Bilimkurgunun Afacan Çocuğu: Geleceğe Dönüş Serisi

back to the future afisler
Afişler

back to the future top

Bazı filmler tarihin akışı içerisinde kaybolup giderler. Özellikle belirli türlere yönelik filmlerde çokça görülür bu. Sinema salonlarında iki üç hafta gösterildikten sonra sıradan bir bilimkurgu, fantastik, western, polisiye olarak tarihteki yerlerini alırlar. Ancak bazen dâhice bir dokunuş sıradan, bilindik bir temayı insanlar için eğlenceli bir cümbüşe dönüştürüverir. İşte böyle anlarda sinemaseverler olarak koltuklarımıza yaslanırız ve bu sanat dalını icat eden adamı sevgiyle anarken buluruz kendimizi; tıpkı Geleceğe Dönüş serisini izlerken olduğu gibi.

Zamanda yolculuk, uzun zamandır insanoğlunun takıntı haline getirdiği bir konu. Zamanda yapılacak yolculukların imkânsızlığını gösteren paradokslar, paralel zaman çizgileri, geçmiş çağları ziyaret eden bilgi çağının modern insanları, epeydir bilimkurgu çevrelerinin gözde temalarıdır. Ancak bu zamana değin bu temayla yola çıkmış eserlerin çok azı Geleceğe Dönüş serisi kadar eğlencelidir.

Seri, izleyenlerin kolaylıkla empati kurabildikleri iki karakter üzerinden şekillenmektedir. Bir tanesi Amerikan gençliğinin iyi çocuğu, seksenlerin kokusunu geleceğe ve geçmişe taşıyan Marty Mcfly, diğeri ise bilimkurgu literatüründe çokça rastladığımız çılgın profesör karikatürünün başarılı bir versiyonu olan Dr. Emmett Brown. Bu karakterler üzerinden ilerleyen filmin yönetmen koltuğunda Robert Zemeckis oturuyor. Michael J. Fox’u Marty Macfly, Christopher Lolyd’u ise Dr. Brown olarak izliyoruz.

back to the future 1  back to the future 2

Filmdeki zaman makinesi alışagelmişten farklı olarak Delorean marka bir araba. Yukarı doğru açılan kapılarıyla tam manasıyla rolüne uygun ki, marka olarak onun seçilmesinin sebebi de zaten buymuş. Filmde bu arabayı da adeta kanlı canlı bir karaktermişçesine benimsiyoruz. Gidilecek tarih, bulunulan tarih gibi bilgilerin yazdığı göstergesi, Doktor tarafından ayrıntılarından filmde bahsedilen ekipmanları ile hafızalara kazınacak bir arabadır Delorean. Saatte 88 mile kadar olan hızlarda bilindik, sıradan bir araba gibi hareket ederken 88 mil hıza ulaştığında içindekileri zamanın başka bir noktasına alıp götüren bir makinedir söz konusu olan.

Üçleme boyunca göze en çok çarpan bütün zaman dilimlerinde ellilerde de, seksenlerde de, vahşi batının amansız topraklarında da birbirine akraba olan karakterlerin birbirinin kopyası olması durumudur. Bu şekilde zaman makinesi temalı filmlerde rastlanan olayların çorbaya dönüp anlaşılmaz hale gelmesi sorunundan Geleceğe Dönüş serisi korunmuş oluyor. İki aile arasındaki mücadele üzerinden yürüyen olaylar, gayet akıcı ve anlaşılır bir şekilde yürüyor ve izleyicinin hikâyeden kopması önlenmiş oluyor.

Afişler
Afişler

Bu noktada seriye şöyle bir eleştiri getirilebilir. Serideki filmlerin tümünde Mcfly ailesinin neredeyse tüm bireylerinin iyi, Tannen ailesinin tüm bireylerinin kötü olması, bir tür babadan oğula geçen karakter iması taşıyor sanki. Bu amaçla yapılmış olmasa dahi verdiği mesajla bilinçaltında soyluluk, soysuzluk gibi ucuz kavramlara hitap eden bir algı yaratıyor bu durum.

Üç filmde de küçük ayrıntılar ustalıkla kullanılmış. Mesela serinin üçüncü filminde, ellili yıllarda yaşayan doktor, seksenlerden gelen Mcfly’a Japon mallarının kalitesizliğinden bahseden bir şey söylediğinde Mcfly şaşırarak “bütün iyi mallar Japonya’da üretilir,” şeklinde bir tepki veriyor. Zamanın akışı içindeki değişimlerin senaryoya yedirildiği bunun gibi birçok sahne barındırıyor üçleme.

Bilimkurgu klasiği haline gelmiş bu üçlemenin ilk filminin girişindeki saatlerle dolu sahneden bahsetmeden yazıyı bitirmek olmaz. Çeşit çeşit saatlerin cümbüşü içerisinde açılan filmin güzel olacağını zaten tahmin ediyorsunuz. Bu tahminin üzerine bütün üçlemeyi izlemek ve eğlencenin bilimkurguyla harmanlandığı bir serüven yaşamaktan başka yapacak bir şey kalmıyor.

back to the future 3