Devrim Kunter İsmi Türk Çizgi Romanında Bir Devrim Olabilir Mi?

devrim kunter

devrim kunter

Başlığa bakıldığında okuyacağınız yazının fazlaca iddialı bir tezi içerdiği veya dikkat çekme amacı güdülerek yukarı oturtulduğunu düşünülebilir. Mümkün. Ancak aklımdakileri okuduğunuzda başlığın Devrim Kunter ve yeni projesi ekseninde hiç de abartılı olmadığına tanık olacaksınız.

Kaç yıl öncesiydi hatırlamıyorum, Devrim Kunter ve eseri “Seyfettin Efendi”nin ilk çizimlerini herkes gibi ben de forumlarda görmüştüm ilk olarak. Kimi zaman kare kimi zaman sayfa olarak paylaşmıştı çalışmalarını. Ve kaç kişi beğenmemiştir bilmiyorum ama ben “herkes gibi”; diyerek devam etmek istiyorum, hayran olmuştum çizimlere. Ama o zamanlar daha hikayeyi tam olarak anlamamıştım.

Yıllar sonra senaryo yazmak isteyip istemediğimi sorduğunda çok sevinmiştim. Hemen atlamıştım olayın üzerine ama biraz iş-güç biraz da o günlerde konsepti tam anlayamamış olmam elimi yavaşlatmıştı. Uzun bir hikayeyi kaleme almak kısmet olmamıştı.

Seyfettin Efendi Yeditepe CanavariDerken “Yeditepe Canavarı”nı bastı Devrim Kunter kendi imkanlarıyla. Gizli tarikatlar, örgütler, canavarlar ve steampunk’a yakın teknolojik keşifler eşliğinde gizemli olaylara tanık olmuştuk sayfalarda. Bu arada tarih 2013 Ağustos’unu gösteriyordu.

Daha sonra bu çalışmasını Nisan 2014 tarihli kısa hikayelerden oluşan albüm takip etti. Bu albümde Devrim Kunter’in yazıp çizdiği öykülerin yanı sıra farklı yazarların da eserleri yer aldı. Mehmet Berk Yaltırık, Cihan Türe, Ümit Kİreççi, İlke Keskin, Kadir Özen, Yalın Alpay, Sadık Yemni, Tunga Kalkan senaryo yazan konuk yazarlardı. Çizimleriyle katkıda bulunanlar ise A. Gökhan Gültekin, Sümeyye Kesgin, Gülten Kunter, Elif Kut, Cansın Çağlar Özdemir, Ömer Tunç, Rıza Türker, Necmi Yalçın adlı genç sanatçılardı.

Çizgi roman sitelerinde başlayan paylaşım serüveninin ardından Seyfettin Efendi projesi bir tür imkânsızı başararak onca insanı bir araya getirebilmişti görüleceği üzere. Devrim Kunter sempatisi, azmi ve sıcak ilişkileriyle büyük bir iş başarmıştı anlayacağınız. Hem de beklenti içine girmeyi kimsenin aklına bile getirtmeden. Herkes eserin bir ucundan tutmak için sıraya girmişti adeta.

Bu sanki biraz yayınevlerinin Türk çizgi romanlara ev sahipliği yapmamasının bir sonucu gibiydi. Yabancı çizgi romanlara kapılarını sonuna kadar açan ve rüştünü ispat etmiş yayınlarla işletmelerinin devamını risk almadan sürdürmek gayesinde olan yayınevlerinin Türk çizerlere mesafeli duruşunu Devrim Kunter’in kırmış olması bu anlamda büyük bir adımdı ki sanki bu sanatçılara ilham da vermiş gibiydi. Bunun dışında artık daha ciddi, daha serüven kurgulu, mizah çizgi romanının dışında taze ve temiz bir soluk gibiydi Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Hikayeleri. Tutarlı ve güçlü eserin bir yerinde olmak herkes için onur olduğu kadar devamlılığını sağlamak bir misyon, görevdi de sanki.

Seyfettin Efendi ve Esrarengiz HikayeleriEylül 2014 tarihli ”Hayırsız Ada” sayısının senaryosunu Cihan Türe-Devrim Kunter ikilisi kaleme alırken okurun da gözlemleyeceği gibi artık daha da oturmaya başlayan bir alt yapı göze çarpıyordu. Artık ülkemizde özellikle de son yıllarda keskinleşen siyasi ortamımızda Seyfettin Efendi çok öne çıkmamakla birlikte hayli ciddi bir görüşün temsilcisi olma yolunda hızla ilerlemeye başlamaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarında bilime inanan ve hayatıyla yeteneğini akılla mantığın gücüne yaslayan bir dedektifle ekibinin durduğu nokta hayli ön plana çıkar.

2015 Kasım’ında okurla buluşan ve Devrim Kunter’in yazıp çizdiği; uzun yıllardır üzerinde çalıştığını bildiğim, “Tesla Silahı” hikayesi yine son derece sürükleyici bir macera sundu okura. Henüz daha Tesla’nın toplumca çok konuşulmadığı yıllarda araştırmalar yapan ve onu kahramanının kurgusal hayatının bir parçası haline getirmeye çalışan Kunter’in bu projesi neresinden bakılırsa bakılsın sanatçının öngörü gücünü göstermektedir bana göre.

Peki hepsi bu mu? Bu mudur “devrim”?

Daha değil! Yakında olabilir!

Seyfettin Efendi ve Olağanüstü Hikayeleri lokomotif görevi görerek nasıl ki birçok sanatçıyı yanına çektiyse yeni bir oluşumun da ateşleyicisi olmuş görünüyor: Yabani Dergi.

yabani dergi

Dergide yazar olarak Demokan Atasoy, Galip Dursun, Işın Beril Tetik, Alper Kaya, Kadir Özen, Mehmet Berk Yaltırık gibi isimlerin, çizer olarak Dinç Onur Aydın, Diren Ayhan, Yasemin Baran, Sibel Bozkurt, Tamer Poyraz Demiralp, A. Gökhan Gültekin, Koral İlhan, Mustafa Ahmet Kara, Mustafa Karasu, Şerif Karasu, Bora Örçal, Hüseyin Özkan, Faruk Tarınç, Ömer Tunç, Özgür Yıldırım gibi isimlerin görev alacağı derginin hazırlığı son hız sürüyor.

Dilerim dijital olarak okunmaya başlayacak olan dergi kısa sürede basılı olma şansını yakalayarak raflardaki yerini alır, geniş kitlelerce desteklenir.

Ya “devrim”?

Devrim fantezim işte tam da bu noktada giriyor devreye.

Dünya çizgi romanı ekollerine baktığımda şunları görüyorum:

1 – Ekolün çıktığı kültürün sesi olmayı başarması.

2 – Kültürünün dinamiklerini iyi çözmüş olması

3 – Kültürünün arzu ettiği bir yanı temsil etmesi

4 – Yeri geldiğinde tüm değerleri yerle bir etmesi, isyan etmesi, eleştirmesi

Yani diğer bir deyişle erkek egemen bir okur kitlesini arkasına alan ve bolca çıplaklığın doldurularak “Türk erkeğinin” gücünün Bizanslı hatunlar üzerinde gösterildiği işlerden uzak bir alt yapıdan bahsediyorum burada. Sonra içi boş ve herkesin içini farklı doldurmaya çalıştığı “Vatan, millet, Sakarya” mesajlarından farklı bir yönelim de gerekiyor artık. Bununla birlikte Anadolu/Türk kültürünü temsil edecek, bu toprağın sesi olabilecek bir kahraman özlemini de giderecek bir yapıta ihtiyaç duyulduğu da bir gerçek. Ucuz vatanseverlik naralarının atılmadığı, bayraklı kostümün giyilmediği bir kahraman da hayli yerinde olurdu bence. Ve son olarak elbette sanatın en çok korkulan gücünü içermesi gereken eleştirel bir yapının burada yer alması şart gibi geliyor bana.

seyfettin efendi tesla silahi kapakSeyfettin Efendi’nin özellikle “Tesla Silahı” hikayesiyle iyice ortaya çıkan Cumhuriyet kazanımlarının temsilciliği bence bu toprakların sesi olunabileceğinin açık bir kanıtı. Üstelik bunu Anadolu kültürünün korku ve bilimkurgu hasretini de doyurarak yapması bence başarı ihtimalini arttırıyor. Bir de yazar kadrosunda yer alan Anadolu Korku Hikayeleri yazarlarıyla Mehmet Berk Yaltırık gibi bu toprakların gizemlerini araştıran bir uzmanın ve Alper Kaya gibi bu toprakların polisiyesini yazan sanatçıların yer alması bu yapıyı her bakımdan güçlü kılacak gibi görünüyor.

Ciddi ve macera çizgi romanında Anadolu motiflerini, kişiliğini, gizemini, tutkusunu ve ruhunu yansıtabilecek bir yayın ortaya çıkacak gibi görünüyor. Bana ve bize kalan da onu sonuna kadar desteklemekmiş gibime geliyor.

Devrim…!

Türkiye’de çizgi romanda ekol devrimi olacaksa bunu Devrim Kunter yönetiminde ancak böylesi bir ekip başarır dersem bilmem yanılmış olur muyum?