Bay Mercedes | Eleştiri

bay mercedes top

Bir yazarı sevmek için kalemine teslim olmanız gerekebilir. Aksi takdirde bir sonraki kitabında sizi şaşırtacak belki de hoşunuza gitmeyecek cümlelerle karşılaşabilirsiniz. Baştan teslimiyet, bunu kolaylaştıracaktır.

Bay Mercedes de bunlardan biri. Teslim olmak zorundasınız yoksa benim gibi tüm kitap boyunca zaman kiplerinden şikâyet eder, çoğu zaman yarıda bırakmak bile isteyebilirsiniz.

Kitap 432 sayfa. Bana göre heyecan 350’lerde başlıyor. Oraya gelene dek defalarca bırakmak istedim. Yarıda bırakacak ve bir daha elime almayacaktım. Finali de merak etmiyordum. Klasik bir hikâyeydi bana göre. Emekli bir Amerikan polisinin karbonhidrat, bira ve televizyon şovlarıyla evde geçirdiği günleri okumaya hiç niyetim yoktu.

bay-mercedes
Künye bilgileri için tıklayın.

Emekli bir polisin tek başına geçirdiği yalnızlık dolu, bazen ölmeyi bile düşündüğü günlerden birinde, yakın zamanda yakalanamayan bir katilden alaycı bir mektup almasıyla ve hırs yaparak yeniden soruşturmaya girmesiyle devam eden bir hikâye.

Buradaki ana karakter olan Hodges (emekli polis) çok fazla zahmete girmeden avını kolayca ağına düşürebiliyor. Katil de pek çok kitapta veya filmlerde aşina olduğumuz tiplerden biri: Çocukken yaşadığı ailevi sorunlar yüzünden ortaya çıkan sadist düşüncelerinin, ilerde bir yetişkin olduğunda onu psikopat yapmasından dolayı müthiş haz alan bir cani.

“Üst kata çıkıp annesinin yatak odasına giriyor, örtünün altındaki cesede bakmamaya çalışıyor. Banyo çekmecelerini karıştırdığında kolayca kadının makyaj malzemelerini buluyor ve işe koyuluyor.”

King deyince elbette korku-gerilim yüklü satırlarla karşılaşmak isteriz. İkisini de bulacaksınız, ancak bir Hayvan Mezarlığı, Göz ya da Sadist gibi keyif alacağınız, kabusunuz olacak bir hikaye ummayın derim.

Satırlarda kol gezen reklamlar da hikayeyi okuyucudan uzaklaştırmak için adeta yarışır gibiydi. Kitabın isminin neden Bay Mercedes olduğunu (kurgudan bağımsız) ilk yarıda anlamıştım. Şayet, Amerikalıların yedikleri, içtikleri, kargo şirketleri, dondurma markaları, kadın programları, televizyon kanalları, gazlı içecekleri, okurun gözüne sokulurcasına verilen araba markaları (hikayenin akışı içinde bir işe yaramadıkları için) gibi sunulan daha onlarca etiketi merak edenler için epey keyifli olacaktır.

Bu kitapla pek çok hayal kırıklığı yaşayan King hayranı tanıyorum. Hemen hepsi de aynı fikirdeler: Çok basitti, bıktırana kadar reklam yapmış, adını bile hatırlamayacağım karakterlerle dolu bir kitap.

Henüz kitaba başlamamış olanlar için finalden bahsetmeyeceğim. Eğer sıkılıp yarıda bırakmazlarsa finalde de ters köşe oldukları müthiş bir son beklemesinler derim. Umuyorum ki yakın zamanda en az Sadist kadar mükemmel bir King kitabı yeniden raflarda yerini alacaktır.