladin, rouge ve monk sınıfı bu işi yapabilir. *Pale Master: Sadece kötü karakterler tarafından oynanabilir. Tam karşılığı necromancerlıktır. Necromancinin karanlık yollarında, kara büyü içinde yaşarlar. Büyücü sınıfları bunun için idealdir. *Red Dragon Disciple: Faerun’un en güçlü ve en acımasız yaratıklarıdır kırmızı ejderhalar. Güçleri oldukça büyüktür. İnsan formuna girebilirler ve bazen bu insan formundayken bir aşk da yaşanabilir. İşte buna dayanarak, bazı bebekler böyle özel güçlerle doğar.Bu da ailesinde birini bir kırmızı ejderha olduğunu gösterir. Damarlarında kırmızı ejderha kanı akanlar, bunu hiçbir zaman inkar etmez ve her fırsatta ortaya koyarlar. Sık sık güçlerini ve ejderhalardan aldıkları eşsizliği sergilemeleri, onları tıpkı kırmızı ejderhalar gibi eğilimler göstermelerinin kanıtıdır. Bard ve sorcererlar bu sınıfı oynayabilir. *Shadow Thief of Amn: Amn’ın gölge hırsızları çok kollu ve büyük bir teşkilattır. Bu ekip, öyle büyüktür ki, her yerde mutlaka adamları bulunur. Ancak, Amn’daki gölge hırsızları, sadece kendilerine verilen görevi, takım arkadaşlarını ve kime götüreceklerini bilirler. Tanışıklık pek yoktur. Bunun nedeni ise, eğer biri yakalanırsa, az bir kesimi ele vermesini sağlayarak en az hasarla olaydan sıyrılmaktır. Rouge sınıfı için biçilmiş kaftandır. *Shadowdancer: Esneklik, zeka ve kurnazlıkla çevrili bir sınıftır. Hızlı saldırı ve zeki taktikler için tercih edilebilir. Hiçbir zaman tam anlamıyla güvenilmeyen ve gizemli bir sınıftır. Yine de, onlar ilk tanışığınızda etraflarındaki gizem perdesi sizi çeker ve merak uyandırır. Rouge, bard ve monk sınıfları tarafından kullanılır. Wizard, sorcerer, cleric ve druid sınıfları ise savunma amaçlı bu sınıfa yönelebilirler. Büyülerini yaparken yakın temaslardan korunma ve hızlı kaçışlar için büyücü sınıflarına avantaj sağlar. İsminde gölge geçmesi, sadece kötüler tarafından kullanıldığını göstermez. En az kötüler kadar iyiler de bu sınıfı kullanmaktadır. *Warpriest: Bir çeşit monk sınıfıdır. Bir monktan farkı ise, barış için dua etmelerine rağmen savaştan kaçmazlar. İyi birer savaşçıdırlar. İnançları da yüksektir. Cleric, druid, ranger ve paladinler tarafından tercih edilir. *Weapon Master: Bir savunma silahını, bir silah gibi değil de, sanki vücudunun bir uzvuymuş gibi kullanmasına olanak veren sınıftır. Şaşırtıcı silah kullanımları ve savunmalarıyla, monklar için özel bir prestij sınıfıdır. [stextbox id=”black”]Kişilik Çatışması Yaşıyorum… Kimim ben! Karakterinizi buraya kadar getirdikten sonra çoğu gidiyor azı kalıyor. Şimdi işin FRP yanına iyice gelmiş durumdayız. Duymuşsunuzdur, FRP’de bir karakter tanımlamaları vardı. İyi, kötü ve nötr; bunlarda kendi arasında, lawful, neutral ve chaotic olarak da 3’e ayrılır. Biz de şimdi bunlardan birini seçeceğiz. Bakalım siz hangisi olacaksınız?
-Kuralcı İyi(Lawful Good): En bilindik örnek Solamniyalılardır. Eh bundan sonra bir şey anlatmama gerek yok sanırım. Hooop diğerini geçiyorum… Desem de yalan olur devam ediyorum. Kurallara bağlı, onur ve fedakarlık adına yaşayan insanlardır. Disiplini esas alırlar. Bir Lawful Good’un sözüne daima güvenebilirsiniz. Yalan onların lügatinde yoktur. -Nötr İyi(Neutral Good): Merhametin tam kelime anlamı bu kişilerdir. İyiliklerini önyargı ve en ufak bir çıkar beklemeden herkese sunarlar. Yardımsever ve karşılıksız iyiliğe hazır kişilerdir. -Kaotik İyi(Chaotic Good): İyidirler ama, kuralları fazla takmazlar. Kendileri için yaşamayı da bilirler. Tam tanımı için, iyi bir kalpte yaşayan özgür ruh diyebiliriz . Asi tutumları vardır.
-Kuralcı Nötr(Lawful Neutral): Kendi kurallarına ya da bir devletin kurallarına göre yaşayabilir. Onurlu ve bağnaz kişilerdir. Monklar bu kişilik için uygulardandır. -Nötr(Neutral): Kendini tamamıyla bir tarafa(iyi veya kötü) ait hissetmezler. İyinin kötüye göre daha iyi olduğunu düşünseler de, bu onların iyiliğin yandaşçısı olduğunu göstermez. Olduğu gibi davranan kişilerdir. Önyargı ve baskıdan uzaktırlar. İyi ve kötü arasındaki dengedirler. Wizard sınıfları buna örnektir. -Kaotik Nötr(Chaotic Neutral): Kendi için yaşar. Özgürlüğüne ve keşfetmeye düşkündür. Ben merkezli yönünün ağır basması,”köprüyü geçene…” kadar kavramını hayatında uyguladığını göstermez. Bardlar bu kişiliğe örnek olabilir.
-Kuralcı Kötü(Lawful Evil): Gelenek, sadakat ve emirlere önem verirler. Emirlere önem vermelerine karşın, bazen kuralları kendi çıkarları için çiğneyebilirler. Bazılarının batıl inançları olabilir. Halkını sömüren entrikacı bir baron bu kişiliğe örnektir. -Nötr Kötü(Neutral Evil): Görev, emir gibi şeyleri umursamazlar. İstediğini almak için yapamayacakları şey yoktur. Kişilere, kasıtlı olarak acı çektirebilirler. Onurdan uzak davranışlar sergilerler. Ama,bir kaotik kötü kadar da değildir. -Kaotik Kötü(Chaotic Evil): Bir gruba katılması çok uğraş gerektirir. Katıldığında ise, genelde grup liderine suikast düzenleyerek başa geçmeye çalışır. En kötü, kötülük sınıfıdır. Yapamayacağı şey yoktur. Her türlü kötülüğün bekleneceği karakterdir. Onlarlayken daima arkanızı kollamanız gerekir. Not: Bunların tüm detayını FRP bölümünde zaten okuyacaksınız. Ben ise, fazla detaya girmeden oyunda geçen kısa açıklamalardan bazılarını, bu kavramları duymamış olanlarınız için çevirdim. Not 2: Bir paladin ırkı ne olursa olsun(istersen drow olsun) yalnızca lawful good olabilir. [stextbox id=”black”]Güçlüyüm, zekiyim bir de üstüne karizmatiğim peh! Öyleyim değil mi??? Nerdeyse sona geldik. Şimdi yapmanız gereken, oyunun size verdiği puanları, kendi fiziğiniz ve zekânız için kullanmak olacaktır. Hepsini kendinize(ve sınıfınızı dikkate alarak) bölüştürdüğünüzde burada işiniz bitmiş olacak.
Bu konuda bir açıklama yapmayacağım. Çünkü Emir (Galadtar) bey zaten, FRP kısmında buna yeterince deyinmiş ve açıklamış.Onun da belirttiği ve benim de eklemek istediğim tek şey,wizardlarda,karizma yerini zeka alır.Bir wizardın karizması zekasıdır. [stextbox id=”black”]Ama işte özümde buyum (Background) Bitirmeye bundan sonra bir adım kaldı. Şimdi arka fonunuzu seçeceksiniz. Şöyle ki, bu seçtikleriniz az önce yukarıda saydığım özelliklerinize bazı artı ve eksiler getirecek. Yine karakterinizi göz önünde bulundurarak kendinize bir arka plan seçin. *Kabadayı (Bully): Sindi bir görünüşe sahip olsalar da, etraflarındakilere istediklerini her zaman yaptırırlar. *Çiftçi (Farmer): Yumuşak huyluluğun temsili anlamındadır. *Flört (Flirt): İnsanları görünüşüyle etkileyebileceğini düşünenler ve görünüşüne güvenenler için. Ama başarı her zaman bu yolla gelmiyor maalesef. Bu özelliğinizi sahte buluğ sizden nefret edenler de çıkacak oyun içinde. *Doğuştan Lider (Natural Leader): Yönetmek ve liderliğini herkes üstünde kullanmak için doğanların bölümü. İdealist ve her durumda yardıma hazır paladinlere önerilir. *Hikaye Anlatıcı (Tale Teller): Adından da anlaşıldığı üzere akla hemen bardlar gelir. Neşeli ve bol hikâyeleriyle etrafına keyif verenler için. *Bela üretici (Troublemaker): Belayı mıknatıs gibi çekenler için. Sıkıldığında ya da canı oyun oynamak istediğinde, oynadığı oyunların sonu genelde etrafındakilerin başına patlar. *Dindar (Devout): Yine adından anlaşılan bir bölüm. Monklar için idealdir. Hayatını din öğretilerine göre yaşayan ve bu uğurda uğraş verenler için. *Vahşi Çocuk (Wild Child): Burada “çocuk” denilen içinizdeki ruhtur. Özgür ruh diye tabir edebileceğimiz kişiler için, sınırları zorlayan ve boyun eğmeyen bir bölüm. *Büyücü Çırağı (wizard’s Apprentice): Bir büyücü mesleğini en iyi, bu konuda uzmanlaşmış bir meslektaşının yanında öğrenir diyenlere. Büyücler için en ideali. *Milis, Yedek asker Miliria): Sıkı bir disiplin içinde yetişenler için.Disiplini ve sıkılığı elden bırakmadan,içinde yetiştiği düzeni hayatının her alanına yansıtanlara. [stextbox id=”black”]Sesimle titresin bütün düşmanlarım! Ben bu uğurda kan dökerken… İşte oyunun en ama en muhteşem anı! Karakterinizin SESİNİ seçme kısmı! Burda aynı zamanda karakterinizin adını, soyadını, yaşını ve eğer arzu edersiniz kısa bir özgeçmişin CV doldurur gibi :) ) yazacağınız kısımdır. Oldukça çeşit sunan ses biçimleri, her türde karakter için farklı kişiler tarafından seslendirilmiştir. Aynı sese her tıkladığınızda başka bir söz söyler ve bu sözleri oyun içinde mutlaka kullanır. Yani, kullanacağı şeyleri söyler. Mesela panik olmuş birinden tutun, psikopat bir savaşçıya, ekibini gaza getiren bir liderden, alaylı bir ukalaya her türlü kişilikteki kişinin sesini bulabilirsiniz. Kendimden örnek vermek gerekirse bu ses olayı için, benim bir lawful good paladinim vardı ve kendisinin favori repliğim: -Some fights cannot be avioded!Into the fray! olanıydı… (“Bazı savaşlar kaçınılmazdır! Savaşa!” anlamındadır. Burada “savaşa” diyerek mücadelenin olduğu yere yönlendirirdi ekibindekileri.) Bunu ne zaman tam saldırmaya hazırlanırken söylese ben acayip gaza gelir, elimde kılıcım etrafta terör estirir, sonra ekran başında onurlu bir paladin gibi ciddi bir bakışla “İyi iş çıkardım.” derdim kendi kendime. Karakterinizin sesini seçmek ona bir kez daha can vermektir. Her oyunda bulamayacağımız bu özellik sayesinde yarattığınızla daha bir özdeşleşir ve iyi bir ekip olursunuz. Oyunun kesinlikle hayran kaldığım bir özelliğidir. [stextbox id=”black”]İmana geldim! Yol açın! İster ateist olun ve bir tanrıya tapmayın ya da oldukça iyi tanıdığımız tanrılardan birini seçin. Her tanrının açıklamasında kim ve kimlerin tanrısı olduğu yazar. Mesela Torm lawful goodların tanrısıdır. İlla kendi sınıfınıza göre bir tanrıya tapmak zorunda değilsiniz. Tamamen keyfi bir durum burası. Tanrılar içinde AO’yu da seçebilmek hoş bir eklenti olmuş. Ve böylece karakterimizi yarattık. Geçmiş olsun. Artık oyundan küçük notlara geçelim.
[stextbox id=”black”]Büyülü sözler dudaklarımdan dökülürken, alevimle kavrul yok oluşa doğru! Büyü benim kanımda, kalan kırıntıları ise senin cansız bedeninde… Peki, bunu neden yazdım? Basit ve bir o kadar da güzel. Büyü kullanan sınıflar büyülerini oyun içinde okuyorlar! Eşsiz bir özellik daha. Büyülerin seviyeleri ve tipi değiştikçe büyülü sözlerde değişiyor. Yani öyle tek bir söze bağlı kalmıyoruz. Her büyü için ayrı söz de söylüyor değiller ama, büyü levelları değiştikçe sözlerin yenileri geliyor. Mesela en bilindiği: -Fortano, la digyama! (yok böyle değildi diyorsanız,buyurun düzeltin ) Şimdi ilk aklıma gelen büyülü söz bu oldu. Zaten, büyücülerde ilk olarak duymaya başladığımız büyü bu. Bunun dışında, oyunda büyüleri izlemek eşsiz bir duygu. Her ekipte bir büyü kullanıcısı olmalı bu zevkten mahrum kalmamak için. Level 3’ten itibaren görsel şölen oluyor büyüler size. Parmaklarınızın ucundan çıkan alevler ileriki zamanlarda ateş dalgalarına dönüşüyor. Yaptığınız bir büyü, bazen bütün salonu kaplıyor. Etrafta yıldırımlar, ateşler, sarsan titreşimler uçuşurken, ekibinizdeki büyücüye bu görsel şölen için minnetinizi sunmayı unutmayın. [stextbox id=”black”]İnsanlar konuşa konuşa. Ya diğer ırklar? Çok vurguladım ama bir kere daha söyleyeceğim, yapacağınız diyaloglarda akıllıca davranın. Of bıktım diyalog okumaktan demeyin. Yapacağınız seçimler ekibinizdeki saygınlığınızı da etkiliyor. İlla herkesi kurtarmak zorunda da değilsiniz mesela. Saldırıya uğrayan birini kurtarmak yerine “Dur ben de bir fiske vurayım şuna!” diyip siz de katılabilirsiniz. Ekipten size tepki gelecektir mutlaka ve güvenleri azalacaktır ama herkes iyi olmak zorunda değil bu oyunda. Ekipte herkes anlaşacak diye bir şey yok. Özellikle ekibimize, oyunun en başında katılan sevgili cücemiz ve çok daha sonra eklenen druidmizin bol bol birbirlerine laf sokmalarına hazır olun. Onları sıkı bir biçimde azarlamak da sizin elinizde. Bunun dışında oyunun bir yerine mecburiyetten bir chaotic evil ranger ekliyorsunuz ekibinize. Emin olun, onu öldürme seçeneğiniz olsa hemen oracıkta yaparsınız bunu. Ekipteki bayanlara sarkmaktan, ukalaıkta sınır tanımamaya kadar her türlü şeyi yapıp sinirinizi tepenize çıkarıyor. Zaten, amcamızın hanında tanıştığımız bu sinir insanı ekibimize katılmak zorunda bırakan da yine sevgili amcamızın sıkı fırçası. Böyle bu kötünün üstüne gidince “Aman hemen de kızıyorsun sende ya!” gibi bir tepki alıyorsunuz. O görevde ona ihtiyaç var, sinirlere hakim olalım. Ekibe katılması için yalvaracağımızı sanıyordu ama, amcamızın sıkı fırçası yetti ona. [stextbox id=”black”]Diplomasinin gücü adına! Diplomasi yönünüzü güçlü tutun derim. Bu iletişim kısmında işinize çok yarayacak. Konuşmalarınızda seçenekler arasında parantez içinde diplomasi yazar şıklardan birinde. Diplomasiniz belli bir düzeyde değilse işe yaramaz. Zaten ya başarı(succes) ya da başarısızlık(failure) yazar seçtikten sonra. Olay birazda adamına bakar. Diplomasiyi yutacak gibi midir, damar yoklamak lazım. Akıllıca davranıp bunu için yol yaratın konuşmanın gidişatını yöneterek. Yalan dolan kısmınızı da geliştirebilirsiniz tabii ki. Ama diplomasi de olduğu gibi her yalanınızı yutmayabilirler. Olay yine karakterinizde biter. İyi misiniz kötü müsünüz? Belki de nötrsünüz? Yalan dolan ya da diplomasi, ikisinden biri mutlaka çok işinize yarayacaktır. Her düşmanı bileğinizle yenemezsiniz. [stextbox id=”black”]Neverwinter’a bir iki! Nevewinter’a bir iki! Şşşt kardeş, Neverwinter’dan geçer mi? Neverwinter’a hemen gitmiyoruz elbette. Önce farklı yerlerden geçip kendimize çevre ediniyoruz, çeşitli yan görevler yapıyoruz. Ama,Neverwinter’a gitmek benim beklediğimden kısa sürdü. Öyle oyuna adını verdi diye uzatmamışlar. Bir şehirden bir şehre, ya da bir yerden bir yere diyeyim(çünkü her gittiğimiz yer şehir değil. Gayet bataklığa da gittim oradan biliyorum. Bizi teleport eden estetik portallar var. Gayet şık ve yeşil bir ışıkla ışıldayarak dönen bu portallar, haritanın sınırlarında bulunur genelde ve harita üzerinde mutlaka yeri gösterilir. Öyle saklanarak oyuncuyu fıtık etmezler. Bütün ekip üzerine gelmeden de çalışmaz. Anca beraber kanca beraber. Ekibinizi ekmeye çalışsanız da nafile, illa ekip tamamlanacak öyle kurtulacaksanız. Hee, tabii kurtulabilirseniz. Her durum da şansınız yaver gitmiyor. Portala tıklayınca orda bir liste çıkar ve hoş bir biçimde haritada yerleri de işaretlidir. Böylece listeden seçer ve oraya aynen ışınlanırsınız. Oyuna dair ipuçlarına çok fazla girmek istemiyorum ve burada kesiyorum. İnsan kendi keşfettikçe güzelleşiyor bence. Oyunda sizi bekleyen bin bir türlü sürprizden de haberdar etmiyorum. Beklediğinizden fazlasını alacaksınız, bundan eminim. Oyuna da bir puan vermem gerekirse 10 üzerinden 9 vereririm. Yüz seçenekleri daha da geniş tutulsaydı 10 olacaktı. Şimdi şu yolculuk portalına tıklayında Neverwinter’ın bekleye bekleye tozlanmış kapılarını bir harekette iti verin. :) Ayrıca sistem gereksinimleri;
Hazal “Fırtınakıran” Çamur |